APAÇIK UYARI...

Özgür DENİZ - 19.04.2020

Ezeli ve ebedi bir uyarıdır bu. Geçelim! Devleti (((ki, olgu olarak mücerret bir şey olsa da, politika üstü uygulayıcıları, derin etki elemanlarını ve üst aklı, kendisinin yerine koyarak söylüyoruz))) ve politikacıları ((( kendilerine emredilenleri emredicileri, gündelik hayatı tanzim edicileri, kanun yapıp uygulayıcıları, kadere tesir edicileri, köle oldukları halde köleci telakki ile hareket edicileri))) açıkça, net bir şekilde, aleni ve kati olarak uyarıyorum; ALLAH’tan (((inancınıza göre nasıl tanımlama yaparsınız yahut neyi böyle görürsünüz orasını bilemem insançocukları))) daha güçlü değilsiniz ve görünmez de değilsiniz. Ve yine mutlak ve muhakkak hakikat temelinde kati surette ifade ediyorum ki; “mazlum-mustazaf (((tahkir ve tezyif edilmiş, gadre uğramış, zulme maruz kalmış, ezilmiş, sömürülmüş, acılardan acılara sürgün kılınmış, suçsuz iken suçlu sayılarak yaşama sevinci zehirlenmiş, çaresizliğe mahkûm edilmiş, kolu kanadı kırılmış))) insan ile Allah arasında perde yoktur.” Direkt olarak iletişim vardır yani talep doğrudan ulaşır. Bunun ne demek olduğunu ve buradaki vahameti algılamak ve anlamak zorundasınız, algılayamıyor ve anlayamıyorsanız, insanım ya da kuvvet benim diye ortalıkta gezinmeyin zaten ve neticelerine de katlanmak zorundasınız, isteseniz de istemeseniz de. Zira kimsenin ve hiçbir şeyin algılamama, anlamama lüksü yoktur. Ettiğini bulduğunda da ağlamaya hakkı yoktur. Ki, elbette eden bulacaktır (((Men Dakka Dukka))). Devletin yaptıklarıyla, liderlerinizin söyledikleriyle hareket etmeyin, günaha girmeyin, kimseyi itham edip, kimseye iftira atmayın. Devlet kendini koruma refleksiyle, liderlerinizde çıkarları mucibince hareket ederler. Onlar günah işliyorlar diye sizin de o günahlara ortak olmak gibi bir sorumluluğunuz yoktur. Öyle bir şey yaptığınız takdirde sonuçlarına katlanırsınız, sonra da ağlamayın. Çünkü Yüce Adalet şaşmaz, şaşmamıştır, şaşmayacaktır. Amma velakin, uyulur uyulmaz orasına müdahil olmamız kabil-i mümkün değildir fakat uyarmak insani ve kutsal vazifemizdir. Her söz, her hareket amansız ve fasılasız bir murakabeye tabi olmalıdır. Nedamet gözyaşları ve mürai çırpınışlar fayda etmedi, etmez ve etmeyecektir. Öngörüsüz olanların, hissetmeyenlerin, akletmeyenlerin ve umarsızca davrananların sonu berbat olmuştur, olur ve olacaktır. Herkes, her şey kaderini kendisi çizecektir; aklı, ihtiyarı, iradesi, kararları ve seçimleri tavassutu ile! Son söz; neyle karşılaşıyorsanız, kendi ellerinizle ettikleriniz sebebiyledir! Tabi idrak edecek zekâya malikseniz. Gerisi angaryadır, lafı-ı güzaftır.

Tarih: 19.04.2020 Okunma: 314

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?