DERİN ANALİZLER

Özgür DENİZ - 22.06.2008

‘’Bilgi sahibi olunmadan fikir sahibi olunmaz’’ der kadim zamanlarda Monteigne yeni zamanlarda Uğur Mumcu. Dövüşerek yücelecek, düşünerek savaşacak, sözün namusuna sadakatli olacaksınız beyler, hanımlar. Gerisi angarya.

Bazı oluşumların milletvekillerini gizli bir akıl mı belirliyor ne? Adında toplumsal kavramları tazammum eden bir oluşum nasıl oluyor da hep olumsuzluklarla şöhret bulmuş insanları. Burjuvazinin sözcülerini, intihalcileri ve halk düşmanlarını bünyesinde toplayabiliyor asla anlayamıyorum.

Çok ince ve derin bir nüans: Güzel ve sevgili ülkemde müesses bir nizamın tahkimi ve bu nizamdan sonsuzca ve sınırsızca nemalananların varlıklarının ve süper lüks yaşamlarının idamesi için nice kalem tutan eller kırıldı, düşünen aydınlık beyinler dağıtıldı. Şimdi bu aşağılık oyun tam zıt kulvardaki aydınlık beyinler üzerinde uygulanmak istenecektir. Dikkatli ve uyanık olunmalıdır.

Garip milletim yıllarca Mustafa Kemal üzerinden kurgulanan baskıcı senaryolarla canından bezdirildi ve bilinçli olarak Mustafa Kemal'e ve Cumhuriyet'e muhalifmiş gibi gösterilmek istendi. Hâlbuki aziz milletim kendilerinden daha çok ve samimi olarak Mustafa Kemal'e bağlıydı. Ama sömürü çarkının idamesi için bu netameli oyun devam etmeliydi ve ettirildi. Ne hazin ki bu uğurda kahpece katledilen aydınların hepsi sosyalistti.

Zira bu oyunlar vasıtasıyla İslam kötülenecek, Müslümanlara gerici ve yobaz damgası vurulacak, vatanseverlere faşist yaftası yapıştırılacak ve en önemlisi muhtelif entrikalarla ayakta tutulmaya çalışılan zahirde Kemalist ama batında komprador burjuvazi düzeni olan sömürü çarkı kesintisiz dönecekti. Nasıl olsa bu uğurda her şeyini feda edecek milyonlarca insan vardı. Sürüleştirilmiş, papağanlaştırılmış, slagonlaştırılmış devasa bir kitle. Önündekini, ardındakini asla sorgulamadan peşinden giden bir kalabalık. Tıpkı hoşgörü ve diyalog gülleri gibi. Çetin Emeç'in kızı yanan yüreğiyle haykırıyordu: ‘'ey Baykal ve solun dürüst adamı olarak bilinen Ertuğrul Günay babamın katillerini biliyorsunuz, niçin açıklamıyorsunuz?'' diyordu.

Bir de buna ben ekleyeyim. Hani şu ülkede bitevi gerginlik peşinde koşan, karanlık korkusu yayan, kendi mekânını bombalattıran, an gelip Nazım'a tükürttüren, an gelip Ayasofya'ya ve Şeriat'a sitayiş düzen, an gelip amansız Stalinist kesilen, ama son tahlilde gemisini Kemalizm de demirleyen ihtiyar zatta bütün sosyalist aydınların kahpe ve karanlık cellâtlarını bilmiyorsa ben dünyanın en soysuz insanıyım. Akıllı ve uyanık olalım arkadaşlar.

Her kesim bizim üzerimizden saltanat sürüyor. Hani şu gizli Amerikan aşığı olan ve Amerika’yla ilgili kitabı bulunan da malum şahıs değil miydi a dostlar?

Kim için ve Niçin çalıştığını bilen insanlar olmalıyız derim âcizane.

‘’Bizim kim için ve ne için çalıştığını bilen insanlara ihtiyacımız var.’’ Nurettin Topçu

Bu ülkede ki bazı ayrıcalıklı kodamanlar biteviye maiyetine aldığı kitleyi sömürmüştür hem de acımasızca. Adalet için, özgürlük için, tevhit (yani birlik-bütünlük) için asla ve kata samimice ve yüreklice dövüşmemişlerdir. Hep süslü nutuklarla kitlelerin oylarını haysiyetsizce çalmışlardır. Nutuklar ülkesinde insanların açlıktan tenlerinin kanı çekile çekile gebereceğini bildikleri halde. Ama kimse kusura bakmasın bizlerde bu durumu hak ettik. Çünkü asla hiç kimse kendi gurubunu (parti, cemaat vs) sorgulamadı, sorgulayanın infazına da sessiz kaldı. Zira menfaatler uçar giderdi. Liderlerimizi ve şeyhlerimizi sümme hâşâ Allah gibi, partilerimizi de Din gibi telakki ettik.

Bugün milliyetçi camia kendi yönetimini acımasızca sorgulayabilseydi, İslam dinamiği üzerinde siyaset yaptıkları iddiası içinde olanları kendi tabanları acımasızca sorgulayabilseydi ve solcu camia oy verdikleri klikleri acımasızca sorgulayabilseydi neler değişmezdi ki sevgili ülkemizde. En azından yönetimdekiler kaypaklık yapamazdı, tevhit-adalet-özgürlük meselelerinde daha onurlu bir mücadele vermek zorunda kalırlardı. Ah ah sevgili ülkemin onurlu evlatları. Hep bir fasit daire içindeyiz. Bir girdaptayız. Hep nefsimizle hareket ediyoruz. Aynaya bakamıyoruz bir kere. Kaos her zaman şerefsiz ve namussuz burjuvazinin işine yarar ve yaramıştır. Hâlbuki birleşebileceğimiz ne çok ortak değer var. En azından vatan bir. İnanan da inanmayan da bu vatan üzerinde yaşam sürüyor, geziyor, oynuyor, yiyor, içiyor, eğleniyor. Özgürlük aşkı, adalet aşkı yüreğimizde küllenmeyen ve asla küllenmeyecek bir iştiyak. Zira özgür yaratıldın.

‘’İnsan hür yaratılmıştır ama asalaklar tarafından her yerde zincire vurulmuştur.’’ diyor Jean Jack Rousseau. ‘’Yer ve gök adalet üzerinde durur’’ diyor yegâne sevgilimiz Hz. Muhammed Mustafa (sav) ‘’Özgürlüğün pazarlığı yapılamaz, bedeli ölümdür’’ diyor Mlcolm x. ‘’insan hür yaratılmıştır ve hiç kimseye hürriyetini kısıtlatmamalıdır’’ Hz. Ali (ranh) Ah sevgili dostlar durum bu. Ne çekiyorsak namusum ve şerefim üzerine yemin ederim ki kitapsızlık yüzünden çekiyoruz. Bir kere okusak ne olur sanki. Ateist Kur’an okumaz. Okusa da yok etmek, akılları sıra eksik bulup, sümme haşa, kafa yapmaya yeltenmek için okurlar. Müslüman Kapital okumaz. Milliyetçiler mesafeli durur biraz. İşte bu yüzden de kimin ne olduğunu ve kime çalıştığını bilemeyiz. Ve kaynaklarımızdan hiç faydalanamayız. Sevgili ülkemizde hep yerli ve yabancı kapitalistlerin belirlediği politikalar hâkim olur. Değerlerimize hep küfredilir ve halkımız aşağılanır ve aleni millet düşmanlığı yapılır ve gencecik fidanlarımız kendi vatanında özgürce okuyamaz.  Hep sömürülürüz. Kitap okuyana da hemen damga vururuz. Mevdudi okuyan İrancı olur, Seyyid Kutup okuyan İrancı olur, Nihal Atsız, Ziya Gökalp, Erol Güngör okuyan faşist olur, Marks, Lenin okuyan Rusçu olur. Hâlbuki biz okuyup, sorgulayıp, değerlendirip ve en güzeline, en özgürlükçüsüne, en adaletçisine uymak için okumalıyız. Vatan, millet, ahlak düşmanı olmak için değil. Ama egemenler korkuyorlar statükoları sarsılacağı için. Yani kitaba ‘’yasak meyve’’ muamelesi yaparız ve dokunanı yakarız. Böylece kimse damgalanacağım diye özgürce kitap okuyamaz ve bu haysiyetsiz ve şerefsiz burjuvazinin işine gelir. Çünkü okumayan, sorgulamayan, araştırmayan onun kölesi, kuklası ve müşterisi olacaktır ve o da sınırsızca palazlanacak ve bizim üzerimizde hegomanyasını kurup kaderimizi çizecektir. Ah ah.

‘’Statüko, üreten kafaların zindanıdır.’’ Özgür Deniz

‘’Özgünlük, özgürlüğün en mukaddes meyvesidir.’’ Özgür Deniz

Son tahlilde; Tam Bağımsız Türkiye için ülkücüsüyle, sosyalistiyle, İslamcısıyla tek can ve tek fikir olmalıyız. Zira ezilmek, sömürülmek ve komprador burjuvaziden kalan kırıntılarla avunmak zorunda kalmak kaderimiz olacaktır. 

Kitap-ahlak-devrim-tevhit-adalet-özgürlük-emek-vatan-bağımsızlık.

Sevgili ülkemiz Türkiye’miz bir gün mutlaka özgür olacak inşaallah.

Tarih: 22.06.2008 Okunma: 588

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?

hakan

05.05.2008 - 21:53

sabahın 4 ünde dışarıda hava çok güzel onun içindir.tavsiye ederim o saatte balkona çıkın havanın güzelliğini göreceksiniz.birde o saate sabahın körü değil sabahın nuru denir

İ. Hakkı Cengiz

05.05.2008 - 23:53

"Sabahın körü" tamlamasını, "sabahın nuru" olarak düzeltiyorum. Teşekkür ederim Hakan Bey. Selâmlar.

NETEKİM

06.05.2008 - 10:53

YAŞI MÜSAİT OLANLAR SAATİN DÖRDÜNÜ ÇOK İYİ HATIRLARLAR... NETEKİM....... TEBRİKLER YAZAN KALEME. AYRICA BİR ŞİİR ÇALIŞMAM DA GÜNDEMİNİZE GİRMİŞ. MİNNETTARIM.

merve

06.05.2008 - 13:41

dayı artık yazılarını okuyabiliyoruz yazın güzel olmuş

ÖZGÜR DENİZ

06.05.2008 - 19:17

BAZILARI AYRICALIKLI OLDUĞU İÇİN BAŞLARINA GELENLERDE GÜNDEMİ ETKİLİYOR VE GALİBA O TUTUKLAMANIN HEMEN AKABİNDE TTB SEÇİMİ DE VARMIŞ.ACABA SEÇİMİ ETKİLEMEK İÇİN OLABİLİR Mİ?HANİ ÜLKEMİZDE KAYBEDECEKLER BİR ŞEKİLDE GÜNDEME GETİRİLİRLER VE ARDINDAN VOLEYİ VURURLAR.EN KALBİ SAYGIYLA PAŞAM.SABAHIN NURU DAHA GÜÇLÜ AYDINLATACAK BU MUAZZEZ ÜLKEYİ İNŞAALLAH.......ŞİİR ÇOK GÜZEL VE MANALI....YAZANA VE YAYANA TEŞEKÜRLER.

hakan

05.05.2008 - 21:53

sabahın 4 ünde dışarıda hava çok güzel onun içindir.tavsiye ederim o saatte balkona çıkın havanın güzelliğini göreceksiniz.birde o saate sabahın körü değil sabahın nuru denir

İ. Hakkı Cengiz

05.05.2008 - 23:53

"Sabahın körü" tamlamasını, "sabahın nuru" olarak düzeltiyorum. Teşekkür ederim Hakan Bey. Selâmlar.

NETEKİM

06.05.2008 - 10:53

YAŞI MÜSAİT OLANLAR SAATİN DÖRDÜNÜ ÇOK İYİ HATIRLARLAR... NETEKİM....... TEBRİKLER YAZAN KALEME. AYRICA BİR ŞİİR ÇALIŞMAM DA GÜNDEMİNİZE GİRMİŞ. MİNNETTARIM.

merve

06.05.2008 - 13:41

dayı artık yazılarını okuyabiliyoruz yazın güzel olmuş

ÖZGÜR DENİZ

06.05.2008 - 19:17

BAZILARI AYRICALIKLI OLDUĞU İÇİN BAŞLARINA GELENLERDE GÜNDEMİ ETKİLİYOR VE GALİBA O TUTUKLAMANIN HEMEN AKABİNDE TTB SEÇİMİ DE VARMIŞ.ACABA SEÇİMİ ETKİLEMEK İÇİN OLABİLİR Mİ?HANİ ÜLKEMİZDE KAYBEDECEKLER BİR ŞEKİLDE GÜNDEME GETİRİLİRLER VE ARDINDAN VOLEYİ VURURLAR.EN KALBİ SAYGIYLA PAŞAM.SABAHIN NURU DAHA GÜÇLÜ AYDINLATACAK BU MUAZZEZ ÜLKEYİ İNŞAALLAH.......ŞİİR ÇOK GÜZEL VE MANALI....YAZANA VE YAYANA TEŞEKÜRLER.