BİŞEY YAPMALI

Özgür DENİZ - 11.07.2008

Evet, sevgili dostlar bişey yapmalı. Sevgili ülkemiz günden güne kötüye gitmekte. Her yerden bir delik açılmakta. Güven sarsılmakta. Millet tedirgin. Tam kaotik bir ortam. At izi it izine karışmış durumda. Kurdun adı çıkmış çakallar baş kesmede. Kimin ne olduğu belli değil. Birlik ve beraberlik zamanı. Her parti içyapısına dikkat etmeli. Söylemleri derin tahlile tabi tutmalı. Diğer guruplara yönelik düşmanlık tohumu ekmeye çalışarak tefrika peşinde olanlara itibar edilmemelidir. Bilakis partiden tardedilmelidir. Bilmeliyiz ki dinimizde tefrika kesinlikle haramdır. Fitne lanetlenmiştir ve en büyük günah olarak görülmüştür. Hatta en tehlikeli bir günah. ‘’Fitne katlden beterdir.’’ Kur’an.

 

Bilinmeli ki ayrılıkların değil birliklerin müntesipleriyiz. Allah, vatan, din, kitap, bayrak vs. her şey bir. Küçük ayrılıklar bu birliğe feda edilmelidir. Yoksa istenmedik şeyler olabilir ve külliyen zarar görürüz. Küçük olsun benim olsun sevdasından vazgeçmeliyiz. Birini yapmadığı konularda eleştiriyorsak ve gitmesini istiyorsak biz gelince yapabilecek miyiz ona bakmalıyız yoksa koltuk yüzünden bu tür basit oyunlara tevessül etmemeliyiz. Bilakis destek vermeliyiz. Zira aynı gemideyiz. Küçük oyunların ve basit hesapların adamı olmamalıyız. Halkı aldatmamalıyız.  

 

Bugün ABD, AB ve SİYONİST odaklar netameli işler peşindedir muhakkak. Bu kaotik ortamdan faydalanarak Milli İstihbarat Teşkilatı’na hâkim olmak için mücadele içinde olabilirler. ABD bir yapının çökertilmesine destek verirken kendi güdümünde bir yapı yaratmak peşinde olabilir. Hükümet edenler bu netameli oyuna çok dikkat etmelidirler. ABD yerli işbirlikçilerinden müteşekkil bir yapı yaratırsa şayet, bu yapıyı gerçek dindar vatanseverleri ezmek ve baskı altına almak için kullanacaktır hiç kuşkusuz. Zira Siyonistler dünyadaki akıttıkları kanın ifşa olmasından hiç hazzetmezler ve bunu yapanları yok etmek için her tür baskı yolunu denerler. Sevgili ülkemizi idare etmek için halkın oyuyla idareyi eline alan sayın başbakanımız Tayip Erdoğan çok teennili ve temkinli olmalıdır âcizane düşünceme göre. Ben derin dış ve iç odakların teşrik-i mesaisi ile Tayip Erdoğan’ın muvakkaten ortamı düze çıkarması için muayyen bir süreç diliminde serbest bırakıldığı izlenimine kapılır gibi oluyorum sanki. Ortalık düze çıkınca da muayyen odakların yerli işbirlikçileri aracılığı ile kendi gladio’larını yaratacaklarını düşünüyorum. Bugünkü aydın açılımının sebebinin de bu olduğu kanısındayım. Ilımlı İslam ve Ilımlı Marksizm gibi şeylerden bahsediliyor. Çünkü bu akımların radikalleri olarak telakki ettiklerinin kendileri için tehlikeli oldukları kanısındalar. Liberalleri ve hoşgörücü-diyalogcu kanatları kullanıyorlar. Tabi adalet ve özgürlük olsun ama bu toprağın çocukları da sömürülmesin, ezilmesin. Siyonistlerin güdümüne alınmasın. Teşekkül edecek yeni yapılanma muhakkak gerçek dindar vatanseverlerin inhisarında olmalıdır. Bu işlerin ılımlısı olmaz. Taşeronlara dikkat edilmelidir. Her şeyin sahibi bellidir. Samimi siyaseti ile temayüz eden ve muhtelif suikastlarla ortadan kaldırılmaya çalışılan Sayın Muhsin Yazıcıoğlu beyefendiye karşı tezahür eden ahlaksız ve basit komplolara bu meyanda bakabiliriz. Milli ve manevi direniş cepheleri çökertilmeye ve yozlaştırılmaya çalışılıyor.

 

Ayrıca şu Kürt Sorunu denilen mevzuda dikkatle takip edilmelidir. Zira bir sorun varsa o da bütün halkın sorunudur. Sadece bir kesimin değil, bütün kesim komprador burjuvazinin tahakkümü altındadır. Ve bu tahakküm kırılmadan özgürlük ve adalet yoktur. Birlik imkânsızdır. Bu yüzden birileri bazı şeyleri istismar etmektedir kanaatimce. İşler gerçek mecrasından saptırılmamalıdır. Bu işler çok netameli işlerdir. Ve bilinçli yapılmaktadır haddizatında. Devletin gücü bu tür olaylarla tüketilmektedir. Bu devletin yumuşak karnıdır. Bilinçli olarak kaşınmaktadır. Asırlarca bir arada yaşamış milletimiz bugün ayrıştırılmaya çalışılmaktadır. Malum bir örgüt kullanılarak toplumsal doku bozulmak istenmektedir. Ama bunda yerli işbirlikçilerin suçları da vardır. Doğumuz ya koparılmak istenmekte ya da özerk bir yapıya kavuşturulmaya çalışılmaktadır. Bu çok vahim sonuçlar doğuracaktır. Bu ülkede haksa herkesin hakkı çalınmaktadır. Bakı ise bütün topluma yöneliktir. Öyleyse kurnazlık yapılarak sahtekârca yollara girişmek art niyetliliktir. Bu toprağın çocuklarının birlik harcı İslam’dır. Ama birileri bunu sarf-ı nazar etmek için gayret etmektedir. Kürtler, dindarlar, Türkler diye yapılan ayrımlar kahpecedir. Bu toprağın çocuklarının kimliği bellidir. Bu toprağın çocukları birlerde birleşiktir. Ve akl-ı selim sahibi insanların bir şikâyeti yoktur. Sadece beslemelerin şikâyeti vardır varsa da. Bizlerde o beslemelere karşı uyanık olmak zorundayız.           

 

Hatırlayınız, bir zamanlar kontrgerilla diye bir şey vardı. Ve söylenenlere göre milliyetçiler hâkimdi bu yapılanmada ya da organizasyonu idare edenler onlardı. Sonra ne oldu, peyderpey ifşa edildi. Bir şekilde yapılanmada yer alanlar yok edildi. Bugünse malum bir yapılanmadan söz ediyorlar. Üstelik Türklerle ilgili bir isim verilmiş. Kim bilir belki de tam başarılı olasıya kadar, başarıya ulaşıldıktan sonra tasfiye edilmek üzere, milliyetçi gençliğin de destek vermesini sağlamak için bu isim verilmiştir. Ama kontrgerillanın yok edilmesi için canhıraş mukavemet eden ve üstelik bu yapılanma içindekileri faşistler diyerek lanetleyen ve her birine en ağır cezalar verilmesini sağlayanlar bugün sessiz. Niye? Çünkü fikir farklılığı var. Bugünkü yapılanmada medya ve sermaye başı çekiyor. Şayet başarılı olursa kasalar ve keseler dolacak. Nimet onların vadilerine akacak. Zenginlikler onların inhisarlarında olacak. Hazinenin anahtarını ellerine alacaklar. İstedikleri gibi at oynatacaklar. Her zaman ki gibi zevk ve sefa sürmek onların hakkı olacak. Yerlileri ise ezim ezim ezecekler. Milli ve manevi değerleri yok edecekler. Ama diğerleri dinci-faşist ya güya, nemalanamayacaklardı sefil düşüncelerine göre. Her yerde dinci-faşist diye aşağıladıkları insanlar olacaktı. Rahat at oynatamayacaklardı. Pastadan payları eksilecekti. Zira bunlara göre paylaşım zevkin eksilmesi demekti. Hazinenin anahtarı dinci-faşist olanların elinde olacaktı. Tabi ben sadece bir tespit yapıyorum ve sahtekârlığı faş ediyorum yoksa var olduğu söylenen illegal yapılanmaları destekliyor falan değilim. Münhasıran delicesine sevgili ülkemi ve aziz milletimi canımdan çok sevdiğim için bu kadar çırpınıyorum. Zira artık bu topraklarda ağız tadıyla yaşamak ve ağız dolusu gülmek ve kuşlar kadar özgür olmak istiyorum. Bu da ancak bu toprağın çocuklarının hâkim olduğu demir yumruklu ama adalet ve özgürlük sunan bir devlet çatısı altında olacaktır. İşte bütün canhıraş mücadelem bunun içindir. Bilakis sefaletin şarkısını söyleye söyleye zillet içinde geberip gideceğiz. Hani, Elhamdülillah, kapitalizme ezilmeyecek kadar imkân sahibiyiz ama halkımız için çalışıyoruz. Alınları çizgili, elleri nasırlı, gövdeleri yorgun, bu toprakların öz sahibi olan Ayşe Teyzelerin, Fatma Ninelerin, Ahmet amcaların, Hasan Dayıların alın terlerinin mücadelesi bu mücadele. Yoksa şahsi menfaat kavgası değil. Zira böyle aşağılık ve soysuzca bir kavga verecek kadar kanı bozuk değiliz Elhamdülillah. Çünkü insanız. Çünkü iman sahibiyiz. Çünkü hak ve hukuka inanıyoruz. Çünkü sömürüye karşıyız. Çünkü ahirete inanıyoruz. Çünkü İslam gibi bir dinin müntesipleriyiz. Çünkü her şeyden önemlisi Yüce Allah’ımın kuluyuz.

 

Eflatun derki: ‘’bir sistemin ürünü olan sorunlar o sistem dâhilinde çözülmez.’’ Evet, sevgili ülkem dipten gelen bir değişim dalgasıyla baş başa. Bir döneme hakim olanlar bir travma yaşıyor. Bu durum köklü dönüşümlerin doğal sonucudur tabiatıyla. Bu dönüşüm çok zor da olmuyor gibi bir görüntü veriyor. Zira evrensel senaryocular işleriniz iyi biliyorlar, uzun süreli senaryo yazıyorlar ve zamanı gelince icra ediyorlar. Bu ülkede de Mustafa Kemal’e izafe edilen bir düşünce sistemi oluşturdular. Bu sistemin ürünü olan kültürü de her tabakaya yaydılar. Toplum üzerinde müthiş bir baskı kurdular ki zamanı gelince ve teşekkül edilen sistemin miadı dolunca halka devirtmek kolay olsun. Ama muayyen süre içinde sitemin ayakta kalması ve tıkır tıkır işlemesi için nice cinayetler işletip değerli aydınları katlettiler. Nice vatan evlatlarını birbirlerine kırdırdılar. Ve ne darbeler indirdiler halka. Bu halk çok garip bir halk. İnanın bu satırları yazarken yoğun duygular içinde yazıyorum. Toplu ortamda olmasan hüngür hüngür ağlayacağım. Dayanamıyorum napayım. Çünkü yüreğim acıyor, vicdanım sızlıyor. Ağır geliyor yorgun gövdeme. İnsanım zira. Bir gün olsun güldürmediler bu milleti. Her türlü güzellikten mahrum bıraktılar. Hazinelerini çaldılar. Emeklerini sömürdüler. Ve bunu yapanların bu vatan üzerinde akmış bir damla gözyaşları yoktu. İşte en ağırı da buydu. Gel de yaşa bu sızıları duyumsayarak.

 

İşte bu yüzen diyorum ki; şayet yeni bir sisteme doğru gidiliyorsa, yeni sistemde eskisi gibi ezip, sömürmemeli halkı. Alın terini çalmamalı. Yeni kapitalistler yaratmamalı. Eşe dosta peşkeş çekilmemeli toplumun hazinesi. Ve en mühimi bu sistem Müslüman aydınların kanına girilerek ayakta tutulmaya çalışılmamalı. Ki bunu yapacaklar muhakkak olacaktır. Çok dikkatli ve uyanık olunmalıdır. Zira bu tür aşağılık cinayetler hep sistemleri sağlamlaştırma adına yapılmaktadır. Ama ne acı ki bumerang gibi avcıyı vurmaktadır. Mevcut resimde olduğu gibi. Hâlbuki bu tür netameli işlere vize verilmeseydi mevcut sistem ebedi olabilirdi. Birlik ve dirlik içinde yaşanabilirdi. Kimsenin hakkı yenmezdi. Aydınlar ölmezdi. Toplum parçalara ayrılmaz, terör doğmaz, toprağın çocukları birbirinin kanına girmezdi. Ağız tadıyla yaşar, ağız dolusu gülerdik, kuşlar gibi özgür yaşardık. Devletimiz güçlü, milletimiz huzurlu olurdu. Ama olmadı, yaptırmadılar, yapamadık. Dış ve iç düşmanlar müsaade etmedi. Üstelik yapılan baskılar Mustafa Kemal üzerinden yapıldı ve halk Mustafa Kemal muhalifiymiş gibi gösterildi. Şimdi çırpınıyorlar ama iş işten geçti. Atı alan Üsküdar’ı geçti. Şimdi bari uyanık olalım. Değerleri zedelemeyelim. Halkı üzmeyelim. Emeği gaspetmeyelim. Artık burjuvazinin tahakkümü sona ermeli. Siyasetler babadan oğla miras kalmamalı. Bugün bakıyoruz manzara hiçte iç açıcı değil maalesef. Babalar ve oğullar saltanatı görünümü var sanki. Herkes evladını zengin etmeye çalışıyor. Ama millet hala sefaletin şarkısını söylüyor. Artık sömürü çarkı kırılmalıdır. Toplum mülkün sahibi kılınmalıdır. Toplumsal mülkiyet hırsızlığı cezasını bulmalıdır. İktidarın sahibi kılınmalıdır. Dinin sahibi kılınmalıdır. Zer-zor-tezvir şebekesi çökertilmelidir. Firavun-Karun-Belam devri nihayet bulmalıdır. Tevhit-adalet-özgürlük tüm bünyeye hâkim olmalıdır. Vatan bütünlüğü, millet birliği içinde işlerimiz yoluna koymalıyız artık. Bu işi de ancak milli-manevi dinamiklere istinat eden demir yumruklu bir devlet, keskin kanunlar ve her yerde eli, gözü, kulağı olan çok güçlü bir milli istihbarat, emniyet, jandarma teşkilatı sağlayabilir. Ama kesinlikle samimi dindar vatanseverlerin, yani bu toprağın çamuruyla elleri kirlenmiş olan, bu toprakların suyunu içmiş, havasını solumuş olan, bu toprakların hamuruyla yoğrulmuş olan vatan çocuklarının, hâkim olduğu teşkilatlar olmalı bunlar. Kesinlikle ılımlıların –hangi ılımlı olursa olsun- hâkim olduğu değil kesinlikle. Zira çok acı çekeriz.

 

Tevhit-adalet-özgürlük-kitap-devrim-ahlak-emek-vatan-bağımsızlık.

Sevgili ülkemiz Türkiye’miz bir gün mutlaka özgür olacaktır inşallah.

Toplum her şeyin sahibi olacaktır inşallah.

Zer-zor-tezvir şebekesi çökertilecektir inşallah.

Tarih: 11.07.2008 Okunma: 588

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?

Mustafa Türköz

06.06.2008 - 06:49

Vay be ! Se neymişsin be abi ? Orhan Pamuk ta milliyetçi oldu ya, gerisine ne diyeyim.. Orhan Pamuk ta milliyetçi ise bu ülkede milliyetçi olmayanlar kim? Her şey birbirine karıştırılmaya başladı.. Çorbacı dükkanı mübarek !

Mustafa Türköz

06.06.2008 - 06:49

Vay be ! Se neymişsin be abi ? Orhan Pamuk ta milliyetçi oldu ya, gerisine ne diyeyim.. Orhan Pamuk ta milliyetçi ise bu ülkede milliyetçi olmayanlar kim? Her şey birbirine karıştırılmaya başladı.. Çorbacı dükkanı mübarek !