KATİL DEVLET HA!...

Özgür DENİZ - 20.01.2012

Şunu bileceksiniz ve asla unutmayacaksınız oğlum; bu ülkenin, devletin ve milletin mevcudiyetine suikast içinde olan herkes, muhakkak, bedelini en ağır şekilde ödeyecektir. Ne bu millet kabiledir ne de bu devlet kabile devletidir. Bu milletin ve devletin kökü, tarihin derinliklerine, ucu atinin sonsuzluklarına uzanır. Bu milletin çocukları da, en zor zamanlarda, ölümü esarete tercih ederler. Aklınızı başınıza alınız!

 

Evet, bir insanın nahak yere katledilmesini istemeyiz ve bu tür alçakça eylemlerden yana da olmayız ama hiçbir ihanete de geçit verilmez bu topraklarda. Haddinizi bileceksiniz! Katil devlet diye havlayanlar, devlete karşı havlamaktan önce dönsünler de bir defacık kendi içlerine baksınlar. Gerçek katilleri orada göreceklerdir. Adamlarınızı katledeceksiniz ve o katliamlardan devleti sorumlu tutup, bu milleti itham edip, bu devletin ve milletin varlığına yönelik suikastlara teşebbüs edeceksiniz. Öyle yağma yok. Böyle alçaklıklar karşısında, bu devletin ve milletin demirden yumruğunu, odun kafalarınızda bulacaksınız.

 

‘’Aynı adamlar, aynı çakallar hem öldürüyorlar hem de anıtı başında nutuk çekiyorlar. Bir ölüyü şana şerefe boğuyorlar ki, bir başkasının hayatını zehir etsinler.’’ Jean Paul Sartre.

 

Arkadaşlarım, dostlarım, kardeşlerim! O kadar yoğun gündemlerin ve sinsi tuzakların mengenesindeyiz ki, insanın bir dakika bile durup kendine yönelmesi neredeyse imkânsız kalmaktadır. Müthiş bir derin saldırı vardır. Dine, devlete, vatana ve millete karşı. Bu saldırı da, aslında, görünen ve görünmeyen yüzler birliktedir. Kimisi ön planda siyasi kulvarda tazyikatta bulunmaktadır, kimisi de arka planda bu tazyikatların daha yoğun olması için derin çalışmalar içerisindedir.

 

Bu ülkenin bekasını, bu dinin idamesini, bu milletin varoluş kavgasını ve bu devletin temellerinin sağlam kalmasını isteyenlerde bu büyük ve kökleri çok uzaklara uzanan şebekelere karşı birlikte hareket etmelidir. Bizler buz dağının görünen kısmının legal olduğunu düşünebiliriz, samimi olduklarını, normal şartlarda siyaset ettiklerini düşünebiliriz ama asla böyle değildir. Ayağın biri normal siyaset sahnesinde ise, diğeri muhakkak terörizm sahnesindedir. Siyasi alanda ki niceleri, terör alanında da faaliyettedir. Bu topraklar, bugün içinde bulunduğu şartlara kolay gelmedi dostlarım. Birileri siyasi alanda faaliyetler yaparlarken ve aynı zamanda arka perdedeki terörist faaliyetleri desteklerlerken, illegal yapılarda kaosa meydan verecek hareketler içerisindeydi. Bu yüzden Mustafa Kemal Atatürk’ün arkasına, gölgesine sığınanlara asla inanmayınız. Bu toprakların bu hale gelmesinde ki en birincil, en önemli sebep budur. Hep Mustafa Kemal’in ardına sığına sığına ve sizlere şirin gözüke gözüke bu ülkeyi harap ettiler.

 

Mustafa Kemal’in gölgesine sığınanlar bu ülkeye zerre bir şey vermemişlerdir ama çok şeyler alıp götürmüşlerdir. Uyanık olmalıyız, akıllı olmalıyız ama aynı zamanda haklı davamızı da savunmak zorundayız. Hem düşmana direnmek hem de dostu uyarmak, tarihi ve dini vazifemizdir. Çünkü ancak birlikte olarak bu vartanın eşiğinden dönebiliriz yoksa uçuruma yuvarlanırız. Milli ve dini varlığımızı ortadan kaldırmak ve bu topraklarda Müslüman-Türk Milleti’nin varoluş kavgasını akamete uğratmak derdinde olanlar vardır. Ve bu sinsi planda bütün gâvurlar ortaktır. Dış ve iç gâvurlar, aynı hedef uğrunda ittifak etmişlerdir. Zevahire asla aldanmayınız. Zira bu ülkede bütün görüntüler makyajlıdır ve gerçeği gizlemektedir.

 

Sizler Mustafa Kemal’in ardına saklananlarla, PKK nın gölgesinde iş yapanların ihtilaf halinde olduklarına kesinlikle kanmayınız. Aynı şekilde bu ülkede ki, gayr-i müslim unsurlarında çokta masum olmadıklarını kesinlikle biliniz. Evet, onlara güzel davranalım ama tuzaklarına karşı da uyanık ve tetikte olalım. Arka planda mutlak olarak ittifak halindedirler bütün bu şebekeler. Harici ve dâhili unsurlar. Ve bu topraklarda Müslüman-Türk Milleti’nin varlığını yok etmek derdindedirler. Bu ülkede milli ve dini varlığa muhalif bir hareket peşindedirler. Bu toprağın öz be öz çocukları bu sinsi planları ihsas etmelidirler ve ona göre tedbirlerini almalıdırlar. Yoksa çok acı günler bizleri beklemektedir.

 

Dostlarım! Sizlere sahte sözlerle, sahte gülücüklerle yaklaşmalarına bakmayınız bazılarının. O sözlerin ve o gülücüklerin ardında alevli bir cehennem gizlidir. Üstelik onların yalnız olduklarını da sanmayınız. Onların arkasında bütün küfür ehlide vardır. Sizler aralarınız da ki, ufak nüanslara takılıpta birbirilerinizle çekişmeyiniz. Evet, uyarınız, üstelik şiddetle uyarınız ama mutlak olarak birbirinizle kavgaya tutuşmayınız. Birbirinizi satacak duruma düşmeyiniz. Zira sizin düşmanlığınız, düşmanlarınıza yaramaktadır ve düşmanlarınızı birleştirmektedir, hedeflerine daha kolay varmalarının önünü açmaktadır. Bugün HRANT DİNK davsında olanda budur. (Hrant Dinki de katledenler, gerçekte, Ermeni Diasporasıdır, bu asla ölmeyecek bir gerçektir, ama maksat Türk Devleti’ne ağır tahribat verdirmektir. Tıpkı Ahmet Kaya’nın katillerinin, siyonizmin güdümünde ki ve PKK etkisinde ki, Ermeni menşeli Kürtler olduğu gibi.) Zira bir cinayet üzerinden bu milletin ve devletin varlığına suikast düzenlenmektedir, bu millete ve devlete kin kusulmaktadır. Devlet katil ilan edilmektedir.

 

Evet, bendeniz, bu devletin bir vatandaşı ve bu milletin bir evladı olarak, şahsen, devletimin böyle bir durma düşmesinden gocunan biri değilim. Zira aslı olmayan bir şeyden gocunacak ve devletime kızacak kadar ahmak değilim. Bir devlet güçlü olmazsa ve gücünü somut olarak göstermezse, bir iki çapulcunun oyuncağı olmaktan kurtulamaz. Devlet, gerektiği takdirde öldürebilmelidir. Vatan hainlerini besleyecek değildir. Sen bu topraklara ihanet edeceksin, bu devletin düşmanları ile ittifak içerisinde olacaksın, bu milletin varlığına suikast tertip edeceksin ama hala bu topraklar üzerinde soluklanacaksın. Kusura kalma yavrum bunu yaptırtmazlar. Ne bu devlet yaptırtır bunu, ne de bu devletin çocukları yaptırtır.

 

Kimse de bu derin ve sinsi yönlendirmelere kanmamalıdır ve oyuna gelmemelidir. Sağ kesimdeki bazıları, güya demokratlık nanesine bu tezgâha düşmektedirler. Ama onlar kafası basmayan giydirilmiş kütükler gibidirler. Şu an ele geçirdikleri servetlerin ve makamların sarhoşluğunun etkisindedirler ve elde ettiklerini kaybetmekten korkan zavallı mahlûklardır. Senin devletine suikast düzenlenmektedir arkadaşım, bunu göremeyecek kadar kör müsün? Onlar senden köle olmanı, devletinin kendilerinin eline geçmesini istemektedirler. Milletinin ahlaksız olmasını ve sürekli onlara hizmet etmesini istemektedirler. Senin, milli ve dini varlığını ortadan kaldırmak, seni tarihten silmek istemektedirler. Sana karşı gövdeleri kinle doludur bu çapulcu sürülerinin.

 

Öyle herşeye, ahmakça hoşgörüyle yaklaşamayacaksın. İnsanlık tarihinde hoşgörü çok az, nefret ise boldur. Sen ne kadar da hoş görürsen gör, ne kadar da alttan almaya çalışırsan çalış, sana karşı suikastlar asla son bulmayacaktır. Bilakis seni hoşgörüyle uyutup, gevşekliğe sevk edip, bu arada ihanetlerini hızlandırmaktadırlar. Bu ülkede ki, eline kalem alıp kafasına göre çiziktiren her alçağa da inanmayınız. Onların yüzlerine geçirdikleri demokratlık maskesine kanmayınız. Onlar gerçek katillerin köpekleridirler. Havlamaları gerektiğinde havlatılan. Gerçek budur dostum! Ama elbet acı vermektedir ve acı olmazsa kendine gelemezsin ve kendinde olamazsın dostum. Zira hep iyi olmak, acısız olmak zordur ve kabil değildir. Asıl iyi olduğunu sandığın ve acıdan kurtulduğunu düşündüğün anlarda yan ve dertlen sen. Zira öyle zamanlar, senin karanlığa gömülmek üzere olduğun zamanlardır.

 

Bunlar, her zaman hükmetmeye alışmışlar dostum ve alışmış kudurmuştan beterdir derler atalarımız. Bunlar, çarklar kendi istedikleri gibi dönmeyince kudururlar. Çarklar, bu milletin evlatlarının istediği gibi dönmeye başlayınca, başlarlar höykürmeye. Bunlara aldırmayınız. Kimisi kandile gider gelir, kimisi bavullarla evrak taşır, kimisi köşesinden kusar. Bunların tek dertleri vardır; Müslüman-Türk Milleti’ni tahkir ve tezyif etmek, Müslüman-Türk Devleti’nin temellerini sarsarak kendi istedikleri şeytani düzeni egemen kılmaktır. Tarihine ve dinine dön dostum. Bu iki kadim temel, sana en doğru yolu gösterecektir bil!

 

Son tahlilde; oyunlara gelme. Maskelerin ardındaki yüzleri görmeye çalış. Tetikte ol. Harekete her zaman hazır ol. Silahınla aklını birleştir. Silahını aklın yönetsin. Hainleri bil ve asla unutma. Devletine sahip çık. Milletinin birlik ve beraberliği için gayret et. Ülkeni sev ve koru. Dininden al ilhamı ve asrın idrakine söylet. Diline sahip çık. Kültürüne ve törene uygun davran. Ecdadına ihanet etme. Onların nasıl yaşadıklarını, nasıl hareket ettiklerini ve oyunlarını nasıl kurduklarını öğren. Ve asla unutma, uyuma!

 

 

EKSTRA:

 

BİR:

Konuşmaları ortalığa yayılan generallerimiz devlete, millete ve ordumuza ihanet içindedirler. Ve şuna inanıyorum ki; bilinçli şekilde konuşturulmaktadırlar. Sırf ordumuz üzerinde ki planların, daha kolay işlemesi için. Toplum zımnen tahrik edilmektedir. İşte ordu bu generallerin elindedir ve ordu bunlardan kurtarılmalıdır dedirtilerek, orduya karşı yapılanlar haklı gösterilmeye çalışılmaktadır ve toplum nezdinde infiale yol açmasının önüne geçilmektedir. Ordumuz, bu tür subaylardan arınmalıdır ve böyle ihanetlere yelken açanlar kesinlikle infaz edilmelidirler. Ve artık uyarılmalarının vakti gelmiştir. Subay olsan da haddini bileceksin aslanım. Eğer bu ordunun mensubu isen, hareketlerine dikkat edeceksin. Ordunun yıpranmasına sebep olmayacaksın. Bir şey yapmışsan, bir ihanete yeltenmişsen cezanı çekeceksin ve uslu uslu oturacaksın. Bu ordunun generali olmak kolay değildir, olmuşsan da rütbene layık hareket edeceksin. Kim olduğunu ve nerenin mensubu olduğunu asla unutmayacaksın. Bu türlü konuşmaları da öyle ortalığa saçmanıza lüzum yok beyler. Eğer bunu dış güçler ve dış düşmanlar yapıyorsa da engel olmasını bileceksiniz. Biliniz ki, bu tür şeyler eli kuvvetlendirmez, daha da zayıflatır. Üstelik bu ülkeye, devlete ve millete zararları tahin edilemez boyutlarda olur. Ama aklınız basıyorsa anlarsınız bunu!

 

İKİ:

Molotofkokteylinin silah sayılması çok güzel bir karardır ve isabetli bir karardır. Ve bu karar zerre taviz verilmeden uygulanmalıdır. Kalbi teşekkürler Sayın Bakan! Artık, bu devlete, bu ülkeye ve bu millete yönelik, fitne ve fesat tohumu eken yazılarda silah olarak değerlendirilmelidir ve gereken muhakkak yapılmalıdır. Eline kalem alan herkesin ihanete yeltendiği bir zaman sürecinden geçiyoruz. Bu kiralık kalemlere dikkat etmelisiniz. Ve onların kader kalemlerini kırmakta tereddütlü davranmamalısınız. Zira sizin kader kaleminizi kırmaktan zevk alanlara yaşama fırsatı tanımanız, kendi ecelinize gülümsemeniz anlamına gelecektir. Bunun düşünülmesi bile vahimdir. Gücünüzü göstereceksiniz ve haddini bilmeyenlere hadlerini bildireceksiniz.

 

ÜÇ:

Çocuklarınıza da sahip çıkınız ey aileler! Ve evlatlarına sahip çık ey devletim! Çocuklarının zehirlenmesine müsaade etme. Lüzumsuz hoşgörü ve özgürlük oyunlarıyla kendi evlatlarının ruhlarına ve beyinlerine yönelik suikastlara müsaade etme. Duyuyoruz ki, Milli Eğitim alanında çocuklarımız harici saldırılar altındadır. Kafaları ve gönülleri zehirlerle doldurulmaktadır. Bu tarihi bir yanlıştır. Birilerine hoş görünmek ve demokratlık sergilemek adına, evlatlarının katili olma. Önce kendi tarihini öğret, kendi dinini öğret. Kendi tarihini ve dinini öğrettin de, sıra Uzak Doğu dinlerine mi geldi Allah aşkına? Ya da başkalarının tarihlerine ve kültürlerine mi geldi? Veyahut kendi ecdadını öğrettin de, milletimizin içinde ki asalakları rol model olarak göstermene mi geldi sıra? Bu affı imkânsız bir ihanettir!

 

DÖRT:

Terör örgütleri, güç ve servet kontrolünü sağlayan araçlardır. Milleti sürekli birbirlerine karşı vuruşturarak, güce ve servete egemen olmaktır. Küresel lordlar, terörizmi asla terk etmezler. Terörizme karşı ancak ve ancak, milli birlik ve beraberlik içerisinde olursanız başarılı olursunuz. Yoksa asla bu vebadan kurtulamazsınız. Terörizme hükmedenler, arka perde de kasalarını doldurmaktadırlar. Çünkü terör sebebiyle, milletler parçalanmaktadır ve düşmanın ağına düşmektedir. Böylece kolay lokma olmaktadır. Bütünü yiyemeyen, o bütünü parçalara ayırarak yemektedir ve aynı zamanda bu yoldan güç ve servet elde etmektedir. Ahmak olmayalım!

 

BEŞ:

Bir tane siyonist paçavrası, Türkiye’yi teröristler yönetiyor demiş. Dönde aynaya bak domuz yavrusu. Gerçek teröristi orada göreceksin. Bu ülkeyi kimin yönettiğine ve kimlerin yöneteceğine, ancak ve ancak bu milletin çocukları karar verir. Ve birilerine bedel ödetilecekse, yine bunu, bu milletin çocukları yapar. Sen ve senin gibi domuz yavruları değil. Tarihin görüp göreceği en alçak teröristler senin atalarındı ve şimdi onların mirasını sen devralmış durumdasın. Daha ne havlayıp duruyorsun?

 

‘’ANLAMADIĞINIZ ŞEYLE SAVAŞAMAZSINIZ.’’ Özgür Deniz

 

Tarih: 20.01.2012 Okunma: 582

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?