ÇÜRÜYÜŞ...8...

Özgür DENİZ - 26.12.2019

Kanıksanmış, sindirilmiş, içselleştirilmiş, kanımıza karışmış, et kemiğe bürünmüş, bir zorunluluk olarak görülen ve vazgeçilmesi muhal ender muhal hale gelmiş haddizatında ters yüz olmuş bir yaşamın tutsaklarıyız ya da yaşayıcılarıyız artık, yani yaşam denilen şeyin yaşadıklarımız olduğuna iman etmişiz ve bu iman öyle kuvvetli bir imandır ki Tanrı’ya imanın bile önüne geçmiştir. Çünkü Tanrı’nın emrettiğini bile bize reddettirmeyi başarmaktadır. Düşünlerimiz, duygularımız, eylemlerimiz hep bu yaşam istikametinde belirmektedir. Yalan hakikat, hakikat yalan; yanlış doğru, doğru yanlış olmuştur artık. Ve insançocukları, yalanları, yanlışları çok normalmiş gibi tolere edebilmekte, ona göre yaşayabilmektedirler. Gerçeği apaçık gördüğü halde kabul etmemektedir yani bile isteye aldanmayı göze almaktadır. Aldatanın, kulu, kölesi, köpeği olmayı kabullenmektedir. Niye? Münhasıran benden diye, başkada hiçbir sebep yok. Yanlışa yanlış, yalana yalan dediğinizde, bu insan kılıklı sizi aldatıyor, şu insan kılıklı size doğruyu söylüyor dediğinizde ve üstelik bunu size yüreğinize egemen olan iman söylettiğinde, ki hatta nihayetinde sizin söyledikleriniz apaçık şekilde tezahür ettiğinde, acımasızca yargılanabilmekte, tecziye edilebilmektesiniz. İnsançocuğunun kalbi yanlışı hissettiği halde, beyni yanlışı gördüğü halde, yine de zerre miskal rahatsızlık hissetmeden eyvallah edebilmektedir. İşte Nietzsche’nin ‘’Tanrı öldü’’ savının ne anlama geldiğini ancak böylesi bir gerçeklik muvacehesinde idrak edebiliyoruz. Ki, zaten bu sözde mecazi bir sözdür, hakikatte ölenin insanı insan kılan ve yaşatacak olan değerlerin öldüğüdür. Çünkü Tanrı’ya tüm kalbiyle ve beyniyle iman ettiğini düşünen biri bile imanının gerektirdiği şekilde eylemde bulunmaktan çok uzaktır. Ne ahlak, ne adalet, ne de merhamet olgusu Tanrı’nın buyruğuna göre olaylaşmaktadır, tamamen ama tamamen dünya menfaatleri istikametinde ve muayyen mekanizmaların gerektirdiği şekilde olaylaşmaktadır. Bu yaşamdan kurtuluş zevahire göre kabil-i mümkün değildir. Ta ki sarsıcı bir zihniyet devrimi ve akabinde her şeyi altüst edecek ve yeni bir dünyanın kurulmasına zemin hazırlayacak büyük insanlık devrimi olmadıkça. Bugün şu böyle olmamalıdır dediğinizde, karşınızda öyle olması gerektiğine matuf mutlaka imanın gereğiymiş gibi güçlü bahaneler öne sürülebilmektedir, her şeyin yaşanıldığı gibi olduğunu kabul ettirebilmek için. Ey insançocukları! Yaşamdan şüphe etmeyi bırakın kendinizden bile şüphe edin! Firavunlardan, Karunlardan, Hamanlardan haydi haydi şüphe edin, etmezseniz kendi yüzünüze tükürün.

Tarih: 26.12.2019 Okunma: 371

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?