KENDİ AKLINI KULLANMA CESARETİ GÖSTER!...3...

Özgür DENİZ - 27.01.2017

Düşünün! Galiz sözler etmeyin. Barikatlar kurmayın düşüncelerinizin önüne. Bir nehir gibi akmasına müsaade edin. Umutlar yeşertin gönül bahçenizde. Düşünün ve düşündüklerinizi içinizden dünyaya atın. Hayallerinizi kaybetmeyin. Bir gün gökyüzünün maviliklerinde el ele bir daire oluşturup insanlığın şarkısını terennüm edeceğinizi hayal edin ve hayallerinizin peşinden gidin. Hayalin yoksa bataklığın dibinde debelenirsin, hayalleri olanların da kâbusu olursun. Geçelim! ‘’Sorunuz tükendiği zaman, bittiğiniz zamandır’’ der Krişnamurti. Çok doğru der. Eğer aklediyorsanız, spontane soruyorsunuz demektir zaten. Çünkü düşünenin sormaktan başka çaresi yoktur. Düşünmek, sormanın, sorgulamanın muharrikidir. Düşünmeyenin aklı donmuştur, kendisi de tükenmiştir ve tükenen düşer. Çünkü kendini bitevi üreten diridir, ayaktadır. Düşünmüyorsan, nasıl soracaksın, neyi, neyle sorgulayacaksın? Eğer düşünmeden sormak, sorgulamak kabil olsaydı, bunu ilk yapacak olan hayvanlardı. İnsan, insansa ve insanca yaşamak istiyorsa, düşünmek ve sormaktan başka çaresi yoktur. Çünkü insan seçen ve seçimiyle kendisini yapan, üreten bir varlıktır. Peki, düşünmeden seçmek kabil midir? Ne mümkün! İnsan düşünmezse, fanusların karanlığında, parçaların karmaşasında boğulur kalır. Bütünü kuşatamaz ve idrak edemez. Bütün fehmedilmeden de seçim yapmak muhaldir. Fanusların içinde yaşamak, parçalara takılıp kalmak, insanı mütemadiyen yanılgıların, yanlışların mahkûmu kılmıştır. ‘’Bir kimse gününün en azından üçte birini tutkusuz, insansız, kitapsız geçirmezse nasıl düşünür olabilir?’’ diyor Nietzsche. Çok doğru diyor. Böyle yapmayanlar dördüncü tür yaratıklardır ve böyle yapmayanlar dördüncü tür yaratıkların tasallutundan kurtulamazlar. Elbette insan düşünür olmak ve kendini düşünceyle zincirlemek, düşüncenin tutsağı olmak zorunda değildir, buna gücüde kifayet etmez. Velakin düşünmeden de yaşayamaz insan. Şayet düşünmeden yaşarsak, bu, ot gibi, hayvan gibi yaşamak olur. Ama böyle yaşamak, yaşamak olur mu takdir sizin. Düşünmeden yaşamak, özellikle hayvanlaşmış kodamanlara mahsusudur. İnsan olan, düşünmeden yaşayamaz!

 

İnsan var. Kâinat var. Varlığın tecessümleri var. Sayıyla ifade edilemeyecek kadar olgular, olaylar, doneler var. Akıl var. Vahiy var. Öyleyse aklını kullanacaksın. Kendin kullanacaksın. Kendi aklını kullanacaksın. Vahiy ekseninde kullanacaksın. Aklını kimsenin cebine koymayacaksın. Kimseye satmayacaksın aklını. Olguları da, olayları da, doneleri de kendi aklınla, kendin okuyacaksın. Bilakis hayatını satmış olursun ve yaşadığın hayat asla senin hayatın olmaz. Çünkü ancak kendi aklınla kurduğun hayat senin hayatındır. Geçelim! Şöyle bir düşünce egzersizi yapalım; bulut, yağmura, kendisinin vesile olduğunu; yağmur, toprağın, kendisine gereksinim duyduğunu; toprak, insançocuklarının, kendisine ihtiyacı olduğunu bilerek mi vazifesini ifa eder? Böyle bir şeye evet diyebilmek kabil mi? Evet diyenin zekâdan behresi var mıdır? Doğa spontane nasıl düşünsün ve yapsın bunca şeyi? Üstelik akıl ve bilinç iktiza eden şeyleri düşünmesi, yapması nasıl kabil olabilir? Üstelik kendini bilmeyen, kendini yönetemeyen, kendi kaderine etkide bulunamayan, bilakis kendine karşı yapılan her türlü haksızlığa çar naçar bir şekilde tepkisiz, sessiz kalan, boyun eğen bir doğa nasıl yapabilsin tüm bunları, nasıl haberdar olsun böyle şeylerden? Keza, legolardan bir at yaptınız ve bunu bizzat ellerinizle ve aklınızla siz yaptınız ve sonra legoları bozup torbaya koydunuz, daha sonra da karıştırıp orta yere yaydınız. Peki, bir at meydana geldi mi? Behey divane! BİR’i müdahale etmeseydi tabiat ve insan diye bir şeyin varolması kabil olur muydu ve senin müdahalen olmasa, tabiatta bir değişim meydana gelebilir miydi? Tesadüf diye bir şeye inanmak ahmaklık değil de nedir? Hakeza, bir testiden ancak içinde ki su kadar istifade edebilirsin. Testiden deniz suyunu beklemezsiniz değil mi? Çünkü testi deniz suyunu alamaz. Evet, buradan bir sonuca ulaşabiliriz; aklın kâinatı ihata edemeyeceği ve tüm bilgiye malik olamayacağı ve akıldan, ancak aklın kapsama alanı kadar istifade edilebileceği. Akıl her şeyi bilemez ama böyle diye de akıldan mahrum kalmak, aklını başkasının cebine koymak gerekmez değil mi? Kullanabileceğin kadarıyla kullanmak iktiza eder. Aklından, aklının güç yetiremeyeceği şeyi beklemek, istemek, karşılık göremeyince de aklını kullanmaktan vazgeçmek, dünyanın en ahmakça işidir. Kahir ekseriyetle böyle yapıyoruz. Akıldan, güç yetiremeyeceği şeyi beklemek cehaletin zirvesidir. İnsanı gösteren düşüncesidir. Düşünce bitti mi insan da biter. Düşüncesiz insan ölüdür. Gerçeğe giden yol bir tek ise, yalana, yanlışa giden yol binlercedir. Yolları bilmek, tanımak ve en doğru yolu bulmak için düşünmek ve sormak iktiza eder. Seni zorlayan yok ey insanoğlu! Allah, Ben iki yol gösterdim diyor; doğru yol ve yanlış yol. Seçimi yarattığı kuluna bırakıyor. Hiç zorluyor mu? Hayır. Hatta zorlaştırılmamasını da emrediyor. Ki, bu yüzden nadide, mümtaz, emin, aziz, sıddık elçisi de diyor ki; zorlaştırmayınız, kolaylaştırınız. Bakınız, hiç ideolojiler gibi çıkmaza sokmak, zulmetmek, dikte etmek, baskı kurmak, ölümle tehdit etmek gibi bir şey var mı? Bunu idrakten aciz miyiz ey insan? Ama biz gidiyoruz, bizi yücelten yüce hakikate yüzümüzü döneceğimize ondan yüzümüzü çeviriyoruz ve gidip yalanlara ve yalancılara yüzümüzü dönüyoruz. Yazıktır bize, gerçekten yazıktır. Taşıdığımız bu ruha, bu akla, bu vicdana yazıktır.

 

SÖZLER:

 

‘’’’Herkesin maskesini çıkarıp atmak zorunda kalacağı bir gece yarısı vaktinin geleceğini bilmiyor musun?’’’’

 

Soren Kierkegaard-Korku ve Titreme

 

""Okumanın, düşünüşün beni böyle yormasının nedeni, bilmemezlik ile az bilmenin acısıdır. Gecemi, gündüzümü bilgi birikimimi arttırıp, öğrenmekle geçiriyor, okula sonradan başlayan yeteneksiz bir ikinci dönem öğrencisinden daha çok çalışıyorum.""

 

Ali Şeriati

 

""Hiçbir kötülük, kötülükten söz etmekle son bulmamıştır.""

 

Theodor Adorno

 

‘’’’Niteliksiz insanlarla birlikte yaşamak zorunda olmak, gerçekten cehennemde yaşamaktır.’’’’

 

Ömer Hayyam

 

"Karamsarlık korkaklıktır. Türkiye büyüktür. Binlerce yıllık bir tarihimiz var. Canımızla, başımızla bu büyüklüğü devam ettirmeliyiz. Bırakıp kaçmak ihanettir bence. Eğer noksanlar varsa gidermeye uğraşmalıyız. Bu devletin tarihine yakışır şekilde yaşamalı ve çok çalışmalıyız."

 

Prof. Dr. Halil İnalcık

 

‘’Ölümü pahasına olsa bile haram yemiyorsa, o insanı yenemezsiniz.’’

 

İsmet Özel

 

""O artık yalnızca atalarımdan devraldığım bir din değildi; yeni baştan edinilmiş bir inançtı. Ve onu bir daha hiç yitirmedim.""

 

Aliya İzzetbegoviç / Tarihe Tanıklığım

 

""Eğer devrim; adalet, eşitlik ve özgürlük ise o zaman Allah olmadan imkânsızdır. Daha doğrusu bu ülküleri Allah olmadan da öne çıkarmak ve bayraklara yazmak mümkündür fakat Allah olmadan onları gerçekleştirmek mümkün değildir.""

 

Aliya İzzetbegoviç / İslam Deklarasyonu

 

""Eğer birisi gerçekten bir hizmet yapmak istiyorsa, rahat insanları rahatsız etmeli, suskunları konuşur, uysalları hareketli hale getirmeli, donuk insanlar arasında mücadele çıkarmalıdır.""

 

Dr. Ali Şeriati / Kendini Devrimci Yetiştirmek

 

”"Ömrüm, bana Allah’tan başka dost olmadığını öğrenmeme yardımcı oldu.”"

 

İsmet Özel

 

""Kürtleri öldürenler Türk değil ve Türkleri öldürenler Kürt değil.""

 

İsmet Özel

 

""Kazanmaya değiyorsa, beklemeye de değer.""

 

William Shakespeare

 

""Dünyayı anlayabilmek için, arada sırada ona sırtını dönmeli insan...""

 

Albert Camus

 

‘’’’İki kent arasındayım; biri bilmiyor beni, öteki artık tanımıyor.’’’’

 

Jean-Paul Sartre-Bulantı

 

‘’’’İnsanın sabahtan akşama kadar haykırası geliyor: Karanlıktasınız! Hâlbuki odanız, hâlbuki odalar, hâlbuki dünya ışıkla dolu.’’’’

 

Cemil Meriç-Jurnal 1

Tarih: 27.01.2017 Okunma: 748

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?