AĞIR DEVRİM...

Özgür DENİZ - 28.11.2017

AĞIR DEVRİM

 

Lafla işim olmaz, esas olan eylemdir! Eylemdir ki, devrimi doğurur. Bendeniz bu topraklarda, bu topraklara daha çok bağlı olup, sahip çıkıpta en ağır yoksulluğu yaşayan insanlar görmek istemiyorum. Kompradorların it gibi yaşadıklarına ama bunun karşısında bu topraklar için can feda eden ve etmeye hazır olan insanların sefaletin dibinde inlediklerine şahit olmak istemiyorum. Ben bu topraklarda politikanın, halkı aldatıp, kodamanların yolunu aydınlatmak ve açmak için bir araç olarak kullanıldığına şahit olmak istemiyorum. Yoksulluktan, evi, acının yuvası olmuş ve evinde huzuru kaybetmiş insanların varlığını duyumsamak istemiyorum. Bendeniz bu ülkede gülmeyi unutmuş, acıdan başka hiçbir şey tatmamış çocukların varlıklarına şahit olmak istemiyorum. Evladı dağlarda şehit olupta, kendisi ovada sefaletin şarkısını terennüm eden analar, babalar görmek istemiyorum. Yoksulluktan, çocuğunu okula kahvaltısız gönderen insanların varlığını hissetmek istemiyorum. Bendeniz, yoksulların kanını emenlerden, emdikleri kanın, damarlarından şırınga ile çekilmesini ve sahip olanlara gasp edilen haklarının iade edilmesini istiyorum. Kompradorların; kanlarını, terlerini, emeklerini çaldıkları insanlara, çaldıklarını geri vermelerini istiyorum. Vermezlerse acımasızca alınmasını istiyorum. İcap ediyorsa ve başka çaresi yoksa kompradorların tüm servetlerinin müsadere edilmesini istiyorum. Çünkü tüm servetleri haramdır ve çalıntıdır. Zaruri ihtiyaçları verildikten ve vergi kanunları da acımasızca ve adilce işletildikten sonra buyursunlar kazansınlar hiçbir diyeceğim yoktur. Ama bugüne dek çaldıklarının tümünün geri alınmasını istiyorum. Analarının memesinden, midelerine süt olarak inmiş olsa dahi çıkarılıp alınmasını istiyorum. Bendeniz samimiyet ve ciddiyet istiyorum. Aldatılmak, sürekli aldatılmak istemiyorum. Aldatılıpta aldatanlar yüzünden mutlak suçsuz insanların acı çekmesini istemiyorum. Ve daha nice olumsuzlukları görmek, bilmek, duyumsamak istemiyorum. İşte gerçek ve ağır devrim budur! Çünkü gerçek adalet budur. Ve bu gerçekleştiği zaman bu topraklara bahar gelecektir, umut gelecektir, inanç gelecektir. İnsanlar gülecektir. Acı son bulacaktır. Sürgün son bulacaktır. Eşitsizlik son bulacaktır. Sınıfçılık son bulacaktır. Yapay sınırlar kaldırılacak, beton duvarlar toz edilecektir. Bir yanda gülenler, bir yanda ağlayanlar olmayacaktır. Bir yanda karınları aç yatanlar, bir yanda kusasıya yiyenler olmayacaktır. Herkes döktüğü terin, kanın, yaşın ve harcadığı emeğin karşılığını bihakkın alacaktır. Çocuklar ölmeyecektir, gülecektir ve oynayacaktır. Her çocuğun oyuncağı olacaktır. İşte devrim diye buna derim ben!

 

SORMAZSAM OLMAZ

 

Cumhurbaşkanı kimin eseri? Başbakan kimin eseri? Bakan kimin eseri? Milletvekili kimin eseri? Vali kimin eseri? Kaymakam kimin eseri? Komutan kimin eseri? Doktor kimin eseri? Hâkim kimin eseri? Polis kimin eseri? Öğretmen kimin eseri? Ve en önemlisi, kimin eseri insan? ÖĞRETMENİN yani MUALLİMİN. Peki, bunca eseri; terini, kanını, yaşını dökerek ve tahminsiz bir emek sarf ederek ortaya koyan öğretmen nasıl? Elimizi vicdanımıza koyarak düşünmeli, hissetmeli ve namuslu konuşmalıyız. Bugün görevine yeni başlayan bir öğretmenin maaşı, küsuratını tamamlayarak söylersek 3000 TL. Bir öğretmen emekli olduğu zaman bir araba parası bile alamıyor handiyse. Şimdi soruyorum, bu kadar eserde teri, kanı, yaşı, emeği olan bir insanın değeri bu mu olmalı, Allah, İnsanlık, Kitap ve Namus aşkına? Öğretmenin kadim bir sorunudur bu ve adeta makûs talihidir sanki ve bu talihin bozulmasına muhtacız. Öğretmenlerimizi kurtarmalıyız, insanlığı kurtarmak istiyorsak! Bugün bir öğretmenin maaşı 7.500 TL olması gerekir en az ve emekliye ayrılan bir öğretmen en az 250.000 TL alabilmelidir. Söylediklerim bugün geçerlidir, yarınlarda yarınların şartlarına göre söylerim elbette. Yüreğime sorarsanız çok çok çok daha fazla olması gerekir ama realist oluyorum burada, hadi neyse tarzında. Hem vallahi, hem billahi, hem tallahi daha fazladır derken sonsuzcasına bilinçli söylüyorum ve sonsuzcasına haklıyım da. İşte meydan hodri meydan. Sadece hissedeceksiniz ve anlayacaksınız! Zerre aklınız varsa, vicdanınız zerre hissedebiliyorsa, Yüce Allah şahit olsun ki, mutlak ve muhakkak olarak haklıyım ve bunu da çalışan bir beyne kesinlikle ispat edebilirim.

 

İKİ SÖZ

 

‘’’’Bence, ne yapılsa da iki insanın hakkı ödenmez. Bunlar: öğretmen ve annedir.’’’’

 

Victor Hugo

 

‘’’’Muallim sadece bir memur değildir. Belki genç ruhları kendilerine mahsus manadan bir örs üzerinde döverek işleyen bir demircidir.’’’’

 

Nurettin Topçu

 

Tarih: 28.11.2017 Okunma: 702

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?

necmi uçar

07.12.2016 - 10:46

yazıdaki son paragraf çok degerliydi fikrinize ve elinize sağlık eğer işarat edilenler yapılır döviz saklayanlar ikna edilirse bu faiz meselesi yetkili mercilerce anlatılırsa faydalı olacağına gönülden inanıyorum.

İsmail Hakkı Cengiz

08.12.2016 - 06:58

İlginize çok teşekkür ederim. Sağlık ve esnlik dileklerimle... Selâmlar...

necmi uçar

07.12.2016 - 10:46

yazıdaki son paragraf çok degerliydi fikrinize ve elinize sağlık eğer işarat edilenler yapılır döviz saklayanlar ikna edilirse bu faiz meselesi yetkili mercilerce anlatılırsa faydalı olacağına gönülden inanıyorum.

İsmail Hakkı Cengiz

08.12.2016 - 06:58

İlginize çok teşekkür ederim. Sağlık ve esnlik dileklerimle... Selâmlar...