KARIŞIK...

Özgür DENİZ - 19.02.2019

TİN-TEN

 

Ey insançocuğu! Tenine önem veririsin. Tenim der durusun. Tin, o gövdeyi ayakta tutandır ama çürür o tenin içinde bilmezsin velakin böyle yapmakla teni ayakta tuttuğunu sanırsın. Ayakta dursun istediğin şey, ayakta tutamadığın şey yüzünden çürür gider; tininden de olursun, teninden de. Tininin sağlam kalmasını istiyorsan, o tini aklın ışığında yürüt, vicdanını kirletmeyerek temiz tut. İşte bunu yaptığın vakit, tinini kaplayan o ten sapasağlam ayakta kalmaya devam edecektir. Bilakis, tinin çürüdüğü vakit, içinden koca bir canavar çıkacak ve gövdeni yutacaktır ve tinin bile kurtaramayacaktır seni, çünkü tinin ölmüş ve ölen ruh canavarı doğurmuş olacaktır. Sen tinini kaplayan yaraları ya da tinini nasıl yaraların kapladığını bilemezsin, teninin görünüşüne taparsın ve bu güven aldatır seni. Oysa her aldanış, yanlışa doğru atılan bir adımdır ve bir gün atacağın adım kalmaz ve durursun, çünkü o teni harekete sevkeden tindir. Tin öldüğü vakit, tenin duracağını mı sanırsın?

 

VARLIK YOKLUK

 

Rızkımı veren Hûda’dır kula minnet eylemem

İş bu sebeple yalana meyledip hakikatten feragat eylemem

Varlığım kulla değil Hûda iledir

Hûda’dan vazgeçip kuldan medet beklemem

Varlığımla varolanların varlığıyla var olamam

Varlığımla varolanların yokluğumla varolmasına eyvallah edemem

Yaşatanların yaşaması uğruna feda olur bu canım

Yok ederek yaşamaya çalışanlara helal olmaz tek damla kanım

Varlığım varsa vardır varlığımla varolan her şey

Yokluğumla varolacaksa varolmasın yok olması gereken her şey

Yaşatırsan Âdemi yaşarsın zaten

Öyleyse yaşatılmalı yaşatılması gereken yaşatan her Âdem

 

İLK KEZ AMA SON KEZ

 

Bakınız, toplum tarlasına dalıp, derinliklerine inip ne kadar pislik varsa toplum sofrasına getirip topluma sunarak zımnen toplumun ruh haritasını tahrip etme niyeti taşıyan, peşi sıra zincirleme kötülüklerin ve aynı pisliklerin tekrar etmesine yol açan ve evlenme programlarının yerini alan melun programları ve benzerlerini bir an önce kaldırınız. Bilakis, iflah etmez tahribatlara yol açmaktadır, açmaya devam edecektir. Arka planda ki bu kötü niyet ya da yaratılan tahribat fark edilmeyebilir ama kesinlikle gerçektir bu. Güzellikler zaman içinde toplum tarlasından çekilmeye, insanlığın ruh haritası bozulup canavarlaşması gözle görülür hale gelmeye başladığında fark edersiniz ama bu hiçbir işe yaramaz. Bu tür programlar derin tezgâhların ürünüdür ve toplumun derinliklerinde ki pisliklerin yüzeye çıkmasını amaçlamaktadır. Münhasıran hissetmeniz kifayet edecektir arka planı ihsas etmenize. Zira yüzeye çıkan ve gözle görülür hale gelen pislikler tüm toplumu kuşatacak ve hayat yaşanmaz hale gelecektir. Ve unutmayın ki; bu tür şeylerin zararı, bu tezgâhı kuranlara ve işlemesi için aracı olanlara değil, bu toplumun gariban insanlarına zarar vermektedir! Mühim olan kötülük olmasın, insanlar kendilerine dikkat etsinler demek değildir, kötülüğün açılıp, getirilip toplum önüne konulmasına set olmaktır. Umarım gereği icra edilir…

 

KİMLİK

 

İltisaksız, bağımsız, bağlantısız, özgür ve hesapsız, umarsız, çıkarsız bir insan olarak hiçbir kimse, hiçbir kurum, hiçbir yapı, hiçbir mekanizma için var değiliz, var olmadık, varolmayacağız. Sadece ve sadece insanlık için vardık, varız, varolacağız. İnsan olarak tekliğimizle varlığımız, insanlığın çokluk olarak varlığıyla mütenasiptir. Tıpkı, insanlığın çokluk olarak varlığının, insanın tekliğiyle varlığının varolmasıyla varolacağı gibi. Ne suç işleyeceğiz ne de işlenen suçlara ortak olacağız, ta ki hiçbir zaman suçluların suçlarından dolayı suçluluğumuz olmasın. İnsanlığın çıkarından başka hiçbir çıkar bilmeyiz, insanın varoluşundan başka hiçbir varoluş tanımayız. Her şeyin varoluşunu, insanın insan olarak varoluşuna bağlarız. Kâğıt parçalarıyla iş yapmadık, yapmayız, yapmayacağız. Biz yüreğimize inanırız, yüreğimizden doğarız, yüreğimizle büyürüz ve yaşarız, yüreğimizle ölürüz. Doğarken söylemişiz, yaşarken söylüyoruz, ölürken de söyleyeceğiz. Yegâne ereğimiz şudur ve bu ereğimiz, Üstad Nurettin Topçu’nun şu sözünde mündemiçtir;

 

‘’’’Bize ‘’-Siz ne iş yaparsınız, hangi vazifeyi görürsünüz?’’ Diye soranlar olursa, onlara, sonsuz sevinçle, içimizde ki derin coşkuyla, yüreğimizden taşarak: ‘’-Bizim vazifemiz; karakter yapmaktır, şahsiyet yaratmaktır, mesuliyet bilinci aşılamaktır.’’ Diye cevap vermekte saadet buluruz.’’’’

Tarih: 19.02.2019 Okunma: 691

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?