NELER OLUYOR?...12...

Özgür DENİZ - 14.02.2012

Hassas bir dönemden geçtiğimiz doğrudur. Öyleyse herkes hassasiyetli olmak zorundadır. Mesela, MİT müsteşarı hakkında işlem yapan savcının sicili kesinlikle tetik edilmelidir. Yabancı ajanlarla bir bağı var mıdır incelenmelidir. Bu olayda yabancı güçlerin eli olabileceği gibi, yabancı güçlerin etkisi altında bulunan cemaat grubunun da eli olabilir. Ki, yabancı istihbaratların ve güçlerin, malum cemaat tavassutu ile bu millet üzerinde etkin olmaya çalıştığı gizlenemeyecek kadar aşikârdır. Bilen bilmektedir bunu. Bunlar, muhtemel seçeneklerdir. Zira ortada bir güç savaşı olduğu apaçıktır. Kurumlar üzerinde bir hâkimiyet mücadelesi verilmektedir ahmakça. Sanki kurumlar birilerinin tapusuna geçecekmiş gibi. Ki devletimizi sarsan en büyük ahmaklıklardan biri bu anlayıştır ve bugüne kadar yapılamakta olanda budur. Oysa böyle bir düşünce çok vahimdir ki, hala bu anlayışın doğurduğu zararların olumsuz sonuçlarını yaşıyoruz. Çünkü kurumlar, bu milletin ortak aklını temsil eden, ortak kaderine yön veren yapılanmalardır. Ve bu toprakların ruhu ve kadim kökleri temelinde şekillenmelidirler, birilerinin istedikleri minvalde değil. Zira birilerinin istedikleri minvalde şekilleneceklerse, başka birilerinin o şekle müdahalede bulunması ve kendi istediği şekilde tanzim etme çabası meşruiyet kazanır. Bu da, kurumların ciddiyetine halel getirir. Toplum nezdinde itibarının zedelenmesine yol açar ve güven kaybı yaşar. Ama milletin genelini temsil eden değerler ekseninde şekillenmesi ve toplumun ortak iyiliği ve kaderi ekseninde iş yapması, milletin benimsemesini ve bağrına basmasını tevlit eder.  Öyleyse, herkes haddini bilmelidir ve ülkenin, milletin istikbalini tehlikeye atacak hamlelerden ve yanlışlardan kaçınmalıdır.

 

Bu olayda, sanki bir taşla birkaç kuş vurulmak isteniyormuş gibi bir izlenim edinmek zor değildir. MİT, bu ülkeye muhalif birilerinin istediklerini yapıyor olabilir ve bu olayla MİT kurumunu yönlendirme yetkisine sahip kişilerin yerleri sağlamlaştırılmak isteniyor olabilir ve böylece aynı yolda daha rahat ilerlemeleri kolaylaşır. Yine, PKK ve BDP ortaklığı ile yapılan kirli ve kanlı faaliyetler MİT kurumunun üzerine yıkılarak, PKK ve BDP temize çıkarılmak ve Kürt kardeşlerimiz üzerinde ki etkisi artırılmak isteniyor olabilir. Keza, MİT kurumunun, PKK ve KCK denilen kanlı ve kirli şebekelerin içerisinde ki elemanları deşifre edilerek diskalifiye edilmeleri ve böylece PKK ve KCK şebekelerinin MİT kurumundan habersiz istediği gibi faaliyet yapmasını sağlamak ve iç çatışmaya zemin hazırlayacak olayları rahatça tertiplemesini sağlayacak zeminin oluşmasını istiyor olabilirler. Tabi ki şu ihtimalde olabilir. MİT kurumu, Müsteşar Sayın Hakan FİDAN Bey zamanında daha milli bir yapıya kavuşuyordur, daha da bağımsız hale geliyordur ve yabancı istihbaratlarla boy ölçüşecek dereceye yükseliyordur ve buda şerefsiz MOSSAD ve CIA gibi istihbarat teşkilatlarını rahatsız ediyordur ve buradan da MİT Müsteşarı Sayın Hakan FİDAN Beyin itibarı zedelenmek isteniyor olabilir. Akıllıca düşünmek ve ülkemiz, milletimiz için en güzel kararı vermek en yetkili makamlarındır.

 

   MİT kurumuna azami dikkat gösterilmelidir. Sayın Müsteşar, kurumun itibarını sarsacak hareketlerden kaçınmalıdır. MİT Müsteşarı da olsa, diğer kurumlarda ki üst düzey makam sahipleri de olsa, herkes haddini ve görev alanını bilerek hareket etmelidir bence. Akil adamlar varsa şayet, otokontrolü iyi sağlamalıdırlar. Çok temkinli hareket etmelidir. MİT bittimi, BİT ler kanınızı emmeye başlarlar asla unutmayın. Bu yüzden şereflice hareket etmenizde fayda vardır. Zira şu zamanlar netameli zamanlardır. Nicelerinin avuçlarını ovuşturdukları zamanlardır. Nereden bir açık yakarlım da, on ikiden vururum diyen namussuzlar fırsat gözlemektedir emin olun. Olabildiğince müteyakkız olmalısınız. MİT, hem kendini korumalıdır, hem de muhtemel tehlikelere karşı temkinli olmalı ve her şerefsiz hamleyi anında bertaraf edebilmelidir. Politikacılarda birazcık namuslu olmalıdırlar. Küçük ve basit çıkar hesapları peşinde koşmaktan vazgeçmelidirler ve büyük resmi düşünmelidirler. Zira kayıp büyük resme göre olacaktır. Şerefli insan, kendini değil, milletini düşünür. Kendi çıkarını değil, ülkesinin çıkarını düşünür.

 

MİT, bazı eylemlerinden dolayı tenkit edilmektedir. Tenkit edenler ne yaptıklarını bilerek yapmakta değillerdir. Ahmakça, MİT kurumuna vurmaktadırlar. Sanki MİT kurumunun yaptığı işi bilmiyorlarmış gibi. Hadi, bu kuruma doğuştan düşman olanları anlarım da, şu bazı güya İslamdan dem vuran züppeleri anlamak çok zor geliyor. Ulan geri zekâlı, sen MİT kurumun görev alanını ve yetkilerini bilmiyor musun? Neymiş efendim? MİT, bazılarını hukuksuz yollardan dinliyormuş. Napacaktı kuzum? Teröristlere yol mu verecekti? Yerli görünen ama yabancı ajanlarının maşalığını yapanlara hadi be yürü koçum mu çekecekti? Cemaatin yan kuruluşu olan bir gazetede yazan sefil güya soru soruyor, diyor ki; ‘’benim kod adım ne?’’ ah ben olacam ki, sana öyle bir kod adı söylerim ki, yatağından dışarı adım atamazsın. Şaklaban herif, soytarılık yapıyor, güya efelik kesiyor. Kimsin sen lan? Daha dün, deliklere kaçıyordunuz, bu toprakların has çocukları yapılan zulümlere direnirken, şimdi kalkmış efelik taslıyorsun. Zoru görünce deliğe gir, kolay zamanlarda efelik yap. Bu mu lan senin adamlığın? MİT kod adı vermiş ya bazı kalemli teröristlere. Bu da kod adı istiyor kendisine. Demek ki, seni adam yerine koymuyorlar. Direnecek haysiyetten yoksunsun, teröristlik yapacak cesaretin yok. Eee, napsın ki MİT seni? İnsan dediğinde utanma duygusu olacak kardeşim. Müslüman görünmekle Müslüman olunmuyor, Türk görünmekle Türk olunmuyor, Kürt görünmekle Kürt olunmuyor. İnsan görünmekle insan olunmuyor.

 

Maalesef, bizim devletimizi, kurumlarımızı ve ülkemizi mahveden şey; İslamcı diye bildiklerimizin korkak ve kompleksli davranışları, milliyetçi diye bildiklerimizin samimiyetsiz ve lakayt politikaları (oysa bu ülkede İslamcıların ve Milliyetçilerin ittifak etmeleri, politikalarını yeniden gözden geçirmeleri, ortak akılda ve vicdanda mutabakat sağlamaları, İslam temelli Milli siyasette buluşarak, Allah’ın sözünü siyasetlerine temel yaparak, ülkenin ve milletin kaderine yön vermeleri gerekir, ama o iradeyi, aklı, izanı ve vicdani duyarlılığı ara ki bulasın), derin cemaatin yabancı ve yerli yabancı güçlerle kirli ittifakları ve hadlerini aşan icraatları, liberal hainlerin yabancı uşaklıkları ve kirli faaliyetleri, Kemalist kesimin gizli ve nefsi planları, küçük ve basit çıkar hesapları ile derin ittifaklarıdır. Millet zevahirle avutulmaktadır. Arka planı da göremediği için, sunulanı yemektedir. Böylece, kadim bir millet ve ülke harap olup gitmektedir. Herkes, kendi bencilliğinin buzlu sularında, küçük ve basit hesaplarında boğulmaktadır. Her yapılan iş, düşmanlara yaramaktadır. Allah; akıl, izan, vicdan versin. Âmin.

 

Tarih: 14.02.2012 Okunma: 618

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?