ASLA UYUMA VE UNUTMA EY İNSAN!...

Özgür DENİZ - 03.08.2010

İlk evvelde bu vatana canını koşulsuz feda eden aziz ve kahraman Mehmetlere bin selam. Siyonist kuklası alçak teröriste bin lanet. Şehitlere bin selam ve sonsuz rahmet olsun. Hakeza Gazze yolunun yolcusu olan kardeşlerimize-şehitlerimize de bin selam sonsuz rahmet olsun. Milletin ve ümmetin başı sağolsun.

 

 

‘’Allah sizin elinizle zalimleri cezalandırmak istiyor.’’ Allah.

 

 

Uyumayarak, unutmayarak cezalandıracaksınız bütün soysuzları.

 

 

Çünkü,  günü geldiğinde, fiiliyatın yani hesabın muharriki olacaktır, uyanıklık ve hatırlamak.

 

 

Zira, unutmak tükenmektir. Unutmak aldanmaktır. Unutmak zulmün anasıdır. Acı, unutmanın çocuğudur. Katledilmek, uykuya dalmanın en ağır cezasıdır. Kirlenmek unutmanın ve uyumanın intikamıdır. Uyumanın ve unutmanın cezasıdır tefrika. Fitne, uyumanın ve unutmanın en acı meyvesidir. Zulmün ve kötülüğün yağmur gibi boşalması, ahlaksızlığın pıtrak gibi çoğalması uyumanın ve unutmanın ürünüdür. Hülasa, uyumak ve unutmak feci bir beladır.

 

 

Uyuma ey halkım!

 

Unutma ey halkım!

               

 

Uyumak ve unutmak pusudur. Zulüm, uyumanın ve unutmanın çocuğudur. Aynı şekilde uyumanın ve unutmanın çocuğudur sömürü. Güneşin doğuşunu ertelemektir uyumak ve unutmak.

               

Uyudunuz ve unuttunuz, uyutuldunuz ve unutturuldunuz ve nihayet zillete mahkûm oldunuz, sömürüldünüz, aldatıldınız, horlandınız, ahlaksızlığın bataklığına saplanıp kaldınız, fitnenin mahkûmu oldunuz, tefrikanın kurbanı oldunuz, haklarınız çalındı, namusunuz payimal edildi, vatanınız tarumar edildi, değerleriniz ve kaynaklarınız yağmalandı, evlatlarınız cahilleştirildi.

               

 

Şimdi uyandırıldınız, artık asla uyumayın.

               

Düz yola girdiniz, artık asla sapıtmayın.

               

Aslında derin korku bundan.

               

Siyonistin ve hempalarının korkusu.

               

 

Diyorlar ki bile bile ölüme gidilir mi? Evet gidilir. Ve gidildi de. Bu dünyaya ve dünyalığa meydan okumanın adıdır. İnsan oluşun zaruretidir. Şerefli varoluşun ilk ve ön koşuludur. Mücadele varoluşun yasasıdır çünkü. Korkuyu alt etmenin resmidir. Siyonistin ve köpeklerinin kudurmasının asıl sebebi; o insanların bilerek ve gülerek ölüme selam çakmalarıdır. Geride kalanları şahadete yönlendirmeleridir. Kilitlenmiş bilinçleri açmalarıdır. İnsanlığı diriltmeleridir. Düşmanı hatırlatmalarıdır. Tatile çıkmış aklı geri çağırmalarıdır, iflas etmiş vicdanı tekrar diriltmeleridir.

 

 

Yaşatmak için ölmek. Bilerek, isteyerek, gülerek şahadete merhaba demek. Tamam, şu olmadı, bu olmadı! Peki, ne olmalıydı? Öylece oturup beklenmeli miydi? Korkudan deliğe mi kaçmalıydı? Evet, meydan okudular. Her şeye meydan okudular. Herşeye gerçekten sahip olmak adına. Bir kere ve erkekçe öldüler. Bin kere ve haysiyetsizce yaşayacaklarına. Örnek oldular, önder oldular. Asırlarca başarılamayan şeyi başardılar. Gerçek bu. En gerçek bu. Tabi, bunu, bunamış ve sulanmış bir beyinle ve korkunun ezdiği bir yürekle idrak etmek çok güçtür. Burada ki derin ve saklı gerçeği görmeliyiz. Gör-dü-rül-mek istenmeyen gerçeği. Çar-pı-tı-la-rak etkisi zayıflatılmak istenen gerçeği. Çünkü, o derin ve saklı gerçeğin görüldüğü an, artık rahatların bozulduğu andır. Çarkların dönmekte zorlanmaya başlayacağı andır. Maskelerin kendiliğinden düşeceği andır. Fitne ateşinin ebediyen söneceği andır. İktidarların hayalde bile görülemeyeceği andır. Umutların ranta dönüştürülemeyeceği andır. Sömürünün son bulacağı andır. Kardeşliğin kökleşeceği andır. Muhabbetlerin canlanacağı andır. Ayrılıkların biteceği andır.

 

 

 

O güzel insanlar, insanlığa; dünyanın hiçliğini ve şahadetin her şeyliğini anlattılar en güzel ölümle. Tıpkı bu güzel vatanı savunurken biteviye göklere uçanların anlattığı gibi.

 

 

Bu ülkenin çocuklarının gerçeği görme zamanı geldi artık. Ve tevhidi gerçekleştirme zamanı. Tekleşme zamanı. Tek vücutta milyonlarca can olma zamanı. Bir de siyasilerin dünya menfaatinin iti olmaktan vazgeçme zamanı. Birileri bilerek ve gülerek göklere uçarken, birilerinin şerefsizce madde peşinde koşması alçaklıktan başka nedir ki? Bunu yaparken yüzü kızarmayan belhümadal’dan başka nedir ki? İsterse kimliğinde İslam yazan biri olsun. Ben o pisliğe ne insan ne de Müslüman derim. Bilakis o hayatı ve insanlığı kirleten bir pisliktir. Binaenaleyh, ahlaki bir duruş gerekiyor bundan böyle. Samimiyet, iyi niyet, pürciddiyet gerekiyor. Mülk peşinde koşmayı bırakıp insanlık şerefinin peşinden koşulmalıdır. Adil bir dünya peşinde koşulmalıdır. Özgür bir dünya peşinde koşulmalıdır.

 

 

Çünkü, mülk köleliktir. Mülk beladır. Mülk zilletin anasıdır. Öbekleşmek, kökleşmek ve köpekleşmektir mülk. Zulmün babası sefaletin müsebbibidir mülk. Kendi pisliğinde boğulmaktır mülk. Mülk bozmaktır. Adaletin kahpe ve kara cellâdıdır. Ahlakın katilidir. Cehennemin davetiyesidir. Kahrolsun mülk. Kahrolsun mülkle herşeye sahip olduğunu sananlar. Yaşasın adalet! Yaşasın insan. Kazanacağız, mutlaka kazanacağız! Allah bizimle. Kâinat bizimle. İnsan bizimle. Hiçbir şeyimiz yok ama Allah’ımız var. Her şeyleri var ama Allah’ları yok. İşte bu yüzden kazanacağız. Yeterki haysiyetli, bilinçli, şuurlu, ahlaki ve sarsılmaz bir direniş içinde olalım. Sessiz de olsa. Ta ki sesli hale dönüşünceye değin. Sabırdır bu. Canlı sabır. Diri sabır. Kaynayan sabır. Ve zafer sabrındır. Direnişin çocukları bilmelidirler bunları. Unutmamalıdırlar. Ve mülk Allah’ındır. Mülkle tanışan olur değersiz, mülkle sevişen kalır eğersiz, mülkle yatan olur şerefsiz.

 

 

Üzerimize yağmur gibi yağan belaların bütün sebebi de mülkte gizlidir haddizatında. Mülke tapmakta, mülkün sahibi olduğunu sanmakta gizlidir.

               

 

İnsanı ve insanlığı, insanlığın en garip fertlerinin bitmeyen umutlarının, dinmeyen direnişlerinin kurtaracağını da göstermiştir bu olay ayrıca. Yani mülksüz insanların ideallerine ve davalarına sadakatlerinin dünyayı güzelleştireceğini, yaşanılır hale getireceğini göstermiştir. Korkuyu öldüren, dünyanın hiçbir şey olduğunu ispat eden, bilerek-gülerek şahadete merhaba diyerek ölmeyi öğreten insanların, insanlığın yegâne umudu olacağının-olduğunun vesikasıdır aynı zamanda bu görkemli direniş. İsyan ahlakının teorisidir bu. Kutlu praksise çağrıdır. Kazanacağımızın resmidir. Özgürlüğün yüceliğinin muhteşem vesikasıdır.

               

 

Siyonistin şu sözünü iyi tahlil ediniz: ‘’biz devlet kurmaya gidiyoruz ama onlar ölüme koşuyorlar, bu çok feci bir durum.’’ Bu söz tarihin kayıt defterinde yerini almıştır.

        

 

Evet, Siyonist yaşamak peşinde, insanlar şeref peşinde. Siyonistide, hempalarını da korkutan budur. Siz bazılarının zevahirde-görünürde verdikleri farazi tepkilere asla inanmayınız. Sadece halkın evlatlarının nasıl olduklarını ve kim olduklarını bildikleri için böyledir tavırları. Zira değer düşmanı, insan düşmanı bütün tiplerin varacakları son durak ve inecekleri durak şeytanın durağıdır. Ama çıkarları, bu halkın kullandığı bir şeye bağlı olduğu için, halkın çocuklarına şirin gözükmeye çalışıyorlar, zira çarklarını döndürecek o şeyi alamayacaklarını biliyorlar. Bu yüzden uyanık olunuz ve hatırlayınız. Uyumanın ve unutmanın öcünden korkunuz! Uyumanın ve unutmanın, bu toprağın çocuklarına neler kaybettirdiğini aklediniz!

 

               

AYRINTILAR:

               

Filistin’i PKK ile aynı düzelme getirmek kahpeliktir, soysuzluktur. İnsanlığa, vatana, ahlaka, adalete ihanettir.

               

Çocukların orada ne işi var demenin ne demek olduğuna ne diyeceğinizi siz deyin benimki çok acıtır. Feci gömerim zira söz kurşununu bu tür sefillerin bunamış beyinlerine ve ezilmiş yüreklerine.

               

Siyonist’e güçlü kardeşlik bağlarının olduğunu söyleyenler ve onlardan acz içinde merhamet dilenenler asla bu halkın çocuklarının kardeşleri olamazlar. Ne dinde ne de insanlıkta. Zira Siyonist ne din sahibidir ne de insandır.

               

Otorite olarak Allah’ı değilde siyonisti ittihaz edenlere aldanmayın. Onlar sizleri Allah ile aldatmaktadırlar. Onların siyonistten ödleri koptuğu için Allah korktukları ile baş başa bırakmıştır onları. Zalimler karşısında susanlar ancak dilsiz şeytanlardır. Allah insanları dilsiz şeytan olmaktan uzak kılsın. Amin.

               

Uyanan Müslüman’ın kendi düzenini kurmasına fırsat tanımıyorlar ve onun için düzen yaratmaya çalışıyorlar. Bütün gayretler birazda buna yöneliktir aslında. Çünkü Müslüman’ın uyandığını fark ettiler ve kendi başlarına bırakırlarsa kendilerinin eceli olacak bir düzeni getireceklerini biliyorlar ve bu yüzdende Müslümanlara düzen biçmeye çalışıyorlar. Asla kanmayın.

               

Siyonistle bütün ilişkiler bitirilmelidir. Siyonist’e vicdanları teskin edecek şekilde haddi bildirilmelidir. Artık bu toprakların çocuklarının alın teri domuzların yemi olmamalıdır kesinlikle.

               

Artık PKK illetine haddi bildirilmelidir ciddi şekilde. Bu illetin kökeni, aslı ve esası nedir anlatılmalıdır halka. Nasıl kanlı çarkını döndürdüğü, nasıl finanse edildiği, nasıl desteklendiği deşifre edilmelidir.

               

Fetullah AKP yi satacak. Fetullah uyarıldı. Muhtemelen bazı şehirlerde satış yapacak. Zira deşifre edileceğinden korkuyor. Kurduğu çarkının nasıl işlediğinin ve kimlerce finanse edildiğinin deşifre edileceğinden. Gerçek maksadının ne olduğunun ifşa edileceğinden. Çünkü ipleri siyonistin elinde. Zira Siyonist her şeylerine vakıf. Son olaydaki acziyetin ve derin korkaklığın sebeb-i hikmeti budur.

               

Eskimiş ama içinde ah kalmış sefiller irtica tehlikesi borusu öttürüyorlar. Güya irtica çığ gibi büyümüş. Ama dert bu değil. Dert Müslüman’ın intibahının başlamış olması.

               

Siyonist cinayet işleyip Müslümanların üzerine atabilir. Bu konuda dikkatli olunmalıdır. Gerçi artık yenmez ama yine de beyin bulandırabilir.

               

Asıl tanınması gerekenler güzel vatan Türkiye’m deki Siyonistlerdir. Bunları tanıdınız mı müsterih olunuz. Zira ne atmanız gerektiğini ve nasıl atmanız gerektiğini bilirsiniz.

               

‘’İnsanoğlu ya pusulaya oy atar ya da ok atar. Ama attığını iyi atmalı. Kuklayı değil kuklacıyı vurmalı.’’ Malcolm-X

               

Artık toparlanma zamanıdır. Artık tefrikaya son verme zamanıdır. Birlik olma zamanıdır. Dindaşların ve soydaşların ittifak zamanıdır.

               

 

‘’Girmeden tefrika bir millete düşman giremez,

                Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez.’’ Mehmet Akif Ersoy

               

Delilerin sizi idare etmesine evet mi? Bazı insanlar vardır ve bazı ortamlar için onlar delidir. Ne söylediğini ve nasıl söyleyeceğini bilemez. Hoş konuştuğunu zanneder ama boş konuştuğunu idrak edemez. Ancak boğuntu yaratır. Sıkıntı yapar. Zamanı öldürür. Zalimi güldürür. Bu tiplerin eline düşen insan ne acınacak insandır. Hele bir de halksa bu ele düşen, eyvah ki eyvah!

               

Ciddi ve üst düzey suikastlara dikkat. Uyumak ve unutmak bu suikastların muharriki olacaktır. Geçmiş geri gelecektir. Çektirilen acılar ne yürekler delecektir. Ama uyanık olan ve hatırlayan çektirilenleri ve çektirilecek olanları bilecektir.

               

Bir evin bütün odaları temizlenmeden o ev güvende diyemeyiz.  Yani bir devlet bütün kurumlarıyla yeniden dizayn edilmeden o devletin güvenliği garantidir denilemez. Ve o devlet temiz sayılamaz. Ve o evi temizleyecek olan eğitim ve istihbarattır. Ve bu iki kurumda devrim şarttır. Akıllı olunuz.

 

Enfal Suresi’nin 46. Ayetini muhakkak üzerinde dura dura, düşüne düşüne, kavraya kavraya okuyunuz lütfen Allah rızası için.

 

Birleşeceksin! Bu vatanda, bu vatanın kodlarına uygun bir düzen kuracaksınız. Sosyalisti, milliyetçisi, islamisi, her biri ayrı telden çaldıkça ve çaldıkları telden zevk aldıkça ve dahi bu halkta hep böyle suskun kaldıkça düşünelim bakalım karlı çıkan kim? Sen emek de onlar yesin. Sen vatan de onlar satsın. Sen din de onlar aldatsın. Peki, nereye kadar? Allah için bu ahmakça tefrikaya son verin. Birleşin! Birleşin! Birleşin! Bu vatan üzerinde, yüksek ahlak temelinde ve sosyal adalet hedefinde bir düzen kurun. Göreceksiniz asla kaybeden olmayacaksınız. Kaybeden kesinlikle Siyonist ve köpekleri olacak.

 

Bir soysuz Osmanlı’ya küfrediyor. Delilerin, manyakların devleti diye. Ulan köpek sen kaç paralık itsin ki; tam mükemmel olmasa da güzel zamanların yaşandığı ve o güzel zamanları yaşatan insanların hükmettiği bir devletin idarecileri için domuz gibi böğürüyorsun. Tamam, elbet, muazzam, dört dörtlük değildi. Elbet kusurlar vardı. Peki, sen kusursuz musun? Peki, bu topluma boca ettiğin ahlaksızlık neydi? Peki, gizli Siyonist köpekliği yapman ne olacak? Peki, iyilik meleği görünümünün altında bu vatana en büyük ihaneti yapmaya yeltenmene ne diyeceğiz? Haddini bil ulan alçak köpek. Soyunu inkâr eden soysuz. Şimdi onların miras bıraktığı temiz topraklarda sefa sürüyorsun. Onların şanını lekeleyen sensin. Onlar şanları lekeli insanlar değil asla. Sen bu temiz topraklar üzerinde ve bu necip millet bağrında yaşamaya layık değilsin alçak. Defol git buradan soysuz. Kirletiyorsun çünkü burayı.

 

Gazze’ye bin selam. Filistin’e bin selam. Şehitlere bin selam. Gazilere bin selam. Çağlayana bin selam.  Direnişe fasılasız devam.



Arkadaş, yurduma alçakları uğratma sakın;
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın,
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.

Tarih: 03.08.2010 Okunma: 643

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?