Psikolojik Savaş Ve Bir Askerin Ruh Hali

Neslihan KORUTÜRK - 13.10.2008

Çok ünlü hikâyedir…

Yolda, bir yolcu ile fırtına karşılaşırlar.

Fırtına yolcuya; “Nereye gidiyorsun” diye sorar.

Yolcu, gitmekte olduğu şehrin adını söyler.

Fırtına, “Kaderin işine bak der, ben de bir hafta sonra o şehirde eseceğim ve benim yüzümden, orada 100 kişi ölecek!”

Yolcu, fırtınanın yanından koşarak uzaklaşır. Şehrine varır ve duyduklarını önüne gelene anlatmaya başlar. Haber şehirde korkuyla ve süratle yayılır.

Bir hafta sonra, fırtına şehre geldiğinde haberi duymayan kalmamıştır.

Fırtına şehre gelir, eser ve gider.

* * *

Hadiseden birkaç gün sonra yolcuyla fırtına yine karşılaşırlar.

Yolcu hayretle ve sitemle sorar: “Ey fırtına, bizim şehre geleceğini ve senin yüzünden 100 kişinin öleceğini söylemiştin. Halbuki senin yüzünden yüz kişi değil tam bin kişi öldü. Neden bu kadar merhametsizsin?Neden yalan söyledin?”

Fırtına acı acı gülmüş; “Ben yalan söylemedim. Benim yüzümden sadece 100 kişi öldü.”

Deyince, yolcu hayretle atılmış; “Peki, fırtınada ölen diğer 900 kişi nasıl öldü?”

Soruyu şöyle cevaplamış fırtına:

“Onları içlerindeki ölüm korkusu öldürdü.”

* * *

İnsanları idare eden, bazen bilinçaltı da dediğimiz, derindeki psikolojileri veya ruh halleridir.

Biz, bilinçli zihnimizle hareket ettiğimizi, çok şuurlu davrandığımızı iddia edebiliriz.

Çünkü bize öyle gelmektedir.

Çünkü yıllar içinde, çevreden aldığımız veya bize verilen telkinlerle beynimiz yıkanıyor. Mantığımıza ambargo konuluyor. Doğrularımız, değerlerimiz ters yüz edilebiliyor.

Duygularımız sömürülüyor.

Hatta vicdanlarımız esir alınıyor.

Gözlerimiz köreltiliyor. Sadece görmek istediklerimizi görüyor.

Kulaklarımız duyulmasını isteneler dışındaki sesleri duymuyor.

Ve çürütülüyoruz.

Fakat biz hâlâ sağlıklı olduğumuzu zannedebiliyoruz.

*  *  *

Tabii ki milletleri idare eden de toplumsal bilinçaltı veya toplumsal ruh halidir.

Yıllardan beri televizyonların kişisel ve toplumsal olarak milleti nasıl etkilemiş olduğunu hiç düşündük mü?

Tabii bütün kabahati televizyonlara atmak, onlara da haksızlık olur.

Ülkede yaşananlar, devletin zirvesindekilerin sözleri, davranış ve halleri de toplum psikolojisine çok önemli katkılar(!) yapıyor.

 

Aktütün baskınından sonra Cumhurbaşkanı ne demişti?

 

“Terör hemen bitmez, terörle yaşamaya alışmalıyız.”

 

*   *   *

Aktütün Saldırısında Şehit Olan Askerin Ruh Hali

 

Peki, terörle en ön safta mücadele eden askerlerimizin ruh hali nedir, acaba?

Şehit Er Ramazan Yeşil’in gazetelere yansıyan hikâyesi, onun psikolojik durumunu çok net bir şekilde yansıtıyor. Yorumsuz sunuyorum.

Üzerinde derinlemesine düşünmenizi tavsiye ediyor ve bu “ruh hali”nin uykularınızı kaçıracağını ama şuurunuzu uyaracağını umuyorum.

 

Bakın Ramazan Yeşil’in gazetelere yansıyan hikâyesine:

 

Er Ramazan Yeşil Antalya

SANKi SONUNU BiLiYORDU

Hain saldırıda şehit düşen 15 (17) kahramandan birisi olan Jandarma Komando Er Ramazan Yeşil'in şehit haberi memleketi Antalya Serik'i yasa boğdu. Ailesinin tek erkek evladı olan Yeşil, bayramın ilk günü telefonla 3 kez evini aradı. Annesi Havana Yeşil'e, “Burası çok kötü. PKK'lılar bir haftada üç kere karakolu bastılar. Ben geriye biraz zor döneceğim. Dönemeyecek gibiyim” dedi.
Tarih: 13.10.2008 Okunma: 1083

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?

İ.Hakkı Cengiz

15.09.2008 - 13:09

Abdullah Dayı'ya bizden de saygılar. Demek "CEO" kavramı avcılara ve yaban hayatına da girdi ha! Artık bize karada ölüm olmaz. Selâmlar...

özgür deniz

15.09.2008 - 17:10

ABDULLAH DAYIYA saygılar. paylaşım için teşekürler üstat. gayet hoştu.saygı selam dua umut muhabbet

İ.Hakkı Cengiz

15.09.2008 - 13:09

Abdullah Dayı'ya bizden de saygılar. Demek "CEO" kavramı avcılara ve yaban hayatına da girdi ha! Artık bize karada ölüm olmaz. Selâmlar...

özgür deniz

15.09.2008 - 17:10

ABDULLAH DAYIYA saygılar. paylaşım için teşekürler üstat. gayet hoştu.saygı selam dua umut muhabbet