ADALETİN MİLADI, Nail GÜRELİ

GENEL HABERLER Misafir Yazar - 25.01.2012

 

MİLLİYET

 

Hrant Dink‘i öldüren örgütün mahkeme kararıyla yok sayıldığı gün, adalet için bir milat oldu. Çünkü Hrant Dink‘i derin ya da sığ devletin görevlileri öldürttü.
Ve adalet, devletin adamlarına dokunamayarak, harakiri yapmış oldu.
Adalete güven kalmadı.
Tuz koktu, tuz!
Ve işin utanç verici yanı, Hrant’ın öldürülüşünden bu yana, 5 yıldır seyirci kalan devlet sorumluları, şimdi tanımlanamaz bir yüzle timsah gözyaşı döküyor. Yok efendim, mahkeme kararı kamu vicdanını rahatsız etmişmiş. Yok efendim, yargı süreci daha bitmemişmiş.
Yok efendim, adaletin tecellisini temenni ediyorlarmış.
Yasaların durumuna değinen yok.
Hangi adaletten söz ediyorsunuz? Yargı sürecinin varacağı yer neresi?
Beş yıl neyi beklediğiniz gün gibi ortada: Referandum yaptınız. Ona dayanarak Anayasayı ve yargıyı kendinize göre düzenlediniz. Yargıtay’dan sonra, Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulu’na el attınız.
Orada da çoğunluğu beklediniz ve sağladınız.
Şimdi mahkeme kararının arkasına sığınmaya bakıyorsunuz.
Delillerin yetersizliği mi? Nedim Şener, belgeleriyle delillerin kitabını yazdı; yazdığı için o aylardır içerde. Sanıklar ise dışarıda. Şimdi ağzınızda aynı nakarat:
Yargıya karışamazmışsınız.
Yok öyle şey!
Referandum kararından anayasa değişikliğine, Yargıtay atamalarından HSYK’na, bütün kararların altında, devletin tepesine varıncaya kadar kimlerin imzası var? Daha ne konuşuyorsunuz?

Bir yürüyüş
Hrant Dink yürüyüşü, İstanbul’da yapılan bir yürüyüş değildi. Dondurucu soğukta yollara sığmayan on binlerin oluşturduğu Türkiye mozaiğinin yürüyüşü idi. Yandaşlar-Candaşlar, Sizden-Bizdenler diye halkı bölmeye kalkanların yüzüne inen bir uyarı şamarıydı. Her sosyal sınıftan, her etnik gruptan, her yaştan insanlar, tüm baskılara, olanca korku salmalara, insafsız yıldırma çabalarına karşın, birer kardelen gibi boy vermişti. “Yeter artık!” dercesine...
Yarınların güvencesi gibi, İstanbul baharını müjdeleyen umut çiçekleri gibiydiler. Örtülü emelleri olanların kulağına kar suyu kaçırmış olmalılar.
Sonucu, “Susma, sustukça sıra sana gelecek” söyleminden hareketle şöyle özetleyebiliriz:
Susma! Susmadıkça, sıra seni susturanlara gelecek.

Bir şiir
Dizelerimiz 110 yaşındaki Nazım Hikmet‘in “Bu Vatana Nasıl Kıydılar” şiirinden:
“İnsan olan vatanını satar mı?/ Suyun içip ekmeğini yediniz./ Dünyada vatandan aziz şey var mı?/ Beyler bu vatana nasıl kıydınız?// Günü gelir çarh düzüne çevrilir,/ günü gelir hesabınız görülür./ Günü gelir sualiniz sorulur:/ Beyler bu vatana nasıl kıydınız?”

Tarih: 25.01.2012 Okunma: 740

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?