ABD-Türkiye ilişkileri üzerine bir analiz!

GENEL HABERLER Misafir Yazar - 14.01.2009


ABD’nin, askerlerinin Irak’a Türkiye üzerinden girmelerine izin veren tezkerenin reddinden sonra Türkiye’den beklentileri değişti mi? Değiştiyse; bu, politika değişikliğini, o da “işbirliği yapılan kadrolar”ın değiştirilmesini tetiklemiş olabilir mi?

Bana göre ülkemizde son yıllarda yaşananları anlayabilmek için, “duygusallık”tan uzaklaşarak önce bu soruları yanıtlamamız gerekir:

BEKLENTİ DEĞİŞTİ!

Evet; ABD’nin Türkiye’den beklentileri değişti. Yıllarca bizim kaderimizi belirleyen projeler üreten, darbecilerimizden bile “bizim çocuklar” diye söz eden, iç ve dış politikalarımıza kendi çıkarlarına uygun bir şekilde yön veren ABD, tezkerenin reddiyle “bazı iplerin hızla koptuğunu” ve bunun kendisi için sakıncalı olabileceğini gördü.

Tezkere olayı onlara, Türkiye’nin güçlenmesi halinde yapabileceklerini düşündürdü... “Kontrol altındayken” bile diklenebilen bu 70 milyonluk ülkenin; askeri, siyasi ve ticari bağımsızlığına ulaşması durumunda başlarına açabileceği felaketleri gördüler.

POLİTİKA DEĞİŞTİ!

Beklenti değişikliğini, politika değişikliği izledi...

“Güçlü bir Türkiye” ile uğraşmaktansa, kendi dertleriyle boğuşan, içe kapalı, sorunlu bir ülkeyi tercih ettiler. Böylece derin dondurucuda bekletilen Büyük Orta Doğu Projesi devreye sokuldu...

Başbakan’ın ağzına, “BOP’un Eş Başkanısın” diye bir parmak bal sürüp; dünden razı olduğu, “Türkiye’yi bir İslam ülkesi haline dönüştürme” çabasına destek verdiler...

O tarihe kadar Avrupalı olmakla övünen ve 40 küsur yıldır Avrupa Birliği üyeliği hedefine kilitlenen bu ülkeyi, tüm dünyanın gözünde “sorunlu ve sıradan bir Orta Doğu ülkesi”ne dönüştürdüler.

BOP’un Eş Başkanı olan Başbakan da; yeni unvanının verdiği heyecanla, “Ne Orta Doğusu... Biz Avrupalıyız” diyemedi.

Dini kamplaşmalara; etnik çelişki ve çatışmalar da eklenince, daha birkaç yıl önce “Tezkereye hayır” diyebilen Türkiye; ABD için yeniden “dikensiz gül bahçesi” oluverdi.

KADROLAR DEĞİŞİYOR!

Politika değişikliği; “kadro değişikliği”ni de gündeme getirdi...

Madem Türkiye, bir Orta Doğu ülkesiydi ve bu ülkede tüm politikaların belirlenmesinde “din faktörü” devreye girebilecekti; o zaman düne kadar işbirliği yapılan kadroların hiçbir anlamı kalmamıştı. Artık onlarla yollar ayrılmalı ve yerlerine ABD yanlısı ama “dinci” yeni kadrolar getirilmeliydi...

Orduya verdikleri desteği bu yüzden azalttılar. Türkiye’de etkin olan Fethullah Hoca’nın askerleriyle yola devam etmeyi uygun gördüler. Asker, siyasetçi, edebiyatçı, gazeteci ayrımı yapmadan eski kartvizitlerin tamamını yaktılar; yerine yenilerini yerleştirdiler...

YENİ BİR DÖNEM DAHA MI?

Peki; bundan sonra ne olacak?

Obama, Bush’un bu yeni politikalarını mı benimseyecek? Yoksa Irak’tan çekilme kararı alıp, Türkiye’ye eski stratejik önemini yeniden mi yükleyecek?

Böyle olursa, bu beklenti değişikliği politikalarda ve kadrolarda da eskiye dönüşü mü gerektirecek?

Bu; Türkiye’de rahatça at koşturma olanağı bulan “dinci kadrolar”dan vazgeçilebileceği anlamına mı gelecek?

Bu soruların yanıtı “Hayır” olursa...

Türkiye’de daha çok operasyon göreceğiz demektir!



***

GÜNÜN SORUSU

Altı ay önce tutuklananların bile hâlâ yargılanamadıklarını dikkate alırsanız; son Ergenekon operasyonunda tutuklanan on yedi kişinin yargılanmasına sizce en erken ne zaman başlanır?

Mustafa Mutlu, Vatan
Tarih: 14.01.2009 Okunma: 643

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?

Adem Şahin

16.12.2008 - 10:15

Günümüzde gelileş iletişim tenolojisine bir yenisi daha görüntülü tel eklenirken sömürmenin yolları seçilip önümüze koyulmaktadır. Kişi bir tanıdığı ile görüşecek neymiş efendim onu tel üzerinden görecekmiş. görse ne olur görmese ne olur şimdiye kadar görüştüğümüz tellerde karşımızdakini görmeden konuştuk bir kaybımızmı oldu? Bunlar sömürü düzeninin getirdiği olgulardır. Bu nedenle tepkisiz bir toplum olarak sömrülmeye müsaitiz. Osmanlılar döneminde adamın birisi halep’e vali tayin edilmiş. Gelmiş halape bakmış ki erkekler entari giyorlar. Entari giyorlar ama içine başka hiç bir şey de giymiyorlarmış. Rüzgar estiği zaman da çok kötü bir mazara çıkıyormuş ortaya. Vali fena halde bozuluyormuş bu işe. Hemen tellal çıkarmış ve ilan etmiş. Bundan böyle erkekler entarinin altına don giyecekler. Her kim ki don giymezse kadı önüne çıkarılacak ve hapse atılacak diye. Herkes başlamış don giymeye Ama bir gün rüzgarlı bir havada Arabın entarisi açılmış ki, manzara felaket....Hemen yakalamışlar arabı, Kadının huzuruna getirmişler. Kadı sormuş. Adın nedir ? Abdülmecit. Bababanın adı nedir? Abdülaziz. Evlimisin ? Evet. Kaç kadının var? Beş- Kaç çocuğun var ? Birinci karımdan 16 ikinci karımdan 14 üçüncü karımdan 18 dördüncü karımdan 15 beşinci karımdan 17 efendim. Yaz katip efendi demiş kadı. Abdül aziz oğlu Abdülmecidin don giyecek vakti olmadığından beratine.... Abdülmecidin Donu. Bundan böyle sanırım don giyecek vaktimiz olmaz ama hangi kadı beratımıza karar verir orası bilinmez. saygılar

özgür deniz

16.12.2008 - 16:29

teşekürler efendim. umutla

Adem Şahin

16.12.2008 - 10:15

Günümüzde gelileş iletişim tenolojisine bir yenisi daha görüntülü tel eklenirken sömürmenin yolları seçilip önümüze koyulmaktadır. Kişi bir tanıdığı ile görüşecek neymiş efendim onu tel üzerinden görecekmiş. görse ne olur görmese ne olur şimdiye kadar görüştüğümüz tellerde karşımızdakini görmeden konuştuk bir kaybımızmı oldu? Bunlar sömürü düzeninin getirdiği olgulardır. Bu nedenle tepkisiz bir toplum olarak sömrülmeye müsaitiz. Osmanlılar döneminde adamın birisi halep’e vali tayin edilmiş. Gelmiş halape bakmış ki erkekler entari giyorlar. Entari giyorlar ama içine başka hiç bir şey de giymiyorlarmış. Rüzgar estiği zaman da çok kötü bir mazara çıkıyormuş ortaya. Vali fena halde bozuluyormuş bu işe. Hemen tellal çıkarmış ve ilan etmiş. Bundan böyle erkekler entarinin altına don giyecekler. Her kim ki don giymezse kadı önüne çıkarılacak ve hapse atılacak diye. Herkes başlamış don giymeye Ama bir gün rüzgarlı bir havada Arabın entarisi açılmış ki, manzara felaket....Hemen yakalamışlar arabı, Kadının huzuruna getirmişler. Kadı sormuş. Adın nedir ? Abdülmecit. Bababanın adı nedir? Abdülaziz. Evlimisin ? Evet. Kaç kadının var? Beş- Kaç çocuğun var ? Birinci karımdan 16 ikinci karımdan 14 üçüncü karımdan 18 dördüncü karımdan 15 beşinci karımdan 17 efendim. Yaz katip efendi demiş kadı. Abdül aziz oğlu Abdülmecidin don giyecek vakti olmadığından beratine.... Abdülmecidin Donu. Bundan böyle sanırım don giyecek vaktimiz olmaz ama hangi kadı beratımıza karar verir orası bilinmez. saygılar

özgür deniz

16.12.2008 - 16:29

teşekürler efendim. umutla