ERKEK OLUN, CANIM FEDA OLSUN!...

Özgür DENİZ - 04.05.2012

‘’En büyük adalet: gerçeği söylemektir.’’ Özgür Deniz

 

‘’Gerçek, akıldan bile güçlüdür.’’ Sophokles

 

Bir defa şu gerçeği kesin olarak bileceğiz: Bu dünyada, insan ile şeytanın, küfür ile imanın, şirk ile tevhidin anlaşması imkânsızdır. Kendilerini parçalasalar da, kafayı yeseler de hiçbir kimse bunu başaramayacaktır. Bir defa bu dünyada şirk ile tevhidin anlaşması kabil olsaydı, ahiret diye, cennet ve cehennem diye bir şeyin olma ihtimali olmazdı. Şeytana verilen mühlet anlamsız olurdu. İmtihanın hükmü kalkardı. ‘’Küfür devam eder ama zulüm biter’’ hadisi anlamsızlaşırdı. Bu yüzden bu olguları birleştirmeye, anlaştırmaya çalışmayınız, çalıştığınız zaman doğruyu yanlışlar, güzeli çirkinleştirirsiniz. Yeryüzünde cennet yoktur ve olmayacaktır. Bu dünyada ne sevginin cenneti ne de emeğin cenneti mümkün değildir. Çünkü insan denilen mahlûkun fıtratı bellidir. Bu demek değildir ki, sevgi için, emek için yüreklice mücadele verilmesin ve adaleti tesis etmek için eylem yapılmasın; söylediklerimizi bu şekilde anlayan kesinlikle namussuzdur. Biz istiyoruz ki, realiteyi bilelim ve sonu belirsiz hayallerin mahkûmu olmayalım, gerçekleşmesi mümkün olanın peşinden gidelim. Evet, imkânsızı da isteyelim ama imkânsızın hastası olmayalım. Zira sürekli yasta olmak kaderimiz olacaktır. Bu yüzden birileri İslam’ın sevgisini, birileri de İslam’ın adaletini görmezlikten gelipte, birileriyle ittifaka yönelip İslam’a ihanete yeltenmesinler. Kimse İslam’ın sevgisini ve adaletini kanıtlamak zorundaymış gibi hareket edip, bunu üzerine vazife bilip, İslam’ı tahrif ve tahrip edemez.  Bugün bizatihi müşahede etmekteyiz ki, dün İslam’ı kapitalizm ile karıştırmaya çalışanlara kızanlar, bugün kendileri aynı şeyi yapmaktadırlar ve İslam’ı komünizm ile karıştırmaktadırlar. İslam’ın ne kapitalizme sevgi duymasına ya da kapitalizme sevgi duyarak sevgi dini olduğunu ispatlamasına gerek vardır ne de komünizmin adaletine ya da komünizmin çizgisinde giderek adalet dini olduğunu ispatlamasına gerek vardır. İslam hem sevgi dinidir hem de adalet ve bunu da ispata ihtiyacı yoktur. Allah, ispata gerek duymaz, sadece buyurur. Çünkü O’nun sözü Hak’tır ve mutlak doğrudur.

 

Birileri ortaya çıkıyorlar. Komünizme yamaklık yapmaya yelteniyorlar ve dini de kendilerine göre yontuyorlar. Bu mutlak manada nettir, bu yüzden hayır bizim böyle bir şeyimiz yoktur demesinler, zira alık değiliz, anlama özürlü değiliz, gözlerimiz de kör değil. Üstelik bir de Ali Şeriati, Nurettin Topçu gibi üstatları kirli emelleri için kullanmaya yelteniyorlar. Oysa düşüncenin namusuna azıcık saygıları olsaydı, sürekli bayrak gibi salladıkları adalet olgusuna tam imanları olsaydı, dürüstlüğü elden bırakmazlar ve kendilerini oldukları gibi ortaya koyma cesaretleri olurdu. Hayır yani, Ali Şeriati’ye göre Komünizm, inanç temellerine saldıran bir ideoloji midir ve mutlak manada dünyaperest midir? Yürekleri varsa hayır desinler. Nurettin Topçu üstat, gerçek manada milli bir yürek midir? Yürekleri yetiyorsa hayır desinler. Bunlar her şeyi kendilerinin bildiğini sanıyorlar. Milletimizde fazla okumayınca kandıracaklarını düşlüyorlar. Ama yemezler canlarım benim, yemezler. Kusura kalmayın ne Şeriati’yi ne de Topçu’yu sizlerden öğrenecek değiliz. Hatta Nurettin Topçu üstadı ortaya seriversek, zat-ı âlilerini faşistlikle itham edersiniz. Ama sahtekârlık yapıyorsunuz. Kusura kalmayın, bu sözü söylemek zorundayım. Çünkü aynı şeyi sürekli yapıyorsunuz. Zira haddinizi bileceksiniz, hem adalet deyip hem de düşüncenin namusuna saldırmayacaksınız utanmazca. Çünkü Nurettin Topçu üstat, gerçek bir Müslüman Türk evladıdır ve anarşizme, komünizme ve faşizme muhaliftir. Ama sizler, anarşistlerin yok etme eylemlerini övecek kadar, komünistlerle sevişecek kadar ve faşistlerle el ele tutacak kadar şirazesinden çıkmış tiplersiniz. Ve birde Nurettin Topçu’yu, kendinizi haklı çıkarmak adına kullanacak kadar utanmazsınız. Kusura kalmayın çok şey okumuş olmanız, her şeyi doğru bilmeniz anlamına gelmez. Ki, bildiğiniz bir şeyde yok hakikatte, komünistlere, anarşistlere, faşistlere ve bölücülere şirin görünmeye çalışmaktan başkaca.

 

Şunu bilmelisiniz; ne komünizmin cahiliyiz, ne faşizmin cahiliyiz, ne anarşizmin cahiliyiz, ne de her türlü bölücülüğün cahiliyiz. Ve âlemin akıllısı da siz değilsiniz. Zaten derdiniz de adalet değil. Birilerinin oyuncağı olmaktan hoşlanıyorsunuz, o kadar. Gündem olmak, egonuzu tatmin etmek tek derdiniz. Zira görünen köy kılavuz istemez. Ve takırdayan nal, çivinin eksikliğine dalalettir. Bu yüzden âlemi sersem, kendinizi yegâne dahi olarak görmeniz, ancak kendi alıklığınızı ifşa etmektir. Hakaret etmiyorum; sözlerimin sertliği, gerçeğe olan sadakatimdendir. Zira çok utanmazcasına tahrifat yapıyorsunuz. Hadi sıradan birini tahrif etmenize bir şey diyemem belki ama Nurettin Topçu gibi bir üstadı kirli emelleriniz için kullandınız mı beni kusturursunuz. Ya okumamışsınız ya da sahtekârsınız. Zira okusaydınız bilirdiniz ki; o mutlak bir Türkiye aşığıdır ve Türk Milletine sevdalıdır. Ama asla faşist değildir. Ayrıca devleti reddeden bir anarşistte değildir. Ama sizin argümanlarınıza bakıyorum, üstadın söylediklerinin ve savunduklarının tam tersidir. Peki, nasıl oluyor da, onun takipçilerine faşist diyecek kadar haddinizi aşıyorsunuz hem de o devi kabul ediyormuş gibi kullanmaya yelteniyorsunuz? Ya üstadın adını anmayacaksınız ya da üstadın sevenlerine faşist diyebilecek kadar haysiyetten beri olmayacaksınız.

 

Gerçek güçlüdür beyler. Sizin gücünüz, gerçeğin gücü karşısında, okyanusta damla mesabesindedir ancak. Gerçekle savaşınızda, gerçek değil siz ezilirsiniz ve ezileceksiniz de. Bu minvalde çok yazdık ve söyledik. Gerekirse daha da yazarız ve söyleriz. Sizler, yanınızda, asla bu vatanın asil Müslüman evlatlarını bulamayacaksınız. Bulsanız bulsanız, ancak, bölücüleri ve devlet düşmanlarını bulacaksınız. Onların da tek derdi, sizi kullanmak ve sizin üzerinizden kendilerini haklı çıkarmak olacaktır. İşte, İslam’da adalet yoktu ve Devrimci Müslümanlar (!) bizim kucağımıza gelmek zorunda kaldılar diyeceklerdir. Böylece de, kendilerine paye çıkaracaklardır. Ne yalan söyleyeyim, haklı da olacaklardır. Sen kendi mücadeleni dürüstçe vermez ve gider başkalarına muhtaç olursan, elin oğlu da yapar yapacağını. Ve ben sana değil, ona zeki derim. Zira fırsat tepilmez, çünkü her zaman gelmez.

 

Komünizm, ahirete inanır mı? Hayır. Erkekseniz evet deyin. Peki, ahirete inanmayanın adalet davasının geçerliliği olur mu ya da böyle bir davada samimiyeti olur mu? Zira adaleti uygulamak için vicdan gereklidir ve sonsuzluğa olan iman şarttır. Ahlak, adalet, özgürlük ve bağımsızlık gibi kategoriler kesinlikle dine aittir. Ve dinin haricinde hiçbir yerde, kendilerini asli manalarıyla bulamazlar. Komünizmin, bu olguları bayraklaştırması yalandır, yalandır, yalandır. Bunları VARLIĞIN TEMELLERİ ÜZERİNE TEZLER yazımızın en son iki bölümünde tahlil ettik ve kesin şekilde olumsuzladık. Ki, komünizmin teorisyenlerini biliyoruz. Söyleyin bana, mutlak devletçilikte ve kişilerin mutlak olarak tek tipleştirmesini isteyen bir ideolojide, özgürlük olabilir mi? Adalet olabilir mi? Ahlak olabilir mi? Ki şayet oldu diyelim, bu kimin ahlakı, adaleti, hürriyeti, bağımsızlığı olacaktır? Biz aptal değiliz beyler ve bizi aptal sanmanız, kendi aptallığınızı faş edivermeniz demektir. Mutlak dünyacı olan bir ideolojinin baronları, hangi nedenle, mutlak hâkim oldukları bir düzende, alttakiler adına adaletçi, ahlakçı, hürriyetçi ve bağımsızlıkçı olsunlar? Güldürmeyin adamı beyler! Kör kütük cahil değiliz elhamdülillah. Komünist önderler, asla insanlar için çalışmazlar ve çalışamazlar. İnsanları, mutlak diktatörlükleri adına kullanırlar. Mutlak diktatörlüklerini tam anlamıyla tesis edince de, kendilerini oraya getirenleri şiddetin olanca ağırlığıyla ezerler. 

 

Son tahlilde; yanlış yoldan doğru sonuca ulaşılmaz beyler. Hak davanın batıl argümanlara ihtiyacı yoktur. Adalet namına adaletsizlik yapmak imana sığmaz. Kendi kardeşlerini, birkaç kusuru için, dininin mutlak düşmanlarına şirin görünmek adına terk etmek ve onlara karşı amansızca kavga vermek vicdan işi değildir ve olamaz. Ki bir şey yapabileceğinizde yoktur. Sadece tefrika yaratmaktan ve kardeşlik köprülerini imha etmekten başkaca. Oysa tefrika dinde haramdır ve işinize geldi mi dini ön plana çıkarısınız ama hadi buyurun buradan yakın. Tefrika olunca din hemen kayboluvermektedir. Oysa kendi kulvarınızda kalarak, mücadelenizi daha haklı şekilde verebilirdiniz ve üstelikte kimbilir milyonları peşinize takabilirdiniz. Ama çıkmaz yola girdiniz ve çıkamayacaksınız. Peki, bunca haykırış ne olacak? Düşmanları güldürmekten ve kardeşleri uzaklaştırmaktan başka elinize ne geçecek? Ki, din üzerinden oluşturduğunuz adalet söylemi de kesinlikle tutarsızdır ve İslam’ın özüyle çelişmektedir. Bunu da bizatihi gösterdik, ispat ettik, ALLAH’IN HAYIR DEDİĞİ başlıklı yazımızda. Temeliniz çürük beyler temeliniz. Önce sağlam temel atmalısınız.

 

Tarih: 04.05.2012 Okunma: 664

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?

Osman Yıldız

23.02.2012 - 19:23

www.scs.gen.tr adresinde bir sayaç var. Bu sayaç 26 Şubata kaç gün kaldığını sayıyor. Yazı başlığını görünce heyecanlandım. İsmail bey her halde sonunda SCS nin önemini anladı dedim. Yazınız çok güzel. Hocalıda 1 kez katliam yapılmış. Tabi ki çok önemli. Tabi ki mutlaka hatırlanmalıdır. Her gün binlerce bebeğin katliamının durdurulması da önemlidir. 2005 26 şubatta ben insanları Taksim'e gelip bizi taşlamaya davet etmiştim. O gün insanlara konuyu anlatan beyaz kağıtları bile dağıtmakta zorlanmıştık. Zaman bakalım İnsanlığın Barbarlık Sayaçlarını kim görecek. Saygılarımla

Osman Yıldız

23.02.2012 - 19:23

www.scs.gen.tr adresinde bir sayaç var. Bu sayaç 26 Şubata kaç gün kaldığını sayıyor. Yazı başlığını görünce heyecanlandım. İsmail bey her halde sonunda SCS nin önemini anladı dedim. Yazınız çok güzel. Hocalıda 1 kez katliam yapılmış. Tabi ki çok önemli. Tabi ki mutlaka hatırlanmalıdır. Her gün binlerce bebeğin katliamının durdurulması da önemlidir. 2005 26 şubatta ben insanları Taksim'e gelip bizi taşlamaya davet etmiştim. O gün insanlara konuyu anlatan beyaz kağıtları bile dağıtmakta zorlanmıştık. Zaman bakalım İnsanlığın Barbarlık Sayaçlarını kim görecek. Saygılarımla