KENDİN OL, EYYY İNSAN!...

Özgür DENİZ - 08.05.2018

İnsan, niye, ille de başkası olmaya öykünür? Niye her zaman başkaları anlatılır, başkaları tarafından? İnsan niçin kendi olmak istemez? Zor mu gelmektedir yoksa korkmakta mıdır? Niye üretilenlerle yetinme derdindeyizdir? Biz, bizi üretemez miyiz; biz, biz olamaz mıyız? Kendini değerli görmüyorsa insan, neye değer verebilir, değerli görebileceği ne vardır? Her şey olabilen insan, bir türlü kendisi olamıyor. Seçimini kendisi yapamıyor, aklını kendisi kullanamıyor, seveceğini özgür iradesiyle sevemiyor, kendi yolunu kendi çizemiyor. Garip değil mi bu gerçekten? Niçin kendi anlamını aramaz insan ve kendine yüklenen anlama sığmaya çalışır durmadan? Dünya devasa bir yerken, küçücük bir köşeye sıkıştırırız kendimizi, niye? Çünkü biz, tanımlanmayı, konumlandırılmayı seçiyoruz, kendimizi ise hiç seçme teşebbüsünde bile bulunmadık. Bu yüzden de kendimizdeydik belki ama hiçbir zaman kendimizi yaşamadık. Biz hep dayanmak istedik yaratmak değil. Zira dayanmak kolaydır, hiçbir şey yapmanı gerektirmez ama yaratmak, bir çaba, emek, ter, yaş, kan ister. Biz isteriz ama vermeyiz, vermeyi sevmeyiz. İstemek, belirlenmektir, vermek ise yaratmaktır! Bunu anlamayız, anlamak istemeyiz. Oysa insan kendisi olmalı, kendi anlamını aramalı ve mütemadiyen kendisinin peşinden koşmalıdır. Kendi kaderini kendisi çizmelidir; aklıyla, ihtiyarıyla, iradesiyle. Belki uyum içinde olmaktır insanı her türlü dertten kurtaran. Zira kendin olmaya çalıştıkça, aynı zamanda uyumsuz olman da kaçınılmazdır, bu ise dünyanın mahiyetine göre tehlikelidir. Zira insan açgözlüdür! Gözü aç olanı doyurduğun zaman da, onun gönlünü esir alabilirsin, gönlü esir olanın da kendisi olmasını engelleyebilir ve ilanihaye sömürebilirsin. İşte bu yüzden, her daim, aklımı, irademi, ihtiyarımı kullanmayı ve kaderimi kendim çizmeyi seviyorum, tabi başarabildiğim kadarıyla. Kaderimi başkalarının tayin etmesini sevmiyorum. Okuyorum, düşünüyorum, hissediyorum, görüyorum ve kararımı verip kaderime etkide bulunuyorum.

 

EKSTRA:

 

‘’’’Biliyorum, hayallerimiz olmadığı için yaşamasını bilmiyoruz. Bizler, bedenlerinde canlılık hissettiği için yaşadığını sananlarız. Yaşamaktır diye, canlılığa kananlarız. Oysa yaşamak canlı olmak demek değildir. Bizler, canlı ölüleriz! Yaşamak, için peşinden koşacağımız bir hayalimiz yok çünkü. Hayal kurabilecek cesaretimiz, gücümüz, zekâmız, duygumuz yok çünkü. Eğer ki, hayallerimiz olsaydı, muhakkak yaşamında şifrelerini çözerdik. Çünkü peşinden koşacağımız bir şeyler olurdu ve koşmak için neler yapabileceğimizi düşünmeye başlardık. Düşününce de anlardık ki yaşamak için bir sebebimiz var, belki bin sebebimiz var. Çünkü aradığınız zaman adanır, adandığınız zaman yaşama tutunur, yaşama tutunduğunuz kadar yaşadığınızı anlarsınız. Yaşadığınıza inandıkça da yaşamaya daha çok sevdalanır ve yeni hayaller kurarsınız ve durmadan koşarsınız kurduğunuz hayallerin peşinden. İşte o zaman, dağları deler, patikaları yol yapar, nehirleri yarar geçer, karanlığın perdesini yırtar, denizleri aşarsınız. Çünkü bir hayaliniz vardır ve o hayal uğruna canınızı bile ortaya koymaktan çekinmezsiniz. Gövdenizi eritirsiniz, ayaklarınızı patlatırsınız, gözleriniz kapanasıya kadar bakarsınız, düşesiye kadar koşarsınız. Ve gördüğünüz zaman inanacağınıza inanmaz, inandığınız zaman görebileceğinize inanırsınız. İnsan hayalleriyle yaşar ve ölür, öldüğünde hayalleri de!’’’’

 

Bendeniz

 

“”Cehennem nedir diye sordu aklım birdenbire, yolda deruni yolculuktayken. Cehennem dedi sustu kalbim ve bir daha aynı şeyi terennüm etti en diplerden; cehennem dedi... Aklım zorladı ve cevap verdi kalbim; -cehennem dedi, vicdanını yitirmiş bir insan ve merhameti çekilmiş bir dünya dedi. Ve tüm gövdem çöktü kaldı, derin bir sessizliğe büründü. Öyleyse dedi aklım; biz ne yapacaz? Kalbim acı içinde sustu!””

 

Bendeniz

 

‘’’’İnsanların, varoluşlarından neşet eden ve mutlak doğal hakları olan hayatlarını çalıyoruz. Aydınlar (!), politikacılar, sanatçılar (!), kompradorlar, ideologlar vb. olarak. İnsanlara bunu anlama fırsatı vermemeliyiz! Yaşamak için niye ölmek zorunda kaldıklarını ya da yaşamlarının niye ve nasıl kendileri gibi olan birileri tarafından çalınabildiğini sorgulatmamalıyız, bunun normal bir şey olduğunu, bu hayatın kanunu olduğunu söylemeliyiz, buna ikna etmeliyiz ve oyalamalıyız onları, boş sözlerle, yalancı yazılarla ve nutuklarla, sporla, seksle, maddeyle, eğlenceyle. Elbirliğiyle uyutmalıyız insanları!  Bana hayatı vermeyenler, verilmiş hayatı nasıl, hangi hakla ve sebeple çalabilirler sorusunu sordurtmamalı ve daha derinlere inmelerine fırsat vermemeliyiz, mütemadiyen meşgul etmeliyiz. Uyuşturmalıyız onları uyuşturabildiğimiz kadar, afyon niyetine zerketmeliyiz damarlarına haddizatında onları kendileri yapacak olan büyük insanlık değerlerini.  Ve cahil kaldıkları, farkında olma ve anlama kabiliyetlerini yitirdikleri, akıllarını bizlere teslim edip bilinçlerini ölüme terk ettikleri için teşekkür etmeliyiz onlara. Yaşamak sevincinin ne demek olduğunu asla bilmemeliler insanlar! Bilakis ötesi karanlık!’’’’

 

Bendeniz

 

‘’’’Görüntü görüntüyü, ses sesi yer. Aşk dedikleri işte böyle bir yer. Herkes gibi olmak, olmayacak bir şey. Herkes gibi olmak, olmamak gibi bir şey.’’’’

 

Sezai Karakoç

 

‘’’’Bütün dertler, bilgi ve şuurdan kaynaklanmaktadır. Bilmeyen ve görmeyen, ne eziyet ne de ızdırap sahibidir. Dünyanın bütün ağırlığını, insanın omzuna yükleyen; şuurdur.’’’’

 

Ali Şeriati

 

‘’’’Peygamber sadece iki eli öpmüştür; biri kadın, diğeri işçi. İşte çalışmanın İslam'daki kutsallığı! Oysa hem kadın, hem de işçi, bütün düzen, uygarlık ve kültürlerde; zillet, hakaret ve yoksulluğun alabildiğine üzerinde odaklaştığı insan simalarıdır.’’’’

 

Ali Şeriati

 

“”Felsefem yok, duygularım var benim...””

 

Fernando Pessoa

 

“”Yaşayarak öğrenmek, bedeli en yüksek öğrenme biçimidir.””

 

Napolyon

 

‘’’’Bir insanın, bildiğini zannettiği bir şeyi öğrenmesi imkânsızdır.’’’’

 

Epiktetos

 

‘’’’Senin fikrin kibir ve üstünlüğü kalbine işler. Benimkisi, barış sevgisini ve özgürlük isteğini kalbimde büyütür.’’’’

 

Halil Cibran

 

‘’’’Senin fikrin, ne fırtınanın ne de şimşeğin yıkamayacağı bir kale. Benim fikrim ise her yöne savrulan ve savrulmaktan da mutluluk duyan narin bir yaprak.’’’’

 

Halil Cibran

 

‘’’’Hukuk, güçlünün değil zayıfın silahıdır.’’’’

 

Aliya İzzetbegoviç

 

‘’’’Suçumuz, suçluların suçunu yüzlerine vurmaktır.’’’’

 

İsmet Özel

 

“”Dünyaya ayak uyduramayan kişi, kendi kendini bulmaya yakın olandır. Dünyaya ayak uyduran kişiyse kendini bulamaz ama parlamentoda bir milletvekili olabilir.””

 

Hermann Hesse

 

‘’’’İçimizden kendi kendimize yaptığımız konuşmalarda başkalarının onurunu pek korumuyorsak, halk içinde pek dürüst kişiler değiliz demektir.’’’’

 

Friedrich Nietzsche

 

‘’’’Dünya, zengin din adamlarının, yoksul ve aç insanlara erdem üzerine vaaz ettikleri bir rezillik yeridir.’’’’

 

Umberto Eco

 

“”Eğer bu hayat söylenildiği kadar güzel olsaydı insanlar sevinç içinde uyanır, istemeyerek uyurdu. Oysa durum tam tersi.””

 

Arthur Schopenhauer

 

“”Yaşamaya zaman ayırın, zira zaman bunun için yaratılmıştır… Düşünmeye zaman ayırın, başarının bedeli budur… Sevmeye zaman ayırın, güçlü olmanın kaynağı budur… Etrafınıza bakmaya zaman ayırın, günler bencilliğinize yetmeyecek kadar kısadır… Terbiyeli olmaya zaman ayırın, insan olabilmenin sembolü budur.””

 

Franz Kafka

 

‘’’’Zamanı saçlarından yakalamak, yayından fırlayan oku tutmaktan güç. Ya sen onu heykel yapacaksın, şiir yapacaksın, beste yapacaksın; ya bir avuç toprağa kalbedecek zaman seni.’’’’

 

Cemil Meriç

 

‘’’’Beşer; koşulların tutsağıdır. Biz; zincirlerini kırana insan diyoruz.’’’’

 

Dücane Cündioğlu

 

‘’’’Bir şehirde dilenci gördün mü, orada hırsızlar, yankesiciler, dinsizler, kanlı katiller de vardır.’’’’

 

Platon

 

“”İnsanlar, toplum içinde yaşamanın bütün zevkini yüreğimden söküp aldılar.””

 

Jean Jacques Rousseau

 

‘’’’Dünya, düşünenler için bir komedi, hissedenler içinse bir trajedidir.’’’’

 

Zygmunt Bauman

Tarih: 08.05.2018 Okunma: 800

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?