TEKRAR VE HUZUR...

Özgür DENİZ - 21.03.2012

TEKRAR

Hayatta, bilgide, mücadelede bir yerde tekrardır. Zira tekrar olmaması için, farklı bir hayatın, farklı bilgilerin, farklı mücadele yollarının yoktan var edilmesi icap eder. Bu yüzden tekrar, hayatın mutlak gerçeğidir. Eğer yoktan yeni bir yaratılış yoksa, ki yoktur, her şey bir tekrardan ibaret olmaya mahkumdur. Sadece yüzeysel değişiklikler olabilir ancak. Bunu daha açık olarak şöyle söyleyelim; asırlar öncesinden bir Spinoza’nın, bir Schopenhauer’un ya da bir İbn-i Haldun’un söyledikleriyle bugün söylenilenler arasında sadece elbise değişikliği vardır. Hayatta, mücadelede aynıdır. Belki görüngüler farklıdır, yöntemler farklıdır. Bu yüzden insanlar bir şeyi yoktan var edemezler ki, tekrardan arî olsunlar. Elbise değişikliği de, bakış açılarının neticesidir. Binaenaleyh, tekrara takıntı yapmak yersizdir, abestir. Bu ancak cehalete dalalettir. Çünkü tekrar, hayattır; hayatta, tekrardır. Kitabımızı bile okuruz, ikmal ederiz ve döner yine okuruz. Ama her tekrarda bir kazanım mutlaka vardır. Böylece insanlar, ilmi, yine başlangıcında ki durumuna indirgemeye çalışırlar. Git gide fazlalıklar atılır ve elzem olanlar kalır. İlim noktaydı, çoğaltmışlardı ve yine nokta durumuna gelecektir. Bunu görmek, algılamak, anlamak icap eder. Ki, tekrar olmasa idi şayet, insanların sapıtması çok kolay olurdu. Çünkü sürekli farklı bilgilerin, hayatların, mücadelelerin peşinde koşacağız derken, kaybolup giderlerdi.

 

HUZUR

İnsanların, bile isteye çıkmaz yola girip, sonra dönüp dolaşıp çıkar yola girmeleri ne garip! Bu gerçekten cehaletin ve sabırsızlığın sonucudur. Bu durum, şu olaya benzer; şimdi geçmiş zamana dair bir hikâyecik vardır, şöyle ki; deniz kenarında, ahşap evinde, ailesiyle birlikte mutlu bir hayat yaşayan bir balıkçı vardır. Bir gün yanına bir yabancı gelir ve balıkçıyla konuşur, ona telkinlerde bulunur; işte sandalıyla daha büyük işler yapmayı, daha zengin olmayı vs. söyler, nihayet deniz kenarında mutlu bir hayat yaşayabileceğinden dem vurur. Balıkçı çok güzel söyler; ben zaten söylediğin ve onca şeyden sonra ulaşacağım hayata şimdiden sahibim, niçin onca zahmete katlanayım ki der. Bu hikâyecik, haddizatında çok şey anlatmaktadır. Mesela; insanlar, İslam’ı bırakıp ideolojilerin peşlerinden koşturup durmakta ve güzel ömürlerini faydasız şeyler yolunda heba etmektedirler. Oysa en nihayetinde varacakları yer; İslam durağıdır. Yine, dünya, insanları olmadık hayaller peşinde oyalar durur,  huzurunu kaçırır ama insan, sonunda yine maceraya atıldığı noktaya gelecektir. Öyleyse insan, olması gerektiği yerde olmalıdır ve sabırsızlık yapıp yerini terk etmemelidir. Yerinde durarak, sabrederek, en güzel şekilde yaşamalıdır.

Tarih: 21.03.2012 Okunma: 645

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?