KENDİ AKLINI KULLANMA CESARETİ GÖSTER...7...

Özgür DENİZ - 05.02.2017

Hayatın her yanından, yönünden, cehalet, ahmaklık, aptallık, alıklık, bönlük, basitlik, çiğlik, müptezellik, pespayelik akıyor. Niye? Çünkü insan ruhunu kaybetmiş. Nerede bulunuyorsak, orayla büyüyoruz; haddizatında büyük değiliz. Çünkü beden küçüktür, bedeni büyüten ruhtur. Ruh yok olunca beden kokuşmuş, çürümüş bir et yığınına dönüşür. Bizde öyleyiz işte. Düşünmediğimiz ve anlamadığımız içinde fark edemiyoruz bunu. Çok yavan yaşıyoruz. Zerre anlam, derinlik, yücelik, yükseklik yok hayatımızda. Soyluluk ve asaletten mahrum hayatlarımız. Her türlü sefillikle lebalep hayat nehrinde yüzüyoruz ama kirliliğin fevkinde değiliz. Haddizatında farkındayız da, farkında değilmiş gibi yapıyoruz, çünkü cehaletten, ahlaksızlıktan, kitleleri sürüleştirmekten kazanıyoruz. Temiz kalan tek bir yanımız yok. Elbette ki bu kirlenmiş, insanın kirlettiği, hayatta temiz kalmış olanlar da muhakkak vardır ve sözümüz onlara değil. Bizim sözümüz kir, pas içinde yaşayıp farkında olamayacak kadar körleşmiş olanlaradır. Bizler, yanlışı, çoğunluk yaptığı zaman doğru sanıyoruz. Oysa yanlış, her zaman yanlıştır. Ta ki, çoğunluk tarafından yapılmış olsa bile. Ve İnsanlık Önderleri olan Peygamberler daima yalnızdılar!  Çoğunluğa uymak cahillik belirtisidir. Önemli olan, zor da olsa, doğru olan aza talip olabilmek ve azı takip edebilmektir. İnsan cehalet zincirleriyle kendi kendini kuşatıp, kalabalığın ortasına düştüğü zaman kaybetti asıl. Ki, zaten, çoğunluğun olduğu yerde hakikatin olması imkânsız gibi bir şeydir. Hakikat, çoğunluğun olduğu yerde olsaydı, bilgeliğin ne anlamı olurdu? Zira bilgeler, genelde yalnız insanlardır. Yalnızlıklarının sebebi de bilge oluşlarıdır. Düşünme ve anlama temelli yaşamalarıdır. Evet, hiç kuşkusuz ki, insanın düşünmemesi adına her şeyin ittifak halinde olduğu bir çağda yaşıyoruz. Güç ve para, düşüncesizliği ve anlamsızlığı besleyen olgulardır ve maalesef insanoğlu paranın ve gücün kulu olmuştur. Ama direnmeliyiz, düşünmek ve anlamak için, anlamlı bir hayat yaşamak için. Gerçeği fark etmek, fark edilen gerçeğe göre bir hayat kurmak için direnmeliyiz. Dostluğumuz, sevgimiz, aşkımız, çalışmamız, eylemlerimiz, duygularımız ve düşüncelerimiz anlam dolu olmalı. Zevklerimiz bile anlam dolu olmalı. Bizler daha çok ruh değil de, beden eksenli yaşadığımız için anlamdan mahrum kalıyoruz. Düşünmeye değil, ucuz ve bayağı zevklere dalıyoruz. Bu da bizi alıklaştırıyor maalesef.

 

İnsançocuğu için, en asil ve soylu eylem, hakikati aramak adına verdiği kavga ve bu kavga sonunda bir seçim yapabilecek bilince erişmesidir. İnsan garip bir varlıktır. Doğarak dünyaya merhaba diyen ve doğumundan itibaren mahiyetini oluşturmaya yani yapacağı seçimlerle kendini yeniden yaratmaya çalışan bir varlık. İnsan, karanlık bir dünyaya doğuyor. Bu karanlık dünyada ışığını buluyor, filhakika ışığını yanında getiriyor ve o ışıkla yolunu aydınlatıyor ve kendi seçimleriyle kendini belirliyor. Yani insan sonradan alacağı kararlarla hayatını belirliyor, kaderini çiziyor. Aklını ve kalbini kullanmaya başladığı andan itibaren. Haddizatında bir kavganın içine doğuyor insan. Bu kavgaya cüret edebilecek olanlarda, ancak ve ancak aklını kullanıp düşünmeye ve anlamaya cesaret edenlerdir. Bu kavga ruhları zavallı, akılları kiralık, kalpleri boş kişiliklerin verebilecekleri bir kavga değildir. Bu türler ancak ucuz, basit hazlara ulaşmanın yollarını aramakla iştigal ederler. Zira bu türler beden eksenli yaşarlar, bedenlerini mutmain kılmanın kavgasını verirler ve malayani zevkler peşinde koşarlar. Ama ruh eksenli yaşayanlar vicdanlarının ve beyinlerinin doyumunu arzularlar. Bu yüzen hiçbir şeyi kolay elde etmezler ve elde ettiklerinin de değerini bilirler. Bunlar, kendilerini kontrol ederler, kontrol ettirtmezler. Kendi kendilerinin efendileridirler. Düşünen ve anlayan insanlar, mutlaka kendilerini bilirler ve kendilerine efendilik yapılmasına müsaade etmezler. Düşünen ve anlayan insanlar; bu dünya ile bağlarını, bu dünyada ki rollerini ve vazifelerini bilirler. Nasıl hareket edeceklerini, nasıl seveceklerini, niçin ve kim için fedakârlık yapacaklarını bilirler. Eğer imzanız, geride bırakacağınız izinizse, nasıl bir iz bırakacağınızı ya da bırakmanız gerektiğini düşünürsünüz ve bu düşünce sizi farklı bir mecraya iter. Sıra dışı, anlam dolu, eylem dolu, düşünce dolu, azların bulunduğu bir mecraya sürükler. Zira imza atmak zordur, bedeli vardır. Çünkü sizin kimliğinizdir bir yerde imzanız. 

 

SÖZLER:

 

""Andolsun! Biz, insanı şerefli kıldık.""

 

ALLAH

 

""Ben, güzel ahlakı tamamlamaya geldim.""

 

HZ.MUHAMMED

 

""Akıllı, her şeyi layık olduğu yere koyandır.""

 

Hazreti Ali

 

""Ne zaman gerçek İslam’ı anlatsam, benim fikirlerimi beğenenler genelde komünistler veya eski komünist Müslümanlar oluyor. Fikirlerimi kabul etmeyenler ise medresede veya camide her saat ibadet edip ilahi söyleyenlerden çıkıyor.""

 

Mevdudî

 

""Başkasının zor durumda olması, beni ona yardımcı olmak üzere harekete geçirebilmelidir.""

 

Arthur Schopenhauer

 

""Derin duygulara sahip insanların acıları büyük olur.""

 

Dostoyevski

 

""İslam’ı kurtarmayı bırakın. İslamiyet’le kurtulmaya çalışın.""

 

Seyyid Ahmet Arvasi

 

""Bir şey yap güzel olsun. Huzura vesile olsun, rikkate yol açsın, şevk versin, hakikate işaret etsin. Bir şey yap doğru olsun. İnsanları yalanın ve yanlışın bataklığına düşmekten korusun. Rüzgâra ve akıntıya kapılmasın; kırılsın lakin eğilip bükülmesin. Bir şey yap adil olsun. Haktan hukuktan ayrılmasın. Zalime haddini bildirsin, mazlumun payını versin.""

 

Mustafa Kutlu

 

""Çık uzun ince bir yola. Ağır ağır yürü. Varlık türküsünü terennüm eyle gönlünle. Sessizliğin sesine ver kendini tüm benliğinle. Kendinle kal tamamen. Tabiatın değişimini, gündüzün ağır ağır nasıl geceye evrildiğini düşün. Gökyüzüne bak. Ağaçlara dokun. Yürüdüğün yolu hisset. Düşün, düşün, düşün. Dünü, bugünü, yarını düşün. Yaşadıklarını hatırla, acısıyla tatlısıyla. Yarını tahayyül ve tasavvur et. Engin doğayı temaşa eyle. Kafanı ve kalbini sonsuzluğa bırakıver. Zorla kendini, varlığın ve varlığının en derin vadilerine in. Çöz sırlarını varlığın ve varlığının. Ulaş senden öte sene, benliğinin derinliklerindeki bene. İşte o zaman hissedeceksin, anlayacaksın tüm yabancılıkları.""

 

Bendeniz

 

Hayır, hayal ile yoktur benim alışverişim…

İnan ki: Her ne demişsem görüp de söylemişim.

Şudur cihanda benim en beğendiğim meslek:

Sözüm odun gibi olsun; hakikat olsun tek!

 

Mehmet Akif Ersoy

 

""Söyle bana. İnsanca söyle! Emaneti ne yaptın diye sorulursa ne diyeceksin? Akıl sana emanet. Beden sana emanet. Can sana emanet. Adalet sana emanet. Ahlak sana emanet. Hürriyet sana emanet. Uhuvvet sana emanet. Vahdet sana emanet. Evlat sana emanet. Devlet sana emanet. Servet sana emanet. Millet sana emanet. Bayrak sana emanet. Hatta bu hayat, bu dünya sana emanet. Ve hatta sen sana emanetsin. Ne yaptın emaneti?""

 

Bendeniz

 

""Dünyada ne kadar fitneci varsa katledeceksin. Kardeşliğin, barışın, birliğin ve huzurun yegane önkoşulu budur. Akıllı, müteyakkız, basiretli ve ferasetli olacaksın. Fitneye asla yol vermeyeceksin. Aklınla, kalbinle, bedeninle asla hiçbir kimseye köle olmayacaksın. Hakkın, hakikatin kölesi olacaksın. Çok çileler çeksende, nice belalar seni beklesede, tek başına kalsanda dönmeyeceksin.""

 

Bendeniz

 

""Kaybettireni kaybetmek, kazanmanın yolunu tekrar açmaktır ve kazanmak için kaybettirene acımamak tek yoldur. Dost bildiklerimiz, gerçekten dostumuz olanları kaybetmemize sebep oluyorlarsa; dost bildiklerimizi kaybetmek, kaybettiğimiz ya da kaybedeceğimiz gerçek dostlarımızı bize yeniden kazandırır.""

 

Bendeniz

 

""Bizim ihtiyaç hissettiğimiz olgu "entelektüellik” değil, “basiret"tir.""

 

Cahit Zarifoğlu

 

‘’’’İnsanın sabahtan akşama kadar haykırası geliyor: Karanlıktasınız! Hâlbuki odanız, hâlbuki odalar, hâlbuki dünya ışıkla dolu.’’’’

 

Cemil Meriç-Jurnal 1

Tarih: 05.02.2017 Okunma: 671

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?

İsmail Hakkı Cengiz

27.03.2016 - 10:57

Tam 7 sene oldu. Bugüne kadar katiller bulunmadı. Bundan sonra da bulunması imkânsıza yakın, zor. Bu cinayet kimin işine yaradı, suali zihinlere ampul gibi takılı kalmıyor mu? Selâmlar...

Özgür Deniz

28.03.2016 - 17:07

maalesef Saygıdeğer Paşam. o gün bugün bitevi mülahaza ediyorum üzerinde tüm detaylarıyla Saygıdeğer Paşam. akli kalbi ruhi derin sonsuz selam dua muhabbet saygı ile Saygıdeğer Paşam.

İsmail Hakkı Cengiz

27.03.2016 - 10:57

Tam 7 sene oldu. Bugüne kadar katiller bulunmadı. Bundan sonra da bulunması imkânsıza yakın, zor. Bu cinayet kimin işine yaradı, suali zihinlere ampul gibi takılı kalmıyor mu? Selâmlar...

Özgür Deniz

28.03.2016 - 17:07

maalesef Saygıdeğer Paşam. o gün bugün bitevi mülahaza ediyorum üzerinde tüm detaylarıyla Saygıdeğer Paşam. akli kalbi ruhi derin sonsuz selam dua muhabbet saygı ile Saygıdeğer Paşam.