DONALD TRUMP GELDİ-3

Güven AYDIN - 23.02.2025

ABD Başkanı Donald gerek Amerikan kıtasında ve gerekse Grönland konusunda yaptığı çıkışlarla çok fazla tepki çekmemeye başladı. Uygulamaya koyduğu politikalarla aynı zamanda gerek komşuları ve gerekse Kuzey Atlantik Örgütündeki (NATO) müttefikleri ile her konuda ayrışmaya başladı. Ama şu ana kadar geri adım atmadığı görülüyor.

Trump ikinci başkanlık dönemine kazandığı seçim zaferi ve tekno-bilişim şirketlerinin desteği ile gözünü hızla hemen Doğu Avrupa’da üç yıldır süren Rusya ile Ukrayna arasında süre gelen savaşa çevirdi. Biden yönetimindeki ABD Ukrayna’yı Rusya’ya karşı bir vekalet savaşına yönlendirmiş, ezeli düşmanını yıpratmayı planlamıştı. Ukrayna adeta Rusya’nın önüne yem olarak sürülüp batı yanlısı ve komedyen orta zekalı Volodamir Zelensky yönetiminde sonucu felaket olan maceraya atılması sağlanmıştır. Önce AB üyeliği ve ardından NATO üyeliği havucu ile Emperyalist Atlantik ittifakının koçbaşı olarak Rusya’ya karşı kullanılmıştır. Savaş süresince Biden yönetimi her türlü askeri ve siyasi desteği NATO’daki Avrupalı müttefikleri ve Birleşik Krallık/İngiltere ile birlikte Ukrayna’ya vermekten çekinmedi.

ABD ve NATO’nun diğer Avrupalı Müttefikleri soğuk savaş sonrası Rusya ile yapmış olduğu görüşmeler sonunda Doğuya doğru genişlememe sözünü hiçbir zaman yerine getirmediler. Doğu Avrupa ülkelerinin ardından Baltık ülkelerinin de AB ve NATO’ya üye yapılması Rusya üzerinde onarılmaz bir travma yaratması kaçınılmaz bir sonuçtu. Ukrayna ise Rusya açısından bardağı taşıran son damla oldu ve savaş başladı. Emperyalist batı blokunun beklentisi, savaş sonunda Rusya’nın yıpranıp SSCB gibi dağılma dönemine gireceği yönünde idi.

Rusya savaş süresince kendisine uygulanan yaptırımlar ve ambargolara rağmen, petrol, elektrik ve doğalgazını satamadığı Avrupa pazarı yerine Çin gibi yeni pazarlar bularak ekonomisini başarıyla yönetmeyi sağladı. Artan enerji fiyatları da Rusya için ek finansman desteği oldu. Bu savaşı Rusya, muazzam savaş sanayii, bol insan gücü ve Çin, İran ve Kuzey Kore’nin desteği ile sürdürmeyi her şeye rağmen başardı. Tarih bilmeyen Avrupalı liderler Napolyon Fransa’sı ve Hitler Almanya’sının başına gelenlerden ders almamışlardı.

ABD savaş süresince Avrupalı müttefiklerini Rus tehdidi ile yeniden tahkim ve dizayn ederek savunma harcamalarını arttırmalarını ve savaşa koşulsuz ve sınırsız mühimmat vermelerini sağladı. Avrupa ise ucuz Rus doğalgaz ve petrolü yerine ABD‘nin dayatması ile pahalı kaya gazı kullanmaya zorunda kaldı.

Savunmada sırtını ABD‘ye dayamış refah toplumu Avrupa devletleri artan enerji fiyatları, enflasyon ve göçmen sorunu ile yüzleştiğinde aşırı sağ ve milliyetçilik akımları ile karşılaştılar. Yaşlı kıta üzerinde gerek savaşın verdiği yorgunluk ve gerekse ABD’nin artan baskısı sonucu Almanya, Fransa ve İtalya gibi merkez ülkeler ile sonradan NATO ve AB‘ye üye olmuş eski Doğu Avrupa ülkeleri arasında ayrışmalar başladı.

Ukrayna ise kendine verilen rolü kukla lideri V. Zelensky yönetiminde son ana kadar sürdürmeye devam etti.

Donald Trump bu savaşı sonlandırmak için Rus lider Putin ile anlaşmış gözüküyor. Trump’ın Suriye’de B. Esat’ın devrilmesi sonrası Rusya’nın siyasi ve ekonomik kayıplarına karşılık Ukrayna’da Rusya’nın kazanımlarını kabul ettiğini anlıyoruz. Üstelik savaşın topraklarında sürmekte olduğu Ukrayna devleti ve liderini dikkate bile almadı. Aynı tavrını Avrupalı liderlere de göstermekten çekinmedi. D. Trump savaşı başlatanın Ukrayna olduğunu, Ukrayna’ya savaş süresince 300 milyar dolar verdiğini ve 2014 öncesi sınırlarına dönmesinin olanaksız olduğunu ayrıca NATO üyeliğinin de imkansızlığını yüksek sesle dile getirdi. Alacağına karşılık Ukrayna’dan 500 milyar dolarlık nadir toprak elementleri, ekonomik ayrıcalıklar talep ediyor. Aksi halde ekonomik ve siyasi yaptırımları Ukrayna’ya uygulayacağını da ileri sürmeye devam ediyor.

Rusya ile ABD arasında Riyad’da yapılan görüşmelere Ukrayna bir yana Avrupa bile davet edilmedi, adeta yok sayıldılar. Türkiye’nin de bu toplantıya davet edilmediğini de ayrı bir not olarak düşelim.

Münih’te yapılan 61. Avrupa Güvenlik ve İşbirliği toplantısında gerek NATO Genel Sekreterinin ve gerekse ABD Başkan Yardımcısı adeta Avrupalı liderleri azarlayıp sigaya çekmesi toplantıya damgasını vurdu. ABD tarafı Avrupa’nın savunma harcamalarını arttırmasını, yapacakları her türlü misillemeye fazlası ile karşılık vereceklerini belirterek adeta müttefiklerini açıkça tehdit etti. Başkan Yardımcısı Vance ilave olarak Avrupa’da demokrasi ve ifade özgürlüğünün azaldığını söyledi. Kendi ülkesi ABD de demokrasi, kişi hak ve özgürlükleri ve yaşananları göz ardı ettiğini ayrıca belirtmek istiyorum.

Ardından Paris’te Cumhurbaşkanı E. Macron’un ev sahipliğinde toplanan Avrupalı liderler ise çaresiz bir tavır sergilemekten öteye gidemediler. AB ve ABD arasında yaşanan bu sıcak gelişmeler Avrupa’nın stratejik bakımdan özerk olup olamayacağının ve Transatlantik ilişkilerinin nereye ve nasıl evrileceği merak konusu olmaya devam edecek gibi gözüküyor. İkinci Dünya Savaşı sonrası oluşan soğuk savaş doktrini ile yetişen Avrupa Siyasi elitleri Donald Trump’a cılız karşı çıkışları ile eski alışkanlıklarından kurtulamadıkları gibi yeni paradigmalara ve zamanın ruhunu anlamadıkları görülüyor. En büyük çelişki ise Rusya ile barış ve işbirliği isteyen Avrupa Sanayii Burjuvazisi ile Avrupalı siyasi yapının arasında olacağını ardından büyük krizlere gebe olduğunu düşünüyorum.

Artan sağ ve milliyetçi akımlar Avrupa’yı derinden sarsarken ABD bu sefer farklı bir noktada duracak gibi gözüküyor. ABD’li siyasi aktörlerin Avrupalı sağ parti ve liderlerle ilişkileri kuşku uyandırmaya devam ediyor.

Donald Trump aynı zamanda V. Putin ile Avrupa’ya rağmen imkansız gibi gözüken bir ittifak oluşturarak orta vadede Rusya Federasyonunu Çin ile yapmış olduğu stratejik işbirliğinden koparmak isteyecek gibi gözüküyor. Ancak bunu başarabilmesinin imkansız olduğunu düşünüyorum

Kısa zamanda Ukrayna’da bir iktidar değişikliği olacağı ve ABD ile Rusya arasında topraklarının da paylaşıma sahne olacağı gözüküyor. Emperyalizme güvenerek yola çıkan siyasi liderlerin ülkelerini nasıl bir felakete sürüklediklerinin son örneği Ukrayna Lideri Zelensky’dir. Bu kukla lider biraz tarih bilgisine sahip olsaydı yakın komşusu Gürcistan ve lideri Şakaşvili olaylarından ders alırdı.

Artık dünya zor dönemlerden geçiyor. Güçlü devletlerin zayıf devletlerin egemenliklerini dikkate almadıklarını ve topraklarına göz diktiği, emperyalist paylaşımın yeniden hortladığı, otoriter yönetimlerin artacağından, aşırı sağ radikal dini ve milliyetçi akımların güçleneceğini düşünüyorum.

Tarih: 23.02.2025 Okunma: 96

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?