KENDİ AKLINI KULLANMA CESARETİ GÖSTER!...21...

Özgür DENİZ - 10.03.2017

Hakiki ve sahici hürriyet, hakikatin bilgisi temelinde namusluca tefekkür edebilmek ve kesif tefekkürler neticesinde mülaki olunan sahih bilgileri eyleme geçirebilmektir. Düşünmek, hakikatin bilgisine ulaşmak ve ulaştığı hakikatin bilgisini yüreklice haykırabilmek, âleme duyurabilmektir. Hakikatten korkan ve kaçan insanın, akılla, akletmeyle işi olamaz. Hakikat sarayının kapısından girebilmek ve aydınlığa erişebilmek, düşünmek yürekliğine sahip olmayı iktiza eder, önkoşul kılar. Düşünmeliyiz, mutlaka düşünmeliyiz. Başka çaremiz yok kesinlikle. Çünkü doğru karar vermek ve doğru adım atmak düşünmeyle, doğru düşünmeyle tahakkuk edecektir. Bilakis karanlığa gömülürüz. Güneş bir battı mı, bir daha doğasıya kadar karanlığa mahkûmuz. Birer birey olmalıyız önce, çünkü düşünmek birey olmayı önkoşul kılar. Zira sürüye dâhil olduğumuz zaman düşünmek namümkündür. Ancak birey olarak zincirlerimizi kırabilir, kendi aklımızla düşünüp yargıya varabilir ve kararlar alabiliriz. Her bir olguyu, muhtelif açılardan, farklı boyutlardan tahkik, tetkik, tahlil edebilmeliyiz. Hiçbir olguya tek boyutlu ve tek açıdan bakamayız. Tek boyuttan, tek açıdan bakanın düşünceyle bir ilgisi olamaz. Çendan, her olgu çift boyutludur. Tek boyutlu düşünen, her zaman ezilmeye, sömürülmeye, aldatılmaya müstahaktır. Çünkü kimse senin için düşünmez. Herkes kendisini düşünür, kendisini düşünmesi ise çıkarını düşünmesidir. Namuslu düşünen çok azdır. Namuslu düşünen çok olsaydı, insanlık ve dünya bu kadar kirlenmez ve karanlık, egemenliğini bu kadar tahkim edemezdi. Aldanmamak ve felaha erebilmek için düşünmek lazımdır! Düşünmek için ise, bize okumayı ve düşünmeyi emreden Rabbimizin mukaddes ışığından cüzler olan vahye tabi olmalıyız. Velakin biz vahyin ışığından korkuyoruz şahsi kanaatimce. Bilakis, vahiyle mutabık kalır ve vahyi eksen alırdık. Misal; vahyi eksen alan bir insan amme menfaatini geri plana atıp, şahsi menfaatini ön plana koyabilir mi ve eylemlerini bu minvalde belirleyebilir mi? İnanıyorum diyorsan fitneyle işin olmaz, fesatla, hasetle işin olmaz. Bir kurumdasın diyelim; bir insan ile olan ayrılığını işine karıştırmayacaksın. Sorunları işinle karıştırırsan ve sorun yaşadığın insanın yaptıklarını sarf-ı nazar eyleyip dikkate almazsan işte burada amme menfaatini değil, şahsi menfaatini ön plana çıkarmış olursun ve ihanet edersin. Çünkü sen kendini düşünerek, yekpare milleti düşünmemiş oluyorsun ve millet adına iyi bir şey yapılacaksa onun önünde handikap teşkil etmiş oluyorsun. Burada da iman sorunu vardır. Vahye tabi olanın ahirete imanı kavi olur. Ahirete imanı olanın da eylemleri hakikatin bilgisi temelinde tahakkuk eder. Gayrısı angaryadır!

 

İnsançocukları, yollarını, yönlerini, yörüngelerini bulmak, kendilerine bir ideal belirlemek ve hedef tayin etmek, bir fikri benimsemek için varlık aleminden muayyen vasıtalarla elde ettikleri bilgileri istimal ederler ve bu bilgiler sayesinde akletmeye çalışırlar. Düşünmek, yaratıcıdır. Çünkü ancak düşünme süreci dahilinde yaratımlar hasıl olur, fikren hasıl olur, sonra onun eyleme dökülmesiyle yaratım tezahür eder. Düşünmeden, hareket etmek muhaldir. Bir şey meydana getirmek, üretmek ve sağlıklı kararlar alıp isabetli yargılara varmak için mutlaka düşünür insan. Düşünmek, bilgi altyapısına malik olmayı iktiza eder. Düşünmek, aynı zamanda eklektiktir, ayıklayıcıdır. Düşünüldüğü zaman, olgulardan gelen doneler tavassutu ile kalpte ve zihinde tecessüm eden sezgiler sayesinde iyi ile kötüyü tefrik eder insan. Düşünen insanın zihninde kelebekler uçuşur. Beynin göklerinde milyarlarca sözcükler kelebekler gibi uçuşurlar bitevi. Düşünen zihnin, putları yoktur. Düşünen zihin sabit değildir ki, putlara takılıp kalsın. Düşünen zihnin önyargıları olmaz. Düşüncenin kendisi önyargıya düşmandır zaten. Putçulukta, düşüncenin donması demektir. Düşünen zihin, eninde sonunda yüksek hakikatin farkına varır. Mutlaka varır. Yani herkesçe kabul edilen, kabul edilmek zorunda kalınan, hayatın ve hiçbir şahsın yalanlayamadığı hakikatin. Çünkü düşünen zihin bitevi hareket halindedir. Düşünen zihin, hiçbir olguyu, fikri, müntesipleri aracılığı ile yargılamaz, tetkik ve tahlil etmez. Direkt olarak yargılar, tetkik ve tahlil eder. Eğer yalanlayamıyorsa, o fikir doğrudur ve doğru fikrin yaşanılması gerekir. Eğer yalanlayabiliyorsa, o fikir yanlıştır ve yanlış fikrin yaşanılması cehaletin belirtisidir. Haddizatında, insanoğlunun en mühim problemlerinden biridir bu. İnsanlar, fikirleri, ne hazin ki, müntesiplere göre tetkik ve tahlil etmekte ve buna göre intihap etmektedirler. Nihayetinde de, büyük yanılgıların, aldanışların kurbanları olmaktadırlar. Oysa fikirler, orijinlerine göre intihap edilmelidirler. Orijinine göre intihap etmediğiniz her şey, sizin için tehlikelidir ve zımnen sömürülmenize zemin hazırlıyorsunuzdur bu yolla. Binaenaleyh, her fikir kendi bulunduğu konumuna göre değerlendirilmelidir. Zira müntesipler doğru bir fikri yanlış olarak, yanlış bir fikri doğru olarak yaşayabilirler. O zaman ne olacak?

 

Şimdi iki fikri disiplin var diyelim ve tezekkür edelim. Evrende bu fikirler var olsunlar ve insanlara tesirde bulunsunlar. Bunlar İslam ile Kapitalizm olsun. Yani Tevhid ile Şirkin müşahhaslaşmış hali olan olgular. Aradakiler grilerdir. Siyonizm’i saymıyoruz. O görünmeyen bir anadır, babadır. O doğurur bitevi. İslam haricinde ki bütün fikirlerin vardıkları son noktadır, çalıştıkları ana merkezdir. Ondan gelirler, ona giderler, onun için vardırlar. O fikirler bundan ister haberdar olsunlar, ister olmasınlar; bunu ister bilerek yapsınlar, ister bilmeyerek yapsınlar. Gelelim sadede; şimdi bir insan bu iki yoldan yani İslam ve Kapitalizmden birini intihap edecek olsun. Gidipte bu fikri disiplinlerin müntesiplerine bakmaz, bakamaz, bakmamalıdır, bunlardan birini intihap etmek için. Bakarsa alıklık, bönlük etmiş olur. Evet, bu kadar basit ve net, ahmaklığa lüzum yok. Zira bendeniz, Ali’ye, Veli’ye göre İslam’ı intihap etmem, edemem. Edersem, böyle bir şey, cehaletimin en sarih alameti olur. Hiçbir fikir, müntesibinin nezdinde motomot yaşanmaz. Ve her fikir, kendi orjinlilerine, temellerine göre kıyaslanır. Fikri ittihaz edersin ve doğru şekilde yaşama geçirirsin. Öyleyse doğru bir fikrin, yanlış müntesiplerine bakarak reddedilmesi ahmaklığın belirtisidir. Doğru fikrin yanlış müntesibi olabileceği gibi, yanlış fikrin doğru müntesibi de olabilir. Binaenaleyh, fikrin kendisi önemlidir. Zira doğru bir müntesibe bakarak yanlış bir fikri seçmek ne kadar yanlışsa, absürtse, abesse, yanlış bir müntesibe bakarak doğru bir fikri reddetmekte o kadar yanlıştır, absürttür, abestir. Eğer fikrin orijininde bir bozukluk varsa, yanlış varsa, seni sen olmaktan çıkaran bir yönü varsa o zaman reddetmen normaldir. Burada Kur’an’dan bir ayet vermek istiyorum: ‘’Bir topluluğa karşı beslediğiniz duygu ve düşünceler, sizi, onlara karşı adaletsizliğe sevk etmesin.’’ Diyor Allah, tüm kullarına. Şimdi Müslüman birinin, bu ayete mugayir hareket etmesi, bu ayetin hükmünü yok edebilir, bu ayetin büyüklüğünden, doğruluğundan kıymık koparabilir mi? Asla ve asla. Ayet çok sarih ve nettir. Hükmü sabittir ve değişmezdir. Burada biz, bu ayetin muhataplarına göre ayeti değil, ayetin kendisine göre muhataplarını sorgulamalıyız. Namuslu olan tavır budur. bu ayete mugayir hareket eden bir müntesibe bakarak ayete muhalefet edebilir miyiz? Ayeti reddedebilir miyiz? Gelelim Kapitalizme, bana Kapitalizmde bu ayetteki yüceliği barındıran tek bir ilke gösterebilir misiniz? Asla ve asla. Öyleyse bana, Kapitalizmde adalet var diyemez kimse. Kapitalizm, örtülü esaret zincirlerinin en ağırıdır, Kapitalist baronlar, dünyanın, emsali görülmemiş zalimleridirler. Bunu ne hayat, ne beyinler ve ne de vicdanlar asla yalanlayamaz ve yalanlayamayacaktır da ilânihaye. Sana armağan edilen ve varlığına anlam kazandıran, vücudunun en önemli parçası olan kafanı kullan ey insanoğlu! Kafanı asla kiraya verme, kafana ipotek koydurma, kafanı birilerinin avuçlarına teslim etme. Kafanı kendin kullan!

 

SÖZLER:

 

""HAKİKAT= yapayalnızlık, sert acı, derin hüzün, bitmeyen sürgün. Eğer hakikatin bedelini bilerek hakikati savunacaksan bedeline katlanmayı göze alacaksın.""

 

Bendeniz

 

""Bu dünyada birey olduğunuz kadar varolursunuz, birey olmadığınız müddetçe tükenirsiniz, kaybolursunuz, yok olursunuz. Maalesef, para önce insanı, sonrada insana dair her şeyi satın aldı. Alınıp satılan şey özünü kaybetti ve kirlendi, kirlenen şeyler zamanla yok olup gitti. Şimdi aşksız, sevgisiz, kötü bir dünyada yaşıyoruz. Sevinçlerimizi ve acılarımızı çok ucuza sattık. Aşkı, sevgiyi, iyiyi kirleten katillerin ellerinden aşkı, sevgiyi, iyiyi geri alıp temizlemek ve yaşatmak için birey olmak zorundasınız. Bunu yapmazsak yaşamamız imkansızdır. Yaşasakta canlı bir insan olarak yaşıyor olamayız. Koca evren bir ucundan öbür ucuna kadar yalanlarla dolmuş ve biz yalanları hakikat sanıyoruz. Hissederseniz anlarsınız!""

 

Bendeniz

 

""İnsansak, kavgamız vardır insanca yaşamak için. Adalet deriz hayat için, hürriyet deriz varolmak için. Gerisi yalandır. İnsanca yaşamanın önündeki yegane handikapta; münafıklıktır. Her düşüncede ki münafıklık, düşüncelerin ortak akılda buluşup vahdete erişmesini engelleyerek, her yönden, insanca yaşamaya darbe vurmaktadır. İşte bu sebeple şu dünya hayatında en tiksindiğim, iğrendiğim davranış şekli; münafıklıktır.""

 

Bendeniz

 

""Midene başkasının ekmeği girmesin, çünkü mideni çürütür. Zaten miden sağlamsa almaz. Zira o ekmek başka midelerin ekmeğidir, senin midene girdiği vakit başka mideler boş kalacaktır. İnsansan insan gibi yaşarsın! Sırtın başkasının elbisesine alışmasın, çünkü bedenini üşütür. Zaten bedenin temizse olmaz. Zira başka bedenler üşürken senin bedeninin ısınması imkânsızdır. İnsansan, insan gibi yaşarsın! Cebine başkasının parası girmesin, cebinin bereketini götürür. Zaten cebindeki helalse tutmaz. Zira başkasının parasını harcarken sen, başkasının cebi boş kalacaktır. İnsansan, insan gibi yaşarsın! Başkasının ekmeğine göz dikerek, başkasının elbisesiyle örtünerek, başkasının cebini boşaltarak insan gibi yaşanmaz asla!""

 

Bendeniz

 

""Allah, bir kavmi, o kavim kendisini değiştirmediği müddetçe değiştirmez. Ancak, eğer, insan kendisini ve tabiatını değiştirirse, geleceğini ve tarihinin geleceğini değiştirmeye kadir olabilir. Bu da, beden gücüyle, mal çoğaltmayla, mevki ile bağlantılı değildir, aksine sadece FERDİN İNSANLIĞINA bağlıdır.""

 

Şehit Doktor Ali Şeriati-Bilinç ve Eşekleştirme

 

""Varoluş problemi ile meşgul birinin dünyaya ve olaylara bakışı çok farklıdır. Sizin aşk acılarınız, geçici yapay üzüntüleriniz ve dünyevi saçmalıklarınızdan çok çok ötede bir şey bu...""

 

Fernando Pessoa

 

""Kişi, öteki insanlardan uzaklaştığı ölçüde hakikate yaklaşır. Günlük yaşam, yalanlardan kurulu yüzeysel bir düzendir.""

 

Elias Canetti

 

""Dünyadaki kötülük neredeyse her zaman cehaletten kaynaklanır ve eğer aydınlatılmamışsa, iyi niyet de kötülük kadar zarar verebilir.""

 

Albert Camus

 

""Üzerinde düşündükçe iki şey, insan ruhunu hep yeni ve gittikçe artan bir hayranlık ve saygıyla dolduruyor: Üstümdeki yıldızlı gökyüzü ve içimdeki ahlak yasası.""

 

İmmanuel Kant

 

""Ey insan! Kulak ver! Derin gece yarısı ne söyler? Uyudum, uyudum, uyandım derin rüyalardan: Derindir dünya. Daha derindir gündüzün düşündüğünden.""

 

Friedrich Nietzsche

 

""Sahte bir dünyada yaşıyoruz Arzu. Her şey sahte. İlişkiler, aşklar, alış-veriş. İnsanlar her türlü yalana kanmak üzere yetiştiriliyor. Dünyada bir sistem var, sürekli yalan üretiyor ve bu yalanları satıyor. Kâh gönül rızası ile kâh metazori. Bu dünyada artık her yer turistik ve hepimiz birer turistiz.""

 

Mustafa Kutlu-CHEF

 

Tarih: 10.03.2017 Okunma: 730

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?