TOZLU RAFLARDAKİ ANILAR!.. Hilmi ÇAKIR

GENEL HABERLER Misafir Yazar - 01.02.2017


Zaman su gibi akıyor. İnsanoğlu için, en kritik ve kıymetli değer, zaman. Sürekli bir yerlere koşturuyorsun. Sanal dünya, zamanı daha da kısalttı. Kimse, artık zaman bulamıyor ve sanal alem, buluşma nokta/sı/ları. Twitter, facebook, instragam vs. Bu dünya, ayrı bir dünya ve yeni bir dünya!. Kabul etseniz de, etmeseniz de yeni dünya bu!..Hatta; aynı evin içinde bile, mesajla iletişim!..

 

Bu sanal dünyada, iletişim çok hızlı, bunun için bütün güç odakları, bu dünyada var olmak için mücadele ediyor. Hatta, birçok algı operasyonları, bu enstrümanlarla yürütülüyor. ABD’nin çiçeği burnundaki yeni başkanı Trump, daha başkanlığa başlamadan, attığı Twiitlerle dünyaya ayar vermeye başladı. Liderler, özellikle Twitterı çok etkin kullanıyorlar. Milyonlarca takipçisine, aynı anda aracısız  ve gerçek bilgiyle ulaşabiliyorlar. Çağımız için, çok büyük kazanç olmakla birlikte, yitirdiğimiz birçok değer de, toz duman arasında kayboluyor.

 

Siyah beyaz dünyada, sade, saf ve geniş zaman diliminde, insanlar bir birine daha çok değer veriyordu. Şimdi, hızlı tüketim çağındayız. Bilgiler bile, akşamdan sabaha eskiyor. Çok hızlı tüketiyoruz. Hatta, beslenmemizi bile, hızlı tüketim üzerine, ayak üstü atıştırıp geçer olduk. Her şey, çok hızlı tüketiliyor. Ansiklopediler bile, çöplükte yerlerini aldılar. Yeni eve taşınan aileler, artık kütüphanedeki Meydan Laurase Ansiklopedileri, kapının önüne bırakarak vedalaşıyorlar!...

 

Aramızdaki uçurum azmış gibi, bir de, kuşaklara ayırdılar insanları! Kuşakların özelliklerini sayfalarca anlattılar. Bizim yaşlardakiler de, meraktan kendilerinin sınıfını aramaya başladılar. Kuşak; yaş ve dönem olarak, bir birine yakın zaman diliminde yaşamış gruplara verilen addır. En yaşlı Kuşak, savaş kuşağı, bunlar, 1925-1945 arasında doğanlar, sonra, Sandviç kuşağı dedikleri, üst üste nesillerin bir arada doğup büyüyenlerdir. “X” Kuşağı 1965-1979 doğumluları kapsamaktadır. “Y”Kuşağı ise; 1980-1999 doğumlulardır. En son kuşağımız ise; 2000-2012 doğumlular ki, bunlar internet kuşağı olarak tanımlayabiliriz.

 

İnsan hafızasının en güçlü olduğu dönem, sorunlarının en az olduğu, çocukluk ve gençlik yıllarıdır. Bu çağı siyah beyaz geçiren bizim nesiller, bu dönemleri kıt imkanlarla da olsa, yaşın gerektirdiği şekilde, yaşamaya özen göstermişlerdir. Bu dönemde oluşan, saf temiz lekesiz arkadaş ve dostlukların üzerinden, on yıllarca zaman, ırmağın duru suyu gibi akıp gitmiştir. Şimdi, o ırmaklar kirlenmiş, suyu azalmış ve hatta kurumuştur. Şu an , pırıl pırıl ırmak akarken oluşan o güzellikleri siyah beyaz karelerde arıyoruz. Dünyamız renklense de, ırmaklar kirli akıyor.

 

Hormonlu bir çağa girdik. Yaşantımızın her noktasına hormon sızdı. Yediğimiz, içtiğimiz her şeyde hormon olduğu gibi, dostluklar, arkadaşlıklar, iş ortamı da hormon landı. Hatta hatta; doğan çocuklar bile hormonlu. Annenin beslenmesi çocuğu bu hale getiriyor. Spor karşılaşmalarına bile girdi şu hormon illeti. Sağına bak kanserli, soluna bak kanserli !.. Kanser çığ gibi artıyor. Ölümlerin büyük çoğunluğu, artık kanser yüzünden. İlaçlarını ise; dünyayı kirletmiş vahşi batı üretiyor. Fiyatları astronomik!... Konu çok karmaşık ve derin. Hormon yüzünden başımıza neler geliyor dostlar!..

 

Bizim bir ömür kahrımızı çeken ve eskiyen valizler, çöplükteki yerlerini çoktan aldılar bile. Şimdi; evlerimiz küçüldükçe, daraldıkça tozlu raflara sıra geldi. Artık gazete, dergi ve değişik yayınları da internetten takip edilebildiği için, raflardaki eski dergi ve kitaplar da çöplüğe doğru yola çıktılar. Çöplüğe gitmekte direnen bir şeyler var, tabi ki!..

 

İlkokul, ortaokul da zır zop köşe bucakta çektirdiğin siyah beyaz kareler. Yarım asır geçmiş dün gibi, bakıyorsun; çok derinlere gidip gidip geliyorsun. Yaptığın doğrular-yanlışlar, buruk sevgiler, hasretler, yitip gidenler. Yarım asır hiç karşılaşamadığın kayıp arkadaşların. Ne zor yarabbim ! Kendi kendini sorguluyorsun, işin içinden çıkamadığın durumlar!... İsmini saatlerce hatırlayamadığın arkadaşın. Çağın icadı, feysbuktan eski dostları acaba bulabilir miyim diye, verdiğin mücadele!..

 

Lise, üniversite ve mesleğe atılan yeni adımlar, evlilik, nur topu gibi doğan çocuk/lar ve yaşam savaşı. Hiç geri vitese atma şansınızın olmadığı bir dönem. Hep mücadele, gece gündüz demeden!.. İhmal ettiğin anne, baba çoluk çocuk, eş dost yaşam mücadelesine mola vermeden yitip giden yıllar. Şimdi hepsi tozlu raflarda!...  Nefesiniz yettiğince, o anıların üzerindeki tozu üfledikçe, o anılar tazelenecek. Dalından yeni kopmuş şeftali tadında, sindire sindire o anıları tekrar tekrar yaşama şansına sahip olabilirsiniz. Bütün mesele; tozları üfleyecek nefesten mahrum kalmamak.

                                                                                           Hilmi ÇAKIR

                                                                                            30.01.2017

 

Tarih: 01.02.2017 Okunma: 836

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?