ÖZÜ BİLMEK - MEŞRULUK...

Özgür DENİZ - 22.03.2012

ÖZÜ BİLMEK

Bilgisizliğimiz felaketimiz olmaktadır. Bilmediğimiz için, yaşayamıyoruz da. Bir şeyi tam olarak bilmezsek, o şeyin ne olduğunu idrak edemeyiz ve tam olarakta yaşayamayız. Oysa bir şeyin ne olduğunu gerçekten bilsek, o şeyi temsil ettiğini söyleyenleri de net bir şekilde tahlil edebiliriz ve o kişileri ya bırakırız ya da peşinden gideriz. Ayrıca bir şeyin esasını, özünü bilmek, insana bilinç ve şuur kazandırır. İnsanın anlamlı yaşamasını sağlar. Bilmediğimiz zaman, başaramadığımız şeyden ötürü fazla dertlenmeyiz. Bir şeye kendimizi tam veremeyiz. Şöyle ki; İslam’ın ne olduğunu tam olarak bilmeyenler, İslam’ın hâkimiyetini sağlamak adına doğru mücadele vermekten mahrum kalırlar. İslamsızlıktan dolayı kederlenmezler. Her gördüğü Müslüman kimliklinin İslami mücadele verdiğini sanırlar. İnandıkları fikirlerin, ne olduklarını bilmeden kabullenirler ve terk ettikleri fikirlerin ne olduklarını bilmeden terk ederler. Bu ise, gerçekten zavallılıktır.

 

Şöyle bir söz vardır, eskilere ait; ‘’Bilgisini arttıran kederini de arttırır. Ve çok şey anladıkça, çok sızlanır.’’ Evet, günümüz insanı bilgisini sözde artırmaktadır ama lüzumsuz bilgisini. Bu yüzden de kederi boştur hatta kederlenmesi diye bir şeyde yoktur. Çünkü gerçekten sağlam bilgiye sahip olan ve o bilgisini hayata aktaramayan insan kederlenir ve bu keder anlamlıdır. Aynı şekilde, insanlarda bir sızı yoktur, çünkü anlamak diye bir şey yoktur, anlamak diye bir şeyin olması ise; bir şeyin özünü bilmekle mütenasiptir. Bir şeyin özünü bilmek; o şeyi kabul edeceksek bilerek kabul edeceğiz, etmeyeceksek te bilerek kabul etmeyeceğiz demektir. Bu ise, doğru yönde atılan sonsuz güçlü bir adımdır.  

 

MEŞRULUK

Mutlak hakikat, ahlak ve adalet temelinde teşekkül etmeyen hiçbir şey meşru değildir ve meşru olarak görülemez. Misal; iktidar olgusu üzerinden olayı tahlil edelim. İktidarlar, yalan, ahlaksızlık, adaletsizlik temeli üzerine müesses oldukları için meşru değildirler. Ama bize meşruymuşlar gibi yutturulmaktadırlar. Faraza, halkın seçtiği söylense bile, bu yalandır. Halk sadece seçtiğini sanmaktadır. Ama seçenler, tamamen halka yabancı olanlardır. Evet, halk oy kullanmaktadır ama oy kullanmak, seçmek anlamına gelmez asla. Halk, kendisine dayatılana, oy kullanmakla iktifa etmektedir. Seçimler, hakkaniyet, ahlak ve adalet temelinde yapılmamaktadır ve bu yüzden asla meşru değildir. Bir defa halkın seçilme hakkı yoktur. Vardır derlerse ve buna inanırsak, kendimizi sorgulamamız icap eder. Halkın, seçilecek kişileri tanıma ihtimali de yoktur. Tanıdığını söylüyorsa, ne söylediğinden bihaberdir. Seçilenler hiçbir zaman halk için çalışmamışlardır, mütemadiyen kendileri için çalışmışlardır. Bu yüzden, Asr-ı Saadet devri haricinde, hiçbir dönemde ki yönetimler meşru olarak görülemezler. Meşruiyet aldatmacadır. Millet aldanmamalıdır. Bu yüzden bir milletin, kendi kökleri, kendi maddi-manevi değerleri ve kendi dini temelinde Milli Devrim yapması şarttır. Bunu yapmadan kurtulacağını hayal etmesi saflıktır. Tam bağımsızlığı da, tam özgürlüğü de buna bağlıdır. Ama bunu da öyle bir bilinçle yapmalıdır ki; yönetime sahip olanlara gücü olduğu gibi devretmemeli, onları sorgulayabilmelidir. Devrimi nasıl yaptıysa, gerekirse aynı bedeli ödeyerek bir yenisini yapabileceğini yönetimdekilere hissettirmelidir ve onlara zımnen gözdağı verebilmeli ve doğru olandan sapmamaları için gizli uyarı çekmelidirler.

 

 

AYRINTI:

 

BİR:

Afganistan da şehit olan askerlerimize ve ülkemiz dağlarında siyonizmin piyonları ile çarpışırken şehit olan Özel Harekât polislerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Şehitlik, birilerinin vereceği bir paye değildir elbet. Bendeniz, şahadetin vicdanlara göre sahip olunabilecek bir paye olduğuna inanıyorum. Eğer bir kişi, saf niyetle, din, millet, vatan, namus uğruna mücadele veriyorsa ve gerçekten Allah’a imanı kavi ise, işte o zaman şehitlik mertebesini hak edebilir. Yoksa asla şehit olamaz. Ben de şehit olarak gördüklerimin niyetlerinin bu yönlü olduğuna inanıyorum, inanmak istiyorum. Zira şehitlik mertebesi, insan ürünü bir mertebe değildir, bizatihi din temelli bir mertebedir. Bir kişi, askere gönderilebilir farklı niyetlerle, ama o kişi gerçekten kendini bilerek, Allah, din, millet ve vatan için gidiyorsa ve bu uğurda çarpışıyorsa, nihayet ölüyorsa, işte o kişi şehittir. Ama bu değerlerden farklı bir değer için, seküler bir değer için gidiyorsa ve ölüyorsa, o kişi asla şehit olamaz. Diyelim, bir Müslüman Türk askeri, görüntüde bu milletin ve ülkenin askeri olarak farklı bir ülkeye gidiyor ama orada yabancı kuvvetlerle irtibat kuruyor ve yabancı kuvvetlerin çekim gücüne yakalanıyor ve onların çıkarları adına savaşmaya başlıyor ve ölüyor. Bu kişi asla şehit olamaz.

 

Artık NATO denilen küresel cinayet merkezi adına askerlerimize kıymayalım. Askerlerimizi başkaları için harcamayalım. Haddizatında, Afganistan da şehit olan askerlerimizin, planlı bir suikasta kurban gitmiş olabileceğini bile düşünüyorum. Kolay yetişmeyen evlatlarımızı, alçak ve soysuz şeytanın çıkarları uğruna kurban vermekteyiz ne hazin ki! Artık ülke ve millet olarak, şeytaniyetin tasallutundan kurtulma zamanı gelmiştir ve geçmektedir. Bir an önce, Türk-İslam Ülkeleri Askeri Birliği’ni, Ekonomi Birliği’ni, Siyasi Birliği’ni kurmamız gerekmektedir. Bilakis, domuzlar diktatoryasının (BM, IMF, NATO vb. lanet teşkilatlarına) iradesine mahkûmuz.

 

İKİ:

Nevruz olayında hâsıl olan zarar, taviz verilmeden, zararı verenlere ödetilmelidir. Bizler, hakkımız olan kaynağın, birilerinin zararını karşılamak adına harcanmasını istemiyoruz ve bunun haysiyetsizce olduğunu düşünüyoruz. Lütfen ciddi olunsun ve gevşekçe davranılmasın. Herkes haddini bilmelidir. Kodamanlara maşalık yap, gücünü gariban halka göster. Bunun adı kansızlıktır. Hadi zerre erkekliğiniz varsa, bu milleti sömüren kodamanlara karşı gösterin de görelim fiyakanızı. Öyle ortaya çıkıp, gariban polise, askere kurşun sıkmakla, masum esnafın dükkânının camını indirmekle erkeklik olmuyor koçum. Eğer erkeklik iddiasında isen, gideceksin, siyonizme maşalık yapan ve bu milletin iliklerini emen zalim kodamanlara göstereceksin erkekliğini. Ya da bu ülkenin kanını kodamanlara peşkeş çeken siyonist maşası siyasetçilere göstereceksin erkekliğini.

 

Nevruz olayının masum olduğunu düşünmeyin. Aldanırsınız. Bu tür olaylar, ileriki daha şümullü olaylar için birer provadır. Komünizmi bilmeyenler bunu algılayamazlar ve anlayamazlar. Ve bu olaylara, bu taraftakilerin de kayıtsız kaldığını sanmayın. Mustafa Kemal’i kendilerine alet edenlerin, bu olaylardan yana bilgisiz olduklarını da düşünmeyin. Müslüman-Türk Milleti çok uyanık olmalıdır. Dört gözü olmalıdır. Çünkü dört taraftan kuşatma altındadır. Liberaller, kapitalistler, komünistler, diyalogcular; bu milletin mevcudiyetine düşman unsurlardır. Dinin tahrif ve tahrip edilmesinde, tarihten alınan ilhamın kesilmesinde rol oynamaktadırlar. Ilımlı İslam denilen ucubenin mucitleri de buna payandalık yapmaktadır.

 

"Bizim dinimiz en tabi ve makul dindir ve ancak bundan dolayıdır ki son din olmuştur." Mustafa Kemal Atatürk

 

‘’Taç sahibi insandan, ortalama insana kadar herkes için aynı derece de geçerli olan Muhammed’in kanunu, dünyada var olan tüm zamanların, en hikmetli, en bilge ve en aydın hukuki kurallarla örülen bir kanundur.’’ Edmun Berke

 

 

‘’Bizim için esas ve ülkü olan şey: iman ve değerlerdir. Âdemoğluna yön veren, yaşamaya anlam katan şey; ‘’varolmak niçindir?’’ ve ‘’yaşamak nasıl olmalıdır?’’ gibi değerlerdir. ‘’Artık ideoloji çağı geçmiş, şimdi dönem teknolojik üstünlük dönemidir’’ fısıltısı, imandan korkan ve inanç temellerine (komünizmde) ve insani değerlere (liberalizmde) yaptıkları ihanetleri tevil etmeye çalışan sol ve sağ iktidarların tehlikeli komplosudur. Bunun içinde her iki kutup ‘’ilerleme’’ ilkesine dayanmaktadır. İlerleme aldatıcı bir maske olup bugün onun arkasında korkunç cinayetler işlenmekte ve en yüce insani değerler ayaklar altına alınmaktadır.’’ ALİ ŞERİATİ

 

Tarih: 22.03.2012 Okunma: 587

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?