BEDENİN DEĞİL, RUHUN UYANSIN!...

Özgür DENİZ - 10.09.2015

CESARET, KURTULUŞUN ÖNKOŞULUDUR: Can ve mal korkusu yüzünden baskı altında olan; dünyadan, hayattan, hakikatlerden, gerçek düşmanlarından, kim olduğundan ve dininin ne olduğundan bihaber olduğu için kolayca aldatılan; yaşlı olduğu ve her söylenene inandığı için kolayca yönlendirilen; oy verme anında gözetim altında tutulan bazı Kürt kardeşlerimizi geçiyorum ve anlamaya da çalışıyorum. Ha bu meyanda şunlarda söylenebilir; can korkusu taşıyabilir insan ama canlarını da feda ediyorlar insanlar. Sende, kardeşliğin payidarlığı adına, kurtuluş yolunda, zulümlere direnebilir ve gerekirse canını feda edebilirsin Kürt kardeşim. Mal korkusu yaşayabilir insan ama zaten sahip olduğun mal nedir ki? Sen de mal korkusunu yenebilirsin ve gerekirse kardeşliğin idamesi için, kurtuluş yolunda malından feragat edebilirsin Kürt kardeşim. Dünyadan, hakikatlerden, düşmanlarından, kimliğinden, dininden yana gerçek bilgiye sahip olmayabilir insan ama zaten herkeste mükemmel değil ki bu mevzulardan yana, ki Türk kardeşlerinin içinde de çok var bu özellikte insan. Yaşlı olduğu için kolayca yönlendirilebilir insan ama herkeste genç değil ki ve öyle olduğu halde yönlendirilmeyenlerde var. Yaşlı insanımız sadece bir tarafta değil. İşte bu yüzden seni hem anlarım hem de anlamam Kürt kardeşim. Sende iradeni ortaya koymalı, kararlılığını göstermeli, çakallardan korkmamalısın. Ve oyunu vermemekte direnmelisin, tependen, sırtından atmalısın hainleri. Sen cesaretini ortaya koyduğun zaman inan ki çok şey değişecektir. Çünkü sen çakallara tükürürsen, onları yalnızlığa mahkûm edersin ve yalnız kaldıkları zaman da defolur giderler. NOKTA! Hadi burayı geçelim!

 

AMMA VE LAKİN; kirli, kanlı, karanlık örgütün, bitevi zehir akıtan diline, tehditle ve tehlikeyle karşılaşma durumları olmadıkları halde, farkında ve bilinçli olarak oy verenler, Taşnak, Hınçak, Asala vahşilerine oy vermektedirler ve bu oy verenler, mutlak ve muhakkak olarak vatan hainidirler, kardeşlik düşmanlarıdırlar, Türkiye, Türk, Kürt ve İslam düşmanlarıdırlar. Bu zümreler, ister Türk olsunlar, ister Kürt olsunlar hiç fark etmez, Siyonizm’in maşalarıdırlar ve bu şekilde, kendilerini besleyen, büyüten efendilerine sadakatlerini ispatlamaktadırlar. Bunlar, Müslüman Türk’ün ve Kürt’ün, kadim kardeşliğin, kudretli Türkiye Cumhuriyeti Devletinin düşmanlarıdırlar. Bunlar, bu ülkenin ekonomisi üzerine çöreklenmiş ve bu milletin kaynaklarını yağmalayan şerefsizlerdir. Bunlar, bu topraklardan kazanan ama kazandıkları toprağa tüküren deyyuslardır. Bunlar devletin parasını yiyip, devletin meclisine girip, devlete ihanet eden kahpelerdir. NOKTA!

 

ASLA UNUTMAYALIM Kİ; küfür milletleri tektirler, birdirler, beraberdirler ve aynı hedefe kilitleniktirler. Zevahirde muhalif olsalar bile, batında kardeştirler, aynı duygu be düşünceyle hareket ederler. Bu yüzden, Batı da ki bir kâfirle, Doğu’da ki bir kâfir aynı hedefte birleşebilir ve kardeşçe hareket edebilir. Taşnakçılar, Hınçakçılar, Asalacılar Avrupa’ya giderler, talimatlarını alırlar, yapacaklarını öğrenirler ve gelirler burada kardeşliğe kumpas kurarlar, kalleşliğe imza atarlar. Beyaz efendiler de onları temize çıkarmak için kucaklarını açarlar. Onlar kusarlar, bunlar temizlerler ve böylece kader birliği ederler. Çünkü iki tarafta Siyonizm’e çalışmaktadır. Zehir akıtan dile, maddi güç kahpe çakallardan gelir, manevi güç ise şerefsiz kompradorlardan gelir. Kan ve kir akıtanlar, mütemadiyen sitayişe boğulurlar muayyen merkezlerde ve temiz oldukları algısı yaratılmaya çalışılır. Devlet faşisttir, devlet suçludur, devlet yanlıştır ama çakallar ve zehirli dilleri hümanisttir, haklıdır, doğrudur. Yaptıklarını da destek vermiyoruz diyerek yaparlar. Âlemi kör ve sersem sanırlar, bir tek kendileri akıllıdır bunların. Basınları, ekranları, çakallarla doludur oysa. Hükümet düşmanlığı ardına gizlenerek, kendilerini millete masum gösterirler ve bu yolla kendilerinin makul olduklarının düşünülmesini isterler. Bunlar aynı hedefte birleşirler kirli ve kanlı çakallarla; din, devlet, vatan, millet düşmanlığı. Dağlardan, şatolardan, yalılardan, yatlardan bu millete kader çizmeye yeltenirler. Bu milleti, okyanusun korkutucu derinliğinde boğmaya çalışırlar. Ellerinde şarap kadehleri, bu milletin evlatlarının birbirlerini katletmelerini, ülkenin bölünmenin eşiğine gelmesini, devletin çöküşe doğru gitmesini kahkahalarla izlerler. Türkiye’min ve Türk Milletinin yükselmesinden, Türk Milletinin dindaşlarına ve soydaşlarına ağabeylik yapmasından, Ortadoğu’da ve Türk Dünyasında söz sahibi olmasından it gibi tırsarlar. Bunlara inanmak, vatana ihanete giden yoldur. Cehennemin yollarının nasıl döşendiğini biliyoruz. Müteyakkız olmak iktiza ediyor. Yanlışı yanlışla temizlemek yanlıştır. Bir kısım medyanın samimiyetine kesinlikle inanmamalıyız naçizane fikrimce. Evet, başka medyalara da inanmayabilirsiniz ama bahusus malum bir kısım medyaya asla inanmayınız. Çünkü onlar Soros’un mutemet elemanlarıdırlar. Onlar bu ülkede PKKHDP terörizmini büyütenlerdir. Bunlar içimize sızmış, bizden gibi görünen ama bize düşman olan Siyonist dilidirler. Devlet nezdinde yapılan yanlışlar elbette var ama burada mevzumuz orası değil.

 

ARTIK UYANMALIYIZ! Uyanmalıyız ve hakikatlere kalbimizi açmalıyız. Devlette otoritesini konuşturmak zorundadır. Barış masallarına inanmamalıdır. Pişmanlık sahtekârlığına inanılmamalıdır. Silahlar bırakılmalı namussuzluğuna kulaklar tıkanmalıdır. Müzakere yok hükmündedir ve bir daha böyle bir şeye tevessül edilmemelidir. Ne küfür milletlerinin tezgâhlarını işletmelerine, ne Beyaz maşaların kumpaslarına, ne de aşağılık bir taşerondan başka hiçbir şey olmayan Taşnakçılar’ın, Hınçakçılar’ın, Asalacılar’ın katliamlarına ve bunların dillerinin zehir saçmalarına asla fırsat verilmemeli ve tüm bu hainleri kendi pisliklerinde boğmalıdır. Devlet yoksa terör vardır, şehit vardır, kaos vardır. Hukuk işletilmeli, alenen suç işleyen, hainlik yapan, teröre maddi-manevi müzaherette bulunan silahlı, kravatlı, paralı çakallar hücrelere tıkılmalıdır. Bir daha sokaklara çıkıp, her şeyi talan eden çapulculara karşı askerin ve polisin eli serbest bırakılmalıdır. Devlet kararlılığını gösterirse düzen sağlanır, sağlanacaktır. Ayrıca kardeşliği tahrip ve tahrif etmeye yeltenenlere kesinlikle fırsat verilmemelidir. Böyle bir şeye yeltenen derdest edilip kodese tıkılmalıdır. NOKTA!

 

ARTIK BU TOPRAKLARDAN; Taşnak, Hınçak, Asala gibi Haçlı kalıntıları mutlak ve muhakkak olarak temizlenip, yok olana ve kadim kardeşlik yeniden ve tam olarak tesis edilene değin, silahlı mücadele kararlı şekilde, amansız ve fasılasız olarak sürdürülmelidir. Vazgeçilmemeli, taviz verilmemelidir. Çakallara ve dillerine inanmak, kaybetmektir. YA TAM ANLAMIYLA KATİ SURETTE SUSTURULMALIDIR YA DA ACIMAMALI VE KAN KUSTURULMALIDIR ki, bir daha başlarını kaldırmaya güç ve cesaret bulamasınlar. NOKTA!

 

NOT: 1: Yazının girizgâh kısmında da değinmiştik. Kürt kardeşlerimiz artık cesareti kuşanmalıdırlar, çakallara ve zehirli dillerine karşı. Her türlü bedeli göze almalıdırlar. Bedel ödenecekse ödemelidirler. Devletin ve kardeşlerinin saflarında yer almalıdırlar. Zira ucunda kendi hürriyetleri vardır. İnsanca yaşama koşullarının oluşması vardır. Bilmelidirler ki; kardeşlik ve acıya ortak olmak bunu gerektirir. Olumsuz bir sonda, şu anda zarar gördükleri gibi, yine zarar görecek olanlar ve tüm haklarını kaybedecek olanlar kendileridirler. Kavga ortak kavgadır. Düşman ortaktır. Gaye birdir. Müslümanlarla Haçlıların kavgasıdır kavga. Türk Milleti ile Avrupalıların kavgasıdır. Kürt kardeşlerimiz, çakalların yerlerini devlete bildirmelidirler. Çakallara ve dillerine karşı da açıkça başkaldırmalıdırlar artık. Çakalların ve dillerinin tezgâhları hakkında bilgi elde etmeleri ve elde ettikleri bilgileri de devletle paylaşmaları gerekmektedir. Çakalların dillerini, evlerine geldikleri zaman, def etmelidirler. Oy konusunda baskı görseler bile artık direnmelidirler ve her türlü bedeli göze aldıklarını göstermelidirler. Emin olun bu yapılırsa, yapabilecekleri hiçbir şey yoktur, sadece korkutuyorlar o kadar. YA İSTİKLAL YA ÖLÜM! Bu hakikat, hepimizin kurtuluşu için geçerlidir. Gayrısı safsatadır. NOKTA!

 

NOT: 2: Bizim farklı bilmemiz, gerçeği yok etmez ya da değiştirmez. Biz sevdik diye, sevdiğimiz şeyin çirkinliği örtülmez. Biz oy verdik diye terörizm, terörizm olmaktan çıkmaz. Biz inanmadık diye gerçekten kıymık eksilmez. PKKHDP, Marksisttir, Darvinisttir, Leninisttir, Stalinisttir, Maoisttir, Faşisttir, Kapitalizmin maşasıdır. Bu gerçeklerden yola çıkarak başka gerçeklere de ulaşabilirsiniz. Ve bu durum bizim uyanmamızı sağlar. Müslüman Türk Milletinin de, Kürt kardeşlerimizin de bu zihniyetlerle zerre ilintisi olmaz, olamaz, hiçbir zaman olmamıştır da. Olanlarında ne Türklükle, ne de Kürtlükle ve dahi ne de İslam’la ilintisi, bağı yoktur ve olamaz da. Biz bundan farklı inanıyoruz diye, bu gerçek hiçbir zaman değişmeyecektir. Çünkü bunlar gerçeklikten öte hakikattirler. NOKTA!

 

NOT: 3: VAR MI BİR FARKIN? Evet kardeşim, farkım var diyorsan göster. Gösteremiyorsan sen kimsin? Hiç mi haysiyetin, şerefin yok? Hiç mi kimliğinin farkında ve bilincinde değilsin? Dinine bu kadar mı yabancısın? Bu kadar mı kalleşsin? Bu kadar mı devletine, milletine, vatanına düşmansın? PKK pisliği, soysuzu, askere, polise kurşun sıkar, arabaları yakar. Sen dükkân yakarsın, masum insanlara saldırırsın. Yaptığının ne anlama geldiğini biliyor musun? Bilecek kadar zeki olsaydın yapmazdın gerçi. Cehaletin karanlık çukurunda, ihanetin zirvesindesin farkında mısın? Düşmanın tam da istediğini yapıyorsun biliyor musun? FARKIN NEDİR? ANLAT HADİ!

Tarih: 10.09.2015 Okunma: 617

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?