SAKİN OLUN, SORUN YOK!...

Özgür DENİZ - 30.07.2011

Evet bebeğim, sakin olmak icap ediyor, sorun yok. Sorun varmış gibi gösterenler, zaten kendileri sorunludurlar. Bu yüzden kendi sorunlarını toplumsallaştırmak istemektedirler. Fakat devir eski devir değil bebeğim! Artık toplum, gaza gelecek bir toplum değil. Saltanatı sarsılanlar gerginlik yaratma derdindedirler. Sermayedarlar ve medya papağanları, yani siyonist beslemesi olan züppeler, şerefsizler. Sürekli asker aracılığı ile bu millete hükmettiler, şimdi hükümranlık devri bitiyor, sancı bunun sancısıdır. Toplumu kendi sorunlarıyla boğmak istiyorlar. Toplum, bunların yüzünden karışsın istiyorlar, kendileri de kenardan izliyorlar. Prim verilmemesi şarttır. Çünkü ülke huzuru buna muhtaçtır. Toplumun olayı büyütüp galeyana gelmesi vatana ihanettir, millete saygısızlıktır, devlete sadakatsizliktir. Toplumu karıştırmak isteyenlere de yol verilmemelidir, gerekirse acımasız olunmalıdır. Zaten sorun da büyük oranda halledilmiştir. İstifa edenler gittiyseler de yerleri anında doldurulmuştur. NECDET ÖZEL paşa da bu milletin evladıdır. Böyle biliyoruz ve böyle bilmek istiyoruz. Gidenler görevlerini ikmal ettiler, nöbet sırası gelenlerdedir. Şerefle ikmal edildiyse ve şerefle nöbet devralınacaksa ne mutlu. Fakat aynı düzen devam edecekse, her gün onlarca şehit verilmeye, apansız karakollar basılmaya, Mehmetler esir alınmaya, teröristle köylüler karıştırılmaya devam edecekse ve bütün bunlar olurken vitrin mankeni olunacaksa bırakınız her şey olduğu gibi kalsın. Artık ordunun daha dirayetli ve daha kararlı olmasını istiyoruz. Lüzumsuz merhamete de gerek yok. Caniye acınmaz ve acımayacaksın. Liberal köpeklerin tenkitlerinden çekinerek iş yapmayacaksın. Teröristle, masum vatandaşı ayırmayı bileceksin. Artık, Kürt kardeşlerimizi şefkatli kollarınızla kucaklayacaksınız ve terörün ve terörün dili olan kravatlı cellâtların baskısından kurtaracaksınız. CIA, MOSSAD, ASALA itlerinin Doğu’da cirit atmasını önleyeceksiniz. Yani gerçek manada TÜRK-İSLAM ORDUSU olacaksınız. Ecdadınıza layık olacaksınız. Ecdadınız olan OSMAN GAZİ’NİN beyan ettiği gibi, bu yolun kuru bir kavga yolu olmadığını kesin şekilde bileceksiniz.

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ, eğer iki tane generalimizin istifasıyla sarsılacaksa zaten batsın daha iyi. Türk Ordusu iki generalimizin istifasıyla zaafa uğrayacaksa yok olsun daha iyi. Ne yani bunca zamandır binlerce şehit verdik zaafa uğramadı da şimdi mi zaafa uğradığı akıllara geldi. Geçelim onu bir kalem beyim. Bu ordu zaten yıllarca zaafa uğratılmaktadır kasıtlı olarak. PKK’nın bitirilememesi ne demektir? Üç beş tane dediğimiz alçak çakallara onlarca şehit vermek amma şehitlerin karşılığını bile alamamak ne demektir? Bir şehide yüz çakal alabildiyseniz sorun yok, amma var mı böyle bir örnek? Evet, mübalağa yapmıyorum, eğer bir Mehmetçiğe bedel olarak en azından yüz tane çakal leşi seremiyorsanız bu milletin yüzüne bakamamalısınız. Çünkü bu milletin tarihi şanlı destanlarla dolu bir tarihtir. Bu milletin tarihi şerefli kahramanlarla dolu bir tarihtir. Bu millet krallara diz çöktürmüştür amma ne hazin ki üç beş alçak itin karşısında zaafa uğratılmıştır, hem de kasıtlı olarak. Bu millet hiçbir zaman malayani ile iştigal eden bir millet olmamıştır, hep bir maksat uğrunda mücadele edip durmuştur mütemadiyen. Fakat bu millet dininden koparılmıştır, dilinden koparılmıştır, tarihinden koparılmıştır, ecdadından uzaklaştırılmıştır, bütün değerlerinden koparılmıştır ve maksatsız, hedefsiz bir sürü kılınmıştır uzun zamandan beri. Ve öyle olunca da, üç kuruşluk çakalların karşısında zaafa uğrar hale gelmiştir, sürekli kendisine ihanet edilmiştir. Zaten sorunda buradadır. Bu milletin artık gözünü açıp, hainleri bir nebze de olsa deşifre etmesidir. Hainlerin tasallutuna son verme gayretine tutulmasıdır.

 

Şerefli Türk Ordusu, muhasara altına alınmıştır. Ve sürekli ihanete uğramıştır. Sürekli sermayedar kodamanların, medya pezevenklerinin gadrine uğramıştır. Ordumuz daima yanlış yönlendirilmiştir ve mazlum milletimizle karşı karşıya getirilmek istenmiştir. Kendi evlatlarıyla arasının açılmasına çalışılmıştır daima. Bu yüzden de kendi sorumluluğunu ifada sıkıntıya düşmüştür. Böylece de üç beş çakal karşısında zaafa düşürülmüştür. Artık sermayedarların ve medyanın tam karşısında olan bir ordumuz olmalıdır. Hem iç düşmanlarla hem de dış düşmanlarla mücadele edecek bir yapıya sahip olmalıdır ordumuz. Bu milletin ruh haritasıyla uyum içinde olmalıdır. Tarihiyle, diniyle, diliyle, gelenekleriyle, kültürüyle, ecdadıyla uyum içinde olmalıdır. Vatana, millete, dine ve devlete sadakati sonsuz olmalıdır. Bu ülkenin Emniyet Teşkilatı ile mutlak uyum içinde olmalıdır, eşgüdümlü çalışmayı başarabilmelidir. Teröre karşı kesinlikle acımasız olmalıdır. Halkı kazanmalı ve terörü ezmelidir. Bir kalem, Kandil’de ki, Ermeni bozması ve Siyonist dönmesi olan ama Kürt maskesi takarak Kürt kardeşlerimizi aldatan ve onlara ihanet eden alçakları mutlaka Kandil’in tepesinde sallandırmalıdır. Şehirlerde de herhangi bir zafiyete asla prim vermemelidir. Şehirleri cehenneme çevirmek isteyenleri kendi cehennemlerinde yakmakta tereddüt göstermemelidir. Sen cesaretsiz olursan, karşındakine fırsat verirsin. Bu yüzden lüzumsuz merhamete gerek yoktur. Batı denilen kahpe evladı ve katil barbarların insan hakları martavallarına kanmamalıdır, onların içimizdeki sefil ve hain ajanları olan liberal züppelerin hainane tenkitlerine de kulak asılmamalıdır. Gereken neyse, yerinde, zamanında ve layığı ile yapılmalıdır, sadece hakikate boyun eğilmelidir. Hiçbir zaman barbarlardan ve insanlık katillerinden ders alacak değiliz.

 

Ayrıca, Liberal denilen vatan hainlerinin dümen suyuna da girilmemelidir. Bu devletin bir geleneği vardır ve gelenek çiğnenemez, çiğnenmemelidir. Sivil siyasetin emrine de girmemelidir ordumuz. Kendi yerini bilmelidir, yerinde durmalıdır amma haine de acımadan vurmalıdır. Görev bellidir ve kendine lüzumsuz görev çıkarmamalıdır. Toplumla kesinlikle kaynaşmalıdır. Kendine özel bir alan açıpta toplumdan uzaklaşmamalıdır. Topluma tepeden bakmamalıdır. Ordu bünyesinde ki mazlum vatan çocuklarını layığı ile korumalıdır, sevmelidir. Onlara en güzel şekilde bakmalıdır. Kesinlikle anti-emperyalist bir çizgide olmalıdır. Bağımsızlıkçı olmalıdır, mandacı değil. Müslüman-Türk askeri asla çakallar karşısında boyun eğmez, eğemez. Bu onun için züldür.

 

Onca netameli darbeler yendi. Onca kahpe pusularda şehitler verdik, peki neredeydiler efendiler? Yani Mehmetçiğin canı bir iki tane generalimizin tutukluluğundan daha mı değersiz? Herkes haddini bilecek. Nerede durduğunu, nasıl durması gerektiğini ve hangi çatının altında bulunduğunu bilecek, bilmezse bildirilecek. Otuz yıl, üç beş çakalla mücadele edilmez efendiler. Kim ne derse desin beyin almaz, vicdan onaylamaz bunu. Yazık değimliydi binlerce vatan evladına? Yazık değimliydi devletimize ve milletimize? Hayır yani generali mi tükendi bu ordunun? Yetişmiş generali mi yok bu ordunun? Hayır, hiçbirisi değil. Generalimizde bol, hepsi de yetişmiştir Allah’ın izniyle. Eee sorun nerede o zaman? Sorun siyonist beslemesi olan malum medyada ve sermaye baronlarında. Çünkü sırtlarını dayadıkları düzen yok oluyor ve bu milletin öz düzeni ikame olunuyor. Ki inşaallah öyledir. Bilakis durum vahim ötesidir. Zira eğer bundan sonrada aynı şekilde devam edecekse her şey, bu milletin isyandan başka yolu kalmamış olur. Artık bu topraklarda MÜSLÜMAN-TÜRK MİLLETİNİN hükmü meriyette olmalıdır. Gerisi angaryadır. Şayet yine bizden olmayanların hükmü meriyette olacaksa, bütün umutlar yok olur ve vakit isyan vaktidir artık! Bunu herkes kafasına sokmalıdır. Savaş çığırtkanlarına da fırsat verilmemelidir. Ki bundan böyle iç savaş senaryoları yazılmaya hatta uygulanmaya başlanacaktır muhtemelen. Şeytan boş durmaz, çocukları da yorulmaz. O zaman bizde boş durmayacağız ve yorulmayacağız. Ve topyekûn Kuvay-ı Milliye ruhuyla donanıp çelikten set olacağız bütün vatan hainlerinin karşısında. Tefrikaya son vereceğiz. İttifak edeceğiz. Kadim ordumuzu yeniden dirilteceğiz. Yeniden şanlı destanlar yazacağız inşaallah. Kimbilir belki de kıtalardan kıtalara tekrar at koşturacağız. Soydaşlarımıza ve dindaşlarımıza hayatı zehir eden domuzlardan hesap soracağız. Bütün mazlumların hamisi olacağız inşaallah. İstersek ve inanırsak niçin olmasın?

 

Ne olmuş efendim? İki üç tane generalimiz istifa etmişler. Edebilirler, kendi tercihleri. Giderler paşa paşa emekliliğin keyfini sürerler. Geride kalanlarda görevlerine devam ederler. Bir iki generali ordu yerine koymak ihanettir. En azından Müslüman-Türk milletine saygısızlıktır. Yani koskoca milletin evlatlarının içinden iki tane mi general çıkmıştır? Bu generaller giderlerse bu millet ve ordusu biter mi? Bunu söyleyen alçaktır ve ahmaktır. Bu milletin tarihinden bihaber sefildir. Bu millet ne generaller, ne paşalar çıkarmıştır ve ilelebette çıkaracaktır. Çünkü askerlik bu milletin uzanmalık alanıdır. Bu milletin ruhunda vardır askerlik aşkı. Bir yerde, bu millet asker olarakta doğmuştur diyebiliriz. Belki sloganik bir ifade olarak görülecektir amma bunu samimiyetle söylüyorum. Fakat bazı şeyler, sürekli, boş boş tekrar edile edile anlamsızlaştırılmıştır. Ama ben bilinçli şekilde söylüyorum ve gerçekte budur. Sadece tarihimizi namusluca bilmek iktiza ediyor. 

 

Göreceksiniz her şey daha güzel olacak. Evet, güzel olunmaması için çalışılacak belki ama güzel olacak inşaallah. Ya da öyle umut ediyoruz diyelim. Zira aksi tam bir fecaat olur ki; bu milletin yıkıldığının resmi olur. Uyanık olacağız, kararlı olacağız, cesur olacağız ve yılmayacağız, yıkılmayacağız. Her türlü kahpe tertibe karşı tek can ve tek vücut olacağız. Tefrikaya prim vermeyeceğiz. Düşmanlıkları silip atacağız. Birlik ve beraberlik şarkıları söyleyeceğiz. Değerlerimize birlikte sahip çıkacağız. Vatan hainlerinin karşısında yani siyonist beslemesi malum medyanın ve siyonist maşası malum sermayedarların karşısında çelikten set olacağız. Sımsıkı kenetleneceğiz ki şeytan aramıza giripte birliğimiz bozamasın. Bütün karanlık, kirli ve lanetli tezgâhları paramparça edeceğiz. Şeytan üçgenlerini deşifre edeceğiz. Kendimiz olacağız. Kimliğimize ve değerlerimize sımsıkı ve namusluca bağlanacağız. Kardeşlik köprüleri kuracağız ve dostluklarımızı, kadim bağlarımızı tahkim edeceğiz.

 

Tabi bu arada suçlu ile suçsuzu da çok iyi tefrik etmek gerekiyor. Kimseyi gücendirmemek icap ediyor. Topluma da bunu en güzel ve net şekilde izah etmek gerekiyor. Bilakis bütün yapılanlar, edilenler, gayretler heba olmaktan kurtulamaz. Buda feci bir yıkım demektir. Bittiğimizin resmi olacaktır. Dikkatli ve uyanık olmak gerekiyor.  Karanlık senaryoların fiiliyata döküleceği bir döneme giriyoruz muhtemelen. İşler iyice karışacaktır. Hiçbir olumsuzluğa fırsat verilmemelidir. Açılım zırvasıyla da iştigal edilmemelidir artık. Bizim yapacağımız yıkılan kardeşlik köprülerini ve yok olan güveni tamir etmektir. Ve kadim birlik ve beraberliği tahkim etmektir. Ordumuzu ve emniyetimizi daha fazla zaafa uğratmamaktır. Devlet geleneğine ihanet etmemektir, vatana namusluca sahip çıkmaktır, dinimizi tahrif ve tahrip ettirtmemektir. Gerisi hikâyedir. Yolumuz bellidir, işimiz bellidir, stratejimiz bellidir.

 

Son tahlilde; uyuyan devi uyandırmalıyız ve insanlığın önüne çıkarmalıyız. Bir medeniyetin yeniden dirilişinin yolunu açmalıyız. Yegâne Önderimizin (sav) izinde, insanlığın önderi olmalıyız, umudu olmalıyız. Din-devlet-vatan-millet için var olmalıyız. Zira mazlumlar, bizim, tarih sahnesinde yeniden bir güneş gibi doğmamızı beklemektedirler. Mazlumlara ihanet, Allah’a, Öndere, Kitaba ihanettir.

 

Cümle imanlı insanlığın Ramazan-ı Şerifleri, hayırlı uğurlu olsun inşaallah, yeniden.

 

 

Tarih: 30.07.2011 Okunma: 619

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?