SİSTEMLERİN ETİK ANLAYIŞI
Hiç düşündünüz mü? İç organlarımızın da etik anlayışı var mıdır diye!
Vücudun çalışmasının bir programı bir anayasası vardır. Anayasaya veya programa uymadan çalışan organlar hastalanır veya hastalandırılır. Bu affedilmez ama düzeltilebilir bir davranış disiplinidir. Disiplinsizlikler başka organların çalışmalarını da bozar. Doğadaki tüm canlıların metabolik ve eylemsel faaliyetlerinin çalışma hiyerarşisi bir etik zorunluluk getirmiştir.
Neden, kalp beyine, akciğere, karaciğere, böbreğe benzemez? Neden birbirlerinin yerine geçmezler? Birbirinin işlerini kolaylaştırırlar, asla birbirlerinin işlerine karışmazlar ama birbirlerini destekleyici davranışlar geliştirirler. Daha fazlasını da yapmazlar. Örneğin, benim dizimde iç menüsküs yırtığı olmuştu. Doktor, ameliyatı gereksiz gördü. Oradaki kaslar kemiği güçlendirici fonksiyonel yapılar geliştiriyor, dedi. Gerçekten dizimdeki sıkıntı geçti. Canlıdaki tüm sistemler, merkezi sinir sistemiyle (Beyin, omurilik ve sinirler) yönetilir ama diğer sistemler olmasa sinir siteminin hiçbir anlamı da yoktur. Hatta bitkisel hayatta kalmanın rolü de beynin alanına girmez. Beyin, görevlerini yapamaz duruma gelince kişinin dış dünya ile bağlantıları kesilir. Konuşamaz, hareket edemez, göremez, işitemez olur. O zaman kardiyovasküler ve solunum sistemlerinin kalp atış hızını, nefesi, kan basıncını ve daha fazlasını hayat ağacı denilen omurilik soğanı yapar. (Omurgalı gelişmiş canlılar için )
Sosyal bilimlerin önemli araştırma konularından biri de etik değerlerdir. Buna bağlı olarak laik hukuk sistemlerinde yöneticilerin, toplumsal ve bireysel olarak cezai müeyyideleri (kurallar) farklı ve ayrımcı uygulamaları olursa yönetim sistemlerinde güven bunalımı doğuyor.
Günümüz dünyasında dünya toplumlarınca gerek yerel, gerekse küresel düzlemlerinde kabul edilen; fakirlik, kıtlık, zorunlu göç, işsizlik, her türlü bağımlılık, suçluluk, cinsiyet eşitsizliği, toplumsal şiddet, cinsel taciz, her türlü ayrımcılıklar ve etik değerlere uyulmaması belli başlı sosyal sorunlardır.
Bu sorunların yaratılmasının temel nedenlerinden birisi de etik ve ahlaki değerlerimiz içindeki liyakatsizlik, toplumun güvenini sarsmakta ve huzurunu bozmaktadır.
ASAL Araştırma şirketi. 12-21Haziran 2025 tarihlerinde 26 İl’de 18 yaş üzeri 2012kişi arasında bir araştırma yaptı. “Türkiye’nin en güvenilir kurumu hangisidir?”
1. sırada “hiçbir kuruma güvenmeyen ” kesim %24,9,
2. sırada Türk Silahlı Kuvvetleri %18
3. sırada Emniyet Müdürlüğü %10,6,
4.sırada ÖSYM ‘YE GÜVEN İSE % 2,2,
5.sırada Yüksek Seçim Kurulu %2
6.sırada Diyanet % 1,9
7.sırada Yargı % 1,6
8.sırada TÜİK %1,3
2025 Dünya Basın Özgürlüğü Endeks’inde Türkiye 180 ülke arasında 159 ‘uncu sırada ( Araştırma Naim Babüroğlu’ndan alıntıdır.)
Kıssadan hisse;
Genç çift, yeni evlenmiş ve sayfiyedeki evlerine taşınmışlardı. İlk sabah kahvaltı ederken, yeni gelin, komşu bahçede asılı çamaşırları gösterdi:
“Şu beyazlara bak! Leke içinde… Nasıl yıkanmış bunlar?”
Ertesi sabah yine aynı bahçeyi işaret etti:
“Komşularımız ya çamaşır yıkamayı bilmiyorlar ya kötü deterjan kullanıyorlar …”
Dört sabah böyle geçti, kahvaltıları…
Beşinci sabah kadın, kocasına sordu:
“Bak şu çamaşırlara. Pırıl pırıl parlıyorlar bu sabah… Ne oldu acaba ?”
“Ne olacak “ dedi kocası…” Bu sabah erkenden kalktım bizim camları sildim!”
Tabi ki aynaya bakmak lazım.
09.07.2025
Lütfiye KADER
Em. Uz. Fen Bil Öğretmeni