Bayram, her şeyden önce çocuklar
içindir.
Hepimiz
çocuk olduk.
Çocukluğumda,
bayramın yalnız çocuklara geldiğini sanırdım. Çünkü ana-babamız biz çocuklara
tepeden tırnağa hep yeni giyecekler alır, kendilerine bir şey almazdı. Yani,
bana öyle gelirdi. Belki alırlardı da, biz kendi sevincimizden onları fark
edemezdik.
Yeni şeyler giymek çok güzeldi ama
bayramların en güzel tarafı harçlık toplamaktı.
Ana-babamızın dışında, biz çocuklara
sadece bayramdan bayrama harçlık verecek olanlardan, o küçük ama çok önemli paraları
almaktı.
* * *
Şimdi,
büyüdük. Sıra bizde.
Büyük
şehirlerde yaşıyoruz. Çevremizde fazla akrabamız yok. Dolayısıyla evimizi
akraba çocukları ziyaret edemiyor. Onların yerine yakın ve uzak komşuların
çocukları kapımızı çalıyor.
Ne güzel bir şey!
Çocuklar bayram sevincini yaşıyorlar.
Düşünün…
Bugüne
“bayram” demesek, o çocuklar
kapımızı çalmayı akıl ederler miydi?
Kapımıza, bugün bayram olduğu için
geliyorlar.
O zaman, çocukların bayram sevincini
artıralım. Bayramları bayram gibi yaşasınlar.
* * *
Kapılarına
bu şekilde mahallenin çocukları bayram ziyaretine geldiğinde kapı açmayan veya
kapıyı açıp “Ne var?” şeklinde çocuklara olumsuz biçimde davrananları
biliyorum.
Şu davranış, hiç bayrama, bayramın
anlamına, bayram sevincine yakışıyor mu?
Yani
bir güler yüz göstermek, bir şeker ikram etmek o kadar zor mu?
Sözü
uzatmayacağım.
Çocuklara
nazik ve kibar davranalım. Elinizi
öptürün.
Elimizden geldiği kadar para verelim. 1
lira onlar için çok kıymetlidir. Sevineceklerdir. Onların yüzlerindeki
memnuniyeti görmek parayla ölçülebilecek bir mutluluk mudur?
Para
veremiyorsak şeker ikram edelim.
Şeker
de veremiyorsak, bir gülümseme gösterelim.
Ama mutlaka çocukların kapımıza
geldiğinden memnun olduğumuzu hissettirelim.
Çocukların
hafızalarında güzel bayram hatıraları oluşması için yardımcı olalım.
Bütün çocukları kendi çocuğumuz gibi
göremiyorsak, olgun Müslüman sayılır mıyız?
Bayramınız kutlu olsun.