TEK YOL: MİLLİ DEVRİM...1...

Özgür DENİZ - 23.07.2008

 

‘’Vel-asr innel insane lefi husr. İllellezine amenü ve amilüs salihatü ve teve savbül hakkı ve teve savbüs sabr’’ Kur’an

‘’Ve rattili’l Kur’an-e tertila. Kur’an-ı üzerinde dura dura, düşüne düşüne, anlaya anlaya, kavraya kavraya oku.’’ Kur’an

‘’Üstün akıllılardan başkası da derin düşünemez.’’ Kur’an

‘’Muhammed’in ordularına bin tankla yapamadığımızı, bir kadeh ve bir kadın eli ile yapacağız’’ Gladstone ( Bu müptezel adam Sultan Abdülhamit Han’a (kudretli padişaha) ‘’rojan –kızıl- sultan’’ lakabını takan adamdır. Filistin topraklarına ihanet etmediği için. Şimdi bizim aydınlan-mış beyinlerimiz!?! Geviyor bu tefessüh etmiş asırlık sakızı. Yazık.

‘’Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu?’’ Kur’an

 

‘’Küfür tek millettir.’’ Kur’an

‘’Kardeşinin derdiyle dertlenmeyen, onun sorunlarına çare aramadan deliksiz uykuya dalanlar bizim mescidimize yaklaşmasın.’’ Hz. Muhammed (sav)

‘’Komşusu açken tok yatan bizden değildir.’’ Hz. Muhammed (sav)

 ‘’İşçinin ücretini alnının teri kurumdan veriniz.’’ Hz. Muhammed (sav)

‘’Acı, aydın insanın değişmez kaderidir ve aydın, peygamberlerin varisidir’’ Ali Şeriati

 

‘’Herkes kendi içinde taşıdığı değerlere göre konuşur.’’ Hz. İsa (as)

‘’İnsanlar düşünceleriyle, hayvanlar pençeleriyle dövüşür.’’ Özgür Deniz

‘’Kölelik ve sefalet korkunun çocuğudurlar.’’ Özgür Deniz

‘’İnsanı savunuyorum. Çünkü düştüğünü gördüm.’’ Albert Camus

‘’Tek başına mutluluk utanılacak bir şeydir.’’ Albert Camus

 

 

‘’senin gibi düşünmüyorum ama düşüncelerini ifade etmen için gerekirse hayatımı feda edebilirim.’’ Volteire

‘’Hayatta bir başarı gösteremeyenler, başkalarının başarılarını küçültmekle teselli olurlar.’’ Cemil Sena Ongun

‘’Kendinden emin olmayanlar, başkalarının varlığını tehlikeli bulurlar.’’ İhsan Fazlıoğlu

‘’Küçük insanların gururu büyük olur’’ Anonim

‘’kendinde olmayan bir mahareti başkalarında görünce hazmedememe kompleksten doğan bir durumdur. Kompleks, sığlık, zayıflık ve basitlik alametidir.’’ Ali Şeraiti

‘’Vatan haininden aydın olmaz.’’ Cemil Meriç

‘’Bizim kim olduğunu ve kim için çalıştığını bilen insanlara ihtiyacımız vardır.’’ Nurettin Topçu

 

 

‘’Gerçeğin dağlarına umutsuzlukla çıkılmaz.’’ Nietzsche

‘’Tanrı’ya inanan insan asla yalnız değildir.’’ Nietzsche

‘’En güzel şey; bir insanı utanılacak duruma düşmekten kurtarmaktır.’’ Nietzsche

‘’İnsanın işi konuştu mu kendisi susar.’’ Nietzsche

 ‘’Bilgeliğin başlangıcı Tanrı korkusudur.’’ Epiktotes

‘’Sorumluluk yükü her şeyden ağırdır, ölümden bile.’’ Mustafa Kemal Atatürk

‘’İslâm, insanın dinidir.’’ Ernest Renan

‘’Yer ve gök adalet üzerinde durur.’’ Hz. Muhammed (sav)

 

‘’Bir şeyi, bütünü görmeden, tanımadan, anlamadan yargılamak, bayağılık, basitlik ve ucuzluktur.’’ Özgür Deniz

 

 

 

Bir insan olarak doğdum dünyaya. Büyüdüm, geliştim ve yaşlanacağım ve sonra da öleceğim ta ki dirilinceye değin uyu-mak üzere. Tabi Allah böyle istikrarlı bir yaşam nasip ederse. (Akıl ürünü deli gömlekleri, insanlığa asla umut olma iddiası bulunmayan ve yegâne gayeleri insanın hakikate uzak kalmasını sağlayıp dünyaya egemen olmak olan ideolojiler, uyan-ma-mak üzere uyu-ma-nın garantisine bendenizi keskin hüccetlerle ikna ederlerse, söz, tanrılarına –liderlerine- ve dinlerine –kaidelerine- tapacağım, tapmazsam namerdim. Bilakis Tanrı’ya ve Dine muhalif olmamı benden istemesinler. Zira her birine çok taptım.) Yaşadım imkânlarım kadar. Hangi ideolojinin müntesibi olursam olayım, bir gün bile mukaddes değerlerime (din-devlet-vatan-millet) isyan ve küfür etmedim. Yalnız muayyen bir zaman diliminde, iman edene değin, dine muhalif oldum ama asla Tanrı’ya, peygambere ve kitaba haysiyetsizce saldırmadım. Çünkü ben düşünerek dövüştüm. Yalanla, dalavereyle ve kahpece değil. Düşüncem hâkim olsun ve ben menfaat temin edeyim de bu nasıl olursa olsun gibi süfli ve pespaye bir telakki ile hareket etmedim asla. Düşüncemin yanlışlığı keskin şekilde ispat ediliğinde ise direnmedim. Yenildim diye kompleks yapmadım. Bir gün geldi fikirlerim iflas etti ve dine yöneldim. Arayışımda samimi idim. Zira bu değerlerin (din-devlet-vatan-millet) ideolojiler üstü olduğunu her mantıklı insan bilir ve bunlarsız bir toplumun olamayacağına inanır. Şimdi de düşüncenin gücüne dayanarak fikirlerimin yanlışlığı keskin hüccetlerle ispat edilsin yine dönerim. Ve bizim en büyük yanılgılarımızdan biri de bildiklerimizin mutlak doğru olduğu sanrısına kapılmaktır. Doğruyu bulduğumuz halde başkaları ne der diye kabullenmeye yanaşmamaktır. Yani derin komplekstir. Tıpkı Ebu Cehil'in, yüce ve yegane önderin peygamberliğine inandığı halde ''benim Mekke'de bir itibarım var sonra Mekke'nin kadınları ne der'' diyerek kabule yanaşmaması gibi.

 

 

Ama hep bir onur savaşçısı oldum ve onur için dövüştüm. Hem kendi onurum hem de insanlığın onuru için. Elbet bir düşüncem oldu. Ateist, komünist, Kemalist, milliyetçi, cemaatçi, İslamcı oldum ama asla kapitalist ve liberal olmadım. Bütün düşüncelerin ana kitapları dâhil yan kitaplarını okumaya çalıştım mümkün mertebe. Das Kapital, Kur’an- Kerim, Nutuk, Dokuz Işık, Kavgam, Risale-i Nur, Tevrat, İncil, Kutsal Kitap, Mezmurlar (Zebur’un bölümleri) vs. Her düşünsel dönemime dair şiirlerim ve nesirlerim saklıdır tarihin kayıt defterinde ve hafızamın derinliklerinde. Her düşünceye bilinçli sahip oldum ve bilinçli ayrıldım her düşünceden. Zira bitevi bir arayış içinde oldum. Olduğum yerde kalmadım. Yolunda uyuyanlardan olmadım. Zira bildiklerim bilmediklerim yanında damla mesabesinde bile değildi. Ve olduğum yerde kalmak beni sömürünün basit ve sefil bir nesnesi kılıyordu ve kılacaktı. Bense beşerlikten bireyliğe terfi etmek istiyordum. Yani İNSAN olmak. Yani KENDİM olmak. Ve bu dünyanın en zor işiydi. KENDİ OLMAK SAVAŞI bir başladı mı asla bitmeyecek bir savaştı ve elanda bu savaşın asil bir dövüşçüsü olarak yolumda yürümeye gayret ediyorum inşallah.

 

 

Yıllarca bütün basını takip ettim ve bütün düşüncelerin dergilerini mümkün mertebe okudum. ((Misal olarak, muhtelif her basını takiple birlikte, fasılasız 10 yıl Cumhuriyet, 15 yıl Hürriyet, 5 yıl Kurultay, 4 yıl Zaman, 3 yıl Milli Gzt. takibi yaptım. Bu takibat işi benim için vazgeçmesi imkânsız bir hobi idi. Ne bileyim ayrı bir haz alıyordum. Belki de aldatılışın acısını aldatanların asıllarını görerek ifşa etmek için olabilir.)) Arşivimde en aşırısından en ılımlısına, en sağından en soluna kadar bütün düşüncelerin dergilerinden birer adet bulundururum. Münhasıran nostalji olsun diye. Tabi bazen zaman bulursam göz atarım. Otokritik yaparım. Genelinde iğrenç bir mürailik ve kahpe bir gizli sömürü düşüncesini müşahede ettim. Samimiyet ve sadakat görmedim. Aldatıldığım hissiyle tekmeyi vurdum. Ve sonraları yanıl-ma-dığımı gördüm. Şimdi sonsuz ve amansız yalnızlığa mahkûm müptedi bir şair ve çelik yürekli, demir yumruklu, özgür ruhlu, keskin sözlü, ateşli bakışlı özgür ve bağımsız bir devrimci kişiliğin ve kimliğin sahibi olarak halkıma sesleniyorum nesirlerimle ve şiirlerimle.

 

 

Zulme ve karanlığa bir başkaldırı ve direniş manifestosudur nesirlerim ve şiirlerim.

 

 

Can dostlar, insan güzelleri, çiçek yüzlüler, genç fidanlar, nazlı kızlar, yağız delikanlılar, yekpare yurdum insanları, sevgili okuyucular; bendeniz, bütün duygulanımları içselleştirmek, bütün farklılıkları denemek, bütün kitapları yudum yudum içmek, bütün düşünce vadilerinden geçmek, son tahlilde; dopdolu ve coşkulu bir beyin ve aşka gelmiş bir yürek ve bütün pencereleri açılmış bir zihinle halkımın ve insanlığın karşısına çıkmak ve orada gerçeğin yüceltici, diriltici ve inşirah verici türküsünü söylemek ve türkümle bütün âlemi tutuşturmak ve HAKİKAT DEVRİMİNİN meşalesini yakmak istiyorum. Ben insanlığı düşünüyorum özgürlük dolu, adalet yüklü, sevgiyle yıkanmış, muhabbetle çiçeklenmiş, barışla yücelmiş, kardeşlikle süslenmiş ve devrimle yanan bir gönülle birlikte.

 

 

Sevgili üstatlar, dostlar, kardeşler; bütün dünya dâhil bu topraklardaki zehirli aşılar hep siyonizmin fabrikasının mamulüdürler. İnsanı ve insanlığı parçalayıcı, milletleri bölücü, devletleri aciz düşürücü, halkları ezici bütün ihanetlerin, fikirlerin ve komploların ardında Siyonizm vardır. (Siyonist, gördüğün düşmanın ardında duran ama asla görmediğin düşmandır.) Burada antisemitizmi onayla-mı-yorum kesinlikle. Sadece Yahudi kavmine de ihanet içinde olan bir küresel kozmopolit çetenin ve o çetenin dayandığı yok edici fikrin insanlığa ihanetinden bahsediyorum. Bu çetenin bu topraklarda ki netameli oyunları da asla son bulmadı ve bulmayacak. Ta ki bizler zihinlerimizi işgalden kurtarıp, temiz yüreklerimizi kirlerden arındırıp saf hakikati idrak edesiye dek. Kim olduğumuzu ve kim için çalışmamız gerektiğini fehmedene dek.

 

 

Şunu asla ve asla unutmayalım ki; bütüne hâkim olmak yürek ister ama parçalara hâkim olmak çok basittir. Bu yüzden EMPERYALİZM hâkim olacağı bütünü öncelikle parçalara ayırır mutlak surette ve başına özgüveni olmayan, özbenliği oluşmamış kişilik ve kimlik yoksunu sefil beyinleri geçirerek kendine hadim kılar.

 

 

Bu topraklarda, bu toprağın çocuklarıyla asla bağı olmayan, hatta zatına dayandırılan insanla da alakası olmayan bir fikir kalıbı oluşturdular. Bu fikir kalıbını bu halka da kabullendirmek için Mustafa Kemal’e dayandırdılar ve Kemalizm adını verdiler. Fakat asla o kişinin söylemleriyle doğru orantılı eylemler içinde olmadılar. Bilakis tam zıddı eylemler içinde bulundular. Söylemlerde de hep kaypakça davrandılar. Ve müntesiplerini İslam’a muhalif kılmak için, ama bunu doğrudan yapmak kolay olmadığı için, İslamcılık olarak tavsif edilen bir ideoloji kurguladılar, bu ideoloji ile muayyen ülkeler arasında da bağ kurdular ve bunu medya aracılığı ile topluma endirekt şekilde zerkettiler ve böylece İslam’ı bir yere koydular ve bu oluşuma göre fraksiyonlar da ortaya çıkarttılar. Artık bu fraksiyonların her yaptıkları İslam’a ve Müslümanlara mal edilecekti. Bu fraksiyonlarda dini hakkıyla temsil edemediler ne yazık ki. Ve her durumda mütemadiyen oklarını fırlattılar. Bu fikir üzerinden biteviye baskı oluşturdular. Bu halkın, dokusuna aykırı olan şeyleri metazori ittihaza zorladılar. Bu gömleğin hep sağlam kalması ve yırtıklar oluşmaması için ne aydınlar katledildi. Ama bunu bu fikirde samimi olduğunu ifade edenler yani uygulayıcılar değil arka perdede durarak kuklayı yönlendirenler dikte ediyordu. Zira zamanı gelince bu fikir kolaylıkla halk tarafından ekarte edilmeliydi. ŞİMDİKİ RESİM BUNUN EN KESKİN HÜCCETİDİR. Yanılıyorsam yüzüme vurun. Ama keskin delillerle ikna ederek. Bu ise muayyen fikir üzerinden halka ağır baskılar yapılarak başarılabilirdi. PARÇALAMANIN BİRİNCİ PERDESİNDE başarı kaydedilmişti artık. (((ne acı ki halk yüce İslam’ı kaynağından değil hep dini temsil ettiğini sandığı fraksiyonlardan öğrenince ve onlarda da yanlışlık görünce dine soğudu.)))

Tarih: 23.07.2008 Okunma: 590

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?