Gençlik Bayramında Gençler Mutsuz

Neslihan KORUTÜRK - 18.05.2008

 

 

Ankara Genç İşadamları Derneği’nin yaptığı araştırmanın gazetelere yansıyan son bölümü şöyle:

GENÇLERİN BÜYÜK ÇOĞUNLUĞU SİGARA VE ALKOL KULLANIYOR, AİLELERİ TARAFINDAN ŞİDDET GÖRÜYOR

“Sigara veya alkol kullanıyor musunuz” sorusuna gençlerin yüzde 37.55 her ikisini de kullanıyorum yanıtını verdi. Yüzde 26.06’sı sadece sigara kullandığını belirtirken, “Yüzde 9.74’ü alkol kullanıyorum, yüzde 10.84 nadiren kullanıyorum, yüzde 15.81’i ise her ikisini de kullanmıyorum” dedi. Gençlerin yüzde 84.19’u fiziksel şiddete maruz kaldığını belirtirken, yüzde 56.89’u ise şiddetin kaynağının aile içinden geldiğini belirtti.

 

Mustafa Kemal’in Samsuna çıkışının 89’ncu yıldönümünü ve Gençlik ve Spor Bayramını kutladığımız şu günlerde, yukarıdaki araştırmanın yayımlanması kaderin bir cilvesi olsa gerek.

Neredeyse asra yaklaşan bir süredir, her yıl “Gençlik Bayramı” kutlayan bir ülkenin gençlerinin çok büyük bir bölümü şiddete maruz kalıyor.

Bu gençlerimizin yaşı 18 ila 30 arasında… Hani, 5-6 yaşlarındayken çocuklarımızın eline, koluna, poposuna vurduğumuz olmuştur ama 18 yaşın üzerindeki gençlere nasıl şiddet uygulanır, bizim aklımız almıyor.

İki sebepten dolayı aklımız almıyor.

Bir kere, çocuk 13-14 yaşından sonra fizikî olarak sizden daha güçlü hale geliyor. Karşınızda basbayağı yetişkin bir insan var. Siz ona vururken, o da size bir tane indirirse, ki böyle haberler de duyuyoruz, ne yaparsınız?

İkincisi, genç bir insana hangi ruh haliyle el kaldırılabilir?

Araştırmanın belirttiğine göre, şiddetin kaynağının çoğu aile içinden geliyor.

Nasıl oluyor bu?

Ey çocuğuna şiddet uygulayan aileler, o çocuk sizin eseriniz değil mi? Kendi doğurup, büyüttüğünüz, yetiştirdiğiniz geç kızınıza, oğlunuza niçin, nasıl şiddetle muamele edersiniz? Her ne kabahatinden dolayı şiddet uyguluyorsanız, o kabahatin meydana gelmesinde sizin hiç mi rolünüz yok? Hiç mi etkiniz yok?

 

Araştırmanın ortaya koyduğu en çıplak gerçek; şiddetin bir terbiye yolu, daha ötesi ve vahimi bir çözüm yolu olarak çoğunluk tarafından benimsenmiş olduğunu göstermesidir. Bunu bir felaket olarak görüyorum.

Çünkü toplumun hasta olduğunu gösteriyor. Toplumu meydana getiren bireylerin çoğunun ruh sağlığının bozuk olduğunu gösteriyor.

Ruh sağlığı bozuk bireylerin terbiye ettiği çocuklardan, gençlerden ne hayır gelir?

İstikbalimizi görebiliyor musunuz? Bu şartlarda parlak bir gelecekten söz etmek mümkün mü?

Atatürk, gençlere bayram armağan ederken böyle bir gençlik mi hedeflemiştir?

Hem gençlerimize, hem geleceğimize, hem de Atamıza ihanet ettiğimizin farkına varalım.

Bir an önce!

Tarih: 18.05.2008 Okunma: 895

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?