ORDU-SEVGİ--ŞİDDET-ÖRGÜT...

Özgür DENİZ - 03.08.2010

Yemin olsun, inancın gücü karşısında, bütün güçler yenilmeye ve eğilmeye mahkûmdur. BENDENİZ

 

 

Kan kanı yıkar. Şiddet şiddeti doğurur. Bu bir yasadır.  Bir gönülü hiçbir zaman şiddete yönelerek kazanamazsınız. Ancak sevgiyle hükmedilir gönüllere. Sevgide hizmeti doğurur, iyiliği doğurur, barışı doğurur, şahadeti doğurur, birliği doğurur. Ama şiddet, şiddeti, kini, nefreti, fitneyi, fesadı, ihaneti ve gebermeyi doğurur. Şiddet yıkar, yok eder. Ama sevgi yapar, yaratır. Ne kadar da, sevgi, içinde şiddeti barındırsa da bu şiddet mukaddestir ve haddizatında şiddet değildir. Ne kadar da şiddet içinde sevgiyi barındırsa da bu sevgi zehirlidir ve haddizatında sevgi değildir.

 

 

Hayatın gayesi sevgidir. Sevgisiz yaşanmaz. Sevgi çoğaltır; insanı ve her şeyi. Sevgi kuşatır. Sevgi yıkar ve temizler. Sevgi birleştirir, bütünleştirir. Sevgi bağışlatır. Sevgi pekleştirir. Sevgi adaletinde temelidir bir yerde hatta ahlakın bile. Akledin! Çünkü seven ahlaksızlıktan beri olur, adaletsizlikten titrer. Aslında varlığın mayası da sevgidir. Sevgi tutkaldır. Dağılmayı önler. Parçalanmayı önler. Muhabbetin özü sevgidir. Yalnızlığın panzehiri sevgidir. Sadakatte sevginin çocuğudur. Sevmeyen ne bilsin sadakati. Sevgi özgürlüktür ve mutlak güçtür.

 

 

Şiddet, yıkar, dağıtır, parçalar, tutsak eder. Şiddet azaltır; insanı ve her şeyi. Şiddet kendi kendinde mahkûmiyettir. Ruhun azaplar içinde can çekişmesidir. Şiddet kirletir. Ayırır, güçsüzleştirir. Yalnızlaştırır. Şiddet adaletsizliğinde, ahlaksızlığında temelidir bir yerde. Akledin! Çünkü şiddetin özünde ahlaksızlık ve adaletsizlik vardır zaten. Yokluğun mayasıdır şiddet. Duvardır şiddet. Öteler, ayırır, uzaklaştırır, kimsesizleştirir. Muhabbetin katilidir. Şiddetin özü hükmetmektir, haksızca da olsa. Sadakatsizlik şiddetin çocuğudur. Sevgisizlik şiddetin çocuğudur. Şiddetle yüklenmiş bir gövdede ne arar sevgi ve sadakat. Şiddet esarettir ve mutlak güçsüzlüktür.

 

 

‘’Sevgi insanlığın, şiddet hayvanlığın kanunudur.’’ Mahatma Gandhi

 

 

Siyasetin içindeki namuslu insanları dinlediğinizde ve ancak gerektiği zaman ve sadece ölümlerde kullanılan aldatılmış Kürt gençlerine hükmeden soysuzlardan ötenleri dinlediğinizde gerçekler ayan beyan dökülüyor.

 

 

Biri diyor: bu bir Beyaz Türk Örgütüdür. Kim yalan dedi ve gerçekten de yalan diyebileceğimiz bir işaret gösterebilmek mümkün mü? Biri diyor Öcalan bir kukladır ve asla Kürt diye bir derdi yoktur, sülalesinde tek zarar gören var mıdır bu işlerden dolayı diyor. Kim inanmadı ve gerçekten ilginç değil mi? Haddizatında PKK nın yaptığı kirli eylemlerin kime yaradığına bakalım ki; böyle şeylerde işin kime yaradığı tespiti yapılırsa olay çözülür, kime yaradığı ve ne sonuçlar doğurduğu âlemin malumu. Bu toprakların ve bu topraklar üzerinde yaşayanların zerre hayrına olmadığı gün gibi aşikâr. Öcalan da zavallı bir mahlûk. Sefil, geri zekâlı, kendine siyonistlerce verilen payeyi tanrıcık oyununda kullanan, çağdan bihaber, yönlendirilen karaktersiz bir piyon. Oysa altındaki zemini kaydırıverseler tutunacak bir şeyi yok, lağım çukurunu boylayacak. Yalan mı?

 

 

Sevgili dostlar, gerçekte bütün illegal örgütler birer piyondur. O örgütlerde sadece sahte önderler, başkanlar fayda temin ederler ve birde sadakatli yardımcıları, gerisi sadece ölmek içindir. Ve o örgütler mutlaka kullanılmak için kurulurlar. Onlara arka perdeden çok ciddi bir destek verilmezse onlar duman olur gider ki; zaten asla kurulamazlarda. Söyleyin finanse edecek kim? William O. Douglas’ın bir sözü var: ‘’bir kurumu meydana getirmenin tek yolu onu finanse etmektir’’ diyor. Yalan mı? Her şey para ile dönmüyor mu? Ve bu örgütlerde bir yerde, illegal de olsalar, kurum mahiyetinde değil mi?  Eylemlere izin verecek kim? Ki hukuk istediği takdirde anasını ağlatmaz mı adamın? Eee… o zaman bu eylemlerin organizasyonu nasıl yapılıyor ve üstelik nasıl fiiliyata dökülüyor?  Ve bunlar olmadan bir örgütün yaşama şansı var mıdır? Öyleyse biz niye kuramıyoruz? Bunların başkanları, sahtekâr önder kılıklıları fayda temin ederken ve sefil militanları-teröristleri mütemadiyen geberirken kazananlar kim Allah aşkına? Bunları kuran, emellerine hizmet ettirmek için finanse eden, koruyan, kollayan, para, uyuşturucu, fuhuş, silah vs baronları ve bu pisliklerin bürokrasideki kişiliksiz ve karaktersiz kuklaları değil mi? Akletmek gerekiyor!

 

 

Kahraman, asil, mazlum ve masum, cengâver, pervasız, celadetli, şerefli, namuslu, fedakâr, sadakatli, vicdanlı Mehmetçiklerden müteşekkil büyük Türk Ordusu muhakkak ve muhakkak yeniden yapılandırılmalıdır. Bu bütüne hükmedenler kimlerdir derin bir araştırmayla tespit edilmelidirler. Hem de her şeyleriyle didik didik edilmelidirler. Şayet kaderimiz büyük ölçüde bu kurumun inisiyatifinde ise ki kesinlikle öyle, dediğimiz yapılmalıdır. Bu yapıya hükmedenlerin dış ülkelerle ilişkileri iyi tahkik edilmelidir. Bahusus siyonist İsrail ile olan ilişkiler tafsilatlı bir incelemeye tabi tutulmalıdır. Söylediklerimi bazıları faşistlikle itham edebilirler. Evet, yüce ve büyük ordum üzerine titremek, ülkemi sevmek ve geleceğini düşünmek, milletimin huzuru için konuşmak, ülkemin üzerinde yaşayanların birlik ve bütünlüğü adına mücadele etmek ve her şeyden önemlisi insanlık düşmanı hatta Yahudi düşmanı olan siyonizme ve siyoniste düşman olmak faşistlikse şayet sonsuza kadar faşist kalacağım. Ve ben Büyük Türk Ordusu dâhilinde siyonistle zerre kadar bağı, ilintisi olan bir kişi dahi asla istemem ve bu faşistlikse faşistim.

 

 

Yalan değilse şayet görüyoruz ortaya dökülenleri. Yalansa da birileri yalan desin ve öyle saftirik laf salatalarıyla değil ciddi şekilde yalanlasın. Mideniz kaldırıyor mu Allah aşkına bunları? Mustafa Kemal’in Ordusu olarakta tavsif ettiğimiz Türk Ordusu bünyesinde ki bir kişi evlatlarına bu ülkeyi terk ediniz diyor. İslam’dan kaçın diyor, camiden ve ezandan rahatsız olduğunu beyan ediyor. Bana bundan ala vatan hainliği kim gösterebilir Allah-Ahlak-Adalet-Vatan-Millet aşkına?

 

 

Oysa bir şairimizin ne güzel beyiti vardır:

 

 

Bir yere denildi mi Türk beldesi;

Gözlerim albayrak arar, kulağım ezan sesi.

 

 Eee Türklükten bihaberseniz, Türk’ü Türk yapan yüce erdemlerden bihaberseniz rastgele konuşursunuz. Bu milletin çocuklarına rahatça karaktersiz diyebilirsiniz. Askerinizden çok köpeğinizi sevebilirsiniz. Bu milleti millet yapan değerlere nasılda saldırıyor bazıları. Şahsen ben yüce ordumun bünyesinde böyle birinin-birilerinin olmasını istemiyorum. Şimdi, bu ordunun, soysuz bir taşeron çete ile nasıl baş edemediği de ifşa olmuş oluyor aslında kendiliğinden. Allah aşkına sizler gerçekten doğal görüyor musunuz bunları? İçten içe kahretmiyor musunuz? Ben azaplar içindeyim. Kendi kendimi yiyorum. Bu kader olamaz. Bu böyle devam edemez. Bu ordu tam bağımsız Türk ordusu olmalı. Tam yerli olmalı. Türk Milletinin değerlerine muhalif olan tek bir kişi bile bünyesinde yer almamalıdır. Her bir neferinin attığı kurşun sekmemelidir. Her bir neferi yüz kişiyle baş edebilecek düzeyde yetişmiş olmalıdır. Bir Alparslan, bir Mete, bir Battal Gazi, bir Kılıçaslan, bir Selahaddin Eyyubi, bir Kürşad olmalıdır. Dediklerimin yapılamayacağını söylüyorsanız ve hayal diyorsanız bence ya tarihsizsiniz ya da haysiyetsiz.

 

 

Peki, siz söyleyin:  teşbihte hata olmazsa, evinize hükmeden bir baba varken, başka bir babanın da hükmetmesini ister misiniz? Ya da babanızın sizden habersiz başka bir babayla ilişkiye girerek o babanın da sizin üzerinizde tahakküm kurmasına izin vermesine eyvallah çeker misiniz? Bunu hiç kimse istemez ve hiç kimsenin midesi de bunu kaldırmaz.

 

 

Ve şanlı ordunun, bu toprağın ve milletin ruhuna ve değerlerine bağlı, töresine ve teamüllerine sonsuz sadakatli, görev ve sorumluluk bilincine sahip, askerlerini evlatları gibi gören ve onlara babacan şekilde davranan, ocak ruhuna saygılı ve vatan savunmasında bütün dünyayı ardına atan, sadece milletini ve ülkesini düşünen saf vatan çocuklarından müteşekkil olmasını isterim ve bunu kendime hak görürüm.

 

 

EKSTRA ANALİZLER:

 

 

1.Yaşam bir kavgadır. Herkes içindir bu. Ve devletler bu kavgayı zımnen ve ilk etapta istihbaratları sonrada orduları (orduda da yine istihbarat ile yürütülür bu savaş) ile verirler. Ki hayat bir istihbarat savaşıdır. Orduları zaafa uğramış, kuvvetsiz kalmış devletler açıktan olmasa da tutsaklığa mahkûmdurlar. Yani güçlü olan kazanır. Tıpkı en toplumsal olanın en güçlü olduğu ve kazandığı gibi. Bir ülkede de en toplumsal olan ordudur. Bu belki göz önünde değildir ve belirginlik kazanmamıştır ama böyledir. Ve süreklide etkin olan taraf olur bu yüzden. O zaman üzerine eğilmek ve gerektiği zaman sorgulamak en temel vazifedir.

 

 

2.Şu çömelme olayının da tadı kaçtı bence. Ve bu millete yakışmayan bir tavırdır bu. İşi şirazesinden çıkardınız farkında mısınız beyler? Ufak bir siyasi getirim uğruna hem Türk Ordusuna zarar veriyorsunuz hem de Şanlı-şerefli Türk Mehmetçiklerinin vicdanlarını azaba gark ediyorsunuz. Şöyle ki; sizler çömeldin çömelmedim oyunu oynarken, o Mehmetler siperlerde değil en çetin doruklarda savaşıyor anlıyor musunuz, idrak edebiliyor musunuz? Ve bu oynadığınız oyunun kansız teröristlere ve meclisteki dillerine yaradığının farkında mısınız? Onlar şimdi gülüyorlar biliyor musunuz? Ve bunun bilinçli yapıldığına inanıyorum. Artık bu kavgayı bitirin! Milletimin sesi olarak emrediyorum! Ve bu işten siyasi getirim düşünenler varsa da boşuna heveslenmesinler. Bu millet o kadar ahmak, basit, sefil değildir. Kimin ne olduğunu çok iyi bilmektedir.

 

 

3.Yine yalan değilse şayet, şu askerlikte ki torpil olayı ne kadar da iğrenç, rezilce, aşağılık bir şey. Gariban Mehmet gitsin dağlarda onca zorluklarda vatan uğruna, bayarak uğruna, millet uğruna, din uğruna can versin ama parası olan şerefsiz, kansız, alçak, soysuz, adi, pislik komprador parayla çocuğunu tatile göndersin. Bunu yapandan da, yaptırandan da en ağır şekilde hesap sorunuz beyler. Eğer bu gerçekse hesap sormayan namerttir. Yapana yaptırana ne söylenmesi gerekiyorsa siz söyleyin lütfen. Bana bundan ala vatan hainliği kim gösterebilir Allah-Ahlak-Adalet-Vatan-Millet aşkına?

 

 

4.Bu ülkenin en güzel, en yakışıklı, en asil evlatlarından birisi belki de birincisi olan sevgili reis, kıymetli başkan şehit Muhsin Yazıcıoğlu ağabeyin şehit edildiği günkü olaylarla ilgili şok belgeler ortaya çıkmış, internetten izlediklerimiz kadarıyla. Ve üzerine titrediğim, her gün dua ettiğim, Allah’ımdan kurşununa isabet vermesini dilediğim Teşkilatın üyelerinden birinin çok ciddi ihmali ya da kastı olduğu yüreğimi yaktı yaktı yaktı. Allah şahidim olsun laf diye söylemiyorum acımı bir Rabbim bilir bir de kendim bilirim. Lütfen olayın kesinlik kazanması halinde o kişiye cezaların en ağırını vermezseniz bedduam sizinledir. Ki o kişi bu şerefli Teşkilata asla yakışan biri değildir ve rütbesi de sökülmelidir.

 

 

5.Birde şu Pitbul Köpekleri çıktı başımıza, iki ayaklı olanları ile baş edemiyorduk şimdi dört ayaklıları çıktı. Allah kahretsin. Toplatın gitsin ya. Çok mu zor? Bunu da beceremeyen neyi becerebilir ki hayatta? Ulan şu ülkede halkın hayrına bir şey yapılmayacak mı be? Hep korkulacak mı halk için yapılanlar yapılırken ve akamete mi uğrayacak yapılmakta olanlar? Bir kerede bozun be lanetli ezberi. Ulan iktidardan da düşseniz, hatta idam sehpasına çıkacağınızı da bilseniz bozun bir kerecik Allah, kitap, namus aşkına. Yapın halkın faydasına olanı. Başkaldırın siyoniste ve uşaklarına. Kaybedin kazandıklarınızı ama şerefinizden ödün vermeyin bir kerecik nolur. Halk görsün her şeyi. Ve sizi terk ederse etsin bırakın. Acı çeksin, acı yudumlayarak akıllansın gerçekleri gördüğü halde gerçeğe yüz çevirirse. Yapın bunu nolur yapın. Yemin ediyorum bu halkın böyle bir başkaldırıya ihtiyacı var. Allah şahidim olsun var. Ki Allah ta istiyor yapmanızı bunu. İzzetinizi korumanızı. Ki o zaman O da sizi koruyacak inanın. Siyoniste başkaldırın ve ne olacaksa olsun deyin ve halka da her şeyi izah edin ondan sonra görün. Ama nolur şu siyonist pisliklere boyun eğmeyin. Yemin ediyorum yoksa her şey çok kötü olacak. Tereddütler, ikircikli davranışlar, lüzumsuz korkular, denge gütmeler, ikbal arayışları, kazandığını korumaya çalışma vb tavırlar siyaseten felaketin habercisidir asla unutmayın.

 

 

6.Bakınız artık duyarlı olunacak zamanlar. Kimse kendi benliğine, kendi özüne, kendi köklerine yapılan saldırıya tepkisiz kalmamalıdır. Herkes mümkün mertebe en şiddetli tepkiyi legal yoldan mutlaka vermelidir. Misal, işadamı mısınız mutlaka para çevirdiğiniz bankaya dikkat etmelisiniz. Sizin benliğinize saldıracak kadar alçaldı ise hemen tekmeyi basacaksınız. Zira siz değil o size muhtaç. Kendinizi ucuza satmayacaksınız.  Geçen bir bankanın yaptığı rezilliği biliyorsunuz. O rezilliğe duyarsız kalmanız varlığınızı umursamamanız anlamına gelir ki bu zillettir. O zaman o bankayla iş yapanlar hemen bütün hesaplarını çekmeli ve direkt başkasıyla iş tutmalıdır. Herkes haddini ve hududunu bilmelidir. Bu milletin değerleriyle oynayacak kadar alçalmamalı ve şerefsizleşmemelidir. Siz kendinize sahip çıkmazsanız kimse size sahip çıkmaz. Kimse size izzet bahşetmez. İzzet sizin ruhunuzdadır. Hiçbir yerde değil.

 

 

7.MHP, Kemer Belediye Başkanını muhakkak görevden kayıtsız şartsız, sorgusuz sualsiz tard etmelidir bence. Yoksa bu çok ciddi zarar verecektir. Ki zararlar hep ağır ağır verilir. Bir anda değil. Tıpkı benliğin çürümesinin ve bunun neticesi olan yozlaşmanın, yabancılaşmanın milim milim ilerlediği gibi. Yarayı umursamazsanız o günü geldiğinde kendini umursatır ama iş işten geçmiştir. Son nefesinize kadar çekeceğiniz sızının, acının mahkûmusunuzdur artık. Çare yoktur. Görevden alınmasa bile milletten özrü dilemelidir ve bir daha böyle bir şeye tevessül etmemelidir.

 

 

8.Birde bir şey söyleyeceğim ama soru sormak kesinlikle yok: BRUCE LEE’nin Müslüman olduğu için öldürüldüğünü biliyor musunuz? O insanın Müslüman olduğunu ilan edeceği sezilince ve bunun yankısının bütün dünyayı sarsacak kadar ciddi boyutta olacağının bilindiği için ve İslam’ın bütün dünyada ciddi bir araştırmasının yapılmasına sebeb olacağı dikkate alınarak öldürülmüştür. Özellikle gençler nezdinde.

 

 

 

Bir şiir:

 

BİR DÖNMEYE

 

Saldır ey küstah dönme, bütün hıncınla saldır,

Milliyet, mukaddesat çünkü sence masaldır!

Dolaşarak yurdumun her köyünü, şehrini,

Akıt ey bodur yılan, akıt bütün zehrini!..

Durma bak meydan bomboş, geçmez ele bu fırsat;

Dün Vatanı satmıştın, bugünde yiğitlik sat!..

Havanın kararması ekmeğine sürdü yağ,

Kurşun ol da, ey namert, üstümüze öyle yağ!

Kusup sönmez kinini haklaş bizimle haklaş,

Yoldaşın ……………. gibi günden güne alçaklaş!..

Ne insanlık bilirsin, ne fazilet, ne de hak;

Göster o pis kanının icabını muhakkak!..

Emret çömezlerine: kursunlar Türk’e pusu,

Geçsin toptan hücuma: imansızlar ordusu!..

Saldır ey nur düşmanı, karanlık ruhlu adam!

Saldır ki gerçekleşsin beklediğin inhidam!..

Ey Rabb’in kitabında tel’in ettiği Çıfıt!

Ey küfrü Nemrut’tan bol, insafı Neron’dan kıt!..

Vur, ardına bakmadan, bütün şiddetinle vur;

Kâdirsen cümlemizin külünü göğe savur!..

Biliyorum kölelik yetti artık canıma,

Girmelisin, muhakkak, milletimin kanına!..

Çirkef kalbin ferahlar -belki- ancak o zaman,

Saldır haydi yüzüne gülerken kahpe devran!..

 

ÂŞIK FEDÂİ

Tarih: 03.08.2010 Okunma: 615

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?