Akıl Almaz İddialar -III-

Osman YILDIZ - 22.12.2007

Akıl Almaz İddialar -III-

 

            Yazı yazmak gelmiyor içimden. Çünkü Ülkem öyle bir haldeki, yazdığım her yazıdan sonra ben niye bu yazıyı yazdım, diyorum.

Yazdıklarım o kadar anlamsız ki; anlamsızlığını okuyan sayısı ile görüyorum.

Bayramın 2. günü bir tv kanalında oldukça meşhur bir kalem cambazı, bir yağlayıcı ve de hayretler içinde dinlediğim bir röportajında Sağlık Bakanlığında hırsızları yakaladıklarını ama hırsızların hırsızlıklarını kapatmak için koşun hırsız var diyerek kendilerini hırsızlıkla suçladıklarını dinlediğim eski bir bakan yeni bir parti başkanı vardı.

            Telefonla yayına katılan başka bir köşeci ile senin yüzün benden kara tartışması yapıyorlardı.

            Ana tema şu idi.

            Senin hırsızın benim hırsızımdan ne kadar daha iyi.

            Doğuştan beyaz olan bu zatlar, doğuştan 2. sınıf olan zatların belli insiyatifleri kullanmaya başlamasını hazmedemiyorlar, ver yansın ediyorlardı. Ver yansın ederken de şimdinin durum tespitini yapmak için geçmişte nasıl iş takipciliği yaptıklarını anlatıyorlardı.

Hele de yağlayıcının iş takibini nasıl yaptığını anlattığı cümleler nasıl bir çıkmazın içinde olduğumuzu tüm çıplaklığı ile ortaya koyması bence ibret alınacak sözlerdi.

            Yağlayıcı şöyle diyordu.

            Ankara temsilciliği yaptığı dönemlerde patronlarının işine göre görüşülecek kişilere yetkili ile beraber gidip nasıl caydırıcılık yaptığını söylüyordu. Ve bununda gayet normal olduğunu anlatıyordu. İşsiz sahte kalem cambazı ise durumu tasdik ediyor bende biliyorum diyordu. Ama artık manüplasyonlarla karalama yapabildiği bir köşesi olmadığı için; mümkün olan en fazla çamurla kendinden söz ettirebilmek için az konuşup öz anlamlarla, gerektiğinde bir dansöz olarak kıvırabilmenin imkanlarını açık bırakıyordu.

Telefondaki sesin suçlamalara cevabı ise en az suçlamalar kadar ilginçti. Hak hukuk değil, benim mi senin mi iktidarın geçerli idi.

            Bu canım satılmışlar mangalda kül bırakmadan atarken başka bir gerçeği de en yetkili ağızdan itiraf ediyorlardı.

Bu itirafta şuydu.

Ülkemizde tepeden emir gelen konuda hiçbir şekilde konular ele alınmazdı. Bu tam bir gerçekti.

Sakat çocuk doğumlarından beslenen kan emici vampirlerin dünyasına yönelik benim çağrılarım bu nedenle hiç ama hiçbir noktada halka ulaşamazdı.

Çünkü; halkın muhtaç olmaması demek dahası aklını kullanması demek bu benim aklımın almadığı anlatımların yaşanacağı ülkelerin bitmesi demekti.

http://www.scs.gen.tr/index1.asp bu linkte normalde katliamın sayaçları var. Ama nasıl oluyorsa birileri bu sayaçları hiç görmezken birileri de bu sayaçların çalışmasını engelliyor. Şimdi bir taraftan bu sayaçlar halkça görülmüyor. Ama yine halkça görülmeyen bu sayaçları yine nasıl oluyorsa birileri görüp rahatsız oldukları için şifreymiş, güvenlikmiş hikaye olduğu için sayaçlar çalışmaz hale geliyor.

Beni küçük aklım, bu kadar basit oyunları almıyor. Bu iddiaları da anlatabilecek kadar zeki değilim.

Bir taraftan 1,5 milyonu geçen sayıda bebek katliamından bahseden benim bu iddialarımı yetkili organlar görmezken, aynı yetkili organın belki de gelecekte; insanlık tarihinin en yobaz, en barbar komisyonu olarak adlandırılacak “Genetik bilim komisyonu” adı altındaki; geleneksel tıp bilgilerine köle derecesinde bağlı olan sözde bilim adamlarının yazılı talimatıyla direktif alan başka bir yetkili organı bana hayali reklam yaptığım iddiası ile 59 milyar küsurlu ceza kesiyor.

Çünkü ben demişim ki; SCS cihazı dünya üzerinde tek. Sağlıklı bir bebeğe sahip olabilmenizin garantisini veren olmazsa olmaz cihazınız.

Aynı komisyon uçuran yakıt reklamlarını görmüyor olması çok ilginç.

Ben hiçbir noktada reklam yapmadım. Bu yazıların yer aldığı www.scs.gen.tr adlı sitemin girişinde mutlak surette sadece kendi aklına ve gözüne inanma kabiliyeti olanlara yönelik yazıların yazıldığı yazılı. Ama ne önemi var ki.

Basının yağdanlıkları patronlarının işlerini kotarmak için çalışıyorlar.

Zaman zaman hükümetle, tıp ve ilaç sektörü ile pazarlık yapmak için basın beni kullanıyor. Bende belki halkta uyanır diye kullanılmaya göz yumuyorum.

Ama birde bakıyorum ki; ortada hiçbir şey yok.

Herkesin kendi aklı ve gözü ile doğruluğunu görebileceğini iddia ettiğim iddialarım unutulmuş. Sanki ben hiçbir şey söylememişim. Sanki halk hiçbir şey duymamış.

Aklım ne benim iddialarımı, nede iddialarımı duymayan üstün zekalı varlıkların varlığını almıyor.

Test yayını aşamasındaki sitemizin ben niye yazdım ki diyeceğim bir yazısını da ha yazdım.

Herkese iyi bayramlar.

Saygılarımla

Tarih: 22.12.2007 Okunma: 719

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?