CUMHURİYET KİM? SİZ KİM?...

Özgür DENİZ - 01.11.2010

 

‘’Milli Egemenlik, öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar batar, mahvolur. Milletlerin esirliği üzerine kurulmuş müesseseler her tarafta yıkılmaya mahkûmdur.’’ Mustafa Kemal Atatürk

 

Ve ülkemde şu an gerçekleşmekte olan tam da budur. Cumhuriyeti bir milleti esir etmek için kullanan dinozorlar yok olmakta, mahvolmaktadır. Yıllarca Milli Egemenliğe direnen zorbalar karşı karşıya kaldıkları gerçekle feleklerini şaşırmış durumdadırlar. Ve bu şok olmuşluk haliyle milletin yüce değerlerine ve anasına-atasına küfredecek kadar aşağılık ve alçak duruma düşebilmektedirler. Çünkü eski düzen yerle yeksan olmaktadır. Emirler dinlenilmemekte, istekler yerine getirilememektedir. Kimlik deşifre olmuştur. Kral çıplaktır. Ve millet yarı uyanmıştır.

 

‘’Şudur kâinatta en beğendiğim meslek

Sözüm hakikat olsun, odun gibi olsun tek.’’ Mehmet Akif Ersoy

 

 

Odun gibi hakikatler milletin kafasına balyoz gibi inmektedir ardı ardına. Ve millet dehşetli sadmeden geçmektedir. Sarsılmaktadır. Sanki devasa bir denizde dev dalgalarla karşı karşıya gelmiştir. Ve bir çıkış yolu aramaktadır ve bu arayış ilginçliklerle doludur. Evet, yol çoğalmıştır ve kafalar daha bir dikkatli işlemektedir. Ve böylece gizlenenlerde deşifre olmaktadır. Çünkü dalgalı hal durgun halden daha tehlikelidir. Ve şimdi deniz dalgalıdır. Onca zaman durgun göstermeyi başaranlar şimdi dalgalı denizde dibe batmaktadırlar ama batırdıkları halk yüzeye çıkmayı başarmaktadır. Yani işler tehlikelidir. Dev silkelenmektedir. Dev görünen cüceler ise bağrışarak ve alçaklıklarını dışa vurarak kaçışmakta, meydanı terk etmektedirler. Beklenen mukadderat!

 

Şimdi bir yazı iktibas edeceğim ve her cümlenin altına kendi cevabımı koyacağım. Bunlarda yazı yazdıklarını sanıyorlar. Aşağıda ki vereceğim yazıya bakınız lütfen: ne bir derinlik, ne aklın zerresi, ne düşünceden bir emare var. Bir iki edebiyat parçalamayı (ki aslında edebiyat bile değil bu), bir iki duygusallık kokan kelimeyi monte etmeyi bir şey söyledik zannediyorlar zavallılar. Lütfen okuyup bir tefekkür edin ve söyleyin var mı aklın, derinliğin, düşüncenin zerresi? Ne kadar sığ, ne kadar basit, ne kadar cılız. Yazık! Bir de milleti hizaya sokmaya, millete efendilik yapmaya yeltenirler. Bilimden, akıldan, medeniyetten dem vururlar. Ama bu ülkenin ve milletin içler acısı halinin sebebi şimdi daha net anlaşılmaktadır. Bu millet öküz mü lan? Sevgili dostlar ilk defa böyle bir şey yaptım ve de son defa yaptım. Sadece birilerinin ne olduklarını göstermek için yaptım. Bidahası yok! Yani uzun zamandır düşündüğüm bir şeydi ve şimdi sırası geldi, ama ilk ve son. Haddizatında bunların hepsi aynıdır. Kesinlikle aynıdır. Bunlarla aynı imkânlara sahip olsam varya hepsini yerin dibine sokmazsam namert olayım. Ha görmezler, duymazlar, düşünmezler, hissetmezler o ayrı. Ayrıca şunu da belirteyim: bu yazıyı şerefim üzerine sizleri temin ederim yazının muhatabı olanları savunmak niyetiyle yazmadım ki, haddizatında bence bir iki şahsın zatında bütün herkes hedeftedir bu yazıda. Yani bu ülkenin bütün asılları. Doğru ya da yanlış olabilir ama bütün asılları gizli ya da açık hedeftir.

 

Aşağıda ki büyük harfle yazılı olanlar malum kişiye hemen altında ki yorumlar ise şahsıma aittir. Bilgilerinize dostlarım. Buyurunuz lütfen!

 

CUMHURİYETİ NİÇİN YIKAMAZSINIZ? Yazı başlığı bu, YAZARINI BOŞVERİN.



"BAŞINIZI DÖRT BİR YANA ÇEVİRİP BAKIN; HER ŞEY CUMHURİYETİN ESERİDİR...

 

Başımı dört bir yana çevirdim ve insan ürünü eserler gördüm. Cumhuriyet kim? Nerede, ne zaman doğmuş? Anası, babası kim? Nasıl yaşamış? Şimdi diyeceksin ki, ulan ahmak (ahmak kim gerçekten?) ben onu derken cumhuriyetin anlayışını ve o anlayışın yetiştirdiği insanları kastettim. O zaman meramını adam gibi anlatacaksın. Ama dur! Çünkü burada kendi silahınla vurulacaksın: peki söyle o zaman Cumhuriyetin banisi Mustafa Kemal Atatürk kimin eseridir? Yüreğin yetiyorsa cevap ver. Padişahlığın eseridir diyemezsin ama senin düşüncene göre bunu demek zorundayız. Zira Cumhuriyet 1923 te ilan edildi ve Mustafa Kemal ilan etti ve bir insan kendi yaptığı şeyin eseri olamaz değil mi? Bunu iddia etmek absürt kaçar değil mi? Ve bilimsel kafalara yakışmaz değil mi? Sahi siz bilimsel ve çağdaş olanlardınız değil mi? Ama içkiyle, kumarla, mini etekle (ki malum, şu hürriyetin boğulduğu ve siyonizmle aynı zamanda kurulan yazılı basının dışarıya fırlatılmış eski müdürü, Sezen Aksu için böyle diyor ve referandum da yaptıkları yüzünden hoş görülmesini istiyordu)medenilik olmuyor be bayım! İçeceksen iç, oynayacaksan oyna, giyeceksen giy zorlama yok ama bilimselliğinde, medeniliğinde bunlardan ibaret olmadığını öğren! Zira bu ülkeye daha düne kadar, düşmanlık yaptığın insanlar hâkim değildi ve ülkenin içinde bulunduğu durum herkesin malumu. Medeniliğiniz, içkiniz, kumarınız, mini eteğiniz demek bir işe yaramamış. Artık gerçek bilime, akla, düşünceye, ilime, irfana, dürüstlüğe, çalışmaya yönelseniz iyi edersiniz. Bedavadan yaşadığınız yetsin demi? Efendilik bitsin demi?

 

‘’Medeni olmak eğer açmak ise bedeni

Desenize hayvanlar bizden daha medeni’’ (Mehmet Akif Ersoy)



ŞU ŞEHİRLER, ŞU KASABALAR, ŞU YOLLAR, ŞU OTOMOBİL FABRİKALARI, ŞU ÜNİVERSİTELER, ŞU OKULLAR, ŞU HASTANELER...

 

Eee… nolmuş dünyanın her ülkesinde bunlardan var Cumhuriyetle yönetilmeyenlerinde bile var. Mesela, şu İngiliz gâvuru Krallıkla yönetiliyor ve dünyaya hükmediyor, üstelik manyak bir ülkesi var, dünyanın en şanlı üniversiteleri onun. Duyuyor musun? Uyudun mu yoksa? Bilim dersen taptığınız yerler. Üniversite dersen zaten bugüne kadar adamlarınızın yönetiminde olan üniversitelerimizden sonsuz kat öndeler. Çağdaşlık dersen zaten önderleriniz olurlar bu konuda. Demek neymiş? Her şey Cumhuriyete bağlı değilmiş. Kafaya bağlıymış. Sende kafa yok Cumhuriyet ne yapsın? Sende kafa var isterse Cumhuriyet olmasın, Krallık olsun. Yani böyle eften püften, alelade cümlelerle bişey söylediğini mi sanıyorsun?



ŞU OKUL BAHÇESİNDE OYNAYAN ÇOCUKLAR...


Nolmuş çocuklara? Bir anadan bir babadan doğmuşlar. Her ülkede çocuk var ve çocuklar oyun oynar. Kimi kendi bahçesinde, kimi okulun bahçesinde, kimi de sokakta oyun oynar. Çocuk yani! Yukarıda bahsettiğimiz Krallıkla idare edilen ülkede de var çocuklar ve oyun oynarlar orada da. Hem de daha görkemli ve donanımlı bahçelerde.


ŞU ÜNİVERSİTELİ KIZ...

Bu kızcağızımızda aynı yukarıda ki çocuklar gibidir, sadece onların ablasıdır. Yoksa uzaylı mı? Dünyanın her yerinde üniversite ve o üniversitelerde okuyan üniversiteli kızlar var. Sadece bizim ülkemizde değil bunlar. Biraz dolaşsan iyi olacak, şöyle küresel olarak! Mesela, yukarıda ki bahsedilmiş olan ülkenin üniversitelerini. Ve oralarda ki kızların nasıl eğitim aldıklarını görsen bi diyorum.


ŞU SIRTINDA BİLGİSAYAR ÇANTASI OLAN OĞLAN...


Aynı şey! Her ülkede ki oğlanlar sırtında çanta taşır. İçinde ya bilgisayar vardır ya da başka bir şey. Bizi ilgilendirmez orası. Özgürlük diye bir olgu var. Krallarında oğlu vardır! Padişahlarında vardı! Elbet Cumhuriyetçilerinde olacak! Çantalı ya da çantasız. Ama bağlarını koparda git diyar diyar gez bakalım daha ne oğlanlar göreceksin, senin oğlanların sahip olduğu teknolojik imkânların nicelerine sahip. Senin gibi geri kalmamış. Senin gibi insanların kafalarının dışına bakmamış.


SON LOKMASI AĞZINDA, SAÇINA TOKASINI TAKARKEN İŞİNE KOŞAN KADIN... ŞU ALNINDA YAŞAMIN DERİN ÇİZGİLERİNİ TAŞIYAN DURAKTAKİ ADAM...

 

Yaşam meşgalesi kolay değil ki başka ne yapacaklardı? Ben de yapacaklarımı bazen aceleyle yolda karalıyorum. Eee… Her yaşlanan çizilir! Ve hayat zor. Sıka sıkıla yaşıyor insan! Hayat dağ gibi, doğar doğmaz üstüne çöküveriyor zaten. Bu sözlerle edebiyat parçaladığını mı sanıyor acaba?

 

BEN...

Nolmuş sana? Bunalıyorsun değil mi? Kafan bozuk? Cumhur Cumhuriyeti yıkıyor (!!!) Aaah ah! Eller neyle iştigalde bizimkiler neyle iştigalde. Eller sistemimiz güçlü kalsın diye halkı mutlu etmeye çalışır, bizim yobazlar sistem güçlensin diye halkı ezmek için bin dereden su getirir. Vah zavallı ülkem! Vah garip milletim! Kimlerin eline düştün böyle sen?


SEN 

Ne var bende? Elhamdülillah ben iyiyim. Kafa sağlığımda, ruhsal dengem de yerinde. Aynalara da düşman değilim? Ve düşman değil bana aynalar! Bakması gerekenler baksın, iyi de olur hani! Zira aynalar yalan söylemezler. Yaşlanmışsan diyecekleri bellidir. Biraz delirmişsen diyecekleri bellidir. Yobazsan diyecekleri bellidir. Yani neysen onu der aynalar! Bu yüzden ara sıra aynalarla hemhal olmak gerekir ve sağlığa iyi gelir. Zira yüzleşmek güzeldir, iyi eder adamı! Hadi hep beraber bir yüzleşmeye var mısın?


SİZ...

Nolmuş bize. Yaşayıp gidiyoruz sayenizde sürüne sürüne, düşe kalka. Acı yudumluyoruz onca zamandır. Ve bundan böyle sevinçleri tadacağımız andır. Tadabilirsek tabi ki!

HEPİMİZ...


İnsanız!


TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ...

Eee… sayenizde efendi meclisidir ve kimbilir belki bir gün milletin meclisi olur.



CUMHURBAŞKANI...


Cumhurun başı diye bilinir. Yoksa bilmiyor musun ne olduğunu? Ha tabi ya sevdiklerin genelde efendilerin başıydı, halka efendilik taslayanların! Nolmuş kendilerine? Son gördüğümde ayaktaydı! Gerçi pek bişey yapmıyor tevazusundan, mülayimliğinden, iyi niyetli oluşundan dolayı ama yine de yürüyor! Eh yürümekte iyidir, en azından durmaktan iyidir.


BAŞBAKAN...


Bakanların başıdır herhalde. Bazen hepsi için bakandır. Sık sık görürüm kendilerini! Kerata durmuyor ki yerinde! Sürekli geziyor, konuşuyor, bişeyler açıyor, kapatıyor. Son gördüğümde bir iti taşlıyordu, bir biti eziyordu. Birde kendi içinde cevvaliyetini gösterse de haksızlık yapanlara hadlerini bildirse daha bir güzel olacak ama!


İKTİDAR, MUHALEFET, SİYASET, SEÇİM SANDIKLARI, TÜMÜ CUMHURİYETİN ESERİDİR...

 

Peki, Cumhuriyet kimdir ve kimiyle evlidir ve bu kadar doğum yapmıştır? Ha tamam kızma meramını anladım. Hemen ağzını açma! Cumhuriyet senin kafandır! Ama ne garip ki Cumhuriyet olmayan yerlerde de var bu evlatlardan. Onlar kimden fırlamışlar ki acep?



CUMHURİYETİN KOLTUĞUNA OTURMUŞ, CUMHURİYETE BURUN KIVIRAN BADEM BIYIKLI... CUMHURİYET OLMASAYDI İNEK GÜDECEKTİ, CUMHURİYET ADAM ETMİŞTİR ONU...

 

Cumhuriyetten öncekiler neydi peki? Ne güdüyorlardı? Onlar armut bıyıklı mıydı? Ah devrilen çamlar ayakta kalaydı şimdi yeşilleniyorduk! ‘’Cumhuriyet fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür nesiller ister’’ ve ‘’Cumhuriyetin temeli kültürdür’’ diyordu Mustafa Kemal. Ne olacak kafanı din düşmanlığıyla, millet düşmanlığıyla doldurup, vicdanı da tatile gönderirsen ve insanlık kültüründen de azcıkta olsa bişeyler almayı, pay sahibi olmayı bırak, koklamazsan başka ne çıkabilir ki zaten çıkması gereken yerden? Bunlar Cumhuriyeti koruyor ha! Bunlar Cumhuriyetin bekçileri ha! Acıyorum o Cumhuriyete!



CUMHURİYETİN ESERİDİR...


Cumhuriyet kimin eseridir demiştik? Sahiden sen uyanık mısın efendi? Kaç oldu duymadın! Kaç yıl geçti saymadın. Hiç hakikate uymadın. Bir saniyelik olsa da milletin saflarında durmadın. Keyfin nasıl diye sormadın. Eee… halkı tanımayan, bilmeyen, halinden zerre anlamayan, halkın sofrasında bulunmayan, halkın kalbini ve beynini dinlemeyen, bilakis halkı kınayan, hor gören bir kafa Cumhuriyetin ve bilumum olguların, şeylerin kimin eseri olduğunu ne bilsin.


ÖVÜNEREK YAPTIKLARINI SÖYLEDİKLERİ HER ŞEY, AMA HER ŞEY CUMHURİYETİN ESERİDİR...

Duymadın galiba, hep sağırdınız zira. Ama bizzat kendisi yapıyor. Kendi emeği var yaptıklarında. Yoldaşlarının desteği var. Zira bir şeyi yapmak için hareket gerekir ve hareket bir insan özelliğidir. Hareketsiz olandan bir şey sadır olmaz. Ve Cumhuriyet insan eseridir. Cumhuriyet üretilmiştir. Hani her şey insan aklının ürünüydü? Şimdi insan kendi ürünlerinin ürünü mü oluverdi? Ha sahi size göre insan makinanın ürünüdür de mi? Ve başka şeylerin ürünüdür de mi? Çünkü her şeyin insanın ürünü olduğunu kabul etmeniz kendinizi inkârdır zira.

TÜRBANLISI...

Eee… naparsın insanlar çeşit çeşit. Türbanlısı, türbansızı, kanlısı, kansızı. Krallarında misafirleridir bu çeşitler! Yani küresel düzeyde varlıklarını hissettirmişlerdir. Zira dünya bu korkulardan arındığı için ilerlemiştir. Bu korkular ancak sefil, geri kalmış, ilerleme nedir kafası basmayan, taş devrinde kalmış, insanın kim olduğunu idrak edememiş zavallı sistemlerin ve sefil beyinlerin işidir.

CÜPPELİSİ...


Bu da aynı bir garip insan. Cüppelisi, küpelisi, velisi, delisi, zır delisi, zır zır delisi var insanların, zira insanlar tek tip değil ki, düşünemediğin kadar çeşidi var.. Ve bunlardan krallıklarda da bulunur!


YOBAZI DAHİ...


Ah bu lanet olası yobazlık varya beladır. En mikrop çeşitte yobaz olandır. İnan bana beyim hayvanlardan bile daha aşağıdır yobaz. Alçak ve aşağılık yobaz. Varlığı, kâinatı, insanı tanımaz yobaz. İnsanların hayatını karartır yobazlık. Ruha bakmaz, bedene bakar yobaz. Sadece gördüğünü görür yobaz. İnsanları sınıflara ayırır yobaz. Kralların dalkavuğudur yobaz. Kendinden olana bile düşmandır yobaz. Özgürlük düşmanıdır yobaz. Faşisttir yobaz. Çünkü kafası basmaz yobazın. Derin düşünemez yobaz. Hep yüzeyde kalır. İnsanların beynini okur yobaz. Hep vehimle yaşar yobaz. Gerçek bilimden korkar yobaz. Herkese kişilik-kimlik biçer yobaz. Kendini bilmez yobaz. Tüccarlık yapar yobaz, kavram ve karakter tüccarlığı. Yobazın marifetleri çoktur yani, saymakla bitip tükenmez. Yobaz bir hazinedir haddizatında!!!

YOBAZ KİMDİR DİYE SORMA

Zaten sormadım cevapladım. Çünkü kesin bilgiyle bildiğim bir şeyi soracak kadar salak değilim. Ah aynalar! Beni bana anlatsanız! Bakmazsan nasıl anlatayım ahmak! Bakacağım söz. Hadi bak nolur vakit geç olmadan, ömür son bulmadan. Yoksa hep yobaz kalacaksın böyle!


TÜMÜ CUMHURİYETİN SAĞLADIĞI ÖZGÜRLÜK ORTAMININ ESERLERİDİR...

Demek ki İngiltere taş devrini yaşıyor! Malum Krallık ya hani! Ve demek ki bu ülkede ki her şey 87 yılın ürünü! 87 yıl önce biz ağaç kökü yiyorduk, ülkemiz taş devrini yaşıyordu! Ve daha onlarca ülke hala karanlığı yaşıyorlar demek ki. Keşke bizim aydınlanmış beyinlerimiz (!) gidipte oraları da aydınlatsalar (!) ne iyi olurdu değil mi? Dayak yemesinler de!  



"ÇOK İŞ YAPTIK" DİYOR CUMHURİYETE KIZAN AHMAK...

 

Ah ahmak! Ne diyor bu ahmak! Çok iş yapmış ahmak! Oysa çok iş yapılmış olsaydı şimdi ülke bu halde mi olurdu ahmak oğlu ahmak!?



SEKİZ SENEDE Mİ BÜYÜTÜP DE YETİŞTİRDİN; EKONOMİSTLERİ, BANKACILARI, PROFESÖRLERİ, BÜROKRATLARI, GEMİ, UÇAK, MAKİNE MÜHENDİSLERİNİ?.. O YOLLARI YAPAN ŞANTİYE ŞEFİNİ, O DOZER ŞOFÖRÜNÜ, O HARİTACIYI, O KISIM AMİRİNİ, O PLANCILARI?..

 

Yakup Kadri, Halide Edip, İsmet İnönü, Safiye Ayla, Fevzi Çakmak, Âşık Veysel ve benzerlerini kim büyüttü? Mustafa Kemal Atatürk’ü kim yetiştirdi? Herhalde bir insan evladı daha doğar doğmaz büyüyüp yetişmez değil mi? Yani insan bir yaşındayken her şeyi yapamaz değil mi? En azından şöyle bir 30 yaşına basması gerekir değil mi? Ve cumhuriyet 87 yıllık değil mi? Buradan ileriye doğru gidin bakalım ne çıkacak? Aaah, ah! Bir şey söylediğini zannedip hiçbir şey söylemeyi beceremeyen bu insanlar var ya…


PEKİİİİ...


Ne, ne var?

CUMHURİYET OLMASAYDI HANGİ TOPRAK ÜZERİNE YAPACAKTIN YOL, HANGİ TOPRAK ÜZERİNE KURACAKTIN FABRİKA? HANGİ ÖZGÜR-BAĞIMSIZ ÜLKENİN, HANGİ ÇAĞDAŞ OKULLARINDA BÜYÜMÜŞ, HANGİ BATI GİBİ ÜNİVERSİTELERDE OKUMUŞ İNSAN GÜCÜ SANA "ÇOK İŞ YAPTIK" DEME OLANAĞINI VERECEKTİ?


Bir insan mantıktan yoksun olmaya görsün kardeşim. Allah kimseyi akıldan noksan eylemesin? Âmin. Demek ki Cumhuriyetten önce toprak yokmuş! Ağladım! Çünkü gülünecek bir hal yok! Toprağı da Cumhuriyetin yarattığına ilk defa şahit oldum desem yeridir. Evet, görüyoruz çok çağdaş arkadaşların çok çağdaş eserlerini! Ülkemizin ve milletimizin halini de görüyoruz. Çağdaş üniversitelerimizin bilim âleminde ki çok muteber, saygın (!) konumlarını da biliyoruz. Zaten bu ülkeyi 87 yıldır yobazlar idare ediyordu ve o yüzden bu haldeyiz! Teknolojide birinciyiz, bilimde öndeyiz, toplumumuz sevinç çığlıkları atıyor! Demek ki Krallıkla yönetilen ülkelerden bin yıl ilerideyiz!

 

CUMHURİYETİ YIKMA HEVESİNİZ İÇİN DAHİ ONA MUHTAÇSINIZ..

 

İçimi okuma, bana kimlik dokuma. Bu ülkenin hor gördüğünüz, efendilik tasladığınız garip insanları Cumhuriyeti sizden daha çok sevmiyor ve Cumhuriyeti yaşatmak adına sizden daha çok gayret sarf etmiyorsa şerefsiz evladıyım ben. Eğer Cumhuriyete sizin verdiğiniz zararın milyonda birini verdiysem kahpe evladı olayım. Ve sizler Cumhuriyeti seviyorsanız ben insan değilim. Sizler Cumhuriyeti ve Mustafa Kemal’i bu milleti ezmek, bu millete efendilik yapmak için kullanıyorsunuz. Bizi aptal görenler kadar aptal değiliz.



ONUN DEMOKRASİSİNDEN YARARLANMAK, ONUN ÖZGÜRLÜK ORTAMINA SIĞINMAK, ONUN KURUMLARINI VE KURALLARINI KULLANMAK, ONUN KOLTUKLARINA OTURMAK, ONUN KIYAFETİNİ GİYMEK, ONUN ÇATISI ALTINDA DURMAK ZORUNDASINIZ...

Bir kere demokratik bir Cumhuriyet değil adaletli ve eşitlikçi bir Cumhuriyet tercihimdir. Bugüne kadar ki Cumhuriyet diye dayatılan zorbalık hangi özgürlüğü verdi? Kölelikten başka. Hangi nimeti sundu? Gözyaşından başka. Kurumlarda, kurallarda, koltuklarda bu vatan üzerinde müesses olan devlete aittir ve devlette halkındır. Halksız devlet olmaz. Halk devletin kalbidir. Ve bizler devlet çatısı altında yaşarız.   

 

PEKİ, SİZ KİMSİNİZ

Bizler bu ülkenin asıl sahipleriyiz. Bu ülkeyi kuranız. Bu ülkenin özüyüz, canıyız, kanıyız. Peki, siz hangi canı verdiniz, hangi kanı akıttınız bu ülke uğruna? Bu ülkeyi yemekten, sömürmekten ve bu halka zoraki yollarla efendilik yapmaktan başka ne yaptınız? Şatolarınızın önünde tek bir cenaze görüldüğü vaki midir? Bir tek yoksul çocuk başı okşadığınızı gören var mıdır? Tabi köpeklerin başını okşamaktan vakit kalmıyor değil mi? Yaşasın köpekler!



CUMHURİYETİN GÜCÜ DE BURADAN GELİR...

Halkı Cumhuriyet değil, Cumhuriyeti halk yaşatır. Ve ancak halk güçlü olursa Cumhuriyet güçlü olur. Mustafa Kemal arkasına aldığı halk gücüyle ilan etmişti Cumhuriyeti efendi. Ve arkasına aldığı halk gücüyle bu topraklardan düşmanları def etmişti efendi. Şimdi ne kadar da düşmanların yerli görünen köpekleri ülkenin dört bir yanında havlasa da.

 

CUMHURİYETİN GÜCÜ HALKIN GÜCÜDÜR EFENDİ

 

Yok ya! Hadi halk esir olsun da görelim bakalım Cumhuriyet gelip onu kurtarabilecek mi? Halk yüreğinde ki güçle Cumhuriyeti koruyacaktır ama bütün tehlikelerden, yobazlardan, gizli ve açık düşmanlardan. Vatan hainlerinden. Şerefsizlerden, soysuzlardan, siyonist ve mason köpeği alçaklardan.


BU YÜZDENDİR; YIKAMAZSINIZ CUMHURİYETİ...

 

Siz Cumhuriyeti yıkmayın ve meraklanmayın! Bu millet var oldukça Cumhuriyette var olacaktır. Çünkü Cumhuriyet eşittir halktır.

 

SİZ BİRAZ KENARDA DURUN YOKSA GÜRÜLTÜNÜZ BERABAT EDECEK HER ŞEYİ…

 

Evet, aynen böyle yapın. Çünkü zaten berbat ettiniz. Görünen köye kılavuza gerek yok efendi. Halkın fendi efendileri yendi. Ve artık büyük uyanışın zamanıdır dendi!

 

Evet, sevgili dostlarım, canım kardeşlerim, arkadaşlarım!

Bir de aşağıda ki yazıyı okuyun lütfen ve kıyaslayın yukarıdakiyle, hangi yazı daha bir akıl ve düşünce eseri, hangi yazı daha bir felsefik, hangi yazı daha bir derinlikli, hangi yazı daha bir objektif, karar veriniz. Arkadaşlar insanları sevmek zorunda değiliz, değilsiniz ama düşünceleri de değerlendirmeliyiz, okumalıyız, süzmeliyiz. Çünkü bir yerde bizleri etkilemektedir. Ben, yukarıda ki adamı hiç sevmem ve düşüncelerine katılmam ama okurum ne yazmış diye. Ki zaten yıllarca okumuştum, ta ki gerçekleri görüp, kim olduklarını anlayıp vazgeçesiye kadar. Aşağıda ki arkadaşı da sevmem ve kesinlikle düşüncelerine katılmam fakat okurum, değerlendiririm, genelde dobra dobra yazar ve fiyakaları bozar, fikirsizleri ezer, kendi çapında ve kimse de gıkını çıkaramaz. Niye? Çünkü okumuştur, görmüştür ve biliyordur, rasyoneldir, ikna eder. İnsanları sevmiyoruz diye düşüncelerini es geçemezsiniz, geçmemelisiniz bence. O zaman aldanırsın, adam olmayanı adam sanırsın.

 

Cumhuriyet nedir ne değildir? ENGİN ARDIÇ

 

Devlet başkanının "kalıtım" yoluyla belirlenmediği, halk ya da birileri tarafından, ister doğrudan ister dolaylı yoldan seçildiği bir yönetim biçimidir. Başka da hiçbir şey değildir. Devlet başkanlığı babadan oğula (ya da kıza, isterse haminneye) geçiyorsa, ya da hanedanın en yaşlı üyesine falan (isterseniz "her yeni doğan üçüncü çocuğun eniştesinin bacanağına geçsin" diye manyakça bir kural bile koyabilirsiniz, fark etmez) bu yönetim biçimine "monarşi" denir. Bu monarşi bir despot yönetimi de olabilir, bir demokrasi de, fark etmez. Hep verilen örnektir: Bugün İngiltere (Büyük Britanya) bir cumhuriyet değildir ama demokrasidir.
İspanya daha da demokratik bir krallıktır. Buna karşılık Hitler Almanyası da bir cumhuriyetti, Stalin Rusyası da, Saddam'ın Irak'ı da... İşte bu kadardır. Budur. Türkiye'de birçok ahmak, memleketin "adam olması" için cumhuriyetin kendi başına yeterli olduğunu sanır. Monarşinin de bütün kötülüklerin anası olduğunu tabii... Oysa cumhuriyet "hayat demek" değildir, "yükselmeye kanat demek" hiç mi hiç değildir. Yükselmeye kanat ekonomidir, kalkınma programıdır. Cumhuriyetin "Batılılaşma devrimiyle" de hiçbir ilgisi yoktur. Cumhuriyetimizin ilk beş yılında Arap alfabesi kullandık, ilk üç yılında fes giydik, ilk on bir yılında "alafranga usulde" soyadımız bile yoktu. (Oysa kendi tarzımızda vardı... Çocuklar babalarının, kadınlar kocalarının ön ismini kendi isimlerine ek olarak alırlardı... İnanmıyor musunuz? Gidip Kıbrıs'a ya da Batı Trakya'ya bakınız ve Ahmet Hüseyin, Mehmet Selahattin ya da Ayşe Hasan, Fatma Galip gibi isimler görünce şaşırmayınız, onlar da sizin kadar Türk...) Bu devrimler olmadan da Türkiye Cumhuriyeti var olabilir miydi? Elbette. Bugünkü Türkiye olmazdı ama gene bir Cumhuriyet Türkiye’si olurdu ortada. Peki, padişahlıkta da bu devrimler yapılabilir miydi? Elbette. Padişahın onayı ve bir dikta yönetimi yeterliydi. Bazı ahmaklar da Cumhuriyet Halk Partisi'ni cumhuriyetimizin "olmazsa olmaz şartı" kabul ederler.
Oysa Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası da sapına kadar cumhuriyetçiydi, Serbest Fırka da. Herhalde Bayar'ın, Menderes'in, Demirel'in "cumhuriyetçi olmadıklarını" iddia edecek birisi çıkarsa ona deli bile denmeyecektir...
"Karşıdevrimci" suçlaması, CHP kökenli bürokrat kuyrukçuları tarafından ortaya atılmış bir çamurdur. Bu saplantıyı bugün bile sürdüren ve kendilerini solcu sayanlar vardır. Yalnızca CHP'lidirler, o kadar. Uyduruyorum: 1923 yılında, diyelim Rauf Bey cumhurbaşkanı seçilseydi de Mustafa Kemal Paşa "askerliği" seçseydi, diyelim yalnızca genelkurmay başkanı olsaydı, ya da kendi kendini emekliye ayırsaydı, o kurulan devlet bir cumhuriyet olmayacak mıydı? Bal gibi olacaktı. O zaman neyi tartışıyoruz? Cumhuriyeti "her derde deva" sanmanın saçmalığını... Bazı kişiler de cumhuriyetin kendine özgü birtakım kurumlar getirdiğini ve bu kurumların cumhuriyet rejiminin "olmazsa olmaz şartı" sayıldığını ileri sürerler. Bunlara örnek olarak da Anayasa Mahkemesi'ni falan gösterirler.
Ben de onlara sorarım: Acaba Atatürk niçin bir Anayasa Mahkemesi kurmamıştır? Niçin bir senato düşünmemiştir diye sormaya gerek bile görmüyorum. Niçin bir Milli Güvenlik Kurulu oluşturmamıştır? Bunlar cumhuriyet müesseseleri midir, yoksa sonradan uydurulmuş "bürokrat diktası müesseseleri" mi acaba? Sakın, meclisin gücünü yani halkın iradesini frenlemek, törpülemek için icat edilmiş "bürokrat tamponları" olmasınlar bunlar? Cumhuriyette "hâkimiyet bila kayd-ü şart" mı milletindir yoksa "izin verildiği oranda" mı milletindir efendiler? Biz bugün cumhuriyetimizin seksen yedinci yıldönümünü kutluyoruz, partilerden bir partinin, zümrelerden bir zümrenin ipleri ele geçirişini değil. "Bürokrasi sultasını" kutlamak isteyenler kılıf aramasınlar, numara yapmasınlar, dürüst olsunlar.

 

 

 

BİR NOT:

 

 

Sevgili ülkemin güzel insanları görün artık bu milleti soyanları, soyup kaçıp doyanları, canlara kıyanları, ülkenin dibini oyanları, Cumhuriyeti yıkıp halkı orta yerde koyanları. Milletin anasına avradına alçakça küfredenleri. Görün artık en ufak ihmalinizde başınıza neler geleceğini. Bu ülkenin nasıl insansızlaştırıldığını. Nasıl değersizleştirildiğini. Aslında gerçek sorunun, gerçek çıldırmanın, gerçek tedirginliğin, gerçek huzursuzluğun nedeninin; yıllardır üzerinde keyif çatılan kirli saltanatların sarsılmasının olduğunu. Kaybedilmekte olan kirli servetlerin olduğunu. Milletin anasına avradına istedikleri gibi küfredemeyecekleri olduğunu. Siyonistlere verilen bilgiler sonucunda elde edilen kirli servetlerin, deri koltukların, cazibeli şöhretlerin kaybedilmekte olduğunu görün. Bunlar alışmışlar bu ülkeyi soymaya, servetleri kasalara koymaya, emekleri çalmaya, soforalara buyur olmadan dalmaya. Evet, artık bütün resim ortaya çıktı. Ama yeni resmi de namusluca, insanca, erkekçe çizmek gerekiyor. Sonradan aynı durumla, sonla karşılaşmamak için.

 

 

 

Son tahlilde; evet Cumhuriyeti yıkamayacaksınız, çünkü bu halkı yıkamayacaksınız. Ve kaderini de sistemini  de bu halk kendi iradesiyle tayin edecek. Siz kimsiniz ki? Bu halkın kirisiniz.

 

 

DETAYLAR:

 

BİR: Cumhuriyet resepsiyonu ertesinde patlayan bombaya dikkat! Üzerinde düşünmeye değer. Acaba niçin? Kim? Nasıl? Neler örtülmek istenmekte, unutturulmaya terk ettirilmekte!

 

İKİ: Liberallerin gönlü olsun diye teröre ödün verilemez. Asla unutmayın muhteremler!

 

ÜÇ: Türk ordusu bilinçli olarak yıpratılıyor. Tasfiye edilmesi için gizli uğraş veriliyor bence. Çok dikkatli olunmalı ve bütün millet bu oyunu bozmalıdır. Üstelik kendi içinden! Türk ordusu EŞİTTİR halktır. Bu gerçek unutulduğu zaman Türk Ordusu yıpratılır, acze uğratılır, ağırlığı giderilir.

 

DÖRT: İsmi anılmaya değmez o adam, o gayr-i ahlaki, gayr-i insanı küfrü bilinçli olarak savurdu bence. Zira öyle noktalamalıydı ki zaten nokta koyma vakti gelmişti. Düşünmeye değer. Varacağı durak orasıysa eğer!

 

BEŞ: Saadet şimdi kardeşini buldu. İşte bu kadar ya. Aslan dururken çakallarla kardeşlikte nereden çıktı? Aslanla yat keyfine bak, çakallarla yatıp uykusuzluktan delireceğine!

 

ALTI: MHP küskünlerin ve küstürülmüşlerin gönlünü almaya çalışmakla iyi ediyor. Bir nevi kaderini çiziyor. Makûs talihini bozuyor.

 

YEDİ: Halkın Sesi Partisi: iddialı bir isim. Çıkan seslere bakacağız ya küfredeceğiz ya seveceğiz. Zira çıkan her ses halka ait olmalı. Bilakis böyle bir ad beyhudedir. Ve Sayın Numan Kurtulmuş ilk etapta ki işareti de boş yere ve dalgınlıkla yapmamıştır. Hedef bellidir! Ve zaten bir işaret kâfidir. Tekrara lüzum yoktur. Fakat ne kadar yol’suz bulacağı muallâktır. Allah kolaylık versin diyeceğim. Ama parçalanmakta hep kendine zarar. Her parçalanışta bu ülke ve bu millet kaybediyor. Oysa şöyle bir Büyük Birlik sağlansa ve artık konması gereken posta konsa. Yazık oluyor yazık!

 

 

 

EY MÜSLÜMAN AŞAĞIDA Kİ AYETLERİ HİÇBİR ZAMAN HAFIZANDAN ÇIKARMA HER GÜN YENİDEN BİLİNCİNİ BU AYETLERLE BİLEYLE, TEMİZLE, UYANDIR, DİRLİT! Bu ayetlerle dirilen bilinci kimse asla tuş edemez ve uyutamaz, aldatamaz.

 

‘’Onları gördüğünde gövdeleri hoşuna gider. Bir şey konuşsalar sözlerine kulak verirsin. Onlar birbirine dayandırılmış keresteler/Hint kumaşı giydirilmiş kütük parçaları gibidirler. Her bağırtıyı aleyhlerine zannederler. Düşmandır onlar; sakın onlardan! Allah onları kahretsin! Nasıl da aldatıp döndürülüyorlar!’’ Münafıkun-4 (üstelik Yaşar Nuri Öztürk meali)

 

‘’EY İMAN EDENLER! Size karşı düşmanca niyet taşıyanları sırdaş edinmeyin. Onlar sizi yoldan çıkarmak için ellerinden geleni yaparlar. Dört gözle sıkıntıya düşmenizi beklerler. Baksana öfkeleri ağızlarından taşıyor. İÇLERİNDEKİ KİN İSE DAHA BÜYÜKTÜR. Eğer düşünürseniz size ayetleri böyle açık açık bildiriyoruz. Sizler iyi niyetle onları seviyorsunuz onlar ise geçmiş bütün vahiylere de inandığınız halde sizi sevmezler. Sizinle karşılaştıklarında ‘biz inandık’ derler. Yalnız kaldıklarında ise burunlarından solurlar. Onlara söyle: ‘kininizle geberin!’ Allah bütün sinelerin özünü bilir; bundan hiç şüpheniz olmasın. Asla iyiliğinizi istemezler, bilakis dara düşerseniz sevinirler. Eğer güçlüklere göğüs gerer, daima Allah bilinciyle yaşarsanız onların hileleri size zarar veremez. Çünkü Allah her şeyi kuşatmıştır; kimse onun dışına çıkamaz.’’ Al-i İmran–118–119–120

Tarih: 01.11.2010 Okunma: 629

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?