TÜRK MİLLETİ...15...

Özgür DENİZ - 25.05.2012

Tarihini doğru okuyacaksın. Dinini doğru anlayacaksın. Dilini iyi kullanacaksın. Yolunu iyi bileceksin. Dostunu ve düşmanını iyi tefrik edeceksin. Asla din, tarih, ecdat düşmanlarının saflarında yer alamazsın. Düşmanla işbirliği yapanları saflarına katamazsın. ‘’Küfrün tek millet olduğu’’ ve ‘’ancak müminlerin kardeş oldukları’’ gerçeğini, beynine ve ruhuna kazıyacaksın. Küfrün tek millet olduğunu bilmezsen, küfür ehlinin birinden kaçarken, diğerinin tuzağına düşersin. Müminlerin kardeş olduklarını bilmezsen, kardeşini terk eder, düşmanı kardeş görürsün. Kardeşlerinin yanlışları, seni, kâfirlerin-müşriklerin-münafıkların saflarına itmeyecek. Kardeşim yanlış diye, kafirin saflarına sürüklenmen seni haklı çıkarmaz. Ancak senin alıklığını gösterir. Kardeşin yanlışsa, yanlışını düzeltmeye çalışacaksın. Yani şimdi kardeşinin hatası var diye, kardeşini bırakıpta, hem kendine hem de kardeşine düşman olanların yanlarında yer almak ahlaka sığar mı ve akıllılık mı? Bir kardeşin yanlışsa, elbet doğru olan kardeşinde vardır. Yanlış olanı uyar, doğru olanla birlikte ol. Bu çok mu zor? Zor değil ama işimize gelmiyor. Düşmanın yanında yer almak kolay geliyor. Milletini mutlak doğrularla aydınlatacaksın, kardeşlerinin yanlış yaptıklarını en makul şekilde ifade edeceksin. Bilakis, tefrikayı körüklemeyeceksin, yolunu ve safını değiştirmeyeceksin. Zira kardeşinden sana bir zarar gelmez ama düşmanlarından ummadık zararların gelmesi kesindir. Seni çağdaşlaşmaya ve buradan da soysuzlaşmaya zorlayanlar kardeşlerin değil, sana ve kardeşlerine düşman olan mutlak yobazlardır. Tağutların köleleridir. Ve tağutlarla köleleri, seni, aydınlıktan karanlığa sürüklerler. Bakınız Bakara Suresi 257. Ayette Rabbimiz ne buyuruyorlar; ‘’Allah, inananların dostudur. Onları kopkoyu karanlıktan aydınlığa çıkarır. Küfredenlerin dostları ise Tağut'tur. Onları aydınlıktan derin karanlıklara çıkarırlar. İşte onlar ateş yaranıdır. Onlar orada temelli kalacaklardır.’’ Peki, şimdi bu mutlak ve saf hakikati okuyup, dinledikten ve anladıktan sonra kardeşini bırakıp tağutların yollarında gidecek misin ey Türk Milletinin necip evladı?

 

Tağutların ve çağdaş kölelerinin, kardeşliğimizi hançerlemek ve bozmak için, aramıza soktuğu tefrika hastalığını körüklemeyeceğiz, etkisini kırmaya ve yok etmeye çalışacağız. Bilakis, kaybedeceğiz, tükeneceğiz, gücümüz gidecek ve köleleşeceğiz. Zira kardeşliği bozmak tefrikayı, tefrika da parçalanmayı, parçalanmakta düşmanlara yem olmayı intaç edecektir. Bakınız Enfal Suresi 46. Ayette Allah’ımız ne buyuruyorlar; ‘’Ve Allah’a, O’nun Elçisine duyarlılık ve bağlılık gösterin; ve sakın birbirinizle çekişmeye girmeyin, yoksa yılgınlığa düşersiniz; cesaretiniz sönüverir, devletinizi kaybedersiniz. Ve zor durumlarda sabır gösterin: çünkü Allah, gerçekten, zorluğa göğüs gerenlerle beraberdir.’’ Bizler, bu ayeti, gerçekten idrak etmiş olsaydık, içinde bulunduğumuz durumda olur muyduk Allah aşkına? Yani bugün niçin zayıfız, devletimiz niçin güçsüz, milletimiz niçin perişan hiç düşünüyor muyuz? Düşmanlar, sizlerin birlik ve beraberliğinizden her zaman ürkmüşlerdir, korkmuşlardır. Bu yüzden, mütemadiyen, aranıza tefrika mikrobunu sızdırmaya çalışmışlardır. Ve her ayrılık noktasından sizlere yaklaşmaya, ayrılıkları daha da derinleştirmeye gayret etmişlerdir. Kendileri güç birliği ederlerken, sizlerin güçlerini yok etmek için mücadele etmişlerdir. Öyleyse uyanık olacaksınız. Uyuyupta, başınıza bir şey gelirse, birbirinizi itham etmeyeceksiniz. Hem parçalanmayı körükle hem de kardeşini itham et, bu ahlaksızlıktır. Zira biriniz değil, hepiniz suçlusunuz böyle bir durumda. Alıklığın, ahmaklığın alemi yok. Ne diyordu İstiklâl şairimiz Mehmet Akif Ersoy; ‘’girmeden tefrika bir millete, düşman giremez. Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez.’’ Amma maalesef bugün durum hiçte böyle değildir, en ufak bir laftan bile korkar, siner hale geldik. Düşmanların kuru laflarına uyar olduk. Yazık bize!  

 

Dün fitneye fırsat vermiyordu ecdadımız. Fitneye sebep olanları en güzel şekilde tecziye ediyorlardı. Ama şimdi ülkemiz adeta devasa bir fitne kazanına dönmüş durumdadır. İpini koparan it, milletin arasına fesat tohumları ekmeye çalışıyor. Milleti birbirine düşürmeye gayret ediyor. Her türlü sinsiliği yapmaktan imtina etmiyor. Bizlerde öylece bakınıyoruz. Dün, haksız yere isyan edenlere hadlerini bildiriyordu ecdadımız. Ama şimdi isyan eden edene, siyonizmin köpekliğine soyunmuş alçaklar, devlete ve millete meydan okumaya cüret ediyorlar. Bu milleti temsil eden bir bakana en ağır hakareti yapmaktan gocunmuyor siyonistin tohumları, kimin çocuğu olduğu bilinmeyen şerefsizler. Bu milletin ordusuna küfreden soysuzlar, gerçek hayvanları görmüyorlar. Oysa aynaya bakmaları kifayet edecektir, gerçek hayvanı görmek için. Bu da bizlerin tefrika bataklığına saplanıp kalmamız ve kim olduğumuzu unutmamızdan dolayıdır. Birbirimizi yememizden dolayıdır. Gerçek ataların izini bırakıp sahte kişilerin izini takip etmekten dolayıdır. Allah’ın ipini bırakıp, kulların ipine sarılmamızdan dolayıdır. Sen gerçek atalarını bilmez ve onların kutlu izini takip etmezde, gider, sana; senin ataların bunlardır diyenlerin sözüne kanarsan, elbette yanarsın. Başımıza gelenler, sürekli yanlışların içinde bocalamamızdandır. Gençliğimiz ruh cephesinden dehşetli saldırılar altındadır. Aile yapımız sürekli olarak, melun programlarla dinamitlenmektedir. Ecdadımıza alenen küfürler yaygın hale gelmiştir. Hatta dinimize bile küfredecek kadar küstahlaşılmıştır. Ülkemizin ve milletimizin bütünlüğüne, birliğine kasteden itler, kendi topraklarımızda, üstelikte kendi devletimize karşı sorumluluk taşıyan kurumların bünyesinde alenen bölücülük tohumları ekmeye yeltenebilmektedirler. Güya özgürlük adı altında mevcudiyetimiz ve mevcudiyetimizin garantisi olan temellerimiz sarsılmaya ve yıkılmaya çalışılmaktadır. Ve hiçbir millet, hiçbir devlet normal şartlar altında buna müsaade etmez, edemez. Bu alçaklığa meyledenlere gereken cezayı vermekten imtina etmez. Ederse kendisi en büyük cezaya müstahak olur ve bu cezanın icrasından hiçbir kuvvet onu kurtaramaz. Zira bu ceza, İlahi bir ceza olacaktır.

Tarih: 25.05.2012 Okunma: 584

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?