AZİZ MİLLETİME SAMİMİ BİR ÇAĞRI...2...

Özgür DENİZ - 21.08.2008

Bir gün büyük insanlık mahkemesi huzurunda, hayatınızın tanık, kendinizin sanık olacağınızı asla unutmayın ve suçlarınızın ağır utancı yüzünden ayağa kalkamama ihtimalini sarf-ı nazar etmeyin. Adımlarınızı sağlam atın. Siz elifi görse mertek sanan zavallılar aldanıyor ve aldatıyorsunuz. Ama bizler yutmuyoruz. Keskin bir inançla inanıyoruz ki, bir gün bütün değer yargıları değişecek, sınıflar arası uçurumlar kalkacak, insanlığın ortak dili ve değerleri hâkim olacak ve sizler yaptıklarınızın cezasını ağır bedellerle ödeyeceksiniz. Özgürlük için özgürce can vermeye sevdalı, derin bakışlı ve cesur yürekli Türkmen çocukları esareti asla içselleştirmeyecektir. O Türkmen çocukları ki, direniş türküleriyle tarihin ırmağında geleceğe doğru akmış ve aydınlığın nöbetini tutmuş, büyük insanlığın yolunu karanlıklardan ve kirlerden arındırmıştır. Ecdadına layık bir nesil olma şerefini her zaman alevlenmeye hazır bir kor gibi içinde taşımış, gerektiği zamanda alevlendirmeyi bir görev addetmiş ve bundan da asla imtina etmemiştir. Hiç kimse kızıl alevlerle dans edecek kadar ahmak olmasa gerektir. Artık acıları biz çekip, sefa sürmeyi emperyal kodamanlara bırakacak kadar saf değiliz. Türkülerle yürürüz, kavgada diriliriz, bir ölürsek bin geliriz. Göze alabilecek cesaretiniz varsa hodri meydan. Yetti artık bunca zaman kanımızı emdiğiniz, alnımızın terinin ürününü ve kutsal emeğimizi sömürdüğünüz. Yazık bu millete. Çalışan, yorulan, acı çeken, vergi veren, cephede erkekçe dövüşen biz; ülkenin güzelliklerini yaşayan, nimetlerini tadan, suyun kaynağını tutan, her nevi zevkini ve lezzetini tadan ve bir de utanmadan, şerefsizce bu milleti yönetmeye yeltenen, kuş beyinlerinizle kaderimize hükmetmeye soyunan siz. Artık haddinizi ve yerinizi bilin beyler.

 

 

 

Tabi bu millette uyanmalı ve görmeli artık gerçekleri ve meşru dairede direnmeli direnmeli direnmeli, ittifakta kuvvet bulmalı, tek can ve tek fikir olmalı. Bilakis, küçük parçalarla, büyük bütüne direnmeye tevessül etmek beyhude bir çırpınıştır. Elleri bu aziz toprakların kutsal çamuru ile kirlenmeyenler ulusal gelirden en fazla payı alırken, birbirimizi yemek gaflettir, dalalettir, cehalettir ve dahi ihanettir. Ey halkım! Artık sorunlara küresel haydutların kişiliksiz uşaklarının bakılmasını istedikleri gibi bakmaktan vazgeçin. Tevhit, özgürlük ve sosyal adalet rüyalarımızı olanaksız hale sokmaya çalışan vahşi, adi ve ilkel kapitalistlerin kumpasına gelmeyin, tezviratlarına aldanmayın. Hürriyet için, emeğin hakkı için gerekirse acı çekecek hatta öleceksin. Zira özgürlüğün bedeli ölümdür ve emeğin pazarlığı yapılamaz. Yokluğa, ıstıraba, acıya, açlığa gelecekteki güzel günler adına katlanacaksın. Ama kolektif bir bütünlük, bilinç ve şuur içinde mücadele verecek ve kendi mukadderatını kendi ellerine alacaksın. Üstat Nurettin Topçu’nun derin ifadesiyle: ‘’kendi mukadderatını kendi ellerine almayan bir millet yok olmaya mahkûmdur.’’ Evet, asırlarca bencilliğin, iğrenç tefrikanın, yakıcı kıskançlığın bedelini çok ağır bir şekilde derin bir acı ve sefaletle ödedik.

 

 

 

Yeter artık! İçimizdeki ihanet şebekeleri, Müslüman-Türk âleminin soysuz düşmanları emellerine kısmen ulaşmışlar. Asırlarca bu necip millete karşı yapılan kahpece tazyikatlar meyvesini vermiş. İhanet casuslarından, vatan hainlerinden, din ve millet düşmanlarından kurtulmak isteyen din, vatan ve millet sevdalıları fırtınadan kurtulmaya çalışırken borana tutulmuşlardır. Bu soylu millete asırlarca ihanet etti satılık kalemler, sefil ve kirli düşünceli aydın müsveddeleri. Tabi bu kahpe bir tuzak ve çirkin bir tezgâhtı. Çünkü bütün bu düzenlerin, dolapların ardında şimdi kucağına oturduğumuz Haçlı seciyesi ve zihniyetiyle müsemma Türk ve İslâm düşmanları vardı. Onlar uşaklarına emrettiler. Dediler: vurun abalıya. Vurdular. Efendileri bir taraftan da, bu tarafa, bizden olanlara, bu toprağın çocuklarına; bize gelin, dediklerimi yapın, size yöneltilen saldırıları, tazyikatları durdurayım dedi. Zira gerçek hedefte buydu. Zulüm olsun ki, mütedeyyin ve muhafazakâr kitle efendilerine koşsundu. Onların direktiflerine boyun eğip, arzularını icra etsindi. Kahpece arzularına mülaki oldularda. Yağız Türkmen delikanlısının medeniyet projesini, güzel rüyalarını, parlak umutlarını seraba döndürmeyi başardılar. Bu toprağın çocuklarını kimlik ve kişilik bunalımına soktular. Şimdi bayram ediyorlar güya. Ama hepsi sahte. Yarında efendilerinin ileri hedeflerinin tahakkuku için mücadele verecekler. Ama önce bu muazzez milletin istikbalini karartacak, mukaddes vatanı atomize edecek, asil milleti mezellete mahkûm kılacak ve ulvi dinin varlığını ve egemenliğini yok edecek kararları ittihaza tevessül edecekler. Atılan adımın gerisi gelsin diyecekler. Pervasızca pespaye yayınlarına devam edecek, salyalarını akıtacaklar.

 

 

 

Buradan kısa süreli de olsa mukadderatımızı tayin etme hakkını elde eden saygıdeğer hükümetlerimizi âcizane uyarıyorum, bu vatanın gerçek sahibi olan bir birey olarak. Lütfen bu aziz milletin müstakbeli ile oynamayın. Netameli oyunlara dâhil edilmeye çalışılıyorsunuz. Kendini kurt zanneden çakallar sürüsüne inanmayın. İhanet çemberiyle kuşatılıyorsunuz günden güne. Her birinizi kendi savunduğunuz değerlerinizle vuruyorlar birer birer. Bu halkın onuruyla oynuyorlar şerefsizler. Batılılar ve hempaları. Sizler tek başınıza bir hükümette kursanız bir anlam ifade etmez. Yine bizim orman kanunlarımız meriyettedir demek istiyorlar zımnen. Lütfen adımlarınızı iyi atın. Gevşek zemine basmayın. Onurunuza sahip çıkın. Başınızı dik tutun. Bu millete karşı samimi olun ve bu millete güvenin. Bilin ki; siz bu millete sahip çıkar hakkını hukukunu çiğnetmezseniz bu şerefli millet size asla ihanet edip yalnız bırakmaz. Milletin huzuruna gerçeklerle varın. Müsterih olun yarı yolda bırakılmazsınız. Zira politikacı madrabazlardan ve politik fahişelerden çok çekti. Size inandı. Sizi sevdi. Kazanımlarınızı beyhude yere heba etmeyin. Ciddi, kararlı, etkin ve süreklilik arz eden bir mücadele verin. İçlerinizdeki vatan hainlerini ve ihanet şebekelerini iyi tespit edin. Büyük ve kudretli devlet adamı Sultan 2. Abdülhamit Han’ı örnek alın. Çünkü sizi içinizden vurmak isteyen, efendilerine hizmet için kullanmaya yeltenen kahpeler olabilir. Bunları çok iyi tanıyın, iyi tespit edin ve oyunu kuralına göre oynayın. Tarihin karanlık ve kirli sayfalarına adınızı yazdırmayın. İstikbalimizi ipoteğe verip karartmayın. Gerçek vatanseverlerin, bu halkın öz be öz evladı olan şerefli ve soylu aydınlarının samimi uyarılarına kulak verin. Dürüst, ilkeli ve hakikati eksen alan aydınların sorgulamalarına, araştırmalarına ve yazdıklarına muhakkak başvurun. Zira sizlere gerçek istikameti onlar göstereceklerdir. İhanet ve fesat yuvaları sizleri hep ters istikamete, yani, belirsizliklere, karanlığa, uçuruma maniple etmeye çalışmaktadır. Kahpece tezviratlarına aldanmayın. Kumpaslarına gelmeyin. Onların ezberlerini bozacak hamleler yapın. Bilirsiniz ki: ‘’cehennemin yolu iyi niyet taşlarıyla döşelidir.’’ Yolun sonunu düşünmeden yola çıkmayınız.

 

 

 

Çevreniz karanlık, kirli ve ince hesapların adamlarıyla sarılmış olabilir. Bunlara karşı sizlerinde bir hesabınız olmalıdır. Sözlerle yaşamak ve düşünmek ilkeniz olsun. Ama sadece okumakla kalmayın. Mutlaka ama mutlaka anlayın. Zira harekete geçmek için anlamak yegâne koşuldur. Şu derin manaları tazammum eden mücmel sözler her dem yüreğinizde ve beyninizde makes bulsun. ‘’yetimin duası ile Allah arasında perde yoktur.’’ ‘’lezzetleri ve zevkleri acılaştıran ölümü çokça anınız.’’ ‘’zulüm ile abad olanın sonu berbat olur.’’ ‘’alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste.’’ ‘’mazlumun ahı indirir şahı.’’ ‘’kuduz itin ömrü az olur.’’ ‘’eceli gelen köpek cami duvarını delermiş.’’ Evet, bu manalı sözler herkesin haddini ve yerini bilmesi, ne oldum delisi olmayıp ne olacağını düşünmesi dolayısıyla söylenmiştir. Gücün sözüne değilde, sözün gücüne inananlar ve bu inanmanın muktezasını ifa edenler daima zirveye tırmanmışlar, gönül bağlarında otağlarını kurmuşlar, sevgi erenlerinin dualarına mazhar olmuşlar ve isimlerini tarihin parlak sayfalarına altın harflerle yazdırmışlardır.

 

 

 

Artık gerçekçi olmanın, ilkeli ve kararlı hareket etmenin zamanıdır. Kimin ne olduğunu iyi tespit etmenin zamanıdır. Oynanan oyun bir satranç oyunudur. Hamle iyi yapılmazsa netice vahimdir. Kararlarınızı yüreğinin derinliklerinde Allah Korkusu olanlarla birlikte alınız. Kesinlikle Allah la aldatan şeytan suratlılardan, din tacirliği yapanlardan, dinini dünyaya satanlardan uzak olunuz. Oyunu kuralına göre oynayınız. Biteviye bir mücadele içinde olunuz. Sessiz ve derinden samimi ve ihlâslı dualar ediniz. Sabırlı olunuz. Her türlü güzelliği ve başarıyı halkınızla paylaşmayı erdemlilik olarak telakki ediniz. Biz Anadolu’nun saf Türkmen çocukları vurgun yemiş insanlarız. Hep fırtınalı hayatların yaşayıcısı olmuş, çetin geçitlerden geçmişiz. Ama her halükarda da mücadelemizi irademizin zaferi ile taçlandırmayı Yüce Allah ın inayeti ve vikayesi ile başarmışız. Tarih Türklük ve İslâm düşmanlarıyla amansız kavgalarımıza tanıklık etmiş ve hepsinin ardından da acı bedeller ödetmesine rağmen zaferi bizden esirgememiştir.

 

Asırlarca komploların, kumpasların, kirli tezgâhların, dolapların, meşum ve vahim oyunların ve ince hesapların beşiği olmuşuz. Çünkü her dem hakikatin yaşayıcısı, taşıyıcısı, savunucusu ve kavgacısı olmuşuz.  Aşağılık, vahşi, adi, ilkel, insanlık ve hakikat düşmanı emperyalizmin amansız ve sarsılmaz düşmanı olmuş, mustazafların hamiliğini deruhte etmişiz. Kara, Kızıl ve Yeşil olmak üzere vahşi kapitalizmin her nevine hayır demişiz. Zira bir şeyi yok etmek için, önce o şeyi tüm benliğiyle bilinçli ve şuurlu olarak yaşayanları yok etmek gerekir. Binaenaleyh, yağız Türkmen çocuğu biteviye ağır tazyikatlar altında kalmıştır asırlarca. Önce maddi ve manevi dinamikleri köreltilmiş, yeraltı ve yer üstü kaynakları sömürülmüş, en nihayetinde de naçar, muhtaç ve boynu bükük bırakılarak kendi kaderiyle baş başa kalmıştır. Ama behemehal ilânihaye direnişini sürdürmüş, akıl tutulmasına ve bilinç kaymasına maruz kalmamıştır. Son tahlilde de karanlığın perdesini parçalayarak aydınlığa merhaba diyebilmeyi başarmıştır. Bu toprağın bağrı yanık çocukları kendi yuvalarında hainlerin, şerefsizlerin, işbirlikçilerin tasallutuna maruz kalmışlardır. Bu mürai ve bukalemun karakterli kahpelerin tavassutu ile harici düşmanların kucağına itilmiştir taammüden.

 

Asaletli yaşamayı ilke edinen Müslüman-Türk Evladı açlıkla, sefaletle ve hayatın ağır ve acımasız koşullarıyla mücadele ederken, emperyalizmin şahsiyetsiz, haysiyetsiz ve şerefsiz hempaları, işbirlikçileri hayvanca yaşamları ile bu toprağın çocuklarını tahkire ve tezyife yeltenmişlerdir. Böylece yoksulluğun ağlarında, yaşamın ağır ve acımasız şartlarında kaderiyle baş başa kalan hür ve engin tabiatın özgür çocuğu, kurt görünümlü çakallar sürüsünün tezgâhıyla sevdalarından, rüyalarından, ülkülerinden fasılalı olarak uzaklaşmaya başlamıştır. Zira yoksulluğun ağır darbelerinin amansızca bastırdığı yerde kutsallardan sual olunamazdı. Fakirlik kapıdan girince değerler pencereden uçar giderdi. Orada her türlü aykırılığın ve olumsuzluğun vuku bulması kaçınılmazdı. Artık bu toprağın çocuklarına bu hallere düşmesinin müsebbibi olarak kimliği ve bu yüce kimliğini oluşturan mukaddes değerleri gösterilmiş, kimliğine yabancılaşması ve düşman olması için çirkin ve şerefsizce bir tezgâh düzenlenmişti. Hayatın geçit vermez ağlarında yoksullukla boğuşan bu toprakların masum ve onurlu çocukları bir kimlik bunalımına duçar olmuştu. Bütün direnç ve mukavemet kaynakları teker teker yok edilen Türkoğlu daha fazla direnemeyerek kurulan bu tuzaklara düştü. Lakin ne garip ki, tuzağa düşürüldüğünü bile idrak edemedi. Ya kendine yabancılaşarak kimliğini reddetti. Ya da vurdumduymazlık ve nemelazımcılık psikolojisiyle dehşetli bir aymazlık içinde sevdalarından ve ideallerinden vazgeçti. Veyahut kişiliksiz bir yaşamı seçerek uşaklaştı. Bütün bunları Müslüman-Türk oğluna reva görenler bir diğer tarftanda din-dil-tarih-vatan-millet-namus-ezan-bayrak düşmanı soysuzları, alçak ve namussuz hainleri, batının sefil beyinli hempalarını derin ve keskin bir kin ve nefretle doldurarak efendilerine hizmette kusur etmemeye gayret ediyorlardı.

Tarih: 21.08.2008 Okunma: 591

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?

İ. Hakkı Cengiz

11.07.2008 - 14:44

Adem bey, aramıza hoş geldiniz. Farklı bir renk, farklı bir hava getirdiniz. Hayırlı olmasını temenni eder, başarılar dilerim. Selâmlarımla...

özgür deniz

11.07.2008 - 16:12

öncelikle HOŞGELDİNİZ efendim. sonsuz başarılar. ALLAH kaleminize kolaylık, zihninize açıklık, yüreğinize ferahlık versin. YAZI ARALARINDA BOŞLUK OLSAYDI VE YAZI PUNTOSU BÜYÜK OLSAYDI BİRAZ KEŞKE. saygı muhabbet selam umut ile.

Osman Yıldız

11.07.2008 - 19:25

Adem bey Öncelikle genel haberler ailesine hoş geldiniz. Neyin içinde yaşadığımıza bakın cümlenize istinaden küçük bir yaşanmış hikaye. Dün ve Önceki gün İstanbul Küçükçekmece Başakşehir 1. Etap yürüyüş yolunun sonunda ücretsiz yazlık sinama vardı. "Beyaz Melek, Kabadayı, 120 ve Hicran Sokağıé dan oluşan filmlerin arasında ücretsiz gazoz ve patlamış mısır dağıtılıyordu. 1. Filmin bitmesine yakın alan tamamen dolmuş, ama 2. film 20 civarında kişiyle bitmişti. Aynı sahne 2. günde tekrarlandı. Başlı başına sosyologların incelemesi gereken bir konu. Saygılarımla

Adem Şahin

11.07.2008 - 22:58

Öncelikle İsmail Hakkı cengiz beye,Özgür deniz beye ve Osman Yıldız beye teşk eder saygılarımı sunarım: Aranıza katılmaktan memnun oldum HOŞBULDUK. Neyin içinde yaşadığımıza bakın cümlesinde ki tesbitiniz yerindedir.istenbulun yolu hep buzludur zaten. Ancak ben sizin verdiğiniz örneklerden yola çıkmadan, doğrudan doğal hayata bakışımı,neyin içinde soluk alışımızı anlatmak istemiştim. Benim pencerem sizin sözünü ettiğiniz küçük hikayeden ziyede yaylaların patika yolarında,sırtımızı dayadığımız soluklandığımız guca dağlara istinaden küçük bir yaşanmış hikayemizdi.Devamı ilerleyen günlerde yayına girecektir. İlginize çok teşk ederim

Neslihan

12.07.2008 - 22:36

Hoş geldiniz. Hayırlı olsun. Sanırım, yaşamın farklı boyutlarından ses ve görüntüler getireceksiniz. İlgiyle izleyeceğiz.

İsmail SÖNMEZ

13.07.2008 - 03:32

Aramıza hoş geldiniz. Başarılar dilerim. Sevgi ve Saygılarımla.

elbik

13.07.2008 - 04:05

Geçen yıl ücretsiz bir tiyatro gösterimine 5 kişi katılmıştı. Zirzop bir organizasyon olsa katılmayan kalmazdı herhalde. Elinize sağlık

İ. Hakkı Cengiz

11.07.2008 - 14:44

Adem bey, aramıza hoş geldiniz. Farklı bir renk, farklı bir hava getirdiniz. Hayırlı olmasını temenni eder, başarılar dilerim. Selâmlarımla...

özgür deniz

11.07.2008 - 16:12

öncelikle HOŞGELDİNİZ efendim. sonsuz başarılar. ALLAH kaleminize kolaylık, zihninize açıklık, yüreğinize ferahlık versin. YAZI ARALARINDA BOŞLUK OLSAYDI VE YAZI PUNTOSU BÜYÜK OLSAYDI BİRAZ KEŞKE. saygı muhabbet selam umut ile.

Osman Yıldız

11.07.2008 - 19:25

Adem bey Öncelikle genel haberler ailesine hoş geldiniz. Neyin içinde yaşadığımıza bakın cümlenize istinaden küçük bir yaşanmış hikaye. Dün ve Önceki gün İstanbul Küçükçekmece Başakşehir 1. Etap yürüyüş yolunun sonunda ücretsiz yazlık sinama vardı. "Beyaz Melek, Kabadayı, 120 ve Hicran Sokağıé dan oluşan filmlerin arasında ücretsiz gazoz ve patlamış mısır dağıtılıyordu. 1. Filmin bitmesine yakın alan tamamen dolmuş, ama 2. film 20 civarında kişiyle bitmişti. Aynı sahne 2. günde tekrarlandı. Başlı başına sosyologların incelemesi gereken bir konu. Saygılarımla

Adem Şahin

11.07.2008 - 22:58

Öncelikle İsmail Hakkı cengiz beye,Özgür deniz beye ve Osman Yıldız beye teşk eder saygılarımı sunarım: Aranıza katılmaktan memnun oldum HOŞBULDUK. Neyin içinde yaşadığımıza bakın cümlesinde ki tesbitiniz yerindedir.istenbulun yolu hep buzludur zaten. Ancak ben sizin verdiğiniz örneklerden yola çıkmadan, doğrudan doğal hayata bakışımı,neyin içinde soluk alışımızı anlatmak istemiştim. Benim pencerem sizin sözünü ettiğiniz küçük hikayeden ziyede yaylaların patika yolarında,sırtımızı dayadığımız soluklandığımız guca dağlara istinaden küçük bir yaşanmış hikayemizdi.Devamı ilerleyen günlerde yayına girecektir. İlginize çok teşk ederim

Neslihan

12.07.2008 - 22:36

Hoş geldiniz. Hayırlı olsun. Sanırım, yaşamın farklı boyutlarından ses ve görüntüler getireceksiniz. İlgiyle izleyeceğiz.

İsmail SÖNMEZ

13.07.2008 - 03:32

Aramıza hoş geldiniz. Başarılar dilerim. Sevgi ve Saygılarımla.

elbik

13.07.2008 - 04:05

Geçen yıl ücretsiz bir tiyatro gösterimine 5 kişi katılmıştı. Zirzop bir organizasyon olsa katılmayan kalmazdı herhalde. Elinize sağlık