Mehmet Akif ERSOY
"Odama girdim; kapıyı kapadım; ağlamaya
başladım:
O gün akşama kadar İslam'ın garibliğine,
müslümanların inhitâtına ağladım, ağladım... "
Sebîlürreşâd Şimal müslümanlarından Atâullah
Behâeddin
Görünmez âşinâ bir çehre olsun
rehgüzârında;
Ne gurbettir çöken İslâm'a İslâm'ın
diyârında?
Umar mıydın ki: Ma'betler, ibâdetler
yetîm olsun?
Ezanlar arkasından ağlasın bir nesl-i
me’yûsun?
Umar mıydın: Cemâ'at bekleyip durdukça
minberler,
Dikilmiş dört direk görsün, serilmiş
bir yığın mermer?
Umar mıydın: Tavanlar yerde yatsın,
rahneden bîtâb?
Eşiklerden yosun bitsin, örümcek
bağlasın mihrâb?
Umar mıydın: O, taş taş devrilen,
bünyân-ı mersûsun,
Şu vîran kubbelerden böyle son feryâdı
dem tutsun?
İşit: On dört asırlık bir cihânın
inhidâmından,
Kopan ra'dın, ufuklar inliyor, hâlâ
devâmından!
Civârın, manzarın, cevvin, muhîtin,
her yerin mâtem;
Kulak ver: Çarpıyor bir mâtemin,
kalbinde bin âlem!
Ne hüsrandır ki: Doldursun bugün
tevhîdin enkâzı,
O, hâkinden nebîler fışkıran, iklîm-i
feyyâzı!
Gezerken tavr-ı istîla alıp meydanda
bin münker,
Şu milyonlarca îman "nehye
kalkışsam" demez, ürker!
Ömürlerdir bir alçak zulme miskin
inkıyâdından,
Silinmiş emr-i bi'l-ma'rûfun artık
ismi yâdından.
Hayâ sıyrılmış, inmiş: Öyle yüzsüzlük
ki her yerde...
Ne çirkin yüzler örtermiş meğer bir
incecik perde!
Vefâ yok ahde hürmet hiç, emânet
lâfz-ı bî-medlûl;
Yalan râic, hıyânet mültezem her
yerde, hak meçhûl.
Yürekler merhametsiz, duygular süflî,
emeller hâr;
Nazarlardan taşan ma'nâ ibâdullâhı
istihkâr.
Beyinler ürperir, yâ Rab, ne korkunç
inkılâb olmuş:
Ne din kalmış, ne îman, din harâb,
îman türâb olmuş!
Mefâhir kaynasın gitsin de, vicdanlar
kesilsin lâl...
Bu izmihlâl-i ahlâki yürürken, durmaz
istiklâl!
Sen ey bîçâre dindaş, sanki,
bizden hayr ümîd ettin;
Nihâyet, ye'se düştün, ağladın,
ağlattın, inlettin.
Samîmî yaşlarında coştu rûhum, herc ü
merc oldu;
Fakat, mâtem halâs etmez cehennemler
saran yurdu.
Cemâ'at intibâh ister, uyanmaz gizli
yaşlarla?
Çalışmak!.. Başka yol yok hem nasıl?
Canlarla, başlarla.
Alınlar terlesin, derhal iner mev'ûd
olan rahmet,
Nasıl hâsir kalır "tevfıki
hakkettim" diyen millet?
İlâhî! Bir müeyyed bir kerim el yok
mu, tutsun da,
Çıkarsın Şark'ı zulmetten, götürsün
fecr-i maksûda?
İstanbul,
24 Teşrinievvel 1334 (1918)
Arşiv