NEFİSLERİMİZİ SİGAYA ÇEKMEYE YÜREĞİMİZ YETER Mİ?...

Özgür DENİZ - 23.08.2016

80 milyon vatan evladına sesleniyorum: Hadi, samimi ve namuslu olarak müzakere edelim. Başımıza gelen belalar, felaketler, kötülükler niçin gelmektedir? Sorgulayalım mı namusluca, samimice, dürüstçe, insanca? Kaç kişi var bunu yapacak? Hakikaten yapabilir miyiz bunu? Yapmaya tüm içtenliğimizle, haysiyetimizle, namusumuzla, şerefimizle niyet edebilir miyiz? Hakikaten yapabilir miyiz bunu? Masallara karnımız tok bebeğim! Masal anlatmayalım, dinlemeyelim, hakikatle yüzleşelim. Geçelim ve buyuralım o zaman! 

Can kardeşim, kendimizi de dâhil ederek, bir ömür, sorunları izhar ettik, çözüm yolunu izah ettik ve ne olursa ne olur durumlarına dair ikaz da bulunduk. Bildiklerimiz mutlak doğru demedik. Müzakere edebiliriz, bizim ki de yanlış çıkabilir dedik, öyleyse doğrusu neyse uyarız dedik, hep soru ve sorgu temelinde hareket ettik. Ki, böyle yapmak, yegâne insanlık ödevimizdi. Yaptık mı? Yaptık. Hüccet mi? Konuştuklarımız, yazdıklarımız. Hayır, buyurun siz söyleyin yapıp, yamadığımızı isterseniz. Hayatımızda bir kerecikte samimi, dürüst ve namuslu olalım lütfen. Bu yaptığımız, kendimizi bir halt zannettiğimiz duygusuyla yapılmıyor. Dünyalık menfaat için yapılmıyor. İnsanlık ödevimiz, kulluk vazifemiz olduğu için yapılıyor.

Biz Muhammedi oldukta kötülükler yok olmadı mı? Lütfen şerefli ve namuslu olarak düşünelim ve öyle cevap verelim. Artık şu sahteliği, mürailiği, haysiyetsizliği bırakalım kardeşim. Olduk mu? Olabildik mi? Olmak için zerre gayret gösterdik mi? Gayret göstermiş gibi yapmak ayrıdır, gayret göstermek ayrıdır. Hakikaten Muhammedi olmaya temiz bir niyetle niyetlendik mi hiç? Yoksa dünyayı kaybederiz korkusuyla bundan imtina mı ettik? Muhammediymişiz gibi mi yaptık, yoksa hakikaten Muhammedi olmak için mi hareket ettik?

Adalet olursa, insanlar hakkına razı olur. Adaletsizlik olursa, insanlar sığınacak bir güç arar. Yalan mı bu çıkarım? Yalansa, doğrusu nedir ve temellendirmek kabil midir? Herkese, bize mahkûm olsunlar diye adaletsizlik mi yapıyoruz, adalet olursa kimse bize mahkûm olmaz diye adalettin ikamesinden korkuyor muyuz? Böyle bir şey yapılıyorsa, bu yapılan şey Muhammedi olmaya münafi değil midir?

Siyonist Emperyalizm iki lanetli yapı üretti; biri PKK, diğeri FETÖ. Biriyle maddemizi çaldı, biriyle manamızı. Yani ikisiyle de neslimizi katletti, mahvetti, yok etti. Bizi iki taraftan da kuruttu. Ne madde kaldı ne de mana. Biz ne yaptık? Hiçbir şey. Bir şey yapanları dinledik mi? Bilakis zerre umursamadık. Peki, şekvacı olmaya hakkımız var mı? Asla ve kata yok. Peki, şimdi bir şeyler yapmak için bir çaba, gayret içinde olanları dikkate alıyor muyuz? Lütfen ama lütfen birazcık samimiyet ve dürüstlük bekliyorum.

Kur’an niye var Allah, vatan, namus aşkına? Laf olsun diye mi var? Hayır, gerçekten Kur’an niye var? Niçin indirildi? Kime indirildi? Kur’an’ı dinlemeyeceksek, Kur’an’a uymayacaksak, Kur’an ile hayatımızı aydınlatmayacaksak, Kur’an ile yeni bir hayat kurmayacaksak, bu Kur’an lüzumsuz bir şey mi, öylesine mi var, boşuna mı indi? Şerefsizlik ve namussuzluk yapmaya hiç lüzum yok bebeğim!

Önder niçin geldi Allah, vatan, namus aşkına? Öylesine mi geldi? Sıradan, alelade, herkes gibi biri mi O? Sözleri önemsiz mi? Evet, madde boyutuyla bizim gibi etten, kemikten biri O. Ama bizim gibi biri mi mana boyutuyla? İnsaf be kardeşim insaf! Birazcık dürüstlük, samimiyet, insanlık lütfen!

Şikâyet etmeyelim. Çözüm olalım. Biz hayatımız boyunca mütemadiyen şikâyet edip duracak mıyız? Ki, şikâyetimizde ne kadar şerefli, haysiyetli ve namusluyuz? Önce gereğini yapar de mi insan, şikâyete hakkı olması için? Biz ne yaptıkta, başımıza bir şey geldiğinde şikâyet edelim? Hiç çözüm ürettik mi? Üretilen çözümlere dikkat kesildik mi? Çözüm üretenlere kulak kesildik mi, onları dinledik mi? Çözüm ekseninde bir düzelme yoluna gittik mi? Allah, vatan, namus aşkına birazcık, zerre miskal insan olalım ne olur. 

Suç kimde? Bizde. Kimde olacaktı? Biz tertemiziz ama düşman suçlu öyle mi? Ahirette, Allah’a, suçlu şeytan mı diyeceksiniz? Peki, Allah, size: Ben, size akıl vermedim mi? Kitap indirmedim mi? Peygamber göndermedim mi? Derse, ne diyeceksiniz? Hayır, buyurun söyleyin, ne diyeceksiniz? Diyecek hiçbir şey bulamayacaksınız. Çünkü orada sahtekârlık, haysiyetsizlik, şerefsizlik, namussuzluk, mürailik sökmeyecek. Çünkü siz, Allah’ı asla kandıramazsınız!

Hakikati anlatan var mı? Var diyorsanız göstereceksiniz. Buyurun gösterin o zaman. Birazcık dürüst olalım be. Buyurun gösterin, laf salatası yapmayın. İşte meydan! Kim anlatıyor saf hakikatleri? Kim yazıyor saf hakikatleri? Kim hareket ediyor saf hakikatler temelinde? Kim seviyor, saygı duyuyor, cezalandırmıyor saf hakikatleri konuşanı, yazanı ve bu temelde yaşayanı?

Kimlerle mücadele ediyoruz? Riyakâr insanlarla. Gazetecisi de, politikacısı da, din adamı da, amiri de, memuru da, ideoloğu da, filozofu da, sivil toplum kuruluşu da samimiyetsiz ve riyakâr. Bu yüzden de asla başarılı olamıyoruz. Samimi olanlarsa mecnun, zavallı, aptal. Yalan mı? O pis mikrop suratınıza ağız dolusu tükürürüm. Bunların hangisi mutlak ve kutsal yasalar temelinde hareket ediyorlar? Ya da edenlere saygı duyup, sevgi besleyip, onlara imkân sağlıyorlar? 

İnsanlara, insan olarak değer verdik mi hiç? Hakikaten bunu yapabildik mi? Yapmaya niyetlendik mi? Becerebildik mi bunu? İnsanlara, insan olarak mı değer verdik yoksa bizden oldukları için mi değer verdik? Namusluca, şereflice, insanca, herhangi bir konuda bize muhalif düşünen insana saygı duyduk mu, onu sevebildik mi? Yoksa o insanı bir şekilde tecziye etme yoluna mı gittik? O insanı aforoz mu ettik? 

Bir insan sizdense ve hata yapıyorsa, başka bir insan o insanın hatasını söylediğinde, hata yapan mı yoksa hatayı ifşa eden mi kötü oluyor? Hadi insanca, haysiyetlice, namusluca, şereflice cevap verelim. Dürüst değilsiniz bebeğim! Maalesef kötülük tohumunu kendi ellerimizle ekiyoruz. Haksızlığı biz yapıyoruz. Zulme meylediyoruz. Bu milleti kendi ellerimizle batırıyoruz, bu dini kendi ellerimizle kirletiyoruz, değerlerimizi kendi ellerimizle çürütüyoruz, insanlığımıza kendi ellerimizle kıyıyoruz. Şeytan yapmıyor tüm bunları, biz yapıyoruz biz. 

Samimi ve dürüst insanlarla iş yapma niyetimiz var mı? Kesinlikle ve kesinlikle yok. Varsa, bunu pratikte göstereceksiniz kardeşim. Gösterebiliyor muyuz? Asla ve kata. Hadi göster o zaman! Göstermiyoruz, gösteremiyoruz, göstermekte istemiyoruz. Laf salatası yapıyoruz. Yuh olsun be! Biz Allah’a iman ediyoruz ha! Biz Önder’in ümmetiyiz ha! Biz Kur’an’ın talebesiyiz ha! Yuh olsun, yazıklar olsun be!
Tarih: 23.08.2016 Okunma: 675

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?