Evet, Oda TV davasında gazetecilik yargılanıyor, Mehmet Ali BİRAND

GENEL HABERLER Misafir Yazar - 11.01.2012

POSTA, 11Ocak 2012 


Oda TV davası, iktidarı devirmeye yönelik "Çete kurmak ve komploya karışmak" suçlamasıyla açılan Ergenekon-Balyoz dizilerinin en “Zayıf halka”sıdır. Ben bir adım daha ileri gidiyorum ve bu davanın Türk yargısına yakışmayacak talihsiz bir dava olduğunu düşünüyorum.
İçerde tam 310 gün tutuklu kaldıktan sonra ilk defa savunma yapabilen Nedim Şener ve Ahmet Şık'ın söyledikleri çok doğru: Bu dava'da "Gazetecilik yargılanıyor"
Evet, savcıların hazırladıkları iddianamede, gazeteciliğin nasıl yapılması gerektiğinin  sorgulandığını görüyoruz. Savcılarımız kendilerine göre gazeteciliği biliyorlar; Soner Yalçın'a, Ahmet Şık ve Nedim Şener'e "Sizin yaptığınız gazetecilik değil, siz komplo peşinde koşmuşsunuz" diyorlar. Ben iddianameyi böyle okudum. Sorgularında da aynı izleri gördüm .
Oda TV'ye yöneltilen suçlamaları hayretler içinde okudum. Muhalif gazeteciliğin ne zamandan beri darbe girişimi olarak nitelendiğini bir türlü anlayamadım. Eğer yargı dünyamız bir gazetecinin nasıl çalışması, nasıl inceleme yapması gerektiğini bizlerden daha iyi biliyorsa, o zaman söylenecek söz kalmaz. Ancak bu iddianame ve yargılama sırasında duyduklarım bana, 45 yıldır yaptığım bu mesleğin büyük bir tehlike ile karşı karşıya kaldığını gösterdi.

KCK gazetecilerinin haykırışını dinleyin...
KCK tutuklamaları çerçevesinde 35 gazeteci içeri alındı. Bu meslekdaşların büyük bölümü DİHA  ve Özgür Gündem gibi yayın organlarında çalışıyorlardı. Yayınladıkları mektupla haykırışlarını seslendirdiler. Ancak kimseler oralı değil. "Bizi terörle suçluyorlar, oysa ortaya koydukları deliller tümüyle gazetecilikle ilgili " diyorlar.
Gerçekten de öyle... Deliller, yazılmış haberler, haber fotoğrafları, haber izlemek için yapılan seyahatlerden oluşuyor.
Bu gazetecilerden hiçbiri terör faaliyetine katılmış değil.
Bu gazetecilerden hiçbiri silah taşımamış, tetik çekmemiş, insan öldürmemiş.
Bu gazeteciler, fikirlerini yansıtmışlar.
Evet, Kürt sorununda taraf olmuşlar.
Evet, bizim paylaşmadığımız görüşleri yansıtmışlar.
Ne var bunda?
Görevlerini yapmışlar. Bizlerin, yaptığımız yasaların anlayamadığı da işte bu...Şimdi de "Bunlar gazeteci değil  terörist" diye kendimizi savunuyoruz. Tutuklu gazeteci sayısının 8-10 'u geçmediğini iddia ediyoruz.
Tabii, kimseleri de inandıramıyor, hatta kendimizi komik duruma düşürüyoruz .

Tarih: 11.01.2012 Okunma: 701

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?

Özgür Deniz

07.10.2011 - 17:50

DÖRT: Ne zaman adam olacağımızı öğretir sürekli bize, adam olamayan pislik, pislikler. Ve bizler henüz adam olamamış ama adamlık öğretmeye yeltenen bu pisliğe, pisliklere rağbet gösteririz. Kutsal emeklerimizi bu yaratıkların paçavralarına akıtırız. Bunlarla yön buluruz. Artık bundan böyle, en son yaptığı alçaklığı da göre göre bu pisliğe alın terlerimizi akıtırsak yazık bize derim. Kendimizi bilmeliyiz ve gücümüzü göstermeliyiz. Lafla peynir gemisi yürümüyor dostlar. İcraat lazım. Bir kerecikte, icraat yapalım ve bu pislikleri yerin dibine gömelim. Ve burada bir gerçekte daha ifşa olmuş oluyor ve yazdığımız ‘’ADİLER, SAHTEKÂRLAR’’ başlıklı yazımızın da haklılığı ortaya çıkmış olmaktadır. Bu alçaklar, karaktersizler, sürekli toplumsal sorunlardan şikâyet ederler ama şikâyet edilen toplumsal sorunların ortaya çıkmasının yegâne müsebbibi yine bunlardır. Çünkü bunlar pislik üretirler ve sonra da o pislikleri güya temizlemek istiyorlarmış gibi imaj yaratırlar ve sizlerden destek bulurlar. Özellikle kadınlarımız, kızlarımız, bu mikrop üreten yaratıkları ve paçavralarını alın terleriyle desteklememelidirler. Desteklerlerse yazık derim şahsen. Çünkü kadına ancak bu kadar alçakça bir ihanet olabilir. Bir de kalkarlar, kirli ve mikrop saçan ağızlarıyla İslam hakkında ahkâm kesmeye çalışırlar, necip ecdadımızı tahkir ve tezyif etmeye çalışırlar. Adam olmaktan bahsederler. Ulan sen o ecdadın tek birinin ayak tırnağı bile olabilecek çapta mısın behey mikrop? Sen insanı bırak hayvan bile olamazsın.

Özgür Deniz

07.10.2011 - 17:50

DÖRT: Ne zaman adam olacağımızı öğretir sürekli bize, adam olamayan pislik, pislikler. Ve bizler henüz adam olamamış ama adamlık öğretmeye yeltenen bu pisliğe, pisliklere rağbet gösteririz. Kutsal emeklerimizi bu yaratıkların paçavralarına akıtırız. Bunlarla yön buluruz. Artık bundan böyle, en son yaptığı alçaklığı da göre göre bu pisliğe alın terlerimizi akıtırsak yazık bize derim. Kendimizi bilmeliyiz ve gücümüzü göstermeliyiz. Lafla peynir gemisi yürümüyor dostlar. İcraat lazım. Bir kerecikte, icraat yapalım ve bu pislikleri yerin dibine gömelim. Ve burada bir gerçekte daha ifşa olmuş oluyor ve yazdığımız ‘’ADİLER, SAHTEKÂRLAR’’ başlıklı yazımızın da haklılığı ortaya çıkmış olmaktadır. Bu alçaklar, karaktersizler, sürekli toplumsal sorunlardan şikâyet ederler ama şikâyet edilen toplumsal sorunların ortaya çıkmasının yegâne müsebbibi yine bunlardır. Çünkü bunlar pislik üretirler ve sonra da o pislikleri güya temizlemek istiyorlarmış gibi imaj yaratırlar ve sizlerden destek bulurlar. Özellikle kadınlarımız, kızlarımız, bu mikrop üreten yaratıkları ve paçavralarını alın terleriyle desteklememelidirler. Desteklerlerse yazık derim şahsen. Çünkü kadına ancak bu kadar alçakça bir ihanet olabilir. Bir de kalkarlar, kirli ve mikrop saçan ağızlarıyla İslam hakkında ahkâm kesmeye çalışırlar, necip ecdadımızı tahkir ve tezyif etmeye çalışırlar. Adam olmaktan bahsederler. Ulan sen o ecdadın tek birinin ayak tırnağı bile olabilecek çapta mısın behey mikrop? Sen insanı bırak hayvan bile olamazsın.