KURUMSAL VE BİREYSEL AİDİYETLİĞİN ANLAMLARI
Sahip olma, sahiplenme, sahibi olma, egemen olma.
Sahip olma ve aidiyet duygusu temel bir insan ihtiyacıdır. İnsanlar meslek seçerken bile belirli bir zümrenin içinde olmak isterler. Bu yüzden, meslekler hem aidiyet duygusu hem de para kazandırırlar. İster serbest, ister kurumsal bir yapıda çalışıyorsanız elbette oranın koşullarına, disiplin kurallarına uymak zorundasınız. Aidiyetlik ne kadar verimli olduğunuzla da çok ilişkilidir.
Oğuzhan Sosyal Bilimler Dergisi’nde yüksek lisans tezi olarak yayınlanan araştırma makalesinde (İrem YILDIRIM-, Selin ALTAY) örgütsel aidiyet ile verimlilik arasındaki ilişki incelenmiş ,aidiyetin ve bireysel aidiyetin verimlilik üzerindeki etkileri araştırılmış ve hipotezleri aşağıdaki gibi sıralanmış:
-Örgütsel aidiyet anlamlı biçimde verimliliği etkiler.
-Kurumsal aidiyet anlamlı biçimde verimliliği etkiler.
-Bireysel aidiyet anlamlı biçimde verimliliği etkiler.
-Örgütsel aidiyet ve verimlilik çalışanların demografik özelliklerine göre anlamlı biçimde farklılaşır.
-Örgütsel aidiyet ve verimlilik çalışanların cinsiyetine göre anlamlı biçimde farklılaşır.
-Örgütsel aidiyet ve verimlilik çalışanların yaşına göre anlamlı biçimde farklılaşır.
-Örgütsel aidiyet ve verimlilik çalışanların medeni durumuna göre anlamlı biçimde farklılaşır.
-Örgütsel aidiyet ve verimlilik çalışanların eğitim durumuna göre anlamlı biçimde farklılaşır.
-Örgütsel aidiyet ve verimlilik çalışanların mesleki tecrübesine göre anlamlı biçimde farklılaşır.
-Örgütsel aidiyet ve verimlilik çalışanların demografik özelliklerine göre anlamlı biçimde farklılaşır.
-Örgütsel aidiyet ve verimlilik çalışanların aylık gelirine göre anlamlı biçimde farklılaşır.
Hukukta İnsanın bir hakka sahip olması, başkalarının da aynı haklara sahip olması demektir.
Sahip olmanın ise pek çok perspektifi var. Ev sahibi olma, çocuk sahibi olma, emekli olmaya hak kazanma, meslek sahibi olma gibi örnekleri çoğaltmak mümkün. Bunlar aynı zamanda kazanılmış haklardır. Kazanılmış hak bile olsa, hiçbir zaman o hakkı suiistimal edecek davranışlarda da bulunmamama sorumluluğumuz vardır. Örneğin, “Benim arabam var yolda istediğim hızda giderim kaza yapsam da parayı öder geçerim.” diyemezsiniz. Benim, evim var evime planda olmayan eklemeler yaparım, benim çocuğum ister döverim, ister söverim deme hakkınız olamaz. Hukukta İnsanın bir hakka sahip olması, başkalarının da aynı haklara sahip olması demektir.
Eğer bunlara uymazsanız sahip olduğunuz şeyler egemenliğiniz altına girer. Girerse ne olur?
Komşunuzla mahkemelik olursunuz.
Çocuğunuzu her şekilde kaybedersiniz.
Toplumda aidiyet duygunuzu kaybedersiniz.
Saygı ve sevgi görmezsiniz. Toplumdan dışlanırsınız.
Hukukun iyi çalıştığı bir ülkedeyseniz burnunuz beladan kurtulmaz.
Bir de sahiplenme var. Bir şeye sahip çıkmak.
Kimsesiz ise, korumak, arka çıkmak, gözetmek gibi… Hayvan sahiplenmek, çocuk sahiplenmek, tarla sahiplenmek gibi… Sahiplenmenin bunlar elbette iyi örnekleri de olsa kötü niyetle yapılan sahiplenmelerde var. Bunları da siz düşünün…
Kurumsal aidiyet duygusunun, birlikte hareket etme, bir topluluğun kimliğini edinme, örgütün bir parçası olma ve örgütün kurallarına uyma eylemi olan önemli ve büyüyen bir bileşene sahip olduğu görülmektedir. Nitelikli bir çalışanın kuruma kattığı değer, kurum için ihtiyaç duyulan diğer unsurlardan daha önemlidir. Kurumsal başarının sırrı her zaman insan gücündedir (Sarıdede, 2004, s.7).Ben bu kısmı verimli insan gücüdür diye ekliyorum.
Siyasi parti örgütlerinde alt ve üst yapıda çalışan veya üye olanların sahip olma, sahibi olma ve egemenlik kurma gibi davranışların bilimsel açıklamalardaki karşılığı aidiyet ve verimlilik olma kıstası olmalıdır. Elbette tüm devlet ve kurumsal yapıda çalışanlarında aidiyet ve verimlilik ölçeği mutlaka kullanılmalıdır. 25.09.2025
Lütfiye Kader
Em.Uz. Fen Bilimleri Öğretmeni