ÖZLEDİĞİM NESİL...

Özgür DENİZ - 05.11.2018

Hayır, susmaya mahkûm ve mecbur değilim! Bir neslin rüyasını kuruyorum ve her zaman, rüyasını kurduğum o kutlu nesil için koşuyorum, konuşuyorum. Haksızlığa eyvallah etmem, susmam, boyun eğmem, kul hakkına tasallut etmem, çıkar için vicdanımı susturmam, dini vb. ortak değerleri afyon gibi kullanmam, menfaatlerime haysiyetimi feda etmem, dini alıp satmam, üç kuruşluk dünya için korkup kabuğuma çekilmem ya da bin bir renge girmem, ezileni kendi kaderine terk etmem, rüyasını kurduğum o nesle ihanettir ve bendeniz ihanet edemem, çünkü hain değilim! Hainle dolu bir dünyada bendenize hain diyecek hainleri de merak ederim kuşkusuz. Herkesle aynı düşünmek, herkesin gittiği yolda gitmek, herkeisn inandığı gibi inanmak, herkesin itaat ettiğine itaat etmek zorunda değilim, düşüncemde ve yolumda tek başıma kalmam ve herkesle aynı yerde olmamam hainlikse de, böyle bir hainliği seve seve kabullenmekten tereddüde düşmem. Hayalini kurduğum bu yolda, rüyasını beslediğim bu uğurda gücüm ne kadarsa, yapabileceğim ne varsa yapmak için yorulmaktan da zerrece imtina etmem. Belki bu yola tek taş koyabilirim, varsın olsun, bu uğurda feda olsun, demek ki gücüm o tek taşa yetiyormuş derim. Hak bildiğim yolda tek başıma da kalsam yürümeyi şeref bilirim, kavgam için söylediğim tek bir söz bile olsa şahidim olsun. Kalbi merhametle yıkanmış, dünyası aklının ışığıyla aydınlanmış, gövdesi iradesine boyun eğmiş, sözü adalet olarak tecelli etmiş, hayatı ahlakla cilalanmış, kaderinin hamurunu acılarıyla yoğurmuş, haykırışlarıyla ve haklı isyanlarıyla korkuyu korkutmuş, sevgisinin sıcaklığıyla nefret buzullarını eritmiş, özgürlük aşkıyla tutsaklık zincirlerini paramparça etmiş, devrim ruhu ve inancıyla çağın koşullarına ve dayatmalarına amansızca meydan okumuş, kendisini kendi ülkesini kurmaya adamış, ütopyasından yana umudunu kaybetmemiş, nice acı tecrübelerden sonra birey olmanın kıymetini gerçekten en dibine dek idrak etmiş ve bu kutsal yolda acının madeni olmuş bir neslin rüyasını kuruyorum. Ve rüyasını kurduğum nesil için ter dökmeliyim, yaş akıtmalıyım, emek vermeliyim, gerekirse canımı feda etmeliyim. Zindanlar, zincirler, prangalar, bukağılar vız gelir bu yolda. Çünkü kanlı, kirli ve karanlık dünyanın paslı çarklarının kurbanı olmak istemiyorum. Emperyalist işbirlikçileri beslemek ve büyütmek istemiyorum. Sekter, banal, sığ, dar kafalı dördüncü tür yaratıkların süfli dünyalarının zavallı bir oyuncağı olmak niyetinde değilim. Artık aklın ve bilmin egemen olduğu daha güzel dünyaları, kardeşçe yaşanacak daha mutlu yarınları, adaletle dolu bir yurdu hak ettiğime ve ettiğimize inanıyorum. Böyle dünyalarda öyle yarınları, rüyasını kurduğum neslin getireceğini düşünüyorum ve hissediyorum. Okumalıyım, iflah etmeyen sorularla ve amansız sorgulamalarla o nesle ulaşacağım ve o neslin koşacağı yolun taşlarını döşemeliyim. Bunu bir eksiklik olarak görmemeliyim. Feragat ettiğim şeyler için nedamet duymamalıyım. Feragatin ve fedakârlığın olmadığı yerde rüya peşinde koşmak ahmaklıktan başka bir şey değildir, rüyam var demekte sahtekârlıktan ibarettir. Bu nesil öyle bir nesil olmalı ki, ne böcek olup ayaklar altında çiğnenmeyi, ne çakal olup eti sıyrılmış kemik beklemeyi, ne kurt olup parçalamayı, ne koyun olup güdülmeyi kabullenmesin ve böyle yaşamayı da hak etmiş olmasın. Ne kimseyi alçak görsün kendinden, ne de kendinden üstün saysın kimseyi. Kula kulluğu zül addetsin. Herkesle eşit olduğunu bilsin, sunulan ayrıcalığı reddetsin, ayrıcalık istememeyi de şeref bilsin. Hiçbir yere aidiyet hissetmesin ve herhangi bir yere ait olmak sevdasına da düşmesin. Sadece ve sadece insanlığa ait olsun ve hakikatin sevdasını taşısın. Sünger gibi emici değil, katalizör gibi itici güç olsun. Bir yolda olsun, o yol hiç bitmesin ve o yolda yönünü bulsun, hedefini bilsin. Pervasız, amansız, korkusuz bir savaşçı olsun. Aydınlığın yürekli bir neferi olsun. Yüreğinde sevgiyle yıkanmış sözden oklar taşısın. Adaletten taviz vermesin, ahlak yasalarını çiğnemesin, haramı ve helali tefrik edebilsin, tek bir kardeşinin hakkına göz koymasın ve yaşama sevincini çalmasın. İnsanlıkla merhameti eşdeğer görsün. Kendi dinamiklerini bilsin ve kendi imkânlarını keşfetsin. Asla sefil bir asalak olmasın. Sürekli yutma peşinde koşmasın. Yaşama sevdasına düşmesin, yaşatma düşüncesi taşımadan. Ve yaşadığı zamanların tanığı olsun her zaman. Şahitlik edecek göz, şehit olacak can taşımayı şeref bilsin. Ve hiçbir şeyi, hiçbir zaman unutmasın! Unutmanın tükenmek olduğunu, hatırlamanın yaşamak ve yaşatmak olduğunu idrak etsin. O, özlediğim, beklediğim, kalbimde umudunu, kafamda rüyasını taşıdığım ve birgün ellerimde, tutuşturduğu meşaleyi taşıyacağım nesil olsun!

Tarih: 05.11.2018 Okunma: 756

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?