BİZ VE ONLAR...

Özgür DENİZ - 05.05.2013

Yoksulluğun derin acısını, iflah olmaz sancısını millet çekerken; kompradorlar, kalantorlar, patronlar ve bunların şerefsiz ve ahlaksız veletleri it gibi yaşıyorlar. Bunlar yalan değil. Bunlar yalansa bizler körüz, namussuzuz. Ahlaksızlık ve şerefsizlik, sadece namusunu peşkeş çekmek vb. hareketleri yapmak değildir. Birilerinin haklarını gasp etmek, ezilmelerine göz yummakta ahlaksızlıktır. Birileri namusluca yaşamak, hakkını almak için mücadele verirken, kenardan sırıtarak bakıp, zımnen kompradorlara dolaylı destekte bulunmakta ahlaksızlıktır. Milletin hakkını aramak yerine, susup keyfine bakmakta ahlaksızlıktır. Bunlar günlerini gün ediyorlar. İşleri tıkırında, cepleri dolu, yüzleri gülüyor. Sanki hayat münhasıran bunlar için var olmuş. MHP li bir vekilin oğlu-kızı gelecek kaygısı taşıyor mu? Ölüm korkusu yaşıyor mu? Kolay kolay böyle bir şey mümkün değil. Bizler hem gelecek kaygısı taşırız hem ölüm korkusunu dibine kadar yaşarız. AKP li bir vekilin oğlu-kızı yokluk acısı yaşıyor mu? İflah olmaz bir dert yüzünden başını kaşıyor mu? Yokluk acısı da, dert sancısı da bizim içindir. CHP li bir vekilin oğlu-kızı hiç açlık korkusu çekiyor mu? Meydanlarda dipçik yiyor mu? Açlık korkusu çekmekte, meydanlarda dipçik yemekte, sorgusuz sualsiz yaşayan ve sözde umutlar taşıyan sürü içindir. İşte bu yüzden vekiller rahattırlar, vekiller sayesinde patronlar ve veletleri de rahattırlar. Hiçbir zaman risk almazlar. Kompradorların risk almasına gerek yok ama risk almaları varlık gayeleri iken vekillerde risk almazlar. Alıyormuş gibi görünürler ama asla almazlar. Alan da bedelini ödüyor zaten ama ölümsüzleşiyor da. Ki, zaten maksat yaşamış olmak değildir, erkekçe yaşamaktır. Namusluca kavga vermezler. Siz hiçbir vekilin çocuğunun, millet, memleket, devlet, din ve emek için içten bir kavga verdiğini, üzüldüğünü ya da bu değerler uğruna sorularla kendini yorduğunu gördünüz mü? Bunlar olmayacak şeylerdir ve sorulan sorular zaten anlamsız sorulardır. Bu memlekette dert asıllarındır, sefa vekillerin. Ama bir türlü sorgulamıyoruz bunu. Rezilce yaşamak hoşumuza gidiyor. Koyun gibiyiz kardeşim koyun. Başımıza bir çoban koyuyorlar ve güdüyorlar bizi. Çobanın keyfi yerinde, hiçbir sıkıntısı yok. Tek vazifesi sürüyü gütmek ve sürüye ihtiyacı kadar nevalesini vermek. Hür yaşamak bizim hakkımızken, payımıza esirlik düşüyor ne garip, ama sormuyoruz. Hürriyet, zevk, sefa, keyif, neşe zengin piçleri, piliçleri için. Zorluk, cefa, keder, acı, esaret ise piçler ve piliçler için kan, ter, yaş akıtanlar için. Köy çalışır şehir yer. Muhtaç olan çalışır, kodaman yer. Asıl çalışır vekil yer. Tufeyliler için hayat yolu ışık dolu, üretenler için ise hayat yolu tam anlamıyla azap dolu. Zam kalantorlar için, çünkü zam olduğu zaman yoksul daha da yoksullaşır ve hayat seviyesi dibe vurur. Zira hayat standardı kalantorların kazançlarıyla mütenasip ilerler her zaman. Keyif, yaşam, istediği düzeyde eğlenmek hakeza onlar içindir. Ama buna rağmen kalantorlara laf kondurmayız. O şerefsizleri her daim koruruz ahmakça. Birisi komprador bir ite küfretti mi, hemen onu farklı kavramlarla itham ederiz. Zımnen sermayeyi ve sömürüyü destekleriz bilinçsizce, ahmakça. Oysa içimizde kutsal bir kin büyütmeliyiz onlara karşı, bir çiçeği büyütür gibi. Onların papağanlığını, şarlatanlığını yapan vekillerin pis mikrop suratlarına tükürmeliyiz. Onları hanelerimize sokup, hanelerimizin kirlenmesine müsaade etmemeliyiz. Çünkü temiz bir vekil yoktur. Var olduğunu düşünüyorsanız, gösterin karşısında saygıyla şapkamı çıkarayım. Düşünmüyoruz kardeşim düşünmüyoruz. Paranın kullarıyız. Bir kemik için atmadığımız takla, yapmadığımız maymunluk kalmıyor. Oysa haysiyet ve namus diye bir şey var. Ve bu şeyler ölümsüz şeyler. Sen yokken de var olan ve var olacak şeyler. Senden geriye kalan ve senin nasıl yâd edileceğini belirleyen şeyler. Sürüp çıkarmalısın kodamanları otağından. Kovmalısın haydutları bağından. Üretiyorsan tüketende sen olmalısın, senden olmayan değil. Paylaşmak isteyen itlik yapmamalı, birlikte üretmeli ve tüketmeli, üretileni hemen kapmamalı. Parayı bulunca dostluktan kopmamalı. Bunlar insanı insan yapan şeylerdir. Bileğinde zincirler var, kır o zincirleri. Beyninde duvarlar var, yık o duvarları. Ruhunda örtüler var, kaldır at o örtüleri. Özüne ulaş, özgürleş ve insan olduğunu hatırla. Çünkü sen insan olarak halk edildin ve şerefli kılındın. Şerefini yere düşürme. Sen insan olduğunu hatırlamazsan, kimse hatırlatmaz bunu sana. Çünkü hayvanlar insanlardan hoşlanmazlar, insanları da kendileri gibi bilirler. Sen başını kaldırmazsan, eğilmez karşında başlar. Başın eğik olursa evladın nasıl gülsün? Sen başını eğerek diyorsun ki; bırakın benim evladım ölsün. Sen kendini bileceksin, eğilmeyen dik başları eğeceksin. Başın eğileceği yeri bilmeli, senin başın sadece Allah karşısında eğilmeli. Her şeyi yapan sensin. Bırakta her şeyi yapan başlar karşısında, hiçbir şey yapmayan başlar eğilsin. Eğilsin ki, eğilen başlar hadlerini ve hudutlarını bilsin. Yazık değil mi ömrüne, canına, gençliğine, zamanına? Hayatta kendinin olduğunu da anımsa bir kere. Sadece kodamanların olduğunu ve her şeyin onlar için var olduğunu sanma. Allah aşkına, hangi MHP li bir vekilin evladı benim yaşadığım sıkıntıları yaşıyordur, çektiğim sancıları çekiyordur, devletimi, milletimi, vatanımı düşündüğüm kadar bu değerleri düşünüyordur? Hangi AKP li bir vekilin evladı benim acılarımın bir benzerini tatmıştır, tatilsiz bir ömür geçirmiştir, dininin tahrifinden ve tahribinden dolayı vicdanı sarsılmıştır? Hangi CHP li bir vekilin evladı benim geçindiğim parayla geçimini sürdürmeye çalışmıştır, meydanlarda erkekçe ve dürüstçe emek kavgası vermiştir, adaletsizliği yüreğinde hissedip gerçekten adalet için gözlerini uykudan mahrum bırakmıştır? Vekillerin ve veletlerinin çektikleri yegâne dert, bir sonraki seçim sonuçlarını düşünürken çektikleri derttir. Hayır, sorduklarımızın hiçbiri olmamıştır ve olmayacaktır da. Taki, sen, ben, o uyanana kadar. Uyanıpta namuslu ile namussuzu ayırıp, layık olana layık olduğu şekilde davranana kadar. Ahlaksız ve adaletsiz sefilleri huzurumuzdan kovana, ahlaklı ve adaletli olanı başımıza taç yapana kadar. Bizden diye, bizden bildiklerimizin şerefsizliklerine susmayıp isyan edene kadar. Namussuza, zengin piçi olduğu için beyefendi demeyip, sen piçsin diyebilme yürekliliğini gösterene kadar. Her şey bize bağlı, bizim elimizde. Kaderimizin ağlarını ilmek ilmek ören bizleriz. Yarınlarımızın nasıl olacağını önsezimizle gören bizleriz. Öyleyse niçin başkalarının, kaderimizi belirlemelerine müsaade ediyoruz, sorgusuz sualsiz namussuzların peşinden gidiyoruz? Fani bir dünyada fani şeyler için eğilmek insan olana yakışır mı hiç? Madem sen fanisin, madem dünya fani, öyleyse bizi sonsuzlaştıracak şeyler için yaşamalıyız. Erkekçe yaşamalıyız ve erkekçe mücadele etmeliyiz. Hak bildiğimiz yolda yürümeli, Hak sözden dönmemeli, namussuzlar karşısında eğilmemeliyiz. Kendimizin kim olduğumuzu ve onların kimler olduklarını bilmeliyiz ve yerimizi ona göre almalı, hareketimizi ona göre belirlemeliyiz. Biz, bizi ve herkesi düşünenleriz; onlar ise, sadece kendilerini ve veletlerini ve birde efendilerini düşünenlerdir. Onların arasında olupta, bizi düşünenler ise ya etkisiz elemandırlar ya da ekarte edilmeye hazırdırlar veyahut varlıklarının yok edilmesini beklemektedirler.

 

Müslüman Türk evladı titre ve kendine dön!

Tarih: 05.05.2013 Okunma: 636

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?