MUTLAK YASALAR...

Özgür DENİZ - 06.05.2012

                                                         MUTLAK YASALAR

‘’Ancak müminler kardeştirler’’ ve ‘’küfür tek millettir’’ ayetleri değişmez birer yasadırlar, kurtuluşun yegâne anahtarlarındandırlar ve bu ayetler kalıpsal olarak algılanamaz, anlaşılamaz. Burada derin gerçekler anlatılmaktadır. Müminler derken; vicdanın sesine kulak verenler, aynı ruh ikliminde buluşanlar, hakikat olanı kabul edenler, aynı duyguları paylaşanlar ve iyiliği seçenler ve telkin edenler kardeştirler anlamındadır. Yani, illa İslam’ı kabul edenler anlamında değildir. İslam ruhların birliğine dayanır, bedenlerin birliğine değil. Ruhi yönler Allah’ı temsil eder, bedeni yönler değil. Zira bugün İslam’ı kabul etmekle birlikte, insanın fıtratıyla örtüşen hakikatleri kabul etmekten imtina edenler vardır. Bir Müslüman kardeşiyle aynı ruh iklimini paylaşmayan Müslümanlar vardır. İyilik yapmaktan ve iyiliği telkin etmekten kaçan Müslümanlar vardır. Adı Müslüman olan ama eylemi kâfirce olan Müslümanlar vardır. Bunların kardeş olması ise mümkün değildir.

 

Şimdi söyleyin lütfen; herkes doğruyu sevmez mi? Doğruluk hâkim olsun istemez mi? Duygular mı daha çok birleştiricidir yoksa akıl mı? İyiliğin topluma egemen olmasını her fırsatta söylemez miyiz? Peki, bu dilekleri samimice ve namusluca taşıyanlar ve gereğini de fiili olarak yapanlar kardeş değil midirler? Bu yüzden Allah’a iman etmek koşuluyla, bu söylediklerimizi kendinde taşıyanlar kardeştirler. Allah’a iman etmiş olsalar bile, bu söylediklerimizi kendilerinde taşımayanlar ise taşıyanlarla kardeş olmaktan uzaktırlar. Zira kardeşlik, sorumluluk taşımaktır. Kardeşlik, ruh birliğidir. Kardeşlik, iyilikte buluşmaktır.

 

Aynı şekilde, hakikati kabule yanaşmayanlar, aynı ruh ikliminde buluşmayanlar, iyiliği kabul etmeyenler ve telkin etmeyenler, vicdanın sesini bastıranlar, kötülükte buluşup ve kötülüğü yayanlar ise küfür üzeredirler ve bu yüzden aynı millettirler. Yani Müslüman olduğunu söyleyen ama gereğini yapmayanlarda küfür üzeredirler ve küfür milletindendirler. Yani bu iki ayette de biçimsel bir ifade yoktur, mana derinliği ve bütünlüğü vardır.

 

Bugün, içkiye taraftar olan din düşmanı ile içkinin bir özgürlük sorunu olduğunu söyleyip, gerçeği ifade etmekten imtina eden bir Müslüman kimlikli aynı millettendir. Bugün insanlığa zulmedenle, zulmedenlere sessiz ve tepkisiz kalarak zımni destek veren bir Müslüman aynı millettendir ve bu tür Müslümanlar, diğer Müslümanlarla kardeş olmaktan uzaktırlar. İşçisinin hakkını vermeyen bir kapitalistle, işçisinin hakkını adalete uygun olarak ödemeyen bir Müslüman aynı millettendir.

 

Son tahlilde; Kur’an’ı biçimsel olarak algılamak ve böylece yanlış anlamak, bizleri asla kurtuluşa götürmez, bilakis felaketlerden felaketlere sürükler. Kur’an’ı anlamakta ve hayata aktarmakta samimi olmalıyız. İstemek, gayret etmek ama eksik yapmak ayrıdır, bile isteye yapmamak ayrıdır ve ikisi asla bir değildir. Bilerek ve isteyerek yapmak zaten apayrıdır ve en yüce olandır. Temel yasalara uymalıyız. Sonradan olan yasalara değil. Temel yasalar birleştiricidir, sonradan olan yasalar ise ayırıcıdır, bölücüdür.

 

AYRINTILAR:

 

BİR:

Alevi vatandaşlarımıza karşı yapılan kışkırtma kesinlikle radikal sol örgütlerin işidir. Sırf alevi vatandaşlarımızın sağ gençliğe kinlenmesi ve sola kayması adına yapılan bir alçaklıktır. Ve sürekli olarak sol duyarlılığın hafızalara iyice nakşedilmesi adınadır. Bu yüzden, bu tür kışkırtmalardan sonra Alevi kardeşlerimizin meydanlara çıkıp sol sloganlar atması ve sağ gençliğe faşist diyerek saldırması ahlaksızlıktır, adaletsizliktir ve bu asla kendilerinin hayrına değildir. Gerçeğin ortaya çıkması adına namusluca gayret etmek dürüstlüktür ve kurtarıcıdır. Bu asla sağ gençliğin işi olamaz. Şayet öyle olsa, sağ gençlik alçakların en alçağıdır. Zira böyle bir şey bu ülkeye fayda getirmez. Soysuzlar için, Siyonist idealler için, birbirimize düşmek ahmaklıktır. Bu yüzden ben bu işin sağ gençliğin işi olduğuna asla ihtimal vermiyorum, vermem de. Ha yapanlar faraza sağ gençliğin dâhilinde bulunmuş olsunlar, bu tiplerin dışı sağdır, içi domuz seciyelidir. Bunlar şerefsiz, soysuz ve alçak tiplerdir. Çünkü insan olan insan böyle bir itlik yapmaz. Zira bu ülke üzerinde yaşayan insanların birliği bu şekilde sağlanamaz. Birbirimizin hukukuna saygı göstermeliyiz. Düşmanlığı körüklemek, vatanı bölmekle eşdeğerdir. Devlet, bu tür pislik yapanları bulmalı ve layığı ile tecziyeden imtina etmemelidir. Milletimiz de, bu tür olaylara artık prim vermemeli, inanmamalı, bu yüzden birbirine düşmemelidir. Sağduyuyu elden bırakmamalıdır. Bilakis bu ülke, bu millet, bu devlet için iyi olmaz.

 

İKİ:

Millet, askere karşı derinden derine tahrik ediliyor. Asker karşısında, din, devlet, vatan, millet düşmanlarının bir blok olması isteniyor. Bu yüzden de asker, kasıtlı olarak tahrik ediliyor ve alaya alınıp, küçümseniyor. Askere karşı şerefsizce tavır içinde olan itlere meyletmemeli, onların domuz suratlarına tükürmekten korkmamalıyız. Askere küfretmek ve askerin itibarını sarsmak, ancak Siyonist köpeklerinin ve soysuzların işi olabilir. Çünkü ordu demek, güç demektir. Güç demek, hâkimiyet demektir, bağımsızlık demektir. Bağımsızlık ve hâkimiyet demek, insanca yaşamak demektir. Ama insan olamamış hayvanımsılar bunu idrakten yoksundurlar. İnsan olamamış hayvanımsılar isterler ki, asker kudurmuş şekilde, içinde çıktığı millete kan kussun, kurşun kussun. Ama kusmayınca, bu itler askere kusarlar. Aziz milletimiz, ordusuna sahip çıkmalıdır ve daima ordusunun yanında olmalıdır. Bizim ordumuz, Peygamber ocağıdır. Bizim ordumuz, hayvanların barındığı bir orman değildir. Ama bazıları istiyorlar ki, ordumuzun şerefli mensupları, kendilerinin yaptığı gibi millete kussun, milleti küçümsesin ve milletin üzerinde bir zorba olsun. Ama bu olmayacak. Asla olmayacak. Allah’ın izniyle olmayacak. Zira böyle bir şey bütün mazimize, insanlığımıza ihanettir.

 

ÜÇ:

Sadık ÖZYER isimli arkadaşım, bu işler öyle rastgele işler değildir. Tarihi iyi bilmek, ecdadı iyi tanımak lazımdır. Hem sözleriniz nezaketten uzaktır. Daha makul konuşabiliriz. Saçmalamak fikir erbabının işi olmaz. Olsa olsa, bir şeyin mahiyetinin bilgisinden yoksun olanların işi olabilir ki, elhamdülillah bizler mahiyetine sahip olmadığımız şeyler hakkında konuşmayız mümkün mertebe. Bilakis, kafadan atma şeyler, gün gelir çürütülür ve insanı mahcup eder. Bu mahcubiyete düşmektense, hiç söz etmemeyi tercih ederim. Umarım anlaşılırım. Kalbi muhabbetle, bilgiyle, fikirle dostum.

Tarih: 06.05.2012 Okunma: 593

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?