KÖRLÜK, Can DÜNDAR

GENEL HABERLER Misafir Yazar - 23.04.2010

Kalem feryâd eder, ağlar mürekkep,
“Beni cahil eline verme Ya Rab!
Lütfunla âlime çevir yolumu,
Kırma n’olur kanadımı, kolumu.”

 

Lâedri


22 Nisan 2010, Milliyet


Siirt meydanına perde gerip ahaliye “Körlük” filmini izletmeli... Ya da Portekizli yazar Saramago’nun filme alınan kitabı okutulmalı...
Romanda isimsiz bir şehirde sebepsiz bir körlük yayılır. İlk kör olanlar eski bir hastanede karantinaya alınır. Körlük yayıldıkça karantina kalabalıklaşır. Aralarında bir tek doktorun karısı, bu illete yakalanmamıştır. O, her şeyi görür:
Açlığın büyümesini...
Yokluğun mafyayı doğurmasını...
Körlüğün eşitlediği insanlar arasında, o şartlarda bile derhal hiyerarşi oluşmasını...
Karantinanın, dışarıdaki eşitsiz dünyanın vahşileşmiş bir modeli haline dönüşmesini...
Devlet kontrolü altında, güçlünün ayakta kaldığı bir talan düzeninin kurulmasını...
* * *
Karantinada iktidarı ele geçiren erkekler zulme başlar.
Diğer körlerin yiyeceklerine el koyarlar önce... 
Sonra eşyalarına ve kadınlarına...
Kadınlar itiraz eder; erkekler namustan söz eder. Ancak ahlakın bedeli açlıktır. Ve onların “seçme hakkı” sınırlıdır:
Aç karnına ahlak ya da etine karşı ekmek...
7 kadın, tecavüz için kuyruğa girer.
* * *
Tecavüzcüler, sıradan insanlardır, ama kurulan düzenin cazibesiyle anında suça ortak olurlar.
Kitle psikolojisi herkesi körleştirir. Toplu suç, suçluluk duygusunu köreltir. Ar damarını tıkar. Yaptıklarının vahametini düşünmeden talana katılma yarışına girerler.
İktidar, hükmedenin imtiyazı değil, ganimetten pay kapan herkesin nemalandığı sari bir hastalıktır çünkü...
Hem zalimi, hem mağduru körleştiren bir talan sofrasıdır.
Devlet kontrolünde toplu tecavüz, zamanla rutine biner; bu yoldan karnı doyan erkekler “Daha çok ekmek gelecekse kadınlar daha çok yatsın” diyecek hale gelir.
İktidar gibi, zulüm de yayıldıkça çoğalır.
Kadınlarsa acıyı, tersine, üleşerek azaltır.
Herkes kördür artık:
Tecavüzcü de, tecavüze uğrayan da, göz yuman da...
Bu düzene son veren, aralarındaki tek gören olur. Doktorun karısı her şeye tanık olur; ilk makası savurur ve zulmü durdurur.
Zamanla görebildiklerinde, görülesi bir şey kalmamıştır artık...
* * *
Dünkü Hürriyet’te Gülden Aydın’ın Siirt izlenimlerini okuyanlar, neden Siirt’e “Körlük”ü tavsiye ettiğimi anlamışlardır.
7 kız çocuğu... 4’ü kardeş... İlkokul öğrencileri...
14-70 yaş arası onlarca erkeğin tecavüzüne uğramışlar.
Aylarca...
Okulun müdür yardımcısı başlamış, sonra esnaf duymuş. Üşüşmüşler.
“Hayır” diyecek gücü kalmayan 7 kız tecavüz için sıraya girmiş. Bazen 3-5 lira para, bazen çikolata, şeker, çubuk kraker karşılığı vermişler bedenlerini...
Görmezden gelerek körleşen babalarına ekmek taşımışlar.
Devlet kontrolünde fuhuş zamanla rutinleşmiş.
Şehir, göz yumarak körleşmiş.
Sonra bir gün, kızlardan biri konuşup zulmü durdurmuş.
Şimdi yüzlerce erkek zan altında... Bakkallar, hacılar, dedeler, askerler, polisler...
Kızların okulunun bahçesindeki oğlanlar fotoğrafçıya sırıtırken bağırıyorlarmış:
“Ellere var da bize yok mu?” diye...
İktidar böyle bir suç ortaklığı işte:
Validen, başkandan, amirden ibaret değil...
İktidardan pay alan herkes iktidar...
İlkokuldaki çocuk bile...
* * *
Sağanak delirdi dışarıda...
Zihnimde Can Yücel’in “Nisan Tezi”:
“Güneş gözlükleri gökyüzünün kırılmış
Kırkikindilere düşüyor bütün iş
Gayrı siz ağartacaksınız çocuklar
Işığın yüzünü...
Toprağı öpe öpe öpe öpe
Damlalar siz
Açacaksınız körün gözünü...”

 

                                                 Arşiv      
Tarih: 23.04.2010 Okunma: 946

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?