MÜSLÜMANLARIN GÜNAHI...3...

Özgür DENİZ - 05.10.2008

7. Ey Müslümanlar! Düzene ram oldunuz. Umutları çaldınız ve çalınmasına göz yumdunuz. Zorbalıklara tepki vermediniz. Bilakis zorbaları ikna ve tatmin için zorba kesildiniz. Ya da tepkimsi tavır içinde oldunuz. Samimiyetsiz, içtenliksiz. Yani ciddiyet sınavında başarılı olamadınız. Temsil makamında olduğunuzu ve başarısızlığınızın temsil ettiğiniz olguyu küçülteceğini ve gönüllerdeki tesirini azaltacağını sarf-ı nazar ettiniz. Lider olamadınız. Lidercik oldunuz.

 

8. Sosyalistler ulvi din ahlakını, Müslümanlar toplumsal mülkiyeti ittihaz etmeliler. Bilakis, bu topraklarda onurlu bir sistem inşa etmek hayalötesi bir durum. Hayali bile beyne ve ruha azap. Haydin artık kol kola devirelim onları. Zalimleri, zorbaları, kan emicileri. Mülk maymunlarını. Haysiyet ve söz cellâtlarını. Felah dirilişimizde, direnişimizde. Kol kola girmemizde, el ele tutmamızda. Ki bu asla zor değildir.  ‘’Cesaret, cesaret daha fazla cesaret. Kurtuluş mutlaka ellerimizde.’’

 

9. Şeyhler, efendiler, hiçbir zaman İslami davet yapmadılar. Hep kendi düşüncelerine davet ettiler insanları. Kendi kulları ve müritleri olmaya. Kişileri İslam olmaya değil, tarikatçı, cemaatçi olmaya çağırdılar. Çalışmalarını ve tebliğlerini bu minvalde gösterdiler.

 

10. Müslüman kimlikli olmakla felaha ereceğimizi zannettik. Her türlü ahlaksızlığı kendimize reva gördük. Ama başkaları yapınca kâfir oldular, cehennemlik oldular. Buradaki sakat ve ahmak mantığı bir türlü göremedik, gördüysek te, rant uğruna görmezlikten geldik. Ahlakımızla, yaşantımızla samimi bir ateistin örnek alabileceği, etkileneceği bir Müslüman olamadık. Oysa İslam demek, güzel ahlak demekti. Samimiyet demekti. Nasihat ama somutlaşan yaşamla nasihat demekti. Müslümanlar tevazuun simgesi olacaklarına kibrin abidesi oldular. Ve yazık oldular. İzzetli bir yaşamdan mahrum oldular.

 

11. Emperyalistin, siyasi ajanları, doğa ajanları, tarih ajanları vardır. Emperyalist hangi toplumun neyini sömüreceğini çok iyi bilir. Bu konuda ajanlarına araştırma yaptırır. Bir toplumun bu konuda çok uyanık olması gerekir. Bir devlette bu konuda kendi ajanlarını çok iyi yetiştirmelidir. Bir ajanda milli bilinç ve şuur yoksa o ajandan asla fayda gelmez. O ajan devleti de, vatanı da, milleti de, dini de satar. O ajan köpekleşmeye ve uşaklaşmaya mahkûmdur.

 

12. Politikacıların hepsi sahtekâr. İstisnalar kaideyi bozmaz derler. Ne yaptıkları ve ne yapmak istedikleri meçhul. Hepsi beyinsiz. Hem siyaset yapıyorlar. Hem de dürüst konuştuğunuzda sen ahmaksın, ütopiksin diyorlar. Bu ne demek arkadaş? Bizler bir oyun içindeyiz. Gökyüzü yorganı ve yeryüzü döşeği arasında. Yapacağın işi adam gibi yapacaksın. Yapmayacaksan köpeklik etmeyeceksin. Kulvarı terk edeceksin.

 

13. Demokrasi, insanların iki dudağı arasına sürülen bir bal. Dudaklarını birbirine yapıştıran ve tadıyla avutan. Fazla konuşmamaları ve istekte bulunmamaları için. Aktif direnişten pasif direnişe geçmeleri için.

 

14. Bugüne kadar modernizmin ve modernizmin vahşi çocuğu sömürünün acı meyvesi olan beden ticaretinin yapıldığı umumi meskenlerde çalışan ezilmiş, sömürülmüş, sefaletin mahkûmu kölelere asla fahişe demedim. Buna birçok komünist arkadaşta şahittir. Ama ön perdede kendini boyayıp, insanlara hanımefendi olarak sunan, ama arka perdede çağdaş kalantorlara kendini yüksek fiyatla pazarlayarak zevahirdeki lüks hayatlarını kuran ve her yerde bilgiçlik taslayan, muayyen mevkileri de kolaylıkla elde eden gerçek fahişelere her zaman fahişe dedim ki bu kesin olarak budur. Bilmeyen ama bilmediğini de bilmeyen fakat biliyormuşçasına konuşmaya yeltenen ve tafra yapan fahişeleri hep telin ettim ve açık ettim ve fahişe olarak damgalamaktan asla imtina etmedim. Ki geçenlerde bu tür bir fahişe bilgiçlik taslayarak bilen insanlara ve ulvi olgulara laf sokmaya yelteniyordu bir ekranda. Hâlbuki o zavallı bir fahişe idi.

 

15. Buradan bir cesaret ve fazilet örneği sergileyerek saf hakikati izhar eden HAYRETTİN KARAMAN hocanın kalem tutan ellerinden hürmetle öperim. İşte insaniyet. İşte yapılan bunca yanlışın telafisi. Umarım ve inşaallah aynı istikamette yürür. İşte cesaret. İşte fazilet. İşte yüreklilik. İşte hak ve hakikat temsilciliği. İşte emr-i bil maruf nehy-i anil münker. Olay bu ve bu kadar basit. Korku köleliktir ve zillettir ve hesabı sorulacaktır. İnsan gibi yaşamak ve ölmek en yücedir.    

Tarih: 05.10.2008 Okunma: 640

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?

özgür deniz

05.09.2008 - 15:43

anlatım tarzı güzel ama yazıyı okumak çok çok çok zorlu bir süreç işi...kısa zamanlıda olsa....saygı

özgür deniz

05.09.2008 - 15:43

anlatım tarzı güzel ama yazıyı okumak çok çok çok zorlu bir süreç işi...kısa zamanlıda olsa....saygı