BİZİM! Hasan KORKUT

GENEL HABERLER - 13.07.2012

Söz ola kese savaşı,

Söz ola kestire başı,

Söz ola ağulu aşı,

Yağ ile bal ede bir söz.

Yunus Emre

Hasan KORKUT

Bilmem kaç yıl oldu unutulalı,
Hayalden silindi pozumuz bizim.
Düşmanlar, dost diye tanıtılalı,
Harfleri terk etti cüzümüz bizim,

Sırtımızda dünyaları taşırız,
İp omuzu yara eder, kaşırız,
Kar, yazları yağar bize, üşürüz,
Sızıya yüz tuttu dizimiz bizim.

Şeytan, sevapları bir-bir topladı,
Meleklerin yürekleri hopladı,
Felek, yazımızı kara kapladı,
Sarp dağlara döndü düzümüz bizim.

Eğer doğru isen, yalnız kalırsın,
Vicdanın var ise; nefer olursun,
Bir de rütbeliyi gözle, bilirsin;
Kime geçer imiş nazımız Bizim?

Güya gizleniyor, şuna bak hele;
Yaptığı, kendini veriyor ele,
Bırakın avı da, avcıyı bile;
Kokusundan tanır tazımız bizim.

Tabelalar komple gavurca oldu,
Yer-gök, sağ-sol, her yer taklitle doldu.
Türkünün yerini pop, rak, caz aldı,
Bu yüzden sus-pustur sazımız bizim.

Gürültü, şamatayla hiç müzik olmaz,
Bizdeki hiç kimse ondan haz almaz,
Her çalgı ayrı bir havadan çalmaz,
Bir türküyü vurur cazımız bizim.

Yetiştiremeden saldık bayıra,
Allah’a havale, Mevlam kayıra.
Nerden aklı ersin şerre, hayıra?
Kurda yakalandı kuzumuz bizim.

Öyle diyor! Beyhudeymiş tasalar,
Ağzına dek dolu imiş kasalar.
Bizden çalınanı bize kosalar,
Kuzudan da yeğdir kazımız bizim.

Şeytani çıkarda birlik olanlar,
Dürüstlere illa bir kulp bulanlar,
Namusları bile satın alanlar,
Söyle! Hiç olur mu tozumuz bizim?

Ne öldürür, ne tamamen ondurur,
Hedefine, tam isabet kondurur.
Gülüşleri bile kanı dondurur,
Onlardan sıcaktır buzumuz bizim.

Dost ile haini aynı gördüler,
Hatta kozu hainlere verdiler,
Devlet sırrı demediler, serdiler,
Reklamlara çıktı gizimiz bizim.

Saddam da uşaktı, bak; saldırdılar;
Ta yerlerin dibinden buldurdular,
Kullandıktan sonra da öldürdüler,
Hala mı kavramaz sezimiz bizim?

AB ve ABD onları seçti,
Onlar da bu dağdan, o dağa göçtü.
Vur-kaç yapa-yapa tam kırk yıl geçti
Nerede hırsımız, hızımız bizim?

Birbirine girdi atla it izi,
Rafa attık şerefli mazimizi
Mecnun gibi dolaşıyoruz, bizi;
Bu duruma sokan; yozumuz bizim.

Onlar söylüyorlar, biz duyuyoruz,
Boştan boşa, boş havan dövüyoruz,
Hala niye yatıp da uyuyoruz?
Artık alevlensin közümüz bizim.

Orta direk artık havluyu attı,
Herkes şirket olma yolunu tuttu,
İlk şirket kuranlar amutla yuttu,
Bunu fark edenler; azımız bizim.

Lafta; vatan bizim, güya “abi”yiz,
“Dam’sız giremeyiz” sanki; öbüyüz,
Kendi yurdumuzda turist gibiyiz,
Böyle mi olmalı gezimiz bizim?

Her söylenen lafa kulak asılmaz,
Dendi diye yaş tahtaya basılmaz,
Yiğidin çilesi bitmez, kesilmez,
Fayda bile vermez kozumuz bizim.

Kadınlar “tv”de gene haşladı,
Erkekler de boş-boş tema işledi,
İşte! Yine “vır-vır devri” başladı,
Karma-karış oldu hazımız bizim.

Birileri bizden her şeyi aldı,
Bize de amelsiz bir iman kaldı,
Türk’ün hayatına alçaklık daldı,
Bozuldu töremiz-tezimiz bizim.

Ne diyeyim doğduğumuz o güne,
Hele de bizden önceki düne,
Kader deyip, boyun eğersek buna;
Bir daha hiç dinmez sızımız bizim.

Devlet; “bulduk diye” bildirmeseydi,
Kimsenin sözüne aldırmasaydı
Onlar mühendisi öldürmeseydi,
Dünyayı sarardı gazımız bizim.

Diyorlar ki! Meccaneye döğüştü,
Aslana, sırtlana karşı boğuştu.
Kurt bizim kurt amma rengi değişti,
Ak’a mı döndü ne bozumuz bizim?

İnsanımız mecburluğa itildi,
Cennet yurtta güzel yerler satıldı,
Elde kalana da pislik atıldı,
Böyle mi yazıldı yazımız bizim?

Ne ihanetler görmüşüm, gülmem ki;
Ben düşmanın kurşunuyla ölmem ki;
Bu da mı vuracak beni? Bilmem ki;
Sırtımı döndüğüm Laz’ımız bizim.

Söyle! Niye bize çatmıyor hırlı?
Neden yalnız bizim dağımız karlı?
Nasıl susuyorlar, neresi sırlı?
Niçin lal oluyor bazımız bizim?

Her geceyi sabah eden ezanı,
Fakire, yoksula kurun kazanı,
Hayalini kurduğum o düzeni
Yakın eder mi ki uzumuz bizim?

Türk dediğin haklı, haksız kayırır,
Adalette kılı kırka ayırır,
Bir lokma ekmeği ordu doyurur,
Öyle bereketli pazımız bizim.

Milli beraberlik bizim sözümüz,
Doğruluk, yiğitlik kendi özümüz,
Cihat oğlumuzdur, İffet kızımız,
İslam’a dayanır izimiz bizim.

Bizden korkup, gölgemize kızanlar,
İçten-içe kuyumuzu kazanlar,
Davamızı ta temelden bozanlar,
Bilsin ki; ağudur tuzumuz bizim.

Ağrıdan, acıdan asla süzülmez,
Ölümden korkup da, solup, üzülmez,
Dünya bozulsa da onlar bozulmaz,
Namus abidesi kızımız bizim.

Cesaretin göstergesi gözdedir,
Sözün özü; fazla değil, azdadır.
Erkekliğin dik alası bizdedir,
Bam telinden kalın, tizimiz bizim.

Yürek olmayınca insan sevemez,
Her çekiç tutan el altın dövemez,
Bizi bilmeyenler, bizi övemez,
Atlastan dokuma bezimiz bizim.

Er kişiyiz, ünümüz gelir de şandan,
Zerre kemlik gelmez bizdeki kandan,
Düşmanımız bile emindir şundan;
Senetten sağlamdır sözümüz bizim.

Aç ölsek, sorsalar; karnımız toktur,
Ser-sefil sürünsek alnımız aktır,
Biz minnet etmeyiz, bizde yok, yoktur,
Uzaktan tanınır yüzümüz bizim.

Hazin bir burukluk bağrıma doldu,
Acizlik duygusu yüreğim deldi.
Düne kadar çeliktik de ne oldu?
Buğulanır oldu gözümüz bizim.

Kurtuluşa sefer başlarsa yarın,
Atın kuyruğunu kendiniz örün,
İş başa düşsün de o zaman görün,
Ne destanlar yazar özümüz bizim.

Biz Türk oğlu Türk’üz, dünyaya geldik;
Her zaman haklının yanında olduk,
Mazlumu, zalimin elinden aldık,
Çelikten topuzdur pazumuz bizim.

KORKUT der ki; bahtımızın karası,
Bir türlü dinmiyor yürek yarası,
Cennet dediğin ne ki? Aha şurası,
İnşallah o yöne çizimiz bizim.

Hasan KORKUT
Aksaray, 07.07.2012

Tarih: 13.07.2012 Okunma: 718

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?