Habertürk televizyonu Kasım 2008 başında bir güven anketi yaptırmış.
Dün yayınlanan ankette çarpıcı sonuçlar var. Hükümete ve Başbakan'a güven yüzde 30'larda, muhalefete ise yüzde 15'lerde. Bu, tabii siyasî olduğu için pek fazla bir şey ifade etmiyor.
Medyayla ilgili olanlarda da ilginç sonuçlar var; gazetelere güven yüzde 21'ken, televizyonlara güven 16 civarında.
Bu sonuçlar bir şey ifade ediyor mu?
Bizce, hayır!
Çünkü, ne gazete satışları düşüyor, hele ne de güvenmeyenler televizyon seyretmekten vaz geçiyorlar! Televizyonlar gün boyu açık!
* * *
Polise güven yüzde 47, yargıya 56,5 ve orduya güven 81,5'miş.
Bu sonuçlara sevinelim mi?
Daha doğrusu, bu anketleri cevaplayanlar, hatta yapanlar bilinçli sayılırlar mı?
“Ordu”ya güven harika!
Aslında, neden yüzde yüz değil diye sormak lâzım!
Öyle ya, ordu milletten teşekkül ediyor.
Buna rağmen, ankette çıkan sonucu yüksek kabul ediyor ve seviniyoruz.
* * *
“Orduya Güveniyor musun?” veya “En güvendiğin kurum hangisi?” sorusuna verilen cevap; yüzde 81,5 ile ordu!
Peki, şimdi be de şöyle soruyorum:
Binbaşı'ya güveniyor musunuz?
Albay'a güveniyor musunuz?
General'e güveniyor musunuz?
Yüzbaşı'ya güveniyor musunuz?
Başçavuş'a güveniyor musunuz?
Uzman'a güveniyor musunuz?
Onbaşı'ya güveniyor musunuz?
Anketörler vatandaşa soruları böyle yöneltseler de görsek, yüzde 81'in yarısı çıkacak mı?
Ama ordu, işte, şu yukarıdakilerden meydana geliyor.
* * *
Elbette, kurum, onu meydana getiren tek tek bireylerin toplamından fazla bir oluşumdur. Fakat sonuçta o tek tek insanları da göz ardı edemeyiz.
Dün akşam atv'de, üniformasıyla bir astsubay, “komutanım” diye hitap ettiği birisiyle konuşuyordu.
Aman Allah'ım, nelerden bahsetti! Generalden uzmanlara kadar kimleri suçlamadı! Hem de ne suçlar, ne biçim yolsuzluklar.
Bunların hepsi İstanbul'un Sultanbeyli bölgesini kaplayan küçük bir alanı kapsayan organize işler!
Orada, onlar oluyorsa ülkenin başka yerlerinde de benzer şeylerin olmaması için hangi sebep var?
En güvenilir kurumun personeline bakın ve gelin de iyimser olun!
Mümkünse!