Takvim yaprakları 26 Ağustos’u gösterdiğinde, Afyon Kocatepe’de başlayan Büyük Taarruz’un ayak seslerini hatırlarız. Beş gün sonra, 30 Ağustos’ta ise Dumlupınar’da tarihin yönünü değiştiren büyük bir zaferle taçlanır bu yürüyüş. Her yıl aynı gün, gökyüzüne yükselen bayraklarla, gönlümüze işleyen marşlarla, yalnızca bir askeri zaferi değil; millet olmanın, birlik olmanın, bağımsızlığın anlamını kutlarız.

30 Ağustos, sadece bir savaşın kazanıldığı gün değildir. O gün, küllerinden yeniden doğan bir milletin iradesidir. Anadolu’nun dört bir yanından cepheye koşan Mehmetçiklerin, tarladaki emeğini, sofradaki ekmeğini paylaşan anaların, kağnı arabalarıyla mermiyi cepheye taşıyan Şerife Bacıların, tüm yokluklara rağmen ayağa kalkışıdır.

Zafer Bayramı, bize hatırlatır ki bağımsızlık kolay kazanılmadı. Vatan, bir avuç toprağın değil, uğruna can verilmiş bir umudun adıdır. Mustafa Kemal Atatürk’ün “Zafer, zafer benimdir diyebilenindir” sözü, aslında bugünün gençliğine, yarının Türkiye’sine yazılmış bir öğüttür. Çünkü zafer, yalnızca meydanlarda kazanılmaz; bilimde, sanatta, üretimde, insanlık onurunu yüceltmede de kazanılır.

Bugün bizlere düşen görev, bu büyük mirası yalnızca yılda bir gün hatırlamak değil, her gün yeniden üretmektir. Çocuklarımızın gözlerinde özgürlük ışığını, gençlerimizin fikirlerinde çağdaşlık inancını, kadınlarımızın ellerinde emeği, işçilerimizin alın terinde hakkı yaşatmaktır.

26 Ağustos’ta başlayıp 30 Ağustos’ta doruğa ulaşan bu kutlu yürüyüş, bir milletin zincirlerini kırıp kendi kaderini eline alışının destanıdır. Bayrakların dalgalandığı her evde, her okulda, her meydanda, aslında o günün yankısı hâlâ sürmektedir.

Ve biz biliyoruz ki; bu zafer yalnız geçmişin değil, aynı zamanda geleceğin pusulasıdır.

Zafer Bayramımız kutlu olsun.

26.08.2025