KAFA VE KALP İFLAS EDERSE...

Özgür DENİZ - 07.10.2017

Kaybedecek tek bir insanımız olmadığı, böyle bir lüksümüzün bulunmadığı halde çok kolay kaybediyoruz insanımızı. Yemin ediyorum çok kolay kaybediyoruz. Umurumuzda bile olmuyor. Üç kuruşluk dünya için feda ediyoruz değerlerimizi ve insanlarımızı. Daha çok kazanmak, daha yükseklere tırmanmak için çıldırıyoruz, ruhumuzu satmaktan imtina etmiyoruz. Nice yürekler çığlık atıyor ama ne duyuyoruz ne de hissediyoruz. Çünkü aklımız gitmiş, vicdanımız bitmiş, bilincimiz ölmüş. Değerler yok oluyor, insanlık yerlerde sürünüyor. Duygumuz tükendiği, hissiyatımız öldüğü için tüm bunları deli saçması olarak telakki ediyoruz. Vallahi böyle olmuş, billahi böyle olmuş, tallahi böyle olmuş. Sadece şöyle gözlerinizi kapatıp ruhunuzun derinlerine inip hissetmeniz yetecek böyle olduğunu anlamaya. İyilik yapanı ahmak yerine koyuyoruz, kurnazlığı, kötülüğü marifet sanıyoruz, akıllılığın böyle davranmak olduğunu düşünüyoruz. Birinin elinden hakkını aldık mı buna sevinecek kadar çıldırıyoruz. İyilik yapana aşağılıkça davranmayı bir halt yaptık sanıyoruz. Allah’ın sofrasından, Allah’ın kullarını kovmaya cüret ediyoruz ve oturdukları yerden kaldırmaya çalışıyoruz. Allah’ın verdiği hakkı, Allah’ın kulundan almayı kendimizde hak olarak görüyoruz. Nasıl yapıyoruz bunu, nasıl içimize siniyor yaptıklarımız? Böyle yapınca da camdan şeffaf olan kalpleri tuz buz ediyoruz ve tuz buz olan kalpleri öldürüyoruz. Hiç mi duygu taşımıyoruz? Hiç mi hissetmiyoruz? Hiç mi düşünmüyoruz? Vicdanımız hiç mi sızlamıyor, aklımız hiç mi bizi sarsmıyor? Yani nasıl becerebiliyoruz bunu? Yüreğimiz nasıl kaldırıyor? Dünyaya nasılda tapıyoruz? Yoksa Allah’ın yasalarına muhalefet eder hale mi geldik? Ölen kalpleri, ölüler dünyasına sürgün ediyoruz adeta. Sürgün olan kalpleri bir daha kazanamıyoruz. Elbette kazanılıyorlar ama diriltmek için varolan kalpleri, öldürmek için var olanlar kazanıyorlar ve yine öldürmek üzere kodluyorlar o masum ve temiz ama sürgün edilerek öldürülmüş kalpleri. Peki, biz ne kazanıyoruz, düşünüyor muyuz? Dünya hangimize yetmedi de, yetsin diye insanları harcamaya tevessül ediyoruz? Niye geldik bu dünyaya? Niçin yaşıyoruz burada? Kimiz biz, kimdik biz, kim olduk biz ve nasıl böyle olduk biz? Veyl olsun, veyl olsun, veyl olsun bize, bizlere!

 

SÖZLER:

 

‘’’’’İnsanın zekâsına da inanmıyorum, dürüst olduğuna da inanmıyorum, kalbinde sevgi taşıdığına da inanmıyorum, iyilikten yana olduğuna da inanmıyorum, ahlaksızlığı lanetlediğine de inanmıyorum, adaletten yana olduğuna da inanmıyorum, hakikati aradığına da inanmıyorum. Ben insana inanmıyorum! Ya da şöyle; insanım diyenlerin, insanım derken ki samimiyetlerine inanmıyorum.’’’’

 

Bendeniz

 

‘’’’Sevin. Sevmekten vazgeçmeyin. İnadına sevin kardeşim ya. Göreceksiniz yeni bir dünya yarattığınızı fark edeceksiniz. Gönül bahçenize bahar gelecek, rengârenk çiçekler açacak. Ilık rüzgârlar esecek, güzel yağmurlar yağacak gönül bahçenize. Her şey bir anda değişecek. Güneş başka doğacak, sabah başka olacak, siz bambaşka bulacaksınız kendinizi. Zor değil be kardeşim ya. İnanın zor değil ya. Hem sevginin zoru mu olurmuş? Cebinizden o sımsıkı tuttuğunuz paranız çıkmayacak merak etmeyin, sırtınıza taş yüklenmeyecek rahat olun. Sadece seveceksiniz ya, sadece seveceksiniz. Hem Allah demiyor mu ki; ‘’zorlaştırmayın kolaylaştırın’’ diye? Sevince kolaylaştırmak için gayret edeceksiniz, zorlaştırmak ve insanların hayatlarını cehenneme döndürmek için değil. Sevin, sevin, sevin kardeşim, sonsuzcasına sevin. Sevgi karanlık dünyanıza ışık olacak. Sevgi, nefretten kararan kalplerinizi pir-ü pak eyleyecek. Sevgi sizi yeniden yaratacak. Haydi sevelim, sevgiyle dolalım.’’’’

 

Bendeniz

 

‘’’’Küsmedim, küsmem, küsmeyeceğim sana sevdiğim. Sen de küsme, sev beni, sevdiklerimi sev, sevenlerimi sev bir de. Bir de unutma; seven korur sevdiğini. Büyük, tahmin ötesi büyük bir gürültünün içinde ürpertici bir sessizlik ya da sessiz bir ürperticilik. Korkunç bir dünya!’’’’

 

Bendeniz

 

‘’’’Ne bu vatan harap olur, ne bu devlet yıkılır, ne bu millet yok olur. Hey çocuk! Ölme olur mu? Nedenlerin var…’’’’

 

Bendeniz

 

""İmrenme: Onun var, benim de olsun!

Kıskançlık: Benim var, onun niye olsun?

Özgecilik: Benim var, onun da olsun!

Geniş yüreklilik: Benim yok, bari onun olsun!

Çekemezlik: Benim yok , onun da olmasın!

Bencillik: Onun yok, yine de benim olsun!

Olmuşluk: Onun yok, varsın benim de olmasın!""

 

Dücane Cündioğlu

 

‘’’’Afrika’daki, insanların karınlarını biz doyuruyoruz, zihinlerini emperyalistler.’’’’

 

Atasoy Müftüoğlu

 

‘’’’Bugünün değerini anlamadan yarını bekleyen bu insanlar, dünün geçtiğini ve yarının belki de hiç gelmeyeceğini bilmiyorlar.’’’’

 

Douglas Burton

 

‘’’’Akletmek, Müslümanlar tarafından terk edildi, bu yüzden sefil hale düştüler.’’’’

 

İbn-i Haldun

 

‘’’’Gaflet cennetinde yaşamaktansa, idrak cehenneminde yanmayı tercih ederim.’’’’

 

Dücane Cündioğlu

 

‘’’’Bilgelik kendi kendimizi yenmektir, oysa cehalet kendi kendimize yenilmektir.’’’’

 

Sokrates

 

‘’’’Şehir, halkın hep birlikte yalnız kaldığı bir yerdir.’’’’

 

Prochnow

Tarih: 07.10.2017 Okunma: 760

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?