VARIM DİYORSAM RAHATSIZ EDİYORUMDUR...

Özgür DENİZ - 08.11.2018

Merak ediyorum ve hep soruyorum; ben niye varım? Gerçekten niye varım? Ve kimim ben? Soru sormak, sorgulamak, hakikati aramak gerçekten günah mıdır, kötülük müdür, ahlaksızlık ya da zalimlik midir? Hz. İbrahim sordu, Hz. Musa sordu, Hz. Muhammed sordu ve soru hiç bitmedi. Çünkü hakikat soruların içindeydi ve her hakikat yeni soruları gizliyordu içinde. Her şey soruyla doğdu, soruların kucağında doğdu. Sorular hem cennetti hem de cehennem. Sormayı yasaklayana niçin inanayım, güveneyim ve onu niçin seveyim? Sormayana niçin saygı duyayım? Bilakis, eğer sormak kötüyse, soranlar niçin sordular ya da sormak günahsa, böyle bir şey inancın gereği midir yahut nefsin çıkarımı mıdır veyahut zalimlerin bir oyunu mudur? Her şeyi birileri bilmek zorunda mıdır? Bendeniz bilemem mi mesela, istesem de bilemem mi? Bilemeyeceksem, niçin okuyacağım? Hayır, istediğim soruyu, istediğim gibi sorabilirim, sormalıyım, bundan kime ne? Sordurmamak kimin haddine? Kendini bulmaya ve bilmeye çalışmak ahlaksızca bir iş midir? İnsanlığın vahşice katliamını sessizce izleyip öylece oturmak alçaklık değilse nedir? Durduğum yerde aynılıktan sıkılıyorum ve rahatsız oluyorum rahatsız olmuyorlarmış gibi görünenlerden ve onları rahatsız etmek istiyorum. Kurt gibi parçalamaya, çakal gibi kemik beklemeye, koyun gibi güdülmeye, böcek gibi ezilmeye eyvallah edemiyorum. Dünya güllük gülistanlık olmadığı halde öyleymiş gibi umarsızca yaşayanlardan rahatsız oluyorum. Oysa her şey gözümüzün önünde olup bitiyor. İnsanız diyorsak kendimizce yapabileceğimiz şeyler vardır, olmalıdır diyorum ama hiçbir şey yapılmadığını görünce, yapılmak istenmediğini hissedince çıldırıyorum. Bendeniz, yeryüzüne egemen olup insanlığın başına tanrı kesilmeye çalışanların yalanlarına inanmıyorum ve onların vahşetleri karşısında susup oturacak bir alçak değilim. Yalanlarla aram hiç iyi olmadı kendimi bildim bileli. Çünkü yalanlar hayatımdan hep çaldılar ve eksilttiler gram gram. Bıktım vahşetlerden, alçaklıklardan, zalimlerden, zulümlerden ve hep suskunluklardan. Bendeniz ezilenlerin çocuğuyum. Kahpelik nedir bilmemişim, alçaklığı hiç tanımamışım, suskunluğu tatmamışım, adım isyan olmuş hep, hakikatse şiarım. Boyun eğmek, görmemek, duymamak, bilmemek, hakikati yok saymak için yaratılmadım bendeniz. Yitik zamanların yazılmamış öyküsünü yazmak ve en güzel zamanlarımızı çalanlardan hesap sormak için yaratıldım. Sanki tüm dünya benim olsaymış bile yine de aynı olacakmışım, olurmuşum gibime geliyor. Çünkü dünyanın peşine düşmek, dünyaya sahip olmak için yaratılmamışım, bu yüzden de dünyaya sahip olup olmamak umurumda olmuyor ve beni değiştirecek gücü bulamıyor kendinde. Zalimleri rahatsız etmek ve onlardan hesap sormak için yaratılmışım sanki. Hakikati bir balyoz gibi yalanların tepesine indirmek için varolmuşum gibi. Arkamda da hakikat olunca korkmuyorum hiçbir şeyden, hiçbir kimseden. Hayır, bendeniz bu dünya kendilerininmiş gibi hareket edenlerden hazzetmiyorum. Bu dünyanın onlar için yaratıldığını düşünmüyorum ve öyle rahat hareket etmeleri batıyor bana. Kendi kafalarına göre yaşamaları, istedikleri gibi hareket etmeleri, istedikleri gibi yaşatıp öldürmeleri, istedikleri gibi batırıp çıkarmaları, istedikleri kadar alıp vermeleri, istedikleri kararları dayatmaları batıyor bana. Haksız olunduğu halde haklı olmak, haklı olunduğu halde haksız olmak tüm gövdemi sarsıyor, kalbimi acıtıyor. Doğrunun yanlış, yanlışın doğru olması ve aynıyla tatbike yeltenilmesi ruhumu ve kafamı alt üst ediyor. Hangi hakla yapılıyor tüm bunlar diye soruyorum, sorguluyorum ama cevap bulamıyorum, bulduğum cevapta rahatsız ediyor beni ve çıldırıyorum o an. Hayır, bu dünyada kimse varlığını kabul etmiyorsa da, bendeniz kabul ediyorum ve varım diyorum, işte o zamanda her şey karışıyor ve karışmalıdır da elbette. Umutla, inançla, kararlılıkla ve cesaretle de sormaya devam edeceğim. Terle, yaşla, emekle kazacağım bilginin toprağını ve hakikati arayacağım. Yine soracağım her zaman; kutsallar bile vahşetten, alçaklıktan niçin alıkoymaz insanı, alıkoyamaz? Çünkü bir insan olarak bendenizi rahatsız eden, içimi acıtan şeyler var bu dünyada. Oturup kendi işimi yapmak ve hiçbir şeye karışmamak için mi? Her şeye rıza gösterip, tahammül edip, öylece beklemek için mi? Olan biten hiçbir şeyi görmemek, duymamak, bilmemek, hissetmemek ve öylece ruhsuz bir şekilde güya yaşıyorum sanarak yaşayıp gitmek için mi? Hayır böyle değil, böyle olmayacak, böylede yaşamayacağım! Varolmak demek, varlık iddiasında bulunmak, yokluğu reddetmek rahatsız edicidir ve elbette rahatsız edeceğim, bilakis dünyada ki varlığım anlamsızdır ve hiçimdir.

Tarih: 08.11.2018 Okunma: 712

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?