SURİYE ve KUDÜS Bağlamında UKRAYNA İşgali

İsmail Hakkı CENGİZ - 24.02.2022

On senedir, “Suriye’nin toprak bütünlüğü”nü diline pelesenk eden Rusya/Putin,Ukrayna‘ya gelince, “toprak bütünlüğü”nü hiç umursamıyor!

Moskova, önce, 2014’te Kırım’ı oldu-bittiye getirip yuttu. Şimdi, Ukrayna’nın Donetsk ve Luhansk bölgelerini koparmaya çalışıyor. Bu iki vilayetin “bağımsızlıklarını tanıyor” ve onlara Ukrayna’dan ayrılmaları konusunda teşvik ediyor. Nihayet, Rus Ordusu bölgeye de girdi.

Rusya’nın, uluslararası hukuku çiğneyen bu girişimi ne pahasına olursa olsun durdurulmalı. Çünkü bir ülkenin toprak bütünlüğünün yok edilmesi dünyadaki bütün ülkelerin toprak bütünlüğüne karşı bir tehdittir. En başta Rusya için kötü bir örnektir. Zira Rusya, düzinelerce devletten oluşan bir “federasyon”dur. Nüfusu gittikçe azalan ülkede, bir gün, bu devletler, “bağımsız”lıklarını ilan ederlerse, asker bulmakta zorlanacak Rus devleti onları durduramaz.

Amerika “Birleşik Devletleri” (ABD) de dâhil, bütün devletler için benzer tehlike vardır. Bunun önüne geçilmeli, hiçbir ülkenin toprak bütünlüğü bozulmamalıdır.

Tabii bu konuda Batı’nın sicili hiç de temiz değildir. Pek çok ülkeyi bölme girişimlerinde bulunmuşlardır. Bunun son örneği, malum, Suriye’dir. Ayrıca, ABD, İsrail’in sürekli genişlemesine, Filistin halkına zulmetmesine, topraklarından sürmesine hep göz yumuyor. Önceki Başkan Trump, Filistin’e ait olan Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıdı ve büyükelçiliğini oraya taşıdı.

UKRAYNA’NIN İŞGALİ NASIL DURDURULABİLİR?

Avrupa ve ABD, sözde değil özde, “toprak bütünlüğüne saygılı” olduklarını kanıtlamalıdırlar. Bunu hemen göstermek için önlerinde iki fırsat var:

1.    İsrail’i desteklemekten vaz geçip, onun insanlık dışı faaliyetlerini önlemeliler. ABD, büyükelçiliğini yeniden Tel Aviv’e taşımalı.

2.    Batı, Suriye’den elini hemen çekmeli. ABD, Suriye’deki üslerini kapatıp, PKK/YPG’yi “kara gücü” olarak kullanmaktan vaz geçmeli. Teröristlere verdiği 5 bin tır silahı toplayıp Suriye’den çıkmalı.

Tabii ki diğer caydırıcı girişimlerle birlikte, Rusya’nın Ukrayna’dan çekilmesi karşılığında, Batı da yukarıdaki iki maddeyi hayata geçirmeli.

Ki “toprak bütünlüğü” ağızlarda çiğnenip sonra tükürülen bir sakız olmasın!

TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜ ilkesi, her devlet için dokunulmaz, kaya gibi sağlam bir güvence olsun!

x   x   x

TAVSİYE

SARIKAMIŞ-SOĞANLI DAĞLARINDA SAYA GECESİ, Arif Nihat ASYA - YouTube

 

[email protected]

Tarih: 24.02.2022 Okunma: 700

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?

Özgür Deniz

25.02.2022 - 17:10

Emperyalizm yayılımcılıktır. Yayılmak onun ruhudur. Bunun en dibindeki düşünce, burjuvazinin mülkiyet telakkisidir. Yayılsın ki, kaynakları inhisarına geçirsin ve dilediğince kullanma imkanına kavuşsun hatta insanlık üzerinde mutlak bir egemenlik tesis etsin, egemenlik tesis etsin ki her alanda ayrıcalıklar elde etsin. Ayrıcalıklı ve üstün olsun ki, belirlenen değil belirleyen o olsun. Bireysel bazda da böyledir bu, gurupsal ve devletsel bazda da. Yani emperyalizm bireyde başlayarak topluma oradan da devlete sirayet eden kirli bir zihniyettir. Savaş burada yol açıcı bir işlevselliği görmektedir. Hem silah satarak kazanır hem de kaynakları yağmalayarak. Savaş emperyalizm için varoluş gerekçesidir. Bu yüzden sebep aramaz savaşmak için. Zaten mevcudiyetinin müsebbibi savaştır. Bunun aksi kabil değildir. Ve hiçbir savaş geçmişe dönük olmaz, geleceğe yönelik olur. Belki geçmişten sebepler türetilebilir ama sonuçları gelecektir. Emperyalizm daima gelecek korkusuyla yaşar, bu yüzden de geleceğini tahkim etmek ister. Burjuvazi varlığını toplum tarlasındaki çelişkilere borçludur, bu yüzden çelişkilerin daha da kesifleşmesi için çalışır. Çelişkilerin giderilip her şeyin netlik kazandığı bir yerde burjuvazi tutunamaz, çünkü tutunacak dal bulamaz. Burjuvazi tutunamazsa, dayanağı olan ya da hayatta kalmasını ve hayatı kontrol etmesini sağlayan emperyalizm de yaşayamaz. Ha bu arada varlığının idamesini de çelişkiler sağlar elbette. Yani garip bir dilemma. Emperyalist güçler harekete geçtiği vakit istatistik tutmazlar, olacakların ve öleceklerin hesabını yapmazlar, önemli olan hedeflenen noktaya varılıp varılmayacağıdır. İnsanlar da öyle değil midirler, hangi insan geçmişi için yaşar, harekete geçer? Yaşam geleceği önceler. Öyle değil midir, hep hayal kurulmaz mı ve hayalleri tetikleyen de gelecek kurgusu değil midir? Elbette geçmişi kullanır ama her şey gelecek içindir. Hem biriktirmek, hem güç elde etmek, hem geleceği belirlemek emperyalizm için nedensellikleri oluşturur. Emperyalizm kendinde olanın bir gün tükeneceğini, kendine yetmeyeceğini düşünür ve bu onun için itici bir güçtür savaşa doğru. Burada önemli olan nokta şudur; savaşlar kimin yararına kimin zararınadır? Emperyalizm-yayılımcılık zihniyeti yok edilmeden, savaşı ortadan kaldırmak kabil değildir. Halklar burjuvazinin gizli ya da açık egemenliğine son vermeden savaşların da nihayete ermesi kabil değildir. Yaşasın DEVRİM!

Özgür Deniz

25.02.2022 - 17:12

Yorumu yazı haline getirip detaylandıracam inşaAllah. Derin saygılar selamlar inşaAllah.

İ. Hakkı Cengiz

25.02.2022 - 18:08

Gerçekten bir makale gibi geniş bir yorum. Farklı bir açılım. Çok teşekkür ederim can kardeşim. Genişleteceğin yazını merakla bekliyorum. Yaşasın devrim, yaşasın özgürlük. Selâmlar...

Özgür Deniz

25.02.2022 - 18:15

Eyvallah. Çok kısa zamanda çözümleme yapmaya çalışırım inşaAllah. Aynı duygu ve düşüncelerle tüm kalbimle bilincimle içtenliğimle samimiyetimle benliğimle ciddiyetimle sonsuz teşekkürler ve bilmukabele inşaAllah. Derin saygılar selamlar saygıdeğer paşam saygıdeğer ağabey.