YAŞAMAK, AĞRIDIR VE AĞIRDIR...5...

Özgür DENİZ - 01.07.2016

İnsanoğlu uyduruğu seviyor. Çünkü, asıl olan, nefsi yerle yeksan ediyor. Dünya da nefisle uyuşuyor. Böyle olunca, asıl olan, yaşamı zorlaştırıyor ve insan, uydurukla, uyduruktan yaşamaya alışıyor. Şöyle temaşa ediniz hayatı ve insanları isterseniz, kahir ekseriyet uyduruktan yaşıyor. Anlamsız, saçma, ciddiyetsiz, samimiyetsiz. Feragat etmek, fedakârlık yapmak güç geliyor insana. Öyleyse uyduruktan yaşa gitsin. Ciddi konuş samimi sansınlar, uyduruktan yaşarsan fark etmezler diyor kendi kendine. Nasılsa zevahire bakıyorlar insanlar. Hakikate de bu sebeple düşman gibi yaklaşıyor ya zaten. Fiyakalı görüntü verdin mi tamamdır oluyor. Allah de, takke tak, adalete gelince takla at. Nasılsa gözler takkededir, dilde ki Allah’ı işitmektedir, adaleti kim algılayacak, görecek, bilecek, anlayacak. Yaşamlar zaten sıradan, sığ, öylesine. Geçelim! Uydurulan din, hep bana Rabbena der durur. İslam ise, paylaş diye buyurur. Uydurulan din, mutlak mülk kılar ama her yerde emanet emanet der durur, tabir caizse şaklabanlık yapar. İslam ise, mutlak mülk ancak Allah’ındır buyurur ve verdiklerimde hakkı bulunanlara veriniz der. Uydurulan din, hep bana Rabbena derken aynı zamanda hep bize hep bize der. İslam ise, kim bir şeye seza ise o şey ona aittir der. Uydurulan din, ben olayım diğerleri ölsünler der. İslam ise, hep beraber olsun der, ölümü de, yaşamı da paylaşmak vardır İslam’da. Uydurulan din, iyi kötü ayrımı yapmaz ve kötü de olsa benimle beraber olan sahip olsun der. İslam dini ise her zaman iyinin yanındadır, adaleti emreder, benden olmasa da iyi sahip olsun der. Bu söylediklerimiz yalan değildir. İslam’dan kaçıp din uyduranlar için geçerlidir ve doğrudur. Hayat beni yalanlarsa yalancılığı ve iftiracılığı kabul ediyorum. Ama hayat beni yalanlayamaz, zira bendeniz hayatı yazıyorum!

 

Biteviye İslam ve Müslümanlar üzerine mülahazalar serdetmemin nedeni, bu tarafta ki yanlış telakkiler neticesinde yanlış hayatların ortaya konulmasıdır. Zira şeytanileri yazacak, tenkit edecek halim yok. Çünkü şeytan şeytanlığını ezelde yaptı, bugünde yapıyor, yarın da yapacak. Bugün şeytana; ümmete zulmetme diyecek halimiz yok. Desekte demesekte o bildiğini yapacak. Öyleyse, burada akıllı olması icap eden taraf ümmetin bizatihi kendisidir. Suçun büyüğü bizim dünyamızın insanlarındadır. Müslümanlar düzeldiği zaman dünyanın da düzeleceğine inanıyorum. Müslüman akıllı olduğu ve akıllı oynadığı zaman, şeytanilerin rahat hareket edebileceklerine inanmıyorum. Bilakis dünyanın düzelmesi, insanlık toprağına baharın gelmesi muhal ender muhaldir. Bu gerçeği büyük ve derin bir acı hissiyle söylüyorum. Söylemeye de devam edeceğim. Ta ki, Müslümanların eylemleriyle söylemleri bir insicam içerisine girene değin. Müslümanlık dilde kalmayıp harekete dökülesiye değin. Çünkü Müslümanların laflamaktan başka pek bir şey yaptıkları yok. Maalesef Müslümanlar İslam’dan uzak haldedirler. Bilinç düzeyleri düşüktür. Varlık âlemini okumakta kifayetsizdirler. Kafa ile kalbi mezcedememişlerdir hala. Tam da ‘’iman edenlere yeniden iman etmeleri’’ gerektiği uyarısını yapan Kur’an ayetini hatırlamanın ve hatırlatmanın zamanı. İnanın ki, Müslümanların da bozulduğu bir dünyada yaşamak o kadar ağır geliyor ki insana. Çünkü artık tutunacak bir tek dalın kalmamıştır işte o zaman. Yazık oluyor ama idrak ediyor muyuz acaba? Kılınan namazların sahte olduğunu duyumsamak yüreği o kadar acıtıyor ve ağrıtıyor ki, insan eziliyor, utanıyor. Camiye giriyorsun, hutbeyi dinliyorsun, çıkıyorsun ve her şeyi unutuyorsun. Dilinde Kur’an ayetleri var ama hayatında Kur’an’dan zerre iz yok. Her şeyde olduğu gibi Kur’an’ı da gelenekselleştirmişiz. Böyle olunca da duyarsızlaşmışız. Samimiyetin olmadığını hissettiğin yerler dar geliyor insana, bir an kendini fırlatıp dışarı atası geliyor insanın. Dertsiz, davasız ve sancısız yığınlar ve bu yığınlardan fırlayıp çıkanların hayatı kuşatıp yaşamı zindana çevirmesi kahrediyor insanı. Mürai, boş, uyuz ve çıkarcı suratlar, kof beyinler çıkıyor karşınıza hep. Bir makamı işgal etmiş ama adam değil, sırf müzaherete mazhar olduğu için orayı işgal ediyor. Kâğıt kürek işleriyle oyalanmak, sürünmek için. İdeal diye bir şeyden bihaber, davadan yana işi yok. Ama dilinden Allah düşmüyor. Ulan, bir defa, insan demek, kendi dışında yüce idealler ve emeller taşıyan varlık demektir. Ayrıca sadece namaz kılınca her şeyin tamam olduğunu, yaptığı adaletsizliğin yapılması gerektiğini sanan zavallıların olduğunu düşününce iğreniyorsun. Korkakların mevkileri işgal ettiği bir yerde insanlık bir milim bile ilerleyemez. Şöyle konuşma, böyle deme, şunu yapma; ulan geri zekâlı peki sen kimsin, görevin ne, niçin orada duruyorsun? Toplum içinde o mevkiiyle anılmak ve angutça kibirlenmek için mi? Top oynamaya mı geldin oraya? Senden mevki sahibi diye bahsedilse ne olacak? Büyüyecek misin? Sen büyüsen de küçüksün ve küçük kalmaya mahkûmsun. Korkakların büyüdüğü nerede görülmüş? Küçük olarak var olanlar ve yaşayanlar, küçültmeye çalışırlar. Maatteessüf; toplumumuz, sürüyle, adi, sefil ve cahil tiplerle dolu. Bu yüzden de bu toplumda namuslu, dürüst, ideal sahibi insanların yeri yok; mal gibi, kof, uyuz insanlar ise her zaman piyasaya egemen. Ve bu tür küçük ruhlu tipler mütemadiyen koruma altına alınıyor. Vallahi de, billahi de, tallahi de hayat böyle. Namuslunun, çalışanın, üretenin, gövdesinde insanlık adına yüksek idealler barındıranların asla yeri yok. Bana sakın var demeyin. Hakikatler acıdır, acı hakikatleri haykırdığım için bana kızmayın. Söylediklerim hakikat değilse, yüksek ve yüce hakikat temelinde yalanlayabilirseniz ve yüzüme tükürebilirsiniz, buyurun işte meydan! İsyan etmek boşuna ama isyanımla insanım, ne yapayım? Derdim var, davam var, meselem var, acım var, sancım var çünkü. Bireysel dünyama gömülüp kalmak istemiyorum. Hilalin, Saliple mücadelesi varken ve ciğerlerime kadar bunu hissederken, pasif kalmak, susmak, uyumak bu milletin evlatlarına yakışmaz.

 

İNSAN OLMAK

 

İnsan olan insan için, Allah’ın şerefli kıldığı insan için, yegâne iki opsiyon vardır; ya dimdik, namuslu, izzetli, şerefli, haysiyetli, hür yaşar herkesle birlikte ya da dimdik, namuslu, haysiyetli, izzetli, şerefli şekilde şahadet şerbetini içer kaderinde varsa, herkesin dimdik, namuslu, izzetli, şerefli, haysiyetli, hür şekilde yaşaması için. İnsan olan insan için, Allah’ın şerefli kıldığı insan için, insanlığın yegâne ve ilk umdesi; insanlığını muhafaza etmek ve insanca yaşamak adına onurlu kavga vermektir.

 

ADİL BİR DÜNYA!!!

 

En iyisini üretenler en kötüsünü tüketiyorlar. ADİL BİR DÜNYA!

 

En zorlu ve ağır şartlarda en çok çalışanlar ve üretenler en az kazanıyorlar. ADİL BİR DÜNYA!

 

Beş milyar aç, bir milyon tok. ADİL BİR DÜNYA!

 

"Eğer güç elime geçerse, bunların çalmış olduğu mahrum halkın hakkını, süt olup onların (çalanların) annelerinin memelerine bile gitse veya kadınlarının mehri bile olsa, mutlaka alacağım."

 

Hz. Ali-Nehcu'l Belağa

 

RAMAZAN BAYRAMI MESAJI

 

Ramazan Bayramınızı en içten, en samimi, en derin duygularımla tebrik ederim. İnşaallah birey, millet, devlet ve ümmet ekseninde huzurun, saadetin, sürurun, birliğin, dirliğin, iriliğin, beraberliğin, uhuvvetin altyapısı olacak mahiyette bir bayram olur. Kutsal canların alınmadığı, ağızların tatlarının ve yuvaların huzurlarının bozulmadığı, yoksulların ve gariplerin ağız dolusu gülebildiği, nefretin yok olup sevginin etkili ve belirleyici olduğu bir bayram olur inşaallah. Dinimizin ve kimliğimizin farkında ve bilincinde olarak yaşayacağımız bir hayata merhaba demenin başlangıcı olacak bir bayram olur inşaallah. Terörün can verdiği, canların can bulduğu, coğrafyalarımızda kanın akmadığı, sevgi çiçeklerinin filizlendiği bir bayram olur inşaallah. Yeryüzünün her köşesinde küfrün tasallutu altında kan kusan soydaş ve dindaşlarımız için bir diriliş ateşinin yeniden yüreklerde tutuştuğu bayram olur inşaallah. Yekpare ümmet için uyanışın, dirilişin belirmesine, bir hissetme ve düşünme sürecinin başlamasına vesile olan bir bayram olur inşaallah. Millet olarak yeniden dirildiğimiz ve zihnen, ruhen yenilendiğimiz, kutsal ahlakı ve adalet bilincini kuşandığımız bir bayram olur inşaallah. Hakikatleri yeniden idrak ettiğimiz, değerlerimizin değerini anladığımız bir bayram olur inşaallah. Aynı yolda buluştuğumuz, buluşacağımız ve yürüme iradesi gösterdiğimiz, göstereceğimiz dönemlerin başlamasına vesile olan bayram olur inşaallah. Bütün İslam Ülkelerinin uyanışına, dirilişine, direnişine ve büyük birliği gerçek kılışına vesile olan bayram olur inşaallah. Küçük mikyasta Türk Milletinin ve büyük mikyasta Ümmet-i Muhammedin mübarek Ramazan Bayramlarını canı gönülden tebrik ederim. Hayırlara vesile olması umuduyla inşaallah. Yüce Rabbim, umudu yüreklerinizden, merhameti vicdanlarınızdan, huzuru, saadeti ve süruru yuvalarınızdan, sevgiyi gönüllerinizden, sevinci gözlerinizden, samimiyeti kalplerinizden, bereketi sofralarınızdan, kolaylığı işlerinizden, duayı dillerinizden, yardımı ellerinizden, dermanı dizlerinizden, tevhidi beyinlerinizden, uhuvveti ve vahdeti âleminizden uzak kılmasın. Âmin. Milletimin ve ümmetimin her bir ferdinin ve her bir dostumun bayramlarını canı gönülden tebrik ederim.

 

 

 

Tarih: 01.07.2016 Okunma: 716

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?