CANIM YAVRUM!...

Özgür DENİZ - 20.06.2017

Böyle bir dünyaya doğmanı aslında hiç istemem yavrum ama kaderde varsa ve doğacaksan, doğduğun gibi temiz yaşamanı ve yaşadığın gibi temiz veda etmeni isterim. Bunun ilk ve temel şartı da; adil olmandır. Adaletten asla ayrılma yavrum! Çünkü insanlığın, insanca yaşamanın ve varolmanın ve insanca yaşatmanın mutlak önkoşuludur adalet. Adaletsizliğin sızısı çok ağırdır yavrum! Gövdeni ortaya koyarsın, gözyaşı dökersin, alınteri akıtırsın, emek sarf edersin ama hakkını alamazsın ve bu yüzden yüreğin hep acır, yanar, kavrulur. Bu sızıyı tarif edemem yavrum! Bu dünya insanca yaşamak isteyenler için gerçek bir cehennemdir, bu da başka bir gerçektir. Tabi insanca yaşamayı başarabilirsen ne mutlu sana. Bu dünya çok zordur, zalimdir ve aldatıcıdır yavrum! İnsanca yaşamak çok zordur bu dünyada! Haksızlık ve zulüm cehennemidir burası, karanlıktır. Bir arena gibi düşün, güçsüzler nasıl var olsunlar? Güçsüzlerin canlarından başka verebilecekleri hiçbir şeyleri yoktur unutma. Güçsüzleri güldürecek, yaşatacak ve onlara yaşama sevincini tattıracak yegâne şeydir adalet. İçinde ki insanları hiç sorma, çok azı haricinde kahpedir, şerefini düşürmüş ve insanlığını yerlerde süründürenlerden teşekkül etmektedir. İnsan diyorum da, lafın gelişi öyle diyorum, yoksa insan demeye bin şahit ister. Çıkarcıdırlar, riyakârdırlar, sahtekârdırlar, korkaktırlar ve korkaklıkları kölelikleridir. Biliyor musun yavrum, bu dünyada en büyük korkum daima sen oldun, bir dünyaya baktım, bir insanları izledim ve senin nasıl bir kâbusa uyanacağını tasavvur ve tahayyül edip kaderine ağladım. İşte bu yüzdendir bu dünyaya doğmanı hiç istemem, çünkü ben olmadığım zamanlarda ne tür acılarla baş başa kalacaksın ve acılarla nasıl başa çıkacaksın bilemiyorum ve bunu hissettikçe kahroluyorum. Ben bir şekilde alıştım! Ya sen nasıl alışırsın, alışabilir misin yavrum? Çünkü çok pis bir dünyaya gözlerini açacaksın, kaderde varsa. Belki yarınlar çok güzel olacaktır ha yavrum ama ben yaşadığım günlerden söz ediyorum elbette. Kimseye düşman olmamanı ama hakikatle ölümüne yoldaş olmanı isterim. Elbette yalana, hayına, çıyana düşman olmalısın ama onlara da adaletle muamele etmelisin. Çünkü zalime en büyük ceza, ona adil davranmak olacaktır bilmelisin. Sağlam dostlar bulmanı, sağlam ve sağlıklı dostluklar kurmanı umarım. Hiçbir zaman kuru laflara itibar etmemeni, her zaman için eylenene bakmanı öneririm. Elbette bunun büyük ve acı bedelleri olacaktır ama böyle yaşamaktan başka da tercihin, çaren olmayacaktır. Çünkü insanca, namusluca yaşamanın yegâne yolu budur. Hürriyete sevdalı olmanı, adalet için var olmanı ve kavga vermeni, ahlak yasalarına bağlı kalmanı, zalimin suratına hakikati insanca haykıracak yüreğe ve cesarete sahip olmanı isterim. Herkesi, her sözü dinlemeni, anlamanı ve sonunda doğru olana uymanı beklerim. Yargılamadan önce dinleyip, anlaman, senin şahsiyetinin tezahürü anlamına gelecektir. İnsanları kendin tanı yavrum! Çünkü bu dünya da iyi az, kötü çok olduğu için, kötülerde iyileri hep kötü tanıtacakları için, insanları kendin tanımazsan hep yanılırsın ve yanlış yaparsın. Kendinden bilirsin, seversin ama kendinden olursun. Kendinden bilmezsin, kaçarsın ama aslında kendini bulacağın yer; kaçtığındır. Bir kere yanlış yapmaya gör, arkası hep yanlış gelecektir. Bil ki hakikat için mevcudiyetinden feragat etmek, kendini feda etmek değil, varoluşuna anlam kazandırmak olacaktır. Varolman, tamamen kendi vereceğin kavgana bağlıdır. Bu yüzden hep hakikatle olmanı, sözünü asla esirgememeni dilerim. Bu uğurda çok şeyini kaybedecek olsan da. Ki, muhakkak kaybedeceksin, zira bu dünyada hakikati sevmezler yavrum, hakikatli olanı ise daima düşman bilirler! Çünkü hakikate yüreği ve cesareti olmayanların dünyasıdır bu dünya. Bu dünya; ucuz, basit, sığ ve çıkarcı insanların güldüğü; namuslu, dürüst, hakikatli insanların ise ağlamadığı bir günün olmadığı bir dünyadır. Bu yüzden bunu bil ve ona göre davran. Hiçbir zaman ezenlerden yana olma, daima ezilenlerin yanında bulun. Çıktığın yolda insanca yürü ve yürüdüğün yoldan asla pişman olma. Açılan yollardan da yürüme. Yeni yollar bul ve bulduğun yollarda izini bırak. Kimsenin namusuna göz dikme. Kimsenin malına el uzatma. Mazlumun hakkını almak için savaşmaktan da geri durma. Paylaşmaktan asla imtina etme ve uzak durma. Helalden hiçbir şartta ve koşulda ayrılma. Sevmekten korkma! Sevgi yaratıcıdır yavrum! Ter, kan, yaş akıtarak maişetini idame ettirmeye gayret edenlere saygı duy ve onların emeklerini asla gasp etme. Bir gücün olursa, bir makama sahip olursan, insanları asla ve kata ezme, onların gönüllerini yaralama. Senin yüzünden tek bir insançocuğu eziklik hissetmesin, yuvasına acı içinde dönmesin. Hiçbir kimsenin yaşama sevincini çalma ve çalınmasına imkân tanıma, müsaade etme, gücün kifayet ederse şayet. Hiçbir mazlumun başını ezme, bilakis mazlumlar başlarını hep dik tutsunlar diye kavga ver. Sana belki mülkiyet bırakamam, bunun için bana kızgın olabilirsin ama mülkiyetle aram hiç iyi olmadı ki, aramın iyi olduğu şeyle de mutluluk bulmadım, belki de mutluluğu hiç aramadım ama sana şerefle süslenmiş bir ömür bırakacağıma inanıyorum. Adalet için savaştım ömrüm boyunca, sen gerekirse adalet için öl yavrum! Çünkü adaleti asla bulamayacaksın bu dünyada. Rahatlığa alışma yavrum! Çünkü rahatlığına göz koyacak ve kene gibi yapışacak çok asalakla karşılaşacaksın. Bu yüzden zorluklarla yaşamayı ve başa çıkmayı öğren yavrum! Bil ki, önemli olan verebilmektir, yanında olana da, senden uzakta bulunana da. İnsanlara yardım etmek şiarın olsun, çünkü ancak böyle yaparak gerçek kişiliğine erişebilirsin. Büyürsün ve değer kazanırsın. Birilerinin sana değer vermesi değildir önemli olan, senin değerli olmandır. Asla asalak gibi yaşamayı kabul etme. Kavgası kutsallaştırır insanı ve ancak hayatı bu şekilde hak eder insan. Böyle olursan ve böyle çoğalırsa insan, yarınla mutlaka güzel olur yavrum! Söylediklerim sana umutsuzluk aşılamak anlamına gelmemelidir. Umutsuzluğu, içinde ki inanç yok edecektir ve umut tohumlarını daima diri tutacaktır. Sadece kendini zor şartlara hazırla ve içinde bulunduğun dünyayı ve o dünyanın içinde yaşayan ve insan olduğunu sanan canlıyı tanı diye söylüyorum tüm bunları. Belki de yarınlar çok güzel olacak canım yavrum! İnancını asla kaybetme, umudunu daima diri tut ve kavgadan asla kaçma!

 

SÖZLER:

 

‘’’’İyi ki İslam’ı Müslümanlardan değilde Kur’an’dan öğrenmişim. Yoksa Müslüman olmazdım.’’’’

 

Yusuf İslam

 

‘’’’İbadet yapıyoruz diye kendimizi temize çıkarıyoruz. Eğer ibadetimiz bizi toplumsal alanda şerefli bir yaşama yönlendirmiyorsa, yaptığımız ibadet bizi temize çıkarmaz bayım. Kahir ekseriyetle bunu yapıyoruz, en azından algımız, bakışımız böyle. Öyleyse algımız değişmelidir. Böyle olunca da nice ahlaksızlıklarımızı gözümüz görmüyor, kafamız algılamıyor, kalbimiz hissetmiyor. Bunun sonucunda da en büyük zararı nereye verdiğimizi herhalde biliyoruzdur, bu bilince sahibizdir, gerçi hiç sanmıyorum gerçeği konuşmak icap ediyorsa ama biliyoruz varsayalım. Hakikat bu, kimse kusura bakmasın, isterseniz bakabilirsiniz, umurumda bile değil. Adam olacağız kardeşim adam. İbadet yapıyoruz diye kendimizi temize çıkarabilir miyiz? Şereflice müzakere edelim. Allah’a inanıyorsak ve inandığımız Allah’ı sevip, inandığımız Allah’tan korkuyorsak şereflice müzakere edelim. Kızmaya gerek yok. Hayır bayım, ibadet yapıyoruz diye temiz sayılmayız. İbadetimiz bizi kötülüklerden alıkoymuyorsa temiziz diyemeyiz ve ibadetimizin de kusursuz olduğunu söyleyemeyiz. İbadet boyutunda ufak kusurları olan bir insan; eğer düzenbaz değilse, eğer saygısız değilse, eğer dili kirli değilse, eğer sevgisiz değilse, eğer seviyesiz değilse, eğer riyakâr değilse, eğer haram yemiyorsa, eğer hak yemiyorsa, eğer yalancı değilse, eğer emek gasp etmiyorsa, eğer alçak değilse, eğer yalaka değilse, eğer müfteri değilse, eğer müfsit değilse, eğer fitneci değilse, eğer gammaz değilse, eğer hasid değilse, kusura bakmayalım ama ibadetinde istikamet sahibi olduğu iddiasında olupta bu ahlaksızlıkları ya da bu ahlaksızlıklardan çoğunu ya da bazılarını yapanlardan daha haysiyetli ve namusludur. Kusura bakmayalım gerçek budur. Bunları görmeyipte, ibadette ki ufak kusurlara takılmak en büyük ahlaksızlıktır. Önce kendimize bakmalıyız her birimiz. Bana kızabilirsiniz. Umurumda bile değil. Hakikati ifade ediyorum. Zaten ahlaklı insan böyle bir şey yapmaz. Ahlaklı ise bir insan ve ibadetini namusluca yapıyorsa hakikatin izharından gocunmaz ve hakikati izhar edene de kızıp, kin duymaz. İnsanlar da hakikatten soğuyorlarsa elbette bir sebebi vardır. Önce hakikati yaşamak, taşımak, duyurmak derdinde olanlar kendilerine bakmalıdırlar, sonra da hakikatten insanların niçin soğuduğunu sorgulamalıdırlar. Kendine hiç bakma, kendini hiç sigaya çekme, kendini hep haklı gör, sonra da insanları suçla. Böyle bir ahlaksızlık olmaz bayım. Lütfen biraz ciddiyet, samimiyet, dürüstlük.’’’’

 

Bendeniz

 

""Herşey o kadar karışmış ve birbirine girmiş ki bu dünyada, sadeleştirip çözmek ve anlamak kabil görünmüyor. Ve insan da o kadar bozulmuş ve her biri birbirine o kadar benzemiş ki ayırıp iyisini bulmak kolay değil. İşte bu yüzden kaotik bir hayatın içinde, tektip insanların arasındayız ve böylesi durumlarda varoluşsal bir seçim yapmak çok zor.""

 

Bendeniz

 

""Niye seçtiğimiz hayatı tam anlamıyla yaşayamayız? Biz mi hayatımızı yoksa hayat mı bizi seçiyor? Niye her seçimde bir taraftan yoksunluk yaşanıyor? Niye içimizde ukde kalıyor illa? Yoksa seçtiğimiz bir şeyi, seçiyoruz sanıyoruz ama seçemiyoruz da bizim adımıza seçiliyor da o yüzden mi yaşayamıyoruz? Niye seçimimizi seçtiğimiz şeyi seçtiğimiz sebebine göre yaşayamıyoruz?""

 

Bendeniz

 

""Yaşadığım gibi mi devam etmeliyim yoksa değiştirmek zorunda mıyım yaşamı mı? Niye böyle hissediyorum? Nedir bu duyguyu içimde uyandıran? Yoksa yaşamadığımı mı düşünüyorum? Yaşamak nedir? İşte bunu gerçekten merak ediyorum ve sorguluyorum. Yaşıyor muyum? Yaşamak nediri cevaplamadan cevaplayamam ki bunu. Herkesin bir cevabı vardır öyleya ya da herkes bir cevabı olduğunu sanır yaşamanın ne demek olduğunu anlamadan. Yaşadığımı hissetmeden yaşamı sorgulayarak ölüp gideceğim galiba ve hiç öğrenemeyeceğim.""

 

Bendeniz

 

""Düşünmek tehlikeli midir? Niye tehlikelidir? Bile bile tehlikeye mi atıyoruz kendimizi? Niye böyle yapıyoruz? Niye düşünmemiz isteniyor öyleyse ve niye düşününce tehlikeyle kuşatılıyoruz? Tehlikeye düşmemiz mi isteniyor? Düşünmemek emniyette olmak mıdır? Emniyette olanlara mı bakmalıdır bunun için? Peki kimler kendilerini emniyette hissetmektedirler? Mutluluk nedir? Kimdir mutlu olan? Zihni aktif olmayanlar mı? Yığınlar mı? Aklını ve kalbini henüz sahiplenmemiş çocuklar mı? Bunlar gerçekten hem emniyettedirler hem de mutlu mudurlar? İnsan iğrençleşmiş!""

 

Bendeniz  

 

""Farzet ki, yeni doğmuş bir insançocuğuyum. Kalbim ve beynim, sonradan ulaşacağım müşahhas verilere altyapı teşkil edecek olan ve yüklenmiş bulunan mücerret temel veriler dışında boş. Sadece bir insançocuğuyum ama sadece, başka hiçbir şey değil. Yaşam deneyimim olmayan, dokunamadığım, görmediğim, tanıyıp bilmediğim bir alemden; tanıyıp bileceğim, görüp dokunabileceğim ve yaşam deneyimi edineceğim bir dünyaya gelmişim. Bir yabancıyım. Yeniden algılıyorum, yeniden tanıyorum, yeniden anlıyorum, yeniden kavrıyorum ve yeniden yorumluyorum, öğreniyorum her şeyi ama her şeyi. Emekleye emekleye büyüyorum. Duya duya, göre göre, bile bile, hissede hissede oluyorum. Yeniden yapıyorum kendimi.""

 

Bendeniz

 

‘’’’İsminin yeryüzüne kazınmasına değil, gökyüzüne yazılmasına bak. İşte o zaman sonsuza kadar yaşayacaksın! Yerin karanlığı yutucudur, göğün aydınlığında daima parlayacaksın!’’’’

 

Bendeniz

 

Tarih: 20.06.2017 Okunma: 734

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?