MECLİS KÜRSÜSÜ YARA ALDI, Selcan TAŞÇI

GENEL HABERLER Misafir Yazar - 13.11.2011



Meclis kürsüsü, o ülkede işleyen demokrasinin en değerli sembolüdür, namusudur... O kürsüye sahip çıkmak, üzerine titremek, üstündeki mikrofonunun sesinin kapanmamasını sağlamak hepimizin görevidir.
İnsanların o kürsüde özgürce konuşabilmesi, Türkiye’de ifade özgürlüğünün en yaşamsal güvencesidir. Vatandaşlar, milletvekillerini o kürsüde gördükleri sürece, Meclis çatısı dışındaki mekânlarda da aynı serbesti ile konuşma cesaretini duyacaklardır. Ne yazık ki, önceki gün bu kürsünün dokunulmazlığı iki noktada sakatlanmıştır. Birincisi, Kamer Genç’in konuşurken söz aldığı konunun dışına çıktığı gerekçesiyle susturulmasıdır. Oturumu yöneten AK Partili Başkanvekili Sadık Yakut, Meclis İçtüzüğü’nün 66’ncı maddesini işleterek, Genel Kurul’dan iktidar çoğunluğunun oylarıyla “hatibi konuşma yapmaktan men etme kararı” çıkarmıştır. Bu maddenin daha önce işletildiğini hatırlayan yoktur.
Daha düşündürücü olan, Yakut tarafından göreve davet edilen AK Partili İdare Amiri Salim Uslu’nun fiili güç kullanarak Genç’i yaka paça kürsüden uzaklaştırmasıdır. Genç, Uslu’nun itmesi sonucu dengesini kaybederek stenografların oturduğu bölüme çarpmış, düşmekten zor kurtulmuştur. Dünkü gazetelerde çıkan fotoğraflar, zaten bir yorum gerektirmiyor.
(...)
Yeni anayasa için Meclis’te uzlaşı böyle bir atmosferde mi sağlanacaktır?
(...)
Tarih hükmünü verirken, parlamentoda itip kakanları, tekme atanları değil, kürsüde korkmadan sesini yükseltenleri yüceltiyor.
Sedat Ergin / Hürriyet
 
+++
 
Söz göbeğindi...
Meclisimizin yakın tarihi (ki Meclisimizin uzak tarihi yoktur) buna ilk kez tanık oldu; bir muhalefet milletvekilini, başkanlık kararı ile ittirerek kürsüden indirdiler...
***
Diyelim ki konuşan milletvekilini çıkıp dövmeleri bilinen bir şey...
Kürsünün etrafında üç tur attıktan sonra yakalanan milletvekilinin pataklanması her zaman olağan...
Ya da gözlük kılıfı, çakmak, kalemlik, çanta atılması...
Ünlü çanta atıcıları vardı diyelim... Adana Milletvekili Hasan Bey’in, konuşan milletvekiline atılmak üzere çeşitli çantaları vardı mesela; uzun menzilli, sektirmeli, dürbünlü, yarı otomatik, tam otomatik, on dörtlü, otuz sekizlik...
“Attığında, Hasan Bey elli metreden saç telini vurur” derlerdi...
Artık saç teli kimin kafasındaysa...
***
Buna karşılık muhalefet milletvekilleri ise atılacak yabancı maddelere karşı önlem alırlar, yakın tarihimizde ve oturumu yöneten başkan uyarır:
“Sayın üye... Hedef olmamak bakımından ters durmanız içtüzüğe uygun değil... Yüzünüz arkadaşlara dönük olacak efendim... Bir de başınızın üstte olması gerekmiyor mu?..”
Üye:
“Bugün burada...”
Başkan:
“Efendim rica ederim... Hedef küçültüyorum diye domalarak konuşma içtüzükte mevcut değil...”
Üye:
“Bugün burada...”
***
Ama asıl etkili olanlar ise ittirici göbeklerdir yakın tarihimizde...
Güçlü ve gelişmiş göbekler, kısa, kalın bacaklarla donatılmıştır... Tartışma kavgaya dönüştüğünde, egemenlik kayıtsız şartsız göbeğe geçer...
Önce ayağa kalkılıp parantez biçimindeki bacaklar üzerinde üç kez yaylanılır... Sonra üçer adımlık zıplayışlar halinde ilerlenir...
Artık söz göbeğindir...
Kim ağzını açacak?..
Kim konuşacak?..
Kim susacak?..
***
Tek başına etkili muhalefet yapan Kamer Genç’in, yine uslu durmadığı için kürsüden ittirilerek indirildiğini görünce bunları düşündüm...
İttirenin zaten adı: Uslu...
Bekir Coşkun / Cumhuriyet
 
+++
 
AKP’li vekil Salim Uslu Salim Uslu, Kamer Genç Kamer Genc’i Meclis kürsüsünden iterek uzaklaştırmaya çalışmış. Genç’i iten o el yarın “özgürlükçü anayasa” için kalkacak el oluyor aynı zamanda...
Haldun Ertem
 
+++
 
Dokunulmaz!
Milletvekilliği dokunulmazlığı gerçek demokrasilerde “kürsü dokunulmazlığı” olarak algılanır ve uygulanır.
Dokunulmazlık, o ülkelerde parlamenterlerin “yasalara karşı zırh giymesi”, yüz kızartıcı suçların bile hesabını vermekten kurtulması anlamına gelmez. Sadece parlamentoda yapacağı konuşmaları ve yasama faaliyetlerini kapsar.
***
Bizim “ileri demokrasi” mizde ise tam tersi olur...
Dolandırıcılık, sahtekârlık, ihaleye fesat karıştırma, hatta adam öldürmeye teşebbüs suçlarından yargılanan “sanık” lar, bir yolunu bulup milletvekili seçilirler ve en az dört yıl boyunca kimsenin kendilerine “dokunamamasını” garanti ederler...
Şu anda parlamentodaki vekillerin neredeyse üçte ikisi; çeşitli suçlardan yargılanmaları istenirken, “dokunulmazlık” sayesinde adliye yollarına düşmekten kurtulmuş “sanık” lardır.
Onlar yargılanabilse ve diyelim ki sadece onda biri suçlu bulunsa, şu anda en az 30’unun parlamentoda değil, cezaevinde olması gerekir.
***
Evet, bizim “ileri demokrasi” mizde “dokunulmazlık”, milletvekillerini yargılanmaktan kurtarır da...
Kürsüde rahat rahat konuşmalarını sağlamaya yetmez nedense...
Mustafa Mutlu / Vatan
 
+++
 
‘Kumdan
Cumhuriyet’
Malum gazete Van Van’da Bayram Otel’in yıkılmasını başlıkta şöyle yorumlamış: “Kumdan Cumhuriyet”
Alt başlıkta şöyle diyor:
“Bakan Bayraktar ’Van deprem için en güvenli ildir’dedi ve kumdan cumhuriyet Van’da ikinci kez yıkıldı”
Nasıl yani? Oteli Cumhuriyet mi yaptı?
Bakan Bayraktar’ı oraya cumhuriyet mi getirdi?
Başyazar Ahmet Bey’in yüksek övgülerine mazhar olan siyasi lider yapmadı mı o atamayı?
Cumhuriyet düşmanlığı da bir parça izan ve idrak istiyor...
Melih Aşık / Milliyet

Tarih: 13.11.2011 Okunma: 694

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?